Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
47,2203
Dolar
Arrow
40,3845
İngiliz Sterlini
Arrow
54,5020
Altın
Arrow
4410,0000
BIST
Arrow
10.625

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Gazeteci Aytunç Erkin, AKP içindeki bölünmeleri kaleme aldı. Aytunç Erkin; Cem Küçük, Fuat Uğur ve Mehmet Uçum’un açıklamaları, parti içi gerilimin sadece kulislerde değil, kamuoyunda da görünür hale geldiğini ifade etti.

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Gazeteci Aytunç Erkin, bugünkü yazısında AKP içindeki suskunluğun artık dikkat çekici boyutlara ulaştığını belirterek, parti içindeki çatlakların giderek derinleştiğine dikkat çekti. “Beştepe ve AKP cenahında gün yüzüne çıkmamış tartışmaların sürdüğü sır değil” diyen Erkin, yaşanan gelişmelerin artık kamuoyuna da yansıdığını vurguladı.

Erkin, Nefes Gazetesi’ndeki “AKP’deki suskunluk köşelere sığmıyor” başlıklı yazısında, AKP içindeki kırılmaları gözler önüne seren isimlerin açıklamalarını sıraladı.

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Erkin'in bugün Nefes Gazetesi'nde yayınlanan "AKP’deki suskunluk köşelere sığmıyor" başlıklı yazısı şöyle:

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

"Beştepe ve AKP cenahında gün yüzüne çıkmamış tartışmaların sürdüğü sır değil. Bunu zaman zaman yapılan açıklamalarda ya gazete ya da internet sütunlarında görüyoruz.

Örneğin…

Dün; Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, “AK Parti’deki suskunluk akıl alır gibi değil!” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve 19 Mart’ta başlayan Ekrem İmamoğlu operasyonları sonrasında parti içinde yaşanan suskunluğa isyan etti:

“… CHP lideri tüm bunlara gözlerini yumuyor ve AK Parti’ye ağır saldırıyor. Hedefe koyduğu isimleri resmen yalanlarla toplumun önüne atıyor. En son Millî Eğitim Bakanı’nı ‘LGS sorularını çalıyor’ diye hedefe koydular. Ortada tek bir delil yok. Yalanlarını suratlarına vursanız da utanmıyorlar! Ancak AK Parti’deki vekiller, belediye başkanları, parti üyeleri ağızlarını açmıyor. Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklama yapmasını bekliyorlar ya da AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in... CHP her türlü yolsuzluğa batmış biri. Haklarındaki iddialara cevap bile veremiyorlar. Bunlar, bazı gazeteciler olmasa gündemde bile olmayacak. AK Partililer neden sessiz? Bunun bir cevabı olmalı. ‘Korkaklık’ değildir. ‘Yarın bir gün iktidar değişirse endişesi’ değildir. Peki ne o zaman? Artık bunu da AK Parti’nin yetkili isimleri düşünsün. ‘Size ne?’ diyebilirler. Haklılar. Bize ne!.. Son bir not düşeyim: Bu suskunluk akıl alır gibi değil!..”

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Bu konuda özellikle AKP Genel Merkezi’nde ağırlığı olan bir grubun “Operasyonlar konusunda sessiz kaldığı” ve bu “sessizliğin” de operasyonları “onaylamama” anlamına geldiği konuşuluyor.

Bitmedi…

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Fuat Uğur: Kim o AKP içindeki ekip

 

1 Temmuz’da TV100 yazarı Fuat Uğur “manidar” bir yazı kaleme aldı. CHP kurultay davasının ertelenmesini “Karar, Özgür Özel ile iş gören AK Parti’deki ekibin zaferi” başlıklı yazısıyla değerlendirdi:

 

 

Çok iyi bildiğim bir şey var. Aylardır Özgür Özel’in gönderdiği aracılar, AK Parti içindeki bir ekip ile yoğun görüşme halindeydi. Kim o ekip, kimlerden oluşuyor? Cumhurbaşkanı partide ve hükümette sürekli bir koalisyonla çalışır. Bu ekip de o koalisyonun unsurlarından ve ideolojik olarak Ahmet Davutoğlu’na yakın liberal isimlerden oluşuyor. Sözünü ettiğim ekip şu anda kendini Cumhurbaşkanı’na yakın konumda ve güçlü hissediyor ve Erdoğan’ı da etkilediklerine inanıyorlar. Özgür Özel’in aracıların Kurultay davası öncesi AK Parti içindeki bu ekiple yoğun görüşmeler yaptığını söyledim ama aslında bu temaslar çok önceden başlamıştı. Yerel seçim yenilgisi bahane edilerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Özgür Özel ile görüşmeye ikna edilmesi sürecinde.”

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Fuat Uğur, 3 Temmuz’da da “ısrarını” sürdürdü ve “AK Parti’deki yalan korosu neden korku pompalıyor? Özgür Özel 8 Eylül’ü biliyor muydu?” dedi. Uğur, tarih ve saat vererek Erdoğan’la görüşen AKP içindeki “o grubu” isim vermeden yazdı.

Burada yine altını çizmekte fayda var:

AKP Genel Merkezi’nde bir grup İmamoğlu operasyonlarının AKP’ye oy kaybettirdiğini savunuyor.

Bitmedi.

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

Uçum: Referandumsuz anayasa olmaz

11 Mayıs 2024…

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, “Anayasa tartışmaları, toplumsal mutabakatın sağlanmasına vesile olmalıdır. Bu işin tartışma yeri TBMM’dir. TBMM, anayasa yapma iradesine de gücüne de yetkisine de sahiptir. Bu süreci kimsenin zehirlemesine müsaade edilmemesi lazım.”

Bir gün sonra (12 Mayıs 2024) Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum dedi ki: “Burada dikkat edilmesi gereken şudur: Mevcut anayasanın; ‘400 veya daha fazla oyla kabulde referanduma sunmadan anayasa değişikliğini yürürlüğe koyma imkanını’ yeni anayasa için de uygulayalım demek halkın doğrudan onayı olmadan yeni anayasa yapalım demektir. Bu bakış açısı yeni anayasa yapımında son kararı halkın vermesine ilişkin meşruiyet ilkesinin ihlalidir. Bu ilke günümüzde demokratik sistemlerde neredeyse mutlak kabul gören bir ilkedir. Yeni anayasa yapımında doğrudan demokratik meşruiyeti sağlamanın biricik yoludur.”

Tartışma bitmedi.

AKP’de derin sessizlik: Parti içi gerilim köşe yazılarına taştı

13 Haziran 2025…

Numan Kurtulmuş, yeni anayasa için “tam zamanı” değerlendirmesini yaptı, “Hiçbir partinin bu süreçte ‘ben konuşmuyorum, görüşmüyorum’ deme lüksü yoktur” ifadelerini kullandı. En ideal sonucu “400’ü aşkın bir oyla anayasa teklifinin kabul edilmesi” olarak niteleyen Kurtulmuş, “Büyük çoğunlukla ve konsensüsle karar alınması önemlidir. Bu süreç sadece Meclis Başkanı olarak benim değil, tüm siyasi partilerin ortak sorumluluğudur” dedi.

Yine cevap Uçum’dan geldi: “Yeni anayasa TBMM’de 400 veya daha fazla oyla kabul edilse bile referandum zorunluluğunun iki ana sebebi vardır: Birinci sebep, asli kurucu irade olan halkın onayıyla demokratik meşruiyeti tamamlama zorunluluğudur. İkinci sebep, halkın siyasi anayasa tasavvuruna uygun bir hukuki metnin Mecliste kabul edilip edilmediğini halkın denetleme hakkının gereğidir. Son söz: Referandumsuz yeni anayasa olmaz. (20 Temmuz 2025)”

SONUÇ: Bugün her ne kadar CHP tartışılsa da AKP içinde ve iktidarın karar alıcıları arasında ciddi bir tartışma var. Zaman zaman buraya odaklanmak gerekiyor"


Haber Kaynağı : 12punto

Aytunç Erkin cem küçük