Saray'dan Ortadoğu önerisi: Yeni isim önerisi dikkat çekti
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Ortadoğu adlandırmasının oryantalist olduğunu belirterek, bölge için yeni bir isim önerisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, bölgenin geleneksel olarak kullanılan adı olan "Ortadoğu"ya ilişkin dikkat çeken bir öneride bulundu.
Uçum, sosyal medya platformu X üzerinden yayımladığı "Merkez Afro-Avrasya (Orta Doğu) Hukuku" başlıklı yazısında, "Orta Doğu" ifadesinin oryantalist bir yaklaşımı yansıttığını ve daha objektif bir tanımlamaya ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
"Orta Doğu adlandırması tarihsel olarak Batı merkezli bir bakış açısını temsil ediyor," diyen Uçum, bu yaklaşımın yerine "Merkez Afro-Avrasya" adının kullanılabileceğini belirtti.
Uçum'un yazısı şöyle:
ORTA DOĞU YERİNE YENİ İSİM ÖNERDİ
Suriye’deki Halk Devrimi sadece Baas ve Esed diktatörlüğünü yani bu kanlı rejimi sona erdirmedi. Bu devrim Orta-Doğu’nun tamamını etkileyecek yeni bir sürecin başladığına da işaret ediyor.
Suriye devrimiyle bölgede tetiklenen süreç, adil bir yeni dünya düzenine kapı aralayacak bir umudu da yeşertebilir.
Belirtelim ki Orta-Doğu (Ortadoğu) adlandırması oryantalisttir. Bölgenin çeşitliliğini, tarihi ve kültürel zenginliğini göz ardı eder ve batının bu coğrafyaya bakış açısını yansıtır. Bu nedenle daha objektif ve bölgenin bağlamına uygun bir isme ihtiyaç var. İsimlendirme çalışmasında alanın uzmanları ve akademisyenlere görev düşüyor.
Bir yenilik olarak Orta-Doğu yerine “Merkez Afro-Avrasya” adıyla başlanabilir. "Merkez Afro-Avrasya" adı, coğrafi ve tarihsel bağlamda, bölgeye yönelik oryantalist yaklaşımlardan uzak daha tarafsız ve objektif bir isimlendirme sunar. Aynı zamanda bölgenin stratejik önemini, kültürel çeşitliliğini ve tarihsel rollerini de doğru bir şekilde ifade eder.
24 ÜLKEDEN OLUŞAN BU COĞRAFYANIN MERKEZİ TÜRKİYE'DİR
Yine batı merkezli tanıma dönersek Orta-Doğu, farklı gruplandırmalar olmakla birlikte, genellikle aşağıdaki ülkelerden oluşan bölge olarak kabul edilir:
Suriye, Irak, Katar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen, Mısır, Afganistan, Pakistan, Tunus, Cezayir, Libya, Sudan, Fas.
Türkiye; 24 ülkeden oluşan bu coğrafyanın fiziksel olarak Avrupa ile bütünlüğünü sağlayan, ekonomik, siyasi ve hukuki olarak öncülüğünü yapan Merkez ve kutup ülkedir.
BÖLGE İÇİN 'ANAYASA' ÖNERİSİ
Merkez ülke olan Türkiye’nin bir bölge hukuku oluşturmak konusunda öncü bir rol oynama gücüne ve imkânına sahip olduğu görülüyor. Türkiye’nin bu gücü hem tarihinden geliyor, hem de bugün bölgede ulaştığı seviyeden ve etkili olma kapasitesinden doğuyor.
Bölgenin; anayasa, medeni ve siyasi haklar, sosyal haklar ve devletlerarası ilişkiler hukukunu Türkiye’nin birikimi ve tecrübesi üzerinden yeniden yapılandırma konusunda ülkelerin özgünlüğü ve yerel özelikleri dikkate alınarak bir fikri çalışmanın başlatılması son derece isabetli ve faydalı olabilir.
Her ülkenin birliğini ve bağımsızlığını esas alan, egemen bir hukukun ihracını değil genel çerçevesinde mutabakat sağlanmış ortak bir bölge hukukunu hedefleyen bir çalışma başlatılabilir. Bu çalışmada bir bölgesel ekonomi hukukuna hazırlık belki de ilk kapsamlı proje olarak ele alınabilir.
İSRAİL ŞARTI
İsrail’e gelince ancak Birleşmiş Milletler kararları temelinde 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması kaydıyla böyle bir süreçte yer alabilir. Aksi takdirde İsrail işgalci ve soykırımcı bir devlet olarak tasfiye edilir.
Kıbrıs ise bu süreçte iki devletli bir çözümün kabul edilmesiyle doğru konumda olur.
"MERKEZ AFRO-AVRASYA HUKUKU"
Dünyanın merkezi olan Orta-Doğu coğrafyasına Merkez Ülke olarak öncülük yapan Türkiye’nin, insanlığa esin olabilecek bir bölgesel kamu ve ekonomi hukukunun yani “Merkez Afro-Avrasya” hukukunun inşası amacıyla bir fikri hazırlık çalışması başlatması vizyoner bir bakıştır.
Bu girişim, bölgenin, Türkiye’nin öncülüğünde küresel emperyalizme karşı bir bütün olarak pozisyon alması ideali açısından da umut verir.
Böyle bir sürecin Türkiye halkı ve bölge halklarının huzuru, ekonomik ve sosyal refahı, özgürlüğü ve barış içinde bir arada yaşaması için büyük imkanlar üretebileceğini öngörmek gerekir.
Burada savunulan görüş; güçlü, kapsamlı ve iddialı bir teze ilişkin kısa bir tanıtımdan, fikri bir ipucundan ibarettir. Bu fikri ipucu üzerinden üniversitelerin konu tasnifine göre yapacağı sempozyumlarla, diğer akademik çalışmalarla bu girişimin ilk adımı atılabilir.
SURİYE İÇİN YENİ ANAYASA
Pilot çalışma ise Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dikkat çektiği Suriye’nin yeni anayasa yapım süreci olabilir. Suriye’nin birliğini ve geleceğini güvence altına alacak kapsayıcı yeni bir anayasa çalışması Türkiye’nin destek olduğu ve fikren katkı yaptığı bir faaliyet olarak gelişebilir
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Estetik ameliyatı ardından hayatını kaybeden Neşe Özkan'ın eşinden ilk açıklama
Mourinho gitti, Skriniar koptu geliyor: 22 Aralık Pazar spor manşetleri
Sergen Yalçın'dan Beşiktaşlıları kızdıracak Semih Kılıçsoy sözleri
Asgari ücret yüzde 35 artmalı, faiz yüzde 31’e düşmeli!
İstanbul'da elektrik kesintisi
21 Aralık Cumartesi reyting sonuçları
Saray'dan Ortadoğu önerisi: Yeni isim önerisi dikkat çekti
Esad'ın Moskova'ya gidişinde yeni ayrıntılar
Ahmet Çakar'dan Hadise'ye zehir zemberek sözler
Şeriatçıyız dedi, Milli Eğitim Bakanı Tekin'e övgüler yağdırdı