Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,7699
Dolar
Arrow
40,2548
İngiliz Sterlini
Arrow
54,0492
Altın
Arrow
4327,0000
BIST
Arrow
10.370

İçerik Agregatörleri: Haberciliği yutan büyük sessiz dev

Dijital çağın ortasında kelimenin tam anlamıyla içerik bombardımanına tutuluyoruz. Ancak bu içeriklerin okuyucuya nasıl ulaştığını düşündüğümüzde görünmeyen ama devasa bir aktör devreye giriyor: İçerik agregatörleri.

İçerik agregatörleri basitçe ifade etmek gerekirse, farklı medya kuruluşlarının ürettiği haberleri tek bir çatı altında toplayarak kullanıcıya sunan dijital platformlardır. Google News, Flipboard, Apple News gibi uygulamalar, milyonlarca kullanıcıya gündemi anlık olarak takip etme imkanı sağlıyor. Görünürde bu araçlar, dağınık bilgiyi bir araya getirip insanlara zaman kazandırıyor. Peki, bu hizmetin görünmeyen bedeli ne?

ORJİNAL İÇERİK ÜRETMİYORLAR

Aslında agregatörler, orijinal haber ve içerik üretmez. Gazetecilik pratiği, muhabirlerin sahada geçirdiği saatler, editörlerin doğruluk kontrolü, görsellerin bulunması ve haberin sunumuna kadar yoğun bir emekle şekillenir. Oysa agregatörler, tüm bu maliyetli süreci sıfır içerik üretimiyle kendi arayüzlerinde yeniden sunar. Üstelik çoğu zaman kullanıcıyı orijinal kaynağa yönlendirmek yerine kendi platformunda tutarak reklam gelirini de kendisinde toplar. Dijital reklam pastasında Google, Meta, Amazon gibi devler, dünya çapında reklam gelirlerinin yaklaşık %50’sini alıyor. Öyle ki 1 trilyon dolarlık bir sektör haline gelmesi öngörülüyor. Google, dünya çapındaki yönlendirme trafiğinin %90'ından fazlasını oluşturmaya devam ediyor. Alphabet’in 2025 yılında AI ve bulut altyapısına 75 milyar dolar yatırım yapması bekleniyor. Bu reklam gelirlerinin AI ile daha çok destekleneceği anlamına geliyor. Haberi üreten gazeteler ise genelde üzerlerinden elde edilen gelirin kırıntısıyla yetinmek zorunda kalıyor. Bu durum, haber üreten kuruluşların gelir yakalama kapasitesini zayıflatırken, platformların kasası her geçen gün daha çok doluyor.

KİMSE DUR DİYECEK?

Elbette haber odaklı yayıncılar bu duruma itiraz ediyor. Bazı ülkeler, platformların haber kuruluşlarına içerik kullanımına karşılık ödeme yapmasını zorunlu kılan yasal düzenlemeler çıkardı. Türkiye’de dijital mecralar komisyonunun neler yapacağı bu bağlamda çok önemli. Ancak şimdilik dev platformlarla pazarlık yapmak çoğu yerel ve ulusal haber sitesi için neredeyse imkansız.

Platform ekonomisi, kullanıcı alışkanlıklarıyla birleşince tablo daha da karmaşıklaşıyor. Çoğu kullanıcı haber kaynağını birincil web sitesinden değil, sosyal medya ya da “agregatör” üzerinden tüketmeyi tercih ediyor. Böylece dijital gazeteciliğin en temel geliri olan doğrudan trafik ve abonelik modelleri giderek zayıflıyor.

Araştırmalar bu durumu kamusal haber ekosistemi için bir tehdit olarak tanımlamaktadır. Platformlar algoritmik bir “kapı bekçisi” haline gelerek neyin öne çıkarılacağına karar verir ve bu da haberciliğin bağımsızlık ve etik ilkesini zedeler. Öte yandan kullanıcıların ‘bedava haber’ beklentisinin altının çizilmesi gerekiyor. İçerik ve haber üreticileri bu döngüyü kırmak için değer yakalama stratejilerini yeniden tasarlamalıdır. Çünkü, “Agregatörler içerik yaratmaz; ama içeriğin ekonomik değerini yakalar” (Napoli, 2015).

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Bu gidişatı tersine çevirmek için medya kuruluşlarının bazıları abonelik tabanlı platformlara, bazıları ise özel içerik paketlerine yöneliyor. Bazı ülkeler ise yasal düzenlemelerle platformları içerik üreticileriyle gelir paylaşmaya zorluyor. Ancak tek başına düzenleme yetmez. Habercilik sektörünün dijital çağda ayakta kalabilmesi için orijinal içeriğe değer biçen yeni modellerin geliştirilmesi, kamuoyunun da bedava haber konforundan çıkmaya istekli olması gerekiyor. Aksi halde, dijital ortamda okuyucular tarafından henüz tam anlamıyla görünmeyen “gerçeklik” krizi devam edecek: Haber var, gerçek hikaye var, ama hikayenin bedelini kimse ödemiyor. En önemlisi gerçek hikaye üreticileri finansal krizden çıkış yolu ararken her geçen gün kan kaybediyor. Siyasi, ekonomik ve toplumsal gerçeklik ve dijital kamusal alan büyük sermaye sahibi küresel teknoloji şirketlerinin insafına kalıyor.