İSİG Meclisi'nden çocuk işçiliğine karşı eylem: 'AKP'li yıllarda en az bin çocuk hayatını kaybetti!'
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), çocuk işçiliğine karşı Kadıköy'de bir araya geldi. Yapılan basın açıklamasına İstanbul Tabip Odası ve DİSK yöneticileri ile çok sayıda üniversite ve lise öğrencisi katıldı.
Hazal Güven - 12punto.com.tr
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), çocuk işçiliğine karşı Kadıköy'de bir araya geldi. Yapılan basın açıklamasına İstanbul Tabip Odası ve DİSK yöneticileri ile çok sayıda üniversite ve lise öğrencisi katıldı.
Açıklamada, AKP'li yıllarda en az bin çocuğun iş cinayetlerine kurban gittiği ifade edildi. İktidarın tepki çeken MESEM ve ÇEDES uygulamalarına ilişkin verilerin paylaşıldığı eylemde bu projelerin kurbanı olan lise öğrencileri de söz aldı. Eylemde konuşan bir lise öğrencisi, MESEM uygulamasına karşı mücadele veren 16 yaşındaki bir sıra arkadaşının 58 gündür tutuklu olduğunu belirterek yetkililere seslendi.
Basın açıklamasının tamamı şöyle:
"Çocuk İşçiligi İle Mücadeleye!
AKP'nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 23. yılındayız. Bu dönemde hayata geçirilen tarım, sanayi, egitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki “çocuk işçilik” yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı.
Ancak çocuk işçilik gerçegini örtemezsiniz. TÜİK verilerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma sıklığı 2022'de yüzde 18,7 iken 2023'te yüzde 22,1'e ve 2024'te yüzde 24,9'a yükseldi. Yani 970 bin çocuk işçi oldugu açıklandı. Ancak bu sayıya 500 bin MESEM'li çocuk, bu yaş grubunda çalışan kayıt dışı çalışan çocuklar ve 15 yaş altı çalışan çocuklar dahil değil. Bu çocukları da eklediğimizde Türkiye'de çocuk işçi sayısının 3-4 milyona ulaştıgının altını çizmeliyiz.
Çocuk işçilik gerçegini en çıplak bir biçimde ortaya seren ise iş cinayetleridir. “Son on iki yılda en az 764 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de ekledigimizde de AKP'li yıllarda en az 1000 çocuk işçi hayatını kaybetti.”
Çocuk işçiler tarım sektöründe ailesiyle birlikte mevsimlik olarak ücretli veya tarlasında çalışanlardır, çocuk işçiler haftanın bir günü okulda dört günü işyerinde olan MESEM adı altında çalışanlardır, çocuk işçiler kentlerin varoşlarında aile içi emek kapsamında ücretsiz çalışanlardır, çocuk işçiler iş öğrensin diye yaz tatilinde çalışanlardır, çocuk işçiler harçlıgını kazansın diye tanıdığın yanına verilenlerdir, çocuk işçiler sokakta mendil satan veya kağıt toplayanlardır, çocuk işçiler okulu bırakıp sanayide çalışanlardır, çocuk işçiler paket servisi yapan moto kuryelerdir...
'ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİ GİZLENEMİYOR'
Ama çocuk işçiler sistematik olarak Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çagındayken bile acımasız üretim çarklarına soktugu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür. İşte 2025 yılının 'Aile Yılı ilan edilmesinin önemli bir yönünü de bu politika oluşturmaktadır ve sermayenin uluslararası politikasıyla paralel bir eğilimin ifadesidir. En az üç çocuk çağrısı da güvencesiz emek havuzunun en önemli bileşeni olan çocuk işçiliğinin önemine vurgu yapmaktadır. Sermaye için ucuz (MESEM ile bedava) ve örgütsüz bir işçi kitlesi vazgeçilmezdir.
Tarımdan Sanayi ve İnşaata Kayan, MESEM Aracılıgıyla Kitleselleştirilen Çocuk İşçilik Çocuk işçi ölümlerinde her ne kadar hala tarım sektörü ilk sırada yer alsa da sanayi ve inşaatlarda ölen çocuk işçi sayısı giderek artıyor. Kırsal yoksullugun devam etmesine ragmen çocuk işçi ölümlerinin kentlere kaymasının bazı nedenleri var. Zira kırsal yoksulluk bitmedigi gibi derinleşerek devam ediyor. Ne var ki, kentsel yoksulluğun derinleşmesi, özellikle MESEM'de gördügümüz üzere ortaokullara kadar indirilen ve bizzat devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış durumda.
Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandıgı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından “görünmez” kılınıyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM'lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB'lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Çocuk işçilik; eğitim, ögrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla “meşrulaştırılmaya çalışılsa da” çocuk işçi ölümleri gizlenemiyor.
Sonuç Olarak
Sonuç olarak Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Sermaye için çocuk işçilik elzem olarak görülmektedir. Tam da bu noktada üç temel talebimiz var:
1-Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır.
2-Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat bilimin ışığında ve yaşam ile bağı kuran bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
3-Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale getirilmelidir.
Ancak bunları sistem içinde ifade etmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor...
İstanbul Tabip Odası / İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi"
Haber Kaynağı : Hazal Güven
Çok Okunanlar

9 ton kokain bulunan geminin kime ait olduğu ortaya çıktı!

Menzil tarikatından itiraflar gelmeye devam ediyor

Terör örgütü PKK'nın kampları boşaltılıyor

MHP kanadından dikkat çeken çıkış

Lüks restoranlar, korumalar, çakarlı araçlar…

Erdoğan-Macron tokalaşması sosyal medyada gündem oldu

Amerika yer göstersin madem

Kongre için şu ana kadar kaç imza toplandı?

17 Mayıs günlük burç yorumları: Bugün burcunu neler bekliyor?

İzmir 19 Mayıs 2025 konserleri ve etkinlik takvimi
