CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den 'Erdoğan tarafından kandırılmadık' çıkışı: Komisyon kararı ve Bahçeli açıklaması
Siyasi gündemin son derece yoğun başlıklarla ilerlediği şu günlerde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel verdiği bir röportaj üzerinden başta 'komisyon' olmak üzere Ekrem İmamoğlu'nun adaylığı dahil pek çok başlıkta açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çözüm süreci kapsamında TBMM’de kurulacak komisyona, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un resmî olarak, “Komisyon kararlarında nitelikli çoğunluk esas alınacak” açıklamasını yaptığı anda üye vereceklerini söyledi.
CHP’nin komisyona bu şartlarda üye vermemesinin partinin tarihsel tutarlılığını heba edeceğini ifade eden Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerini komisyonda istemediğini savundu ve “Erdoğan bizden korksun” diye konuştu. Özel, geçmişte dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek verilmesini yanlış bulduğunu belirtirken, Kürt seçmenle CHP arasındaki travmanın aşıldığını da vurguladı. Özel, erken seçim olması ve Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı kabul edilmemesi ihtimali için de “Adaylığı reddedilene kadar adayımız İmamoğlu. Reddedilirse oturur en doğru ismi belirleriz” dedi.
Özgür Özel, CHP Genel Merkezi'nde T24'ten Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bala Teke'ye açıklamalarda bulundu.
İŞTE ÖZGÜR ÖZEL'İN YAPTIĞI AÇIKLAMALARDAN ÖNE ÇIKANLAR
-TBMM’de kurulacak komisyonla ilgili ilkeleri sıraladınız, net biçimde aktardınız. Ancak bu iş ne zaman sonuçlanacak?
Bizim esas talebimiz şu; eşit temsil olsun ve nitelikli çoğunluk olsun. Onlar eşit temsil meselesine şu sebepten yanaşmıyor; diğer partilere de eşit temsil verince çok kalabalık olması gerekiyor. 100 kişi gibi. Bizim partinin temsili ve katkısı için on kişiye de ihtiyaç yok. Yani dört arkadaş halleder aslında bu işi. Ama böyle istiyorlar sayıyı. Bu noktadan sonra nitelikli çoğunluk şöyle bir önem kazanıyor. AKP ve MHP işi çözmüş durumda gibi zaten. O zaman bizim bir anlamımız yok. Hiç olmazsa böyle demokratikleşme üzerinden bizim bir sürü çalışmamız var. Bizim kurmuş olduğumuz Adalet ve Demokrasi Komisyonu sekiz, dokuz aydır çalışıyor.
Sekiz başlıkta yirmi altı ayrı öneride bulundu MYK'ya. Her biri de bu süreçte CHP bu komisyondan ne talep etmeli ne yapmalı şeklinde öneriler. Çok kapsamlı bir hazırlık oldu. Biz hazırlıklıyız.
“KADINLARI ÇOCUKLARIYLA, BABALARI OĞULLARIYLA TEHDİT EDİYORLAR"
Şimdi Meclis’te kurulacak komisyona da katılım noktasını şuna indirgiyorlar; CHP’ye operasyonlar dursun… Sanki 18 Mart günü ülkede her şey güllük gülistanlık mıydı? Tutuksuz yargılamanın esas olması, iddianamelerin hızlı yazılması, savcıların mafyavari yöntemler uygulaması falan bunlar sadece bugünün bizim karşımıza çıkardığı sorunlar mı? Elbette bunları da ben her görüştüğüm kişiye de yani Numan Bey'e de anlattım, İbrahim Bey'e de anlattım, bütün partilerin genel başkanlarına da anlatıyorum. Özellikle AK Parti'den kimi görsem anlatıyorum ve anlattırıyorum. ‘Yani biliyor musunuz döneminizde neler yaşanıyor?’ diyorum. Kadınları çocuklarıyla tehdit ediyorlar, babaları oğullarıyla tehdit ediyorlar.
KOMİSYONDA KALMA ŞARTINI AÇIKLADI
Bu işin bir kısmı ama zaten Türkiye'de mesela nefret söyleminin cezalandırılması gibi bir ihtiyaç var. Terör tanımının gerçekten terörü tarif etmesi gibi bir ihtiyaç var. Diğer otoriter popülist liderlerden devşirilen işte dezenformasyon yasası gibi bir mesleği, gazetecilik mesleğini, kriminalize eden ve tehdit altına alan bazı yasaların ortadan kalkması gibi önemli ihtiyaçlar var. Genel olarak; düşünce özgürlüğü noktasındaki her türlü hem kötü düzenlemelerin hem de kötüye kullanılan düzenlemelerin değişmesi gerekiyor. O yüzden biz komisyona girip muhalefet edip, çatır çatır siyaset yapıp orada doğrusunu anlatıp ondan sonra eğer mesafe alınıyorsa komisyonda kalırız.
“KENDİ KENDİLERİNE YAPAMAYACAKLAR"
AKP, hukuk tanımazlıkta, demokrasiyi ayaklar altına almakta, saldırganlıkta kritik bir noktaya geldi. Şimdi geri dönemiyorlar. Dönüş daha maliyetli geliyor. Ama ileri de gidemiyorlar. Buradan sonrası olmayacak. Bunlara bir çıkış lazım. Ve kendi yönetim anlayışları ve Erdoğan'ın karakteri üzerinden baktığımızda kolay kolay da kendi kendilerine yapamayacaklar. Yani bu ülkeyi getirdikleri bu noktadan kendilerine de ülkeye de bir çıkış arıyorlarsa bu komisyon bunun için çok iyi bir fırsat. Ama burada samimiyet lazım yani veya gerçekten iyi niyet lazım.
"ERDOĞAN TARAFINDAN KANDIRILMADIK"
Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi, Erdoğan'ın kandırabildiği bir parti olmadı. Biz Erdoğan tarafından kandırılmadık. Bu yüzden de bu seferde kimse düşünmesin yani CHP giriyor, Erdoğan bunları kandıracak… Öyle mi yapacak, böyle mi yapacak?
Mücadelede zerre gerileme olmayacak. Sert mücadelemizin yumuşaması gerçekten yapılan bütün hukuksuzlukların ortadan kalkmasıyla mümkün yani. Yoksa öyle aynı komisyona girdik diye geri adım atmayız.
"ZATEN BİRLİKTEYİZ"
Biz bunlarla yaklaşık yirmi tane komisyonda birlikte çalışıyoruz zaten. Oraya girmek nasıl AK Parti'yle MHP'yle iş tutmak demek değil ise bu da öyle ama bu komisyonun bir tarihi görevi var. Hem terörün sonlanmasına katkı sağlayacak hem de terörü bahane ederek ülkedeki dikte rejiminden geri adım atılmasını sağlayacak. Yani terörü bahane edip ülkede kurulan dikta rejimini, herkesi terörist diye yaftalamayı, herkesi tutuklamayı bırakacaklarsa ve biz bu iki işlevi birlikte görecekse orada olacağız.
"TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDECEK ARKADAŞLAR OLACAK"
Grup başkan vekillerine söyledim. Meclis Başkanı bir açıklama yapsın ve ‘nitelikli çoğunluk kesinlikle aranacak’ desin. Biz de isimleri bildirelim dedik. Yolladığı yazıda yok çünkü öyle bir şey. Bunu söylediği anda üye vereceğiz. O komisyona gidilmesi ve savunulması lazım. Bizim komisyondaki üyelerin yedi tanesi hukukçu ve aslında orası bir hukuk komisyonu. Bir çeşit teknik hazırlık komisyonu yani. Meclis komisyonunda hukukçu olmayan, siyasetçi arkadaşlarımız da olacak. Coğrafya da önemli, tüm Türkiye'yi temsil edecek arkadaşlar olacak.
-Ne konuşulursa komisyondan çekilirsiniz?
Bizi o komisyona davet eden de o komisyonda kalmamızı isteyen de o komisyonda anayasa konuşmayacağımızı bilecek. Yani biz bu konuda çok netiz. Mevcut anayasaya uymayanlarla anayasa yapamayız. Bizim anayasa konuşma şartlarımız bu komisyonla ilgili tutumumuzdan çok önce çok netti zaten. Anayasaya uymayanlarla anayasa yapmayız. Can Atalay içeride duruyorken, Osman Kavala içeride duruyorken, AİHM kararına rağmen Gezi'deki arkadaşlar çeşitli lehlerine kararlara rağmen içeride duruyorken, Selahattin Demirtaş içeride duruyorken, öbür taraftan haklarında bir somut iddia daha ortaya konmamışken ve iddianame yazılmıyorken İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı içerideyken olmaz. Toplumun da yüzde 75’i bunların siyaseten içeride tutulduğunu biliyorken nasıl anayasa yapacağız bunlarla birlikte yani? Böyle bir zemin yok. Komisyona yazdığımız on altı maddelik öneride de yasal çalışmalarla sınırlı olmak üzere diye yazdık. Yasa yapabiliriz, anayasa yapamayız.
-Erdoğan sizi komisyonda ne kadar istiyor, gerçekten istiyor mu sizce?
İstemiyordu bence. Çünkü uzun süredir ayak sürüyor ve bu sürece Devlet Bahçeli'yle Erdoğan'ın yaklaşımları biraz birbirinden farklı. İşin o kısmıyla hiç ilgilenmiyorum. Benim siyaseten bildiğim bir şey var.
Tarihte bazen kritik dönemeçler olur, kırılma anları olur. Orada tarihin doğru yerinde yer alıyor musunuz? Sosyal Demokrat bir parti CHP. Örgüt silah bırakacağını açıklamış. Belli ki yaklaşık bir buçuk yıldır örgütle devletin birtakım yetkilileri de bu konuyla ilgili görüşmüşler. Ve bu işin bir yasal zemininin oluşması lazım. Bunun için parlamentoya önemli bir görev düşüyor. Ve biz de yıllardır böyle bir iş yapılacaksa parlamentoda yapılsın ve Kürt sorunu çözülecekse parlamentoda çözülsün, demokratikleşme çerçevesinde çözülsün demişiz. Şimdi bu noktada kategorik olarak bu komisyona girmemek CHP'nin tarihsel tutarlılığını heba eder, reddeder.
Ama şunu anlıyorum, insanların endişesini… Bütün duygular travmatize edilmiş durumda şu anda. Özellikle muhalif seçmenin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne daha doğrusu bu saray rejimine en ufak bir güveni kalmamış. Onlarla hiçbir şey yapılamayacağını düşünüyorlar. Bu konuda da çok haklılar. Ama bu mesele bir koalisyon görüşmesi değil. AK Parti'nin geçmişini aklama görüşmesi değil. AK Parti'nin AK Parti'ye gelecek için kredi verme görüşmesi değil. Erdoğan'a bir kez daha seçilme hakkı verme görüşmesi değil.
MECLİSTEN ÇEKİLME TARTIŞMALARI ÜZERİNE...
Hem bizim hem DEM’lilerin hem de Türkiye'nin bütün aydınlarının ‘Türkiye'de Kürt sorunu vardır. Türkiye'de devletin birçok uygulaması hukuk devletine uygun değildir’ diye yaptığımız bütün itirazların tartışılabileceği ve yasa yoluyla ortadan kaldırılabileceği bir zemin, bir imkân var. Bunu kategorik olarak ben Erdoğan'la aynı yerde yapmıyorsam o zaman Meclis’ten de çekilmem lazım. Çünkü Meclis’te de bir sürü komisyonda duruyorsun. Erdoğan'la aynı komisyonda olmam dersen Plan Bütçe Komisyonundan da çekileceksin, Meclis’ten de çekileceksin. Bu başka bir şey. Meclis’ten çekilme, sine-i millet tartışmaları falan yapıyorlar.
E biz meclisten çekilsek en çok Erdoğan bundan memnun olur. Çünkü hemen altmış gün sonra ara seçim olur. Biz çekildiğimiz Meclis’e bir daha girmeye çalışmayacağımıza göre, girsek bile çekildiğin sandalyenin yarısını bugünkü denklemde veya üçte birini onlar alacağına göre… İstedikleri dört yüzü rahatlıkla yapıp Anayasayı istedikleri gibi değiştirecekler.
-MİT Başkanı İbrahim Kalın ile görüşmeniz basına pek yansımadı. Neler görüşüldü? Devletten gerçekten bu süreçle ilgili samimi bilgi alabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Gizli görüşme. Bir de böyle çok yansıyacak bir şey de yok. Yani şöyle söyleyeyim; bizle görüşen kişilerin samimiyetinden bir şüphemiz yok ama yeni bir bilgi de yok yani. Bize yapılan sunumlar zaten bildiğimiz şeylerin biraz daha detaylandırılmış hali. Ama İbrahim Kalın'ın hani politik geçmişi, ismi, cismi ortada ama sonuçta bugünkü görevi icabıyla biz onları devletin bir kurumu olarak görüyoruz. Onlardan da öyle bir yaklaşım bekliyoruz. CHP'nin gücünün farkındaysanız bilin ki biz o gücü en iyi şekilde kullanacağız mesajını verdik.
-Size sürekli ‘Ankara siyaseti yapın’ diye bir ısrar da var. Özellikle bu ısrarı nasıl yorumluyorsunuz?
Bir arada ‘Gel partinin başında genel merkezde otur. Böyle çok dışarılarda gezersen alırız partiyi’ demişlerdi. Ankara siyaseti dediği; bu mücadele eden ve Türkiye'nin tamamını gezen muhalefet anlayışından rahatsız olduğunu aslında. Gel Ankara'da işte salı günleri bir grup toplantısı yap. Arada da birkaç şey yaparsan yap, yapmazsan yapma. Bizim yaptığımız her cumartesi bir şehirde miting. Bu hafta da Aksaray'a gidiyoruz. Mitinglerin, meydanların Erdoğan’ı rahatsız ettiğini, sevmediğini ve fobisi olduğunu biliyoruz. Onu kastediyor ‘Ankara siyaseti’ diye.
"ADAYIMIZ İMAMOĞLU"
-Erken seçim için 2 Kasım’ı işaret ettiniz. Peki şimdi 2 Kasım için CHP'nin bir yol haritası var mı? CHP’nin de bir aday sorunu yok mu? Belli ki bu tarihte Ekrem beyin aday olabilmesi hukuki duruma göre mümkün olmayacak. Bu durumda iktidar 2 Kasım için ‘tamam’ derse ne yapacaksınız?
Ekrem İmamoğlu, resmen seçim kararı alınıp adaylık başvurusunun zamanı gelene kadar Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı. Çünkü adayı değiştirmek artık adayın bile elinde değil. 15,5 milyon kişi gelmiş, oy vermiş. Bu 15,5 milyon kişinin içinde analiz edildiğinde de öyle şeyler çıkıyor ki ömrü boyunca CHP'nin kapısından geçmemiş insanlar gelmişler ve o haksızlığa karşı dayanışma içinde adaya oy vermişler. O kişilerin adayı Ekrem İmamoğlu, son ana kadar Ekrem İmamoğlu'nun aday olması için hem hukuki hem siyasi bütün şartları ve zeminleri zorlayacağız.
"EN DOĞRU ADAYA BAKILIR"
Aday olamadığı bir nokta olduğunda o gün dönülüp bakılır kim kazanacak, en doğru aday kim? Kimle kazanılıyor? Başka bir karar vermek gerekirse ve ümit ediyorum gerekmez. O kararı hep beraber, birlik beraberlik halinde veririz. Önemli olan şu; yani bu iktidarı değiştirmek için ne yapmak gerekiyorsa onu yapacağız. Ekrem İmamoğlu'nun ön seçim süreci de buna dairdir. Gözaltına alınıp tutuklandıktan sonraki süreçte buna dair doğrusunun bu olduğuna inandığımız için bu mücadeleyi veriyoruz.
-Tehdit alıyor musunuz?
Alıyorum, tutuklananlar var. Devletin koruma kararı da var tabii hakkımızda. Ama yani eşimi kızımı tehdit edip tutuklu olan tipler var. Tehditler geliyor, buna uygun tedbirler de alınıyor diyeyim.
-Dokunulmazlığın kaldırılması endişeniz var mı? Sizce iş buraya kadar gelir mi?
Gelmez. Cesaret edemezler. Çünkü şu anda anayasal dokunulmazlığın ötesinde bir toplumsal dokunulmazlığa sahip olduğumuzu hissediyoruz. Bu 19 Mart sürecinden sonra meydanda herkes birbirine çok sahip çıktığı için bana da sahip çıkıyorlar. O yüzden de hani böyle bir süreçte dokunulmazlığı kaldırıp hapse atmaya cesaret edemezler. O iş, kolay bir iş değil. Dokunulmazlığın kaldırılmasını hangi siyasi görüşten olursa olsun doğru bulmam ve bu bizim için yeni bir mücadele, direniş alanına dönüşüyor.
-Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun duruşmalarının TRT’den yayınlanmasını gündeme getirmiştiniz. Bahçeli’nin olumlu yaklaşımı sonrasında Erdoğan da “Sayın Bahçeli böyle bir şey kullandıysa bana göre gayet güzel bir takdirdir. Hayırlı olur, inşallah diyelim” demişti. Bu konuyla ilgili bir gelişme var mı?
9 Mayıs günü kanun teklifimizi sunmuştuk. Meclis kapanırken de hatırlattık gelin çıkaralım diye ama yanaşmadılar. Şimdi bu komisyon çalışmaları sırasında da hatırlatacağız. Zaten bu Türkiye için aslında genel bir kazanım olacak. Bizim önerimiz şu; yargılanan kişinin ya da tarafların kabul etmesi durumunda yargılamalar televizyonlar tarafından verilebilir. Biz TRT'nin bu sürece yönelik bir kanal tahsis edip tamamını vermesini istiyoruz. Ayrıca isteyen her televizyonun da frekans üzerinden erişip canlı verebilmesini istiyoruz. Şöyle endişeler dile getiriliyor. ‘Ya TRT iddianameleri, iddiaları verir, cevapları vermez’ Doğru yani… Seçimlerde bize beş dakika AK Parti'ye bin 265 dakika veren bir kanaldan ne beklenir yani? Biz kamu yayıncılığı yapması açısından TRT'yi söyledik ama frekans verilerek bütün televizyonlara da açık olmasını savunuyoruz. Herhalde Bahçeli o lafının arkasında duracaktır.
-Kemal Kılıçdaroğlu’nun sizinle görüşmek istemediği doğru mu?
En son taziyeye gittim. Ondan önce de ne zaman istesek görüştük. Altan Öymen cenazesinde de geldi, oturdu makam odasında. Önceki genel başkanlara nasıl davranılması gerekirse öyle davranıyorum Kemal Bey'e. Saygıda hiç kusur etmiyorum. Kemal Bey de böyle ikili diyaloglarda hiç kusur etmiyor. Ama onun dışında bu 15 Haziran sürecinde giden arkadaşlara ‘hani eğer olursa Özgür Özel’i de çağırırım’ demişti.
O süreçte bana dediler ki ‘gidip konuşacak mısın?’ O şartlar altında konuşacak bir şey yoktu ama yani ben geçen sene tüzüğü yaparken de randevu aldım, gittim. Tüzük hakkında Mansur Başkan ve Ankara İl Başkanı varlığında uzun bir sunum yaptım kendisine. Böyle böyle yapacağız diye. Yani yapmam gereken her şeyi yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim.
Ümit ediyorum o partinin sürekli televizyonlarda tartışıldığı süreçleri de artık geride bırakıyoruz. Daha sağlık olsun. Ne parti yarar gördü bundan ne Kemal Bey yarar gördü. Hiçbirimiz yarar görmedik yani.
Şimdi mesele Tayyip Bey'i yıpratma zamanı, AK Parti'yi yıpratma zamanı yani. Biz birbirimizi niye yıpratalım? Bana ‘siyasetteki başarın veya yeteneğin nedir’ dersen ben, sahadaki tansiyonu okurum. Yani sokağa çıktığımda anlarım vatandaşın ne düşündüğünü. Şu anda vatandaş CHP'nin bir mağduriyet yaşadığını, bir siyasi saldırı altında olduğunu, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve bu yüzden de ahlaki üstünü CHP'de tutuyor. AK Parti'nin yaptığını ahlaki bulmuyor. Ahlaki üstünlük, siyasette psikolojik üstünlüğü getiriyor. Çoğunluk enerjisine çevirmek de maharettir. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi çok önemli bir şey yapıyor. Ahlaki üstünlüğü psikolojik üstünlüğe siyaseten çevirmiş durumda ama bunu bir çoğunluk enerjisiyle destekliyor.
Bu komisyon tartışmasında da 280 küsur şehit ve gazi derneğini gezdik. Hepsinin söylediği CHP'nin tutumundan razıyız. Bu ahlaki üstünlük elinizde olmadan, psikolojik üstünlüğü elde tutmayarak ve çoğunluk enerjisiyle sahada desteklenmeyerek yapılabilecek bir iş değil. Hem DEM’li seçmenden hem milliyetçi seçmenden hem şehit ailelerinden hem Cumartesi Annelerinden razılık duyan bir siyasi güçteyiz.
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar

AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nden 20 milyonluk söyleşi!

İslam Memiş'ten altın için net rakam: Yönünü açıkladı

Haydi şu İmralı mektubunu açıklayın!..

İktidarda sular durulmuyor! AKP meclis grubunda derin kriz

Erdoğan’a bir darbe de Mansur Yavaş’tan

Lübnanlaş-ma!

Bursa'da ormanı ateşe veren kundakçı beraatini istedi!

İstanbulkart öğrenci indiriminde karar iptali

CHP lideri Özgür Özel tehdit aldığını açıkladı

Terörsüz Türkiye'nin ismi değişti
