Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

CHP Zeytinburnu Adayı Onur Soytürk: En önemli projem Zeytinburnuluları tabut evlerden kurtarmak

Yerel seçimlerde artık son viraja girildi. Adaylar son çalışmalarını yapıyor. Merakla beklenen ilçelerden birisi de Zeytinburnu olacak. CHP Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı Onur Soytürk, projelerini ve hakkında yerel basında çıkan iddiaları 12punto’ya anlattı.

CHP Zeytinburnu Adayı Onur Soytürk: En önemli projem Zeytinburnuluları tabut evlerden kurtarmak

Ercan KÜÇÜK - 12punto.com.tr

Zeytinburnu yıllardır AKP’nin yönettiği ilçelerin başında geliyor. 2019’da yapılan yerel seçimlerde ise alınan sonuçlar herkesi şaşırtmıştı. AKP’nin Ankara’dan atanan adayı Ömer Arısoy, yaklaşık 6 bin oyla seçimi kazanabilmişti. Şimdi ise oyuna Yeniden Refah Partisi de girdi, dengeler değişti.

Bu ortamda CHP’nin açıkladığı isim özellikle Zeytinburnu’nda şaşkınlık yarattı. İlçe örgütünün ve Zeytinburnu’nun tanımadığı isim olan İBB İmar A.Ş Genel Müdürü Onur Soytürk aday olarak açıklandı. 12punto’nun sorularını yanıtlayan Soytürk, tanınmamanın getirdiği dezavantajı kendisi de vurguluyor.

Kendisinin görevinden istifa edip başkanlık için başvurusunu yaptığını söyleyen Soytürk Zeytinburnu Belediye Başkanı adayı olarak belirlenmesi sürecini de anlattı. AKP’nin mevcut belediye başkanı ve başkan adayı Ömer Arısoy’un da 2019’da tanınmadığını hatırlatan Soytürk şunları söyledi:

“TANINMAMAM EN BÜYÜK DEZAVANTAJ AMA…”

“Ömer Bey’in tanınmaması başka bir sorun. Çünkü kendisi 2004-2014 arası 10 yıl belediyede başkan yardımcılığı yaptı. Ardından beş yıl bakanlığa geçip ara vererek tanınmıyor olması başka bir sorun. Kendisi de bunu itiraf ediyor. Sonuçta beşeri ilişki farkı bir şey. Kendisi de bugün farkında bence. Söylemlerinde de buna rastladım. Çok ön planda olmayı sevmeyen bir karakteristik yapısı var. O yüzden geri planda kalıp çok diyaloga girmemiş. Siyasetin bu alanına çok uygun değil. Belki de bu yüzden bakanlıkta müsteşarlıkta daha vatandaş temasının az olduğu bir yerde görev almış 5 yıl. Sonrasında Zeytinburnu Belediyesine gelip bu eksiğini kapatmaya çalışmış. 

Ömer beyin durumuyla benimki biraz farklı. Ben Zeytinburnu’nun tanımadığı bir adayım.. Eşim 16 yıl Zeytinburnu Belediyesinde çalıştı. Zeytinburnu evlendirme dairesinde evlendik. Bu bir dezavantaj mı? Evet büyük bir dezavantaj. Ama hem yürüttüğümüz kampanya hem sosyal medya ve medyayı etkin olarak kullanarak bunu belirli ölçüde aştığımızı görüyorum.

“UYUM SORUNUNU ATLATTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM”

Ben hep kamu görevlerinde 20 yıldır çalışıyorum. Meslek hayatıma İBB’de başladım. Daha önce Gaziosmanpaşa Belediyesi’nde 5.5 yıl çalıştım. Yaklaşık 10 yıl İstanbul’un pek çok ilçesinde ve Türkiye'nin pek çok yerinde kentsel dönüşüm, gayrimenkul yönetimi, şehir planlama, imar master planlama konularında mesleki bilgi birikimimi geliştirdim. 20 yıl aslında Zeytinburnu’nu bireysel olarak tanımasam bile mozaiğini tanıyacak bilgi birikimi getirdi. Bu mozaikte ne var? Muhacirler, Doğu Güneydoğulu hemşehrilerimiz var, Karadenizliler, Çankırılılar, Türk dünyası var.

Ben 4 kez Özbekistan’a gittim, Doğu Türkistanlı hemşehrilerimizle mesai harcadım. 3 yıl Cizre’ye gittim. Güneydoğu insanımızın çektiği çileleri onlarla yaşayarak öğrendim. GOP ve Bayrampaşa’da yıllarca kentsel dönüşüm projeleri ürettim. Muhacirlerle de çok iyi ilişkilerim var. Türkiye mozaiği ile Zeytinburnu mozaiği benzer. Bu anlamda uyum sorununu çok rahat atlattığımı düşünüyorum. Zeytinburnulu hemşehrilerim beni bağırlarına bastı ve sevdi. Çevremdeki insanların yorumu da bu şekilde.

Bu mesleki bilgi birikimim ve tecrübemle yeterli seviyeye getirdiğimi düşünerek artık siyaset arenasında yer almam gerektiğini düşündüm. Bu düşüncenin altında CHP’nin son büyük kurultayında yaşanan değişim rüzgarları ve gençliğin siyasette daha aktif rol alabileceğine ilişkin gözlemlerim etkili oldu.

“ZEYTİNBURNU ÇOCUĞU OLMAYI ÇOK İSTİYORUM”

Ben kendimi İstanbul’da herhangi bir ilçeye ait hissetmiyordum. Ataşehir’de Esenyurt’ta, Beşiktaş`ta,  Üsküdar’da oturdum. Ama oralı değilim. Kendimi ait hissettiğim bir ilçe yoktu. Artık Zeytinburnu var. Kendimi ait olarak görmek istediğim, semt kültürünü çok sevdiğim için bu kültürü en iyi yaşayabileceğim birkaç ilçeden olan Zeytinburnu’ndan aday olmam da kaderin bir cilvesi. Bu doku benim için çok büyük bir şans. Bu semtin bir kültürü var. Bana Zeytinburnu çocuğu olabilecek misin diye soruyorlar. Evellallah Zeytinburnulu oldum. Bunu çok istiyorum. Kalbimde bir pırpır var. İnşallah seçimi kazandığımızda Zeytinburnu Stadını yaptığımızda o tribünlerde Zeytinburnu çocuklarıyla sesim kısılana kadar bağırdığımda bu duyguyu daha hızlı yaşayacağım.”

“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ EN İYİ BİLEN BİRKAÇ KİŞİDEN BİRİYİM”

Zeytinburnu bütün bilimsel çalışmalarda İstanbul depreminden en büyük hasarı görecek ilçelerin başında gösteriliyor. Geçmişte yapılan hatalı planlamalar ve vatandaşların mağdur edildiği kentsel dönüşüm ilçenin de kanayan yarası haline gelmiş durumda. Soytürk bu konudaki tecrübelerini ve projelerini şu sözlerle açıkladı:

“Kentsel dönüşümü tüm aşamalarıyla bir üretim bandı olarak düşündüğünüzde tamamını Türkiye sınırları içerisinde benim kadar iyi bilen 2-3 kişi vardır. Bu konuda Türkiye’nin yetiştirdiği nadir kişilerden birisiyim.

Önüme bir kentsel dönüşüm sorunsalı geldiğinde bu sorunu hemen daha önce tecrübelerimle şu şekilde olmalı diyerek tarifleyebilirim. Zeytinburnu’ndaki gerçek mekan üzerinden de anlatabilirim. 2019 seçimlerinde Millet Bahçesinin yanında rezerv alan olarak inşa edilmesi planlanan ve inşaatı yapılan bölgemiz var. Mevcut belediye başkanı ‘Ben burayı stok konut alanı olarak kullanacağım kentsel dönüşümde yıkılan evlerin sahipleri kiraya çıkmayacak, bir yıl burada oturacaklar. Kendi evleri bittiği zaman gidecekler’ diye seçim vaadinde bulundu.

Daha sonra bunu yapamayınca ‘biz bunu stok konut olarak başka bir mahalledeki başka bir mekandaki eski binaları taşıyacağımız alan olarak kullanacağız. Taşıdığımız yani boşalttığımız alanda yeniden proje yapıp oradaki projeyle mevcuttaki B’yi A’ya taşıyacağız. Sonra C’den tekrar B’ye getireceğiz. Böylelikle ‘Üret-Aktar-Boşalt’; boş alanda üret doluyu buraya aktar. Aktardığım yer boşaldığı için orada yeniden ‘Üret-Aktar-Boşalt’ şeklinde kullanacağız’ dedi. 

Bu evet, stok ve rezerv alanları kullanmak için doğru bir metodoloji. Mevcuttaki inşaatların yapıldığı rezerv alan millet bahçesinin yanındaki eski askeri lojmandaki arsa 20bin metrekare. Bu 20 bin metrekareye karşılık Veliefendi işçi bloklarının olduğu arsa brüt 52 bin metrekare. Münazara süreci takip ediliyor. Bir borç tutarı söyleniyor vatandaşlara. Vatandaşlar kabul etmediği için olmuyor ve bu münazara sonucunda başka bir alternatif alana gidiliyor. Merkezefendi Mahallesi’nde Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin yanındaki 13 bin metrekarelik bir parselde imar olmayan, ruhsatı, iskanı olmayan ve büyük kısmında da boş parseli olan bir alanın buraya taşınması üzerine bir karar alınıyor. Bu taşınan yer yeniden, ‘Üret-Aktar-Boşalt’taki gibi yeni bir konut üretilebilir alan değil. Üretilse dahi terk ettiğimiz verdiğimiz yer 20 bin metrekare. Burası 13bin metrekare. Dolayısıyla başlı başına hatalarla dolu. Çıkış söyleminin dışında sonuç olarak da eldeki kamu kaynağını tüketen bir çalışma haline dönüşüyor.

Ben olsaydım, Veliefendi, işçi bloklarıyla iç borçlanmasız bir şekilde kabul eder, bu 20bin metrekarelik parselin üzerindeki inşaatı verirdim. 52 bin metrekare boş arsayı alırdım. Bu 52 bin metrekarenin üzerinde tekrar 20bin metrekaresinde 300 konutu üretirdim. Buradaki 32bin metrekarelik arsa üzerine zemin altına 2 katlı kapalı otopark, üzerine kreş, okul, sağlık ocağı… Veliefendi, Çırpıcı ve Beştelsiz mahallesinin çevresinin hangi ihtiyaçlara cevap vermemiz gerekiyorsa. 20 bin metrekareyi tekrar stok konut alanı olarak üretmek için kullanır başka bir alandan taşıma alanı kullanırdım.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM UZLAŞMA SÜRECİDİR”

Bunu yaptığında sadece işçi bloklarında gençlerimiz mutlu olmazdı. Aynı zamanda işçi bloklarının mevcuttaki komşuluğunda bundan tüm mahalle sakinleri bu hizmetten faydalanmış olurdu. Bu belediyeciliğe, kentsel dönüşüm vizyonuna bakış açısı.

Ama maalesef bunu doğru kurgulayan bir idaremiz yok. Bu biraz mesleki formasyonla, mesleki bilgi birikimi, tecrübeyle de alakalı. Ömer bey, avukat. Bunun yanında Kültür Bakanlığı'nda müşavirlik yaptı. İlgi ve bilgi alanı daha çok hukuki konular ve kültür sanat alanları.

Ancak kentsel dönüşüm bambaşka bir alan. Kentsel dönüşüm alanındaki boşluğu doldurmakta yetersiz kaldığı için bu alanla yüzleşmiyor. Telsiz Mahallesinde Beştelsiz Mahallesinde ya da rezerv alanda ya da Arnavut mahallesindeki belediyenin TOKİ ile birlikte yaptığı uygulamaların hepsi sorun yumağına dönüşmüş durumda.

Çünkü avukat olarak sorunla yüzleşemediği noktada konuyu hukuka sevk etmesi gerekiyor. Sorun varsa hukuk çözsün. Oysa ki kentsel dönüşüm, hukukun ancak kangren olan yeri kesmesiyle mümkündür, bir uzlaşma sürecidir. Bu uzlaşma sürecinin yönetmeyi doğru yapamazsanız, empati yapıp vatandaşın yerine kendinizi koyamazsanız vatandaşın mağduriyeti kaçınılmaz olur. 

Telsiz Mahallesinde bundan 7 yıl önce yıkılmış, dönüşüm projesine başlamış olan ada bazlı bir kentsel dönüşüm projemiz var. Çağteksin karşısında proje başlıyor. Kat yükseklikleri fazla, zemin altına kapalı otopark var, insanlarla anlaşılmaya başlıyor. Bu arada Sur Koruma Tecrit Bandı nedeniyle kat yükseklikleri istenilen yüksekliğe ulaşamıyor. Çeşitli sorunlardan sonra inşaat başlıyor. 2021’in ortasında anahtar teslim edilmesi planlanırken, 2.5 sene teslim tarihi uzuyor. İnşaatlar proje değişikliğe uğramak zorunda kalıyor, katlar düşürülüyor ve kapalı otoparklar iptal ediliyor. Zeytinburnu’nun en önemli sorunları listesinde 2 ya da 3. Sırasında otopark ve trafik var. Otoparksız konutlar inşa edilmeye başlıyor. Vatandaşların 200-250 bin TL borç tutarıyla başladığı süreç bugün 2.5-3.000.000 TL borçlara çıkmış durumda. Hâlâ anahtar teslim edilememiş, hala TOKİ inşaatları devam ettiremiyor.  Bu sorun nedeniyle en az 400 tane aile mağdur edilmiş durumda ve çözüm yok. Çözüm olarak belediyenin taraf olduğu ya da belediyenin çözmek yönünde gayret ettiği bir iş yok.

Beştelsiz Mahallesi’nde Kuran Petrolün olduğu yer, artı arkasındaki siteler yıkılıyor. Kentsel dönüşüm süreci başlıyor. Daha daireler teslim edilmeden içerideki kötü imalatlar nedeniyle kırık dökük. Vatandaşlar boykot ediyor, protesto ediyor. Aynı şekilde borç tutarı çok yükselmiş. Aynı şekilde donatı alanı üretilmemiş. Aynı şekilde otopark sayısı yetersiz. Arnavut mahallesinde 524 bağımsız birim var, açık kapalı toplam otopark sayımız 316. Yani 210 araca yer yok.

DÜZENSİZ GÖÇMEN SORUNU: İKTİDARIN OY DEPOSU 

Zeytinburnu’nun başta gelen sorunlarından birisi de sığınmacı sorunu. Yaklaşık 60 yıldır Türkiye’ye gelen Türk kökenliler olmak üzere birçok sığınmacı ya da mültecinin yönlendirildiği ve ilk tercih ettiği ilçe Zeytinburnu oldu. Bu da özellikle iktidarın son yıllardaki sığınmacı politikası nedeniyle ilçede büyük tepkilere ve önemli bir nüfus değişikliğine neden oldu. Bu konuyla ilgili çözüm için iktidarı sorumlu tutan Soytürk şunları söyledi:

“Bu sorun aslında bizim için sorun. Mevcut iktidar için kendisinin yönetimini devam ettirebilmesi için bir araca dönüşmüş durumda. Bu sorunun çözümü Cumhurbaşkanımızın yetki alanında ama Cumhurbaşkanımız bu sorunu sorun olarak değil, kendi bekası için bir anahtar olarak kullanıyor. Çünkü çok ciddi bir oy kullanma potansiyelleri var. Bildiğimiz ve anketlerden gördüğümüz kadarıyla da blok halde mevcut iktidarın yönünde oy kullanma eğilimindeler. Dolayısıyla bu sorunun çözümü mevcut iktidarsız mümkün değil. Bizim belediye olarak yetki alanımıza giren kısım denetleme.

Düzensiz göçle gelen bu insanların konaklama, çalışma, ruhsatı alma gibi yapması gereken haksız rekabete sebebiyet veren mevcut esnafımızın iş yapamaz hale gelmesini sağlayan, kiraların orantısız yükselmesine sebebiyet veren, sosyolojik olarak soruna dönüştüğünü tespit ettiğimiz noktalarda denetlemeyi maksimum seviyede ama insani koşullara da dikkat ederek, serbest piyasa ekonomisinde rekabeti de bozmayacak şeklinde çözmek zorundayız. Çünkü vergisiz ruhsatsız çalışan bir büfe karşısında başka bir vergili, ruhsatlı çalışan, sigortalı personel çalıştıran, vergi ödeyen bir büfeye göre daha düşük fiyata satabiliyor. Dolayısıyla burada bir rekabet sorunu ortaya çıkıyor. Bunları denetleme mekanizmalarının maksimumda kullanarak adaleti sağlamak yönünde bir tercih kullanacağız. Ayrıca sosyal uyum programları hazırlayarak bu yeni nüfusun entegrasyonunu kolaylaştıracağız da. Çünkü biz onlarla, onlar bizimle birlikte yaşamaya alışmalı.

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE ZEYTİNBURNUSPOR

Onur Soytürk kendisinin en büyük projelerinin Zeytinburnu halkını kentsel dönüşümle İstanbul depreminde yıkılmaktan kurtarmak ve semtin bir dönem 3 büyüklere kök söktüren kulübü Zeytinburnuspor’u yeniden ayağa kaldırmak olduğunu ilan etti. Soytürk şöyle konuştu:

“Benim birinci ve en önemli seçim vaadim kentsel dönüşüm. Çünkü benim Zeytinburnu Belediye başkan adayı olmama Zeytinburnu'nun tabut evlerden kurtulmasıyla ilgili motivasyona CHP'nin bu sorunu fark edip beni buraya önermesine, eğer Belediye Başkanı olursam birinci konu bu olacak. 

Ben kentsel dönüşüm yapmak için seçilecek bir Belediye Başkanı adayıyım. Dolayısıyla birinci ve en önemli projem hemşirelerimizi tabut evden kurtarmak. Ama fiziki mekana yansıyacak bir iş nedir diye sorarsanız kesinlikle Zeytinburnuspor Stadyumu ve Zeytinburnuspor derim. Stad bilinçli olarak terk edilmiş fakirleştirilmiş, yoksullaştırılmış, küme düşürülmüş, çürümeye bırakılmış. Bu bilinçle yapılmış bir şey. Bu bilincin altında aslında Zeytinburnu’ndan alınan bir intikam var gibi geliyor bana. Zeytinburnu'nun çocukları, Zeytinburnu'nun gençlerinin ellerindeki en büyük motivasyon kaynakları gitmiş. Uyuşturucu madde bağımlılığının bile sorumluluğun altında Zeytinburnuspor var. 

Göreve geldiğim 5 yıl içerisinde Zeytinburnuspor Stadyumun çimlerinde Zeytinburnuspor'un maç yapacağını hayal ediyorum.”

YEREL BASINA CEVAP VERDİ

Soytürk yerel basının kendisi aleyhinde yaptığı haberlerle ilgili de sorularımıza cevap verdi. Yerel basının saldırılarında art niyet olduğunu vurgulayan Soytürk şu şekilde konuştu:

“Herkesin basın etiği ile ilgili bir ehliyete sahip olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'nde çok iyi biliyoruz. Bu ulusal da da var, yerelde de var. Bunların aslında basın olarak adlandırılması bile yanlış. Seçim dönemleri basın diyemeyeceğim bu grupların maalesef ki ekonomik olarak en büyük kalkınma dönemlerine tekabül ediyor. Dolayısıyla bu kalkınma dönemlerinde tabiri caizse, parayı veren düdüğü çalıyor. Ben kamuda 20 yıl çalışmış bir bürokrat olarak kürsüye çıktığımda ‘ben Zeytinburnu Belediye Başkan adayı olarak atandım. Beni atayan CHP PM ve MYK’ya teşekkür ediyorum' dediğimde bu cümlenin arasındaki atama kelimesi üzerinden bana saldırıyorsa bir grup burada bir art niyet ararım.

Çünkü ben kamuda 20 yıl çalışmış bir bürokratım. Bir yere, bir mevkiye atanma benim dilime yapışmıştır. Bu çok küçük bir örnek.

Bu işlere kafayı yoruyor muyum? Yormuyorum. Önüme bakıyorum. Çünkü benim arkaya bakmak için bir vaktim yok. İktidara doğru CHP'yle beraber koşuyoruz.”

IRK MEZHEP MEMLEKET DEĞİL LİYAKAT

Soytürk medyada yer alan haberlerde geçmişte HDP’den milletvekili adayı olmuş Abdulcabbar Barış’ı meclis üyesi adayı göstermelerine gereken tepkileri de değerlendirdi. Soytürk, bu konuda daha önce açıklamadığı şeyleri 12punto’ya anlattı. Soytürk şöyle konuştu:

“Bu konuda daha önce medyaya açıklamadığım bir şeyi ilk defa size açıklıyorum. Zeytinburnu'nun nüfusu 280.896. Ben Belediye Başkanı olduğumda 280.896 hemşerime eşit mesafede adaletli, şeffaf, demokratik bir yönetim vaat ediyorum.

Bu vaadimin içerisinde cemiyet, ırk, mezhep her şey dahil edilebilecek bir şekilde her gruba, her cemiyete, her mezhebe eşit mesafede olacağım. Bu eşit mesafede olmak, yönetim anlayışımızın içerisinde de olacak. Mevcut belediyedeki yönetici personelin hepsini aynı cemiyetten yapmayacağım. Biz liyakat üzerinden bir kadrolaşma yapısına gideceğiz. Göreve getirdiğimiz arkadaşların nereli, hangi ırktan, hangi mezhepten olduğuna bakmaksızın liyakatini önceleyerek bir görevlendirme yapacağız. Hizmeti de aynı şekilde her bir vatandaşımızı eşit görerek yapacağız. Dolayısıyla bu söylemden kendi içerisinde bir evrende yer kaplasa da bizim gündemimizde bir yer kaplamıyor. Biz kendimizden eminiz kendi doğruluğumuzu biliyoruz. Ben bunu görev yaptığım İBB İmar A.Ş’nin Genel Müdürlüğü döneminde de yönetim anlayışı olarak devam ettirdim.

İnşallah Zeytinburnu Belediye Başkanı olduğumda da Zeytinburnulu hemşirelerimiz bunu görecek. Ben bu yolda devam edeceğim.”

“ABDULCABBAR BEYİN BAYRAKLA MİLLETLE DEVLETLE SORUNU YOK”

Soytürk, Dem Parti kökenli Abdulcabbar Barış’ın meclis üyeliği adaylığı konusunda hukuken bir engeli olmadığını da açıkladı:

“Soruna yanlış noktadan bakıyoruz. Cabbar Beyin hukuken meclis üyesi adayı olmasıyla ilgili bir ehliyetsizlik, bir sorunu, bir dezavantajlı durumu var mı? YSK’da sabıka kaydı ya da yüz kızartıcı bir suçu ya da aday olmasını engelleyen herhangi bir tarafı var mı? Yok. Daha önce başka bir parti üzerinden bir vekil adaylığı olmuş olması onu terörist ya da yüz kızartıcı bir suçu olan ayıplı bir kişi haline getiriyor mu? Getirmiyor.

Bir inceleme yapmadım ama şu anda Ak Parti’de, CHP'nde İyi Parti'de, Saadet Partisi'nde Yeniden Refah’taki tüm meclis üyelerinin listelerine baktığımızda daha önce farklı siyasilerde görev yaptığı için benzer eleştiriler alan, belki onlarca belki yüzlerce insan var. Ben daha önce siyasette bulunmadım diye, aday gösterildiğimde eleştirilmem nasıl yanlışsa, benim meclis listemdeki bir arkadaşımın daha önce milletvekili adaylığı yapmış olması üzerinden yapılan eleştiriyi kabul etmiyorum. Doğaldır olması gerekendir. Kendisinin -birebir görüştüğüm, tanıştığım ve çok s<evdiğim bir abim olarak söylüyorum- zaten ne bayrakla, ne milletle, ne devletle herhangi bir kaygısı vardır. 

Biz siyasi partide milletvekili adaylığı yapmış bir kişiyi meclis üyesi adayı yapıyoruz. Arkasından yapılan yapıştırmaların tamamı lafı güzaf.

Benzer bir şekilde ben belediyede görev yaptığım 4 yıl boyunca Cumhurbaşkanı tarafından terörist ilan edildim. Zan altında bırakıldım. Aynı mantık, aynı kafa, aynı anlayış. Ben bu anlayışı reddediyorum. Benim listemde. Kürt var, Arap var, Zaza, Arnavut, Karadenizli var, Sivaslı var. Mozaik yapmak zorundayım. Çünkü Zeytinburnu bu mozaiği oluşturuyor. 

Şu anda Cumhurbaşkanımızın yardımcılarında, bakanlarında pek çok doğu ve güneydoğulu hemşehrimiz var. Kendilerinin listelere koyduğu herkes ak, bizim koyduğumuz herkes kara. Mevcut iktidarın bizi sürekli ayrışmaya götürmeye çalışmasının arkasındaki senaryoda bu var. 

Sürekli bu ötekileştirme ve karşılaştırma kültürü üzerinden bir siyaset anlayışı var. O yüzden ben hep diyorum ki, ‘biz birleşe birleşe kazanacağız’. O yüzden ben hep diyorum ki, ‘sevgi kazanacak’. Başka türlü Türkiye’nin İstanbul’un ya da Zeytinburnu’nun kalkınma şansı yok.

Soytürk “listeleri kim yaptı?” Sorumuza şu şekilde yanıt verdi:

“Parti örgütümüz, ilçe başkanımız, Genel merkezimiz, il başkanlığımız ortak birlikte yaptık.”

“ZEYTİNBURNU HALKININ YAKLAŞIK 230 BİNİ SOKAKLARDA DEĞİL”

Soytürk Zeytinburnu halkıyla ilgili düşüncelerini ise şu sözlerle anlattı:

Pazarcı esnafıyla çok iyi anlaştım. Pazarcı esnafı beni bazı noktalarda alkışlarla karşılaşıyor, karşılıyor ‘Ooo başkan geldi’ diye. Pazarda karşılaştığım teyzeler amcalar geliyor, sarılıyor, kucaklıyor. Yanaklarımı okşuyor. Gerçekten o elektriği ve frekansı çok iyi yakaladık. Ama henüz tanışmadığım hemşehrilerimle de çok iyi anlaşacağıma eminim. 

O tanışmadığım hemşehrilerim muhtemelen sabah 7’de çıkıp Marmaray'a ya da metrobüse binip gidiyor. Akşam sekizde evlerine geliyorlar. Bütün gece evlerindeler ve gündüz Zeytinburnu’nda değiller. Zeytinburnu ikametgahları ya da bodrum katta tekstil atölyelerinde çalışıyorlar. Ve tekrar eve gittikleri sekanslarda biz karşı karşıya gelmiyoruz. 

SAHİLE GİTME, TERASTAN İZLE

Soytürk Zeytinburnu sahilinde izin verilen yapılaşma ve halkın sahille ilişkisinin kesilmesiyle ilgili de şu sözleri kullandı:

Ekonomik krize katkı sunacak pek çok iş yapmak zorundayız. Zeytinburnu Belediyesi'nin 2024 bütçesi 3.6 milyar TL. Bu 3.6 milyar TL doğru kullanılırsa doğru harcanırsa pek çok şeyi başarılabilecek bir bütçe.

Ancak Zeytinburnu belediyemiz bu bütçeyi çok doğru kullanmıyor. Zeytinburnu belediye başkanımıza katıldığı bir televizyon programında en büyük 3 projesi soruluyor. Sağlık Bakanlığı'nın yapacağı Devlet Hastanesi, İBB'nin yapacağı Zeytinburnuspor Stadı ve seyir terası. Seyir terası, dediğimiz yer mevcut nikah salonunun yanındaki boş otoparkın olduğu yerde denize karşı çekirdek çıtlayacağımız bir seyir tarafımız var. Çok büyük bir proje!

Sokakta bir anket yapılsa Zeytinburnu'nda ikamet eden bu 280.896 kişiye sorsak kaç kişi Zeytinburnu sahiline son 1 yıl içerisinde gitmiştir?

Bakın gene sahile ineceğini söylemiyor. Sahil yolunun üstünde bir seyir terasında denizi seyretmeyi vaat ediyor. Aslında Çin seddi sorununun da farkında ama yine deniz kenarına indiremiyoruz. 3.6 milyarı beşle çarpsak, 18 milyar yapar. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde harcayacağı parayla ilgili en büyük projemiz maalesef seyir terası!”


Haber Kaynağı : Ercan Küçük

AK Parti DEM Parti düzensiz göçmen ekonomik kriz İstanbul depremi kentsel dönüşüm rezerv alan sığınmacı sorunu sığınmacı Zeytinburnu onur soytürk