Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

TSK, Suriye'ye hava harekâtı düzenledi! Sınır ötesinde neler oluyor? Uzmanlar değerlendirdi

Suriye'de YPG'ye yönelik düzenlenen hava harekâtı kapsamında emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Prof. Dr. Haydar Çakmak ve Prof. Dr. Timuçin Kodaman görüşlerini 12punto'yla paylaştı.

TSK, Suriye'ye hava harekâtı düzenledi! Sınır ötesinde neler oluyor? Uzmanlar değerlendirdi

Türkiye'nin Suriye'de yürüttüğü sınır ötesi operasyonlar 7 yıldır devam ediyor.

Son olarak Ankara'da Meclis'in açılacağı gün PKK tarafından İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nde gerçekleşen bombalı saldırı sonrasında  Suriye'deki terör gruplarına hava harekâtı düzenlendi.

Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Prof. Dr. Haydar Çakmak ve Prof. Dr. Timuçin Kodaman harekatı değerlendirdi.

Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay'ın yanıtları şu şekilde:

-Operasyon yapılan Tel Rıfat ve Derik arasında 800 km bulunuyor. Bu bağlamda TSK’nın sahada gücünü ve icra kabiliyetini değerlendirir misiniz?

"TSK gerek Suriye gerekse Irak sınır hattında olsun veya başka bölgede olsun o alandaki tertiplenmesini tehdide göre yapar. Tehdidin olduğu bölge odaklı yapacağı harekatın derinliği veya bölgedeki ele geçirmek istediği alanın kontrolüne göre bir kuvvet belirler. Suriye sınırında gücü sorunca ihtiyaca göre değişir bugün yarın farklı olur, yapılacak harekatın hedeflerine göre değişkenlik arz eder."

-Tel Rıfat, YPG kontrol bölgesinden uzakta bir konum olarak batıda bulunuyor. Buradan bu unsurların çıkarılma olasılığını yorumlayabilir misiniz?

ABD Tel Rıfat’ı boşalttı Rusya’ya teslim etti, Rusya da PKK’nın boşaltılacağına dair bir mutabakat imzaladı. Hem Münbiç hem Tel Rıfat için Rusya verdiği sözde durmadı. Oradaki PKK’nın boşaltılmasını Türkiye değil Rusya yapacaktı. Geçen zamanda içinde Türkiye oraya Rusya ile olan ilişkisinden kaynaklı halen daha oranın boşaltılmasını bekliyor. Yoksa TSK oraya girer PKK’yı oradan çıkarır. Aynı şekilde Münbiç’e girer ve her iki taraftan rahatlıkla çıkarır. Ama Rusya’nın bölgedeki o kendi gücü ve temasları ile PKK’yı çıkaracağı taahhüdü olduğu için onun sonucu belirli bir güne kadar beklenecek, beklendi de zaten. Bunun sonucuna göre Türkiye buraya müdahaleye karar verecektir.

-YPG’nin 70 bin silahlı unsuru bulunduğu iddiası doğru mu?

Farklı rakamlar mevcut sosyal medya verilerinden bir çalışma yaparak tahminde bulunuyoruz. Görebildiğimiz kadarıyla 70 bin civarında, 100 bin olduğunu söyleyenler var. Suriye’nin kuzeyindeki sözde gerilla olarak adlandırılan gücünün 12-13 bin civarında olduğunu düşünüyorum.

Diğerleri iç güvenlik birlikleri, asayiş birlikleri, sınır birlikleri var hepsini bir araya topladığınız zaman 70 bin oluyor. ABD’nin oraya ayırdığı personel giderleri için ayırdığı bütçe var, kişi başı verdiği maaşları var. Kaç kişi, sayı ne olursa olsun PKK’nın her daim orada varlığı bir tehdit anlamına gelir.

-ABD bölgede YPG'yi nasıl eğitti? Ne kadar mühimmat ve teçhizat nakletti?

ABD, YPG terör örgütüne on binlerce kargo, binlerce havadan uçakla kargo silah, mühimmat ve silah yedek parçası nakletti. Yani adeta bir ordu kuracak sistem içerisinde buraya lojistik destek sağladı. Burada tabi bir kısmını belirli yerlerde depoladıkları anlaşılıyor bir kısmını teröristlere verdikleri anlaşılıyor. Depoladıkları silah, mühimmatı zaten bölgede daha büyük bir oluşum, daha büyük silahlı gücü oraya getirmek istedikleri zaman onları orada destekleyecek altyapı tesis ettikleri anlaşılıyor. Aynı zamanda YPG’nin sözde ordulaşma safhasına getirmek amacıyla yeterli silah ve mühimmatı getirdikleri anlaşılıyor.

-Harekatın yurt içindeki güvenlik bağlantısını terör koridoru bağlamında anlatabilir misiniz?

PKK’nın yurt içindeki terör faaliyetleri ile Türkiye’nin Güney Doğu ve Doğu Anadolu bölgelerini kopartmak suretiyle sözde büyük Kürdistan oluşturmak istiyorlar. Suriye’nin kuzeyindeki koridor, Irak hattı ile birleştiği taktirde oradaki unsurların yurt içinde olan terörist grupların irtibatıyla entegrasyon kaçınılmaz olacak.

Türkiye’nin egemenliğine yönelik daha büyük bir tehdit oluşturacaklar. Bu nedenle Türkiye’nin güneyinde Akdeniz’e uzanan terör koridorunun açılması demek Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit edecek. Bu açıdan Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanması Türkiye’nin bekasını tehdit etmiş oluyor.

-Sınır hattında terör tehdidinin olması bir ülkenin enerjisini hangi yönlerde etkiler?

Bir ülkenin sınırları boyunca bir silahlı terör örgütünün varlığı aynı zamanda ülke içine sarkan şekilde terör tehdidi olduğu sürece buradaki tehdidi bertaraf etmek ve belayı ortadan kaldırmayı isteyeceği için enerjisi ve kaynaklarını buraya yönlendirmek zorunda kalıyor. Ülkenin finans kaynağını, maddi gücünü buraya aktarıyor dolayısıyla Türkiye’yi meşgul ediyor. Türkiye’nin kaynaklarını adeta emiyorlar. Türkiye haklı olarak dengeli bir biçimde kaynaklarını gözetmek şekliyle ülkenin diğer bölgelerinde de gelişebilecek tehditlere karşılık, tedbiri de elden bırakmamak şartı ve planlamasıyla terör örgütüne yeterli kuvveti ve enerjisini bir plan dahilinde ayırıyor."

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haydar Çakmak

-ABD’nin YPG- PKK ayrımını neye bağlıyorsunuz?

Küresel rol oynayan ülkeler ile müttefik de olsan, mutlaka birinci önceliği kendi çıkarlarıdır. Ancak ABD, Ortadoğu’da sadece kendi çıkarını gözetmiyor aynı zamanda İsrail’in ve İngiltere’nin çıkarını gözetiyor. Dolayısıyla ABD, Türkiye’nin NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’nin güvenliğine destek vermesi durumunda olmasına rağmen YPG’yi kasıtlı olarak PKK’dan ayrı tutarak destek vermesinin sebebi hem Türkiye’yi çok ciddiye almadığı hem de YPG ile olan çıkar ilişkisi Türkiye’nin üzerinde olması gerekir ki YPG’yi Türkiye’ye tercih ediyor.

ABD, Suriye’de ki çıkar değerinin fazlalığını Türkiye’nin doğrudan kendisine kattığı avantajların üstünde görüyor. Normal şartlar altında büyük bir devletin yapmaması gereken bir hata, zira Türkiye’nin Orta Doğu, Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya’da yapmak istemediği bir şeyi zorla yaptırmak kolay bir iş değildir. ABD bunu yapabilir ama Türkiye ile iş birliğinde çok daha kolay yapabilir, aksi durumda zorlanacaktır.

Ama bütün bunları dikkate almıyor, Türkiye’yi karşısına almayı tercih ediyor. Bunun anlamı ABD’nin şu anda gözükmeyen bir planı var demektir. Normal şartlar altında az önce anlattığım durum ortaya çıkıyor. Eğer gizli bir ajandası varsa ki öyle görünüyor. Gizli ajandada Türkiye’ye yer yok hatta Türkiye’nin aleyhinde olabilecek durum ki Türkiye’yi karşısına almaktan çekinmiyor. Dolayısıyla ABD, kendisine yakın gördüğü müttefikinin çıkarı Türkiye ile olan iş birliğinin üzerinde olduğunu görüyoruz.

-Bölgedeki petrol ve haberleşme tesisleri ile yakıt ve elektrik depolarının imhası uluslararası hukuk bakımından Türkiye’nin önüne neler çıkarabilir?

Bu cihazlar onlara Amerika ya da İngilizlerden gelmiştir. Başarılı bir operasyon olmuştur. Onların rahat hareket etmelerini zorlaştırır. Savaşın uluslararası hukukta bir yeri ve tarifi var. Eğer sivil yerleşim yerlerine bombalama olmuşsa, Cenevre’nin savaş hukukuna göre doğru değil.

Yok eğer askeri bir yapı varsa orada, ordu bunu yapmak zorundadır. Esas olan şey askeri amaçlarla ve Türkiye’ye karşı kullanılıp kullanılmadığıdır. Çünkü bunu Türkiye meşru müdafaa hakkı olduğunu söylüyor. Vurulan noktalarda Türkiye’ye karşı herhangi bir şey varsa, ne olduğunun önemi yok, Türkiye’nin bunu vurması normal bir şey. Türkiye ‘meşru hakkımı kullandım’ şeklinde savunma yapabilir ve bir şey çıkmaz.

Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timuçin Kodaman

-Operasyon sonrası Türkiye’nin bölgedeki pozisyonu hakkında neler söylersiniz?

Türkiye’nin güvenliği için 30 kilometre derinliğinde Hatay’dan İran’a kadar bir bölgeden bahsedilmektedir. Bunu yapabilir miyiz yapamaz mıyız? Fırat’ın doğusunda bir bölgeyi aldık ama diğer bölgelerle ilgili herhangi bir şey yapabildik mi yapamadık. Karşımızdaki YPG ya da Suriye güçleri yok sadece ABD ve Rusya’da orada bulunuyor.

Bu imkân ve kabiliyetlerini ölçme meselesidir. Onun için buralarda biz operasyon yapacağız. Yapmaktan kimse bizi alıkoyamaz. Biz de orta büyüklükte bir devlet olarak uluslararası hukuka uygun biçimde mesela her seferinde biz bu tip bir hamle yaptığımız zaman Dışişleri Bakanlığımızdan açıklama geliyor, BM’nin şu maddesine göre sıcak takip gibi birçok şeyle açıklıyor ve hukukla temellendirmeye çalışıyoruz. Meşruiyetimizi BM hukukundan veya uluslararası hukuktan almaya çalışıyoruz.

Bunları yapacağız ama istediğimiz gibi hükümet yetkilileri ya da güvenlik bürokrasisinin istediği gibi yapabilme imkân ve kabiliyeti var mı bence ana sorun budur. Nihayete erdirebiliriz ama buradaki sorun 3-5-8 ay değil tabi, bu belirsiz bir süre. Mesela ABD ve Rusya çıkarsa bu daha kolay olabilir. 

-ABD tarafından düşürülen SİHA’mızın diplomatik yansımaları ülkemize nasıl olacaktır?

Bu kamuoyuna açıklanmadan konuşulmuştur, istihbarat teşkilatı ve dışişlerinin bununla ilgili hamleleri vardır. ABD ‘bilmeden oldu, haber vermiştik’ dedi. Bence bunun üstü daha sonra açılmak üzere bir miktar örtülür, açıkçası bu etapta ilgileneceğimizi düşünmüyorum. Onunla ilgilenecek durumda değiliz. Bu arada ekonomik krizden ötürü ekonomi bakanı Mehmet Şimşek’in nerelerde, kimlerle ve hangi kurumlarla görüştüğünü biliyoruz. Dünya bankası ile görüştüğü zaman, orası Çin’in rezervlerini dağıtıyor diyemeyiz o yüzden bir miktar daha itidalli davranılacaktır.

Bölgede YPG kontrolündeki petrol, enerji ve su kaynaklarının uluslararası düzeyde etkileri nelerdir?

Petrol kaynağı var, yalnız Musul Kerkük petrolleri gibi büyük çapta ihracat yapılabilecek petrol değil. YPG’nin finansmanında kullanılıyor olabilir. ABD’nin harcamalarını orada kısıtlayıcı bir etkendir çünkü bütçesinden 300 milyon dolar harcıyor oraya belki petrol olmasa 600 milyon dolar harcayacak. En büyük su kaynağı bizden gidiyor, bunu hiç konuşmuyoruz. 80 ve 90’lı yıllarda PKK ile uğraşırken Suriye ile aramızda Fırat ve Dicle sorun oluşturdu. Biz PKK eylemleri uğraşırken su meselesini halledemedik. Dışişleri Bakanlığı çözmek için çaba gösterdi ama Suriye yönetimi çok yanaşmamıştı.

Evet çölün ortasında her su kaynağı önemlidir, ne kadar petrol çıkıyorsa nüfusunuza göre o da önemlidir. Şunu da söylemeliyim buradan devasa yatırımlar yapılabilecek petrol olduğunu düşünmüyorum. Suriye hiçbir zaman petrol ihraç eden ülkelerden biri değildi.


Haber Kaynağı : Barış Gölcü

TSK Suriye Operasyon Milli Savunma Bakanlığı harekat YPG PKK ABD