Kanadoğlu'ndan çarpıcı açıklamalar: 'Anayasa tarihimizin dibindeyiz'

İstanbul Gedik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu,12punto ekranlarında usta gazeteci Tuncay Mollavesioğlu'nun konuğu oldu.

Ekrem İmamoğlu'na açılan ahmak davasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kanadoğlu, yargının siyasallaştığını ve eleştiri özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesi gerektiğini belirtti.

Kanadoğlu, dava sürecinde yargıçların verdiği kararların tamamen bağlamından koparıldığını, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla çeliştiğini ifade etti.

Prof.Dr. Korkut Kanadoğlu, davanın hukuki bir temeli olmadığını belirterek, "Bu dava, hukuk sınırları dışında, muhalefetin durumunu zorlaştırmak için kullanılan bir araca dönüşmüş durumda. Hukuk gözünde bu davanın hiçbir değeri yok" dedi. Ayrıca, istinaf başvurusunun reddedileceğine dair çıkarımların gündemde olduğunu ancak bu davanın hukuk açısından anlam taşımadığını belirtti.

Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'na siyasi bir yasak gelirse nasıl bir Türkiye olur? sorusuna ise şu yanıtı verdi. 

''Ben Türkiye'de hala toplumun bu adalet duygularının var olduğuna inanıyorum. Türkiye'de birçok çok daha ağır vakalarda bir cezasızlık hali varken, böyle bir ifade özgürlüğü kapsamındaki bir sözcükten dolayı, kişinin Cumhurbaşkanı adaylığında adı geçen bir kişinin siyasetin dışında bırakılmasını toplum vicdanının kabul etmediğini düşünüyorum. Onu yönlendirmekte kendi siyasi partisinin düşünmesi ve buna ilişkin bir toplumsal yönlendirmeyi yerine getirmesi gerekiyor diyebilirim.''

TÜRKİYE'DE YÜRÜTME ORGANI DENETLENMİYOR

Türkiye'de yürütme organının denetlenmediğini ifade eden Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, ülkenin anayasa tarihi açısından en dipte olduğunu kaydederek şu ifadeleri  kullandı: 

''Denetlenmeyen bir yürütme organı ortaya çıktı. Dolayısıyla denge ve denetim kalktı. Ortaya da bütün bu anlattığımız böyle bir siyasal yapıdan çıkacak birçok örneği tartışıyoruz. Ne yazık ki onun için bizim en başta, aynen öyle. Yani bizim bütün anayasacılık tarihimizin dibindeyiz. Bu dipten bir an önce çıkmamız lazım. Bizim tarihimiz, anayasal birikimimiz bunu hak etmiyor. Bu bence bir an önce çözülmesi gereken bir sorun ama biraz önce belirttiğiniz samimi olmayan, tamamen kendi siyasi ajandasına göre anayasa üzerinde projeleri olan bir ortamda böyle bir anayasa yapılmaz. Anayasayı yapmak için zaten koşullar elverişli değil.''

MECLİS ANAYASA YAPAMAZ

İstanbul Gedik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, Türkiye'nin mevcut siyasi koşullarını değerlendirerek, mevcut meclisin anayasa yapma yetkisinin bulunmadığını ifade etti. Kanadoğlu, "Bizim meclisimiz bir kurucu meclis değil; anayasal yetkilerle sınırlandırılmış bir meclistir. Anayasa değişikliği yapabilir, ancak yeni bir anayasa yapmak için yetkisi yoktur" dedi. Ayrıca, anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesinin anayasa hukuku açısından mümkün olmadığını vurguladı.

KURUCU MECLİS VE YETKİLER

Kurucu meclisin hukuki üstünlüğüne dikkat çeken Kanadoğlu, bu meclisin belirli sınırlarla bağlı olmadığını ve anayasa yapmak için gereken yetkinin ancak bir kurucu meclis aracılığıyla sağlanabileceğini belirterek şunları söyledi:

"Anayasa yapma yetkisi ulusa, yani halkadır, ancak bu yetki, halkın temsilcileri tarafından oluşturulmuş bir kurucu meclis aracılığıyla kullanılmalıdır." 

SİYASİ ORTAMDA UZLAŞMA ZOR

Kanadoğlu, Türkiye'deki mevcut siyasi ve sosyal ortamın, yeni bir anayasa yapımını zorlaştırdığını da dile getirdi. 

"Kurumsallaşmamış ve kutuplaşmış bir siyasi ortamda, uzlaşmacı ve müzakerelere dayalı bir anayasa yapmak pek mümkün değil" diyen Kanadoğlu, toplumsal uzlaşma ve siyasi istikrar sağlanmadan anayasa yapımının başarıya ulaşamayacağını söyledi.''

ANAYASA YAPILMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR VAR MI?

Yeni bir anayasa yapımı için gerekli koşulların henüz oluşmadığını belirten Kanadoğlu, toplumun farklı kesimlerinin temsil edilmesi gerektiğini vurguladı. 

Can Atalay davasını örnek gösteren Kanadoğlu, "Toplum kesimlerinin yeterince temsil edilmediği bir ortamda anayasa yapmaya çalışmak hukuki ve siyasi anlamda yanlış olur" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, Türkiye'deki anayasa değişikliklerinin, ülkenin demokratikleşmesi veya çağdaş dünyada yerini alması amacıyla yapılmadığını, sadece iktidarın süresini uzatmak için kullanıldığını ifade etti. Kanadoğlu, "Anayasa değişikliklerinin şimdiye kadar gösterdiği tek yön, iktidarın ömrünü uzatmaya yönelik" dedi.

CUMHURBAŞKANININ GÖREV SÜRESİ ANAYASAYA AYKIRI

Cumhurbaşkanının görev süresi hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Kanadoğlu, Cumhurbaşkanının iki dönem görev yapabileceğini hatırlatarak, bu sınırın aşıldığını söyledi. 

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ANAYASA İHLALLERİ

Kanadoğlu, Türkiye’de rejimin fiili olarak değiştirildiğini ve anayasanın buna uyarlanmadığını belirterek, "Hukukta yeri olmayan bir biçimde rejim değişti ve buna rağmen anayasa uygulanmadı. Eğer anayasa gerçekten uygulansaydı, bu süreçlerde pek çok ihlalin önüne geçilebilirdi" şeklinde konuştu.

İKTİDARIN DEVAMINI SAĞLAMAYA YÖNELİK HAMLELER

Kanadoğlu, iktidarın 40+1 formülüyle devam etme çabasına işaret ederek, bu tür anayasa değişikliklerinin halkın çıkarlarından ziyade mevcut siyasi iktidarın süresini uzatmaya yönelik olduğunu belirtti. Kanadoğlu, "Bütün bu anayasa değişikliği çabaları, Türkiye’nin demokratikleşmesine değil, var olan iktidarın devamını sağlama yönündedir" ifadelerini kullandı.

Haber Kaynağı : 12punto