Kumpas şehitlerinin kabrinde 'İmralı Yolcularına' tepki: Kaç şehit ailesinden rızalık istediniz
16 yıl önce Amirallere Suikast kumpası davasında ikinci kez tutuklanmak isteyince yaşamına son veren Öğretmen Yarbay Ali Tatar ile 28 Şubat kumpas davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan ve Sincan Cezaevi’nde hayatını kaybeden emekli Korgeneral Vural Avar, ölüm yıldönümlerinde Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kabirleri başında anıldı. Anma töreninde, ülkedeki hukuksuzlukların yanı sıra İmralı’daki teröristbaşıyla yapılan görüşmelere de tepki gösterildi. Yarbay Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, “İmralı yolcularına soruyorum; kaç şehit ailesini ziyaret edip rızalık istediniz?” derken, şehit eşi Yıldız (Namdar) Hemşire, PKK’yla işbirliği yapılmasının şehitlerimize saygısızlık olduğunu söyledi.
Haber: Müyesser YILDIZ -12punto
19 Aralık 2009’da, “Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilmez.” diyerek yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar için düzenlenen anma törenine; eşi, kızı, ağabeyi Ahmet Tatar, ablası Hürriyet Ünver ile cezaevi ve silah arkadaşlarının yanı sıra CHP’den İzmir Milletvekili Murat Bakan, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, İstanbul milletvekili Ali Gökçek, gölge kabinede Milli Savunma Politika Kurulu Başkanlığına getirilen emekli Koramiral Atilla Kezek, Devlet eski Bakanı Gürcan Dağdaş, Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, Alevi Bektaşi Federasyonu eski Başkanı Ali Balkız ve PKK’nın 25 yaşında şehit ettiği Astsubay Murat Namdar’ın eşi Yıldız Hemşire de katıldı.

Devlet Nerede?
Saygı duruşunda bulunulup İstiklâl Marşı’nın okunmasından sonra ilk konuşmayı Yarbay Tatar’ın ağabeyi ve KUMPASDER Genel Başkanı Ahmet Tatar yaptı. Tatar, sözlerine şöyle başladı:
“16 yıl önce siyasi iktidarın, arkasında durup yol verdiği FETÖ’nün ülkemizde yarattığı baskı, sindirme ve hukuksuzluk sürecine karşı Yarbay Ali Tatar isyan ateşini kendi bedeniyle yakmıştı. Cumhuriyet’i ve onu her türlü tehlikeye karşı korumak üzere kurulmuş olan Türk Ordusunu dönüştürmek için başlatılan saldırılar karşısında, gereken direnci gösteremeyenlerin sessizliğine ve eyyamcılığına isyanla cevap verdi. Burada her yıl yaşanan haksızlıklar, hukuksuzluklar konusunda hafıza tazeliyoruz. Ancak o günden bugüne hukuksuzluğun, adaletsizliğin -azalmak şöyle dursun- daha da katmerlendiğine şahit oluyoruz. Anayasa, hukuk ve adaletin hiçe sayıldığı ve yargının tamamen siyasi iradenin kontrolüne girdiği, adalete güvenin Cumhuriyet tarihindeki en düşük seviyeye indiği günlerden geçerken, bu ülkenin Adalet Bakanı ikide bir ‘Türkiye bir hukuk devletidir.’ diyor. Öyle ise biz neden 16 yıldır gerçek anlamda adalete ulaşamıyoruz? Neden bu ülkenin medyasında her gün adalet arayan insanların çığlıkları yükseliyor? Neden bu ülkede kimse huzurlu değil ve kendini güvende hissetmiyor? Sokaklarımız neden bu kadar güvensiz? Neden mahallelerde, sokaklarda uyuşturucu çeteleri cirit atıyor? Örneğin; neden gül yüzlü bebelerini güpegündüz, sokak çetelerine kurban verip, üstüne bir de tehditlere maruz kalan Minguzzi ailesi ancak Sedat Peker sahip çıkınca rahatlayabiliyor? Devlet nerede? Adalet mülkün temeli mi hâlâ?”

Tatar, konuşmasının devamında PKK pazarlıklarına değinirken de şunları kaydetti:
“Hepimiz elbette ki barış ve huzur istiyoruz. Ama ne üniter yapımızın ne de suç ve ceza dengesinin yok edilmesine gönlümüz razı. Yıllarca kayıplarının yasını tutan şehit ailelerinin acılarını yok sayamazsınız. Bu nedenle İmralı yolcularına soruyorum; kaç şehit ailesini ziyaret edip rızalık istediniz, gönüllerini aldınız? Önce ateşin düştüğü yeri, yanan yürekleri soğutmanız gerekmez mi? Üstelik bir ülkede hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı yoksa, adalet yerini bulmuyorsa, böyle yakıcı bir sorunun çözülebileceğine kimi inandıracaksınız? Toplumun bir yarısının nefesini kesmeye çalışırken, diğer yarısı ile nasıl barışacaksınız? Şayet samimiyseniz öncelikle toplumsal mutabakat aramak zorundasınız.”
Tatar sözlerini, “Hukuksuzlukların, adaletsizliklerin çözümünü sadece siyasetçilere havale edemeyiz. Zira onlara yetki veren bizleriz. Yeri ve zamanı geldiğinde irademizi doğru yönde kullanmıyorsak, bunun vebali sadece siyasetçilerde olamaz. Hepimiz sorumluyuz. Hayatın her alanında bu sorumlulukla hareket etmek ve kaderimize el koymak zorundayız. Hiçbir güç, halkın örgütlü gücünden daha güçlü değildir.” diyerek tamamladı.

“Ali İnşallah O Sözünde Haklı Çıkmaz”
Merhum Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar da 16 yıldır değişen hiçbir şey olmadığını, hepimizi nefessiz bırakan hukuksuzlukların aynen devam ettiğini vurgulayıp, “Benim öfkem bitmiyor. Ali 16 yıl önce bu hukuksuzluklara dikkat çekmek için aramızdan ayrılırken, bizlere, ‘Bu hukuksuzlukları anlatın ki, ben boşuna ölmüş olmayayım.’ mesajını verdi.” dedi.
CHP Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulu’nda Milli Savunma Politika Kurulu Başkanlığını üstlenen emekli Koramiral Atilla Kezek ise burada başka bir kimlikle değil, Yarbay Ali Tatar’ın silah arkadaşı ve Tatar Ailesi’nin yakın bir dostu olarak konuştuğunu belirttikten sonra şunları söyledi:

“Onu her yılanıyoruz. Yaşadığımız sürece de anmaya, hatırlamaya, hatırlatmaya devam edeceğiz. Çünkü Ali’ler, Cem Aziz Çakmak’lar ancak biz unutursak ölürler. Ali Tatar 16 yıl önce, ‘Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilmez’ demişti. Söylediği hukuksuzluklar, sonunda ülkeyi 15 Temmuz’a getirdi. Bugün hukuksuzluklar bitti mi? Hayır, değişik birçok siyasi davayla, gözaltılarla, tutuklamalarla aynen devam ediyor. Daha da vahimi Ali’nin son cümleleriydi; ‘Bu şekilde giderseniz, ne yaşayacak Cumhuriyet ne bir ülke bulamayacaksınız.’ demişti. İnşallah sevgili Ali bunda haklı çıkmaz. Son günlerde ülkenin tapusu Lozan ile Anayasamız, üniter yapımız konuşulup tartışılıyor. Ne için? Terörü bitirmek adına. Bu ülkede terörün bitmesini istemeyen hiç kimseyi bulamazsınız; ama önce demokrasi, düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, insan hakları, hukuk ve gelir adaletsizliği sorunlarını çözmek gerekir. Bu sorunlar olmazsa ülkede bir daha terör sorunu da olmaz.”
CHP’nin gölge İçişleri Bakanı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan da, Ali Tatar’ın ölümsüz, sembol bir isim, Mustafa Kemal devriminin şehidi olduğunu kaydederek, “O gün birileri kendisini muktedir sanıyordu. Bugün aynı şeyleri bir şekilde yaşıyoruz. Her şeyi yapabileceğini sanan muktedirler, savcılar var.” dedi.

“İmralı’yla İşbirliği Şehitlerimize Saygısızlıktır”
Son olarak Bursa’dan gelip anma törenine katılan şehit eşi Yıldız Namdar şöyle konuştu:
“Bir komutan kolay yetişmiyor. Ali Komutan onurluydu, gururluydu ve yapılanları gururuna yediremedi. ‘Canımı ortaya koydum, ama sizin de bir şeyler yapmanız gerekiyor’ diyerek gitti. Bizim de yüreğimiz yanıyor. PKK’yla işbirliğine girilerek bütün şehitlerimize saygısızlık yapılıyor. Sürece bakıyoruz, içimiz acıyor. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun bu ülkeye sahip çıkmak, yanlışa yanlış demek zorundayız. Devlet ve millet olmazsa nerede, nasıl yaşayacağız?”
Ali Tatar ve tüm şehitler için edilen dualarla sona eren törenin ardından katılımcılar, Balyoz kumpası yüzünden Mamak Cezaevi’ndeyken beyin kanaması geçirip 1 Mayıs 2014’te hayatını kaybeden Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in kabrini de ziyaret etti.

TSK’nın Ayıpları
3 yıl önce bugün 28 Şubat kumpas davasından hükümlü olduğu Sincan Cezaevi’nde hayatını kaybeden emekli Korgeneral Vural Avar için kabri başında saat 14.30’da düzenlenen anma töreni de saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Yeğeni Sinan Avar, merhum Vural Avar’ın özgeçmişini okuduktan sonra şunları söyledi:
“O makamların değil görevin, disiplinin ve devlet ciddiyetinin insanıydı. Hayatı boyunca ne inandığı değerlerden vazgeçti ne de başını eğdi. O doğru bildiğini sonuna kadar savunanlardandı. Bedeli ağır olsa da onurundan ve askerlik namusundan taviz vermedi. Bugün onu yalnızca bir komutan olarak değil, adaletsizliğe karşı dimdik duruşun adı olarak anıyoruz.”
Aynı davada yargılanıp beraat eden emekli Albay Alican Türk de Vural Paşa’yı, hukuksuzluğun yerle bir edildiği 28 Şubat davasının ölüme sürüklediğini, A’dan Z’ye FETÖ kumpası olan bu davada yargılama denilen bir oyunun sahnelediğini, ceza verilmediğini, ceza biçildiğini vurgulayıp, “Hasta haliyle, kaburgaları kırık bir şekilde cezaevinde tutulması taammüden işkenceydi. Yapılan haksızlık ve hukuksuzluklar da taammüden cinayetti. O bir hukuk şehididir. Ömrünü verdiği TSK, cenazesine bir çelenk, üniformalı bir er bile göndermedi. Bu ayıplarını her defasında yüzlerine vuracağız.” dedi.
Vural Avar’ın cezaevi arkadaşı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın törene gönderdiği mesajı ise emekli Kurmay Albay İsrafil Aydın okudu. Çetin Doğan, “Atatürk’ün askerleri ve can kardeşlerim” hitabıyla başlayan mesajında; “ağabey” dediği Vural Avar’la ülkenin güvenliği ve geleceği için omuz omuza, büyük bir sorumluluk bilinciyle çalıştıklarını, 28 Şubat kumpas davasında da bu kez aynı idealler uğruna zindanda sınandıklarını bildirdi.
Törene katılan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de Vural Avar’ın bu öç davasında cezaevinde yaşadıklarının işkence olduğunu, komutanlar cezaevinde yatarken katillerin cezaevinden çıkarıldığını ve bu yaşananların hesabının bir gün sorulacağını anlatıp, “Ülkemizde adalet, hukuk mücadelesi bitmiyor. Biz bu mücadeleyi sonuçlandırdığımızda tüm kumpas şehitlerinin ruhları rahatlayacaktır.” dedi.
KUMPASDER Başkanı Ahmet Tatar ise şöyle konuştu:
“Memlekette bir hukuk ve adalet sorunu olunca. bir adalet şehidinden diğer adalet şehidine yol almak durumunda kalıyoruz. Vural Avar Atatürk’ün zarif bir askeriydi. Olmaması, yaşanmaması gereken bir olayı anıyoruz. Devletle millet arasındaki bağ hukukla ve adaletle kurulur. O bağ zayıflarsa, ikisinin de yaşamı tehlikeye girer. İşte bu bağ her gün zayıflıyor. Vural Paşa olayında, bağın koptuğu noktadayız. Bu durumun geçici olduğuna, devletle gönül bağını hukuk ve adaletle kuracağımıza inanıyorum.”
Son olarak emekli Albay Tuna Avar, eşinin kabri başında şu duygusal açıklamayı yaptı:
“Cenazesine bir erin bile gelmediğini söylediniz. Biliyorsunuz, Avar Paşa’nın rütbeleri söküldü. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ihraç edildi. Bu ihraç yazısı cezaevine ulaştığında, o gece fenalaşıyor. Uçaklar geçtikçe, ‘Ben 50 yıl hizmet ettiğim kurumdan ihraç edildim.’ diye ağlıyor. O yazıyı ona göndermenin gereği var mıydı? Bana, avukatıma gönderseydiniz. Ölümünden üç gün önce, kaburgaları kırık olduğu halde sağlam raporu verdiler. O doktorlardan şikâyetçi oldum. Ama kapatıldı. Beni sizlerin ilgisi ayakta tuttu. Avar Paşa da ayakta durmamı isterdi.”
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Hande Sarıoğlu, Mehmet Akif Ersoy'a seslendi!
Sadettin Saran Ela Rümeysa Cebeci'ye hangi mesajı attı?
Mehmet Akif Ersoy'ın eski eşi Pınar Erbaş sessizliğini bozdu
Kenan Tekdağ, 'Ele Rümeysa Cebeci' iddialarına sessizliğini bozdu
Sadettin Saran ifadeye çağrıldı, Cem Küçük sonrasını işaret etti!
Ela Rümeysa Cebeci, maddeye erişmek için cinsel ilişkiye girdi iddiası
Mehmet Akif Ersoy’un eski eşi Pınar Erbaş ana haber bültenini sunmadı
Saran operasyonunun arkasında iki isim arasındaki güç mücadelesi mi var?
Mehmet Akif Ersoy soruşturmasında gizli tanık sayısı artıyor
Asgari 'geçimlik' ücretler, 'reel' ücretler ve toplumdaki liyakat