Yerel Reform Girişimi Derneği ilk etkinliğini düzenledi: ‘Demokratik, katılımcı, eşitlikçi bir yerel yönetim mümkün’
Yerel Reform Girişimi Derneği, ilk etkinliğini İBB Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. 12punto’ya konuşan katılımcılar, yerel yönetimlerin karşı karşıya olduğu hukuki, mali ve idari sorunları ve sorunların çözümlerini aktardı.

Yerel Reform Girişimi Derneği, 30 Kasım’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde ‘Merkezi İdare ve Yerel Yönetimler Yetki Paylaşımında İdari ve Mali Özerklik’ başlıklı panel düzenledi. Bir dönem Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin (SHP) genel başkanlığını üstlenen, eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın’ın açılış konuşmasını yaptığı paneli, yaklaşık 250 kişi izledi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Yerel Reform Girişimi Derneği Koordinatörü Ayşe Kaşıkırık, 12punto’ya konuştu.
“MERKEZİLEŞME, YEREL YÖNETİMDE ENGEL”
Kaşıkırık, Yerel Reform Girişimi Derneği’nin kuruluş amacını aktararak şu ifadeleri kullandı:
“Yerel Reform Girişimi’nin kuruluş amacı ‘başka bir kent yaşamı mümkün’ diyerek daha demokratik, katılımcı, eşitlikçi ve kapsayıcı bir yerel yönetimin hep beraber mümkün olduğuna inanmak. Bu kapsamda ilk konumuz da idari ve mali özerklik konusunu konuşmak ve çok sıcak bir gündemi paylaşmak amacıyla bir araya gelmiş olduk. Ne yazık ki merkezileşme politikaları, yetkilerin merkeze toplanılması, yerel yönetimlerin ve yerelleşmenin önünde çok ciddi bir vesayet engeline sebep oluyor. Bu sebeple tam da arzu ettiğimiz Avrupa yerel yönetimlerde özerklik şartının imzacısı olan bir Türkiye olarak biz yerel yönetimlerin yetki, sorumluluk ve görev alanının genişletilmesini, merkezi hükümet tarafından yapılan politikaların tırpanlama veya kısma değil tam tersi genişleten ve ferahlatan bir bakış açısıyla dizayn edilmesi gerektiğini ve en önemlisi ise katılım ve kapsayıcılık boyutunun ihmal edilmemesi gerektiğini savunuyoruz.”
“BELEDİYELERİN EN BÜYÜK SORUNU BORÇLANMA”
Doç. Dr. Halisçelik, Resmi Gazete’de yayımlanan belediyelerin ve bağlı kuruluşların borçlarına ilişkin yapılan değişikliğin detaylarını anlatarak sözlerine şöyle başladı:
“Belediyelerin bağlı oldukları şirketleri var, yüzde 100 veya yüzde 50 pay sahibi olduğu iştirak şirketleri var. Bu kanundaki değişiklik ile birlikte oradaki o şirketlerin de borçlarının belediye paylarından kesinti söz konusu olacak. Daha önce yüzde 10 ile yüzde 40 arasındaki kesinti artık yüzde 40’lara doğru gidecek ve bu zaten zor durumdaki belediyelerin mali anlamda daha da zor duruma gelmesine neden olacak. Belediyelerin şu anki belki de en büyük sorunu borçlanma sorunudur.”
“MERKEZE BAĞLILIK ORANINDA HEDEFİMİZ: YÜZDE 75”
Kaynak yaratılarak, gelirleri artırılarak ve tasarruf ederek ödenecek belediye borçlarına dair Doç. Dr. Halisçelik, “Şu an 30 büyükşehir belediyesini düşündüğümüz zaman toplam gelirin yaklaşık yüzde 80’i merkezi hükümetten gelir, yüzde 20’si öz kaynakları ile yarattıkları gelirdir. Tabii ki belediyeler bundan bağımsız mali disiplin de sağlamalı, burada sadece tasarruf kalemi yok yani sadece gider azaltıcı faaliyetler değil , yeni gelir kaynakları yaratarak ya da gelirlerini artırarak da buradaki bağımlılık oranı olan yüzde 80’i aşağı indirebilir. Örneğin, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde bu sene bizim hedefimiz 5. yıl sonunda bu yüzde 80 bağlılık oranını yüzde 75’e düşürmek olmalı. Yeni gelir kaynakları, hibeler, krediler bulmalı dış finansal kaynaklarıyla da belediyeler belediye projelerini dış kaynaklarla finanse etme yoluna gitmeliler” ifadelerini kullandı.
“KAYYUMLAR SÜREKLİLİK SORUNU YARATABİLİR”
CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyum atanması ile başlayan süreci değerlendiren Doç. Dr. Halisçelik, “Anayasada ve yasalarca vesayetle ilgili birtakım hükümler söz konusu ama bu vesayetin hem idari hem mali hem de siyasi anlamda keyfi muamelelere yol açmaması gerekiyor. Bu kararların keyfi hale gelmesi süreklilik sorunu yaratabilir” açıklamasında bulundu.
“ÖNEMLİ OLAN KAMU HİZMETİNİN VERİLMESİ”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan ‘kreş krizi’ dair ise Doç. Dr. Halisçelik, “Merkezi yönetim ve yerel yönetimler birbirinin rakibi değil, birbirinin tamamlayıcısı. Burada önemli olan kamu hizmetinin verilmesi. Kamu hizmetinin kim tarafından verildiği çok önemli değil burada ihtiyaç sahipleri var, kreşlerin ya da çocuk eğitim merkezlerinin temel gayesi cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadının konumunun güçlendirilmesi ihtiyacından doğmuş. Kadınların istihdama katılması, çocukların eğitim faaliyetleri ve oyun grupları ile gelişimi amaç edinmişken umarım bu sorun yakında çözülmüş olur” dedi.
“KAYYUMLAR, SİYASİ BİR OPERASYONDUR”
Prof. Dr. Şenatalar da 12punto’ya yaptığı açıklamada CHP ve DEM Partili belediyelere atanan kayyumlara ilişkin, “Belli bir alanda yetki sahibi olan seçimle gelen organlarla yönetilen birimlerdir. Dolayısıyla seçimle gelmiş bir belediye başkanına ‘ben seni aldım kayyum koydum’ demek çok istisnai durumlarda olabilir. Ama birden fazla olduğu zaman burada siyasi tercih rol oynuyor demektir. Bu da ilkesel olarak kabul edilemez. Kayyum olarak muhalefetten değil iktidara yakın isimlerin atandığını görüyoruz, dolayısıyla bu siyasi bir operasyon, demokrasiye de anayasaya da aykırı” ifadelerini kullanarak sözlerine başladıifadelerini kullanarak sözlerine başladı.
“SİYASİ TERCİH UYGULANMAMALI”
“Bütün belediyelerin muazzam borçları var” Prof. Dr. Şenatalar, belediye borçlarına dair, “Bütün belediyeler arasında siyasi tercih uygulamadan geri ödemeleri için bazı önlemler alınabilir. Ama bunları yaparken siyasi tercihlerine göre ayrımcılık yaptığınız anda o da demokrasinin ilkelerine aykırıdır, kasıt ve kötü niyet vardır” açıklamasında bulunarak iktidara yüklendi.
“BELEDİYELERE YAPILAN HAKSIZLIKLARA KARŞI ÇIKILMALI”
Belediyelerin kreş açma polemiğine dair konuşan Prof. Dr. Şenatalar, “Anaokulunu özel sektör, herhangi bir vakıf, cemaat vakfı yapabilir. Belediye de yapabilir ama şöyle bir durum vardır, okul öncesi eğitimle ilgili genel prensiplerimiz vardır ve o prensiplere herkesin uyması ve prensiplerin herkes için eşit uygulanması gerekir. Belediyelerin yapmasını engellemek demek aslında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bir ceza getirmek, bir engel yaratmaktır. Ama mağdur olan oralara gidecek çocukların aileleri ve o çocuklar oluyor. Burada çocuklara haksızlık söz konusudur, belediyelere yapılan haksızlığa da herkesin karşı çıkması gerekir” dedi ve sözlerini noktaladı.
Haber Kaynağı : Beste Çelik
İlgili Haberler
Çok Okunanlar

Son ankette Erdoğan, İmamoğlu, Yavaş ve Özel yarıştı!

Seçmenlerinin önemli bir kısmı parti değiştiriyor...

Uzak Şehir 21. bölüm fragmanı...

TKP'nin 'Hükümete Diz Çökmüyoruz' çağrısı ile yaptığı ilk eylem gerçekleşti

Gazeteciler dijitalde yayın yaparak para kazanıyor

Saray tarafından kurgulanan proje Özgür Özel! Sıradaki tasfiye Mansur Yavaş'a

Ümit Özdağ hakkında hazırlanan 9 sayfalık iddianame ortaya çıktı

Beriki mahallenin jetonu

Devlet Bahçeli'nin konağı tamamlandı

Metin Yıldız'dan 'çıkarcı' eleştirilerine yanıt
