Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Seyahat sanattır

Sadece gezginler için değil tüm profesyonel gezi tasarımcıları için de bir başucu kitabı olacak kült eserini yazmaya bir masa başında değil, yüzyıllar boyunca biriken tozlu bir zaman nehrinin kıyısında başlamıştı. Önünde ne tek bir yol, ne de tek bir çağ vardı; insanlığın adım izleri birbirine karışmış, kimi taşlaşmış, kimi rüzgârla savrulmuş bir halde uzayıp gidiyordu. O ise, bu izlerin her birini parmak uçlarıyla yoklarcasına sabırlı, neredeyse törensel bir dikkatle toplamaya koyuldu.

Her sabahını, büyük bir haritanın önünde duruyormuş gibi geçirirdi: harita, kıtalar ve okyanuslardan çok, merakın kıvrımlarını, göçlerin karanlık koridorlarını, dünyanın görülmeyen yüzlerine doğru atılan o ilk cesur adımları gösterirdi. Yazmayı bir tarihçinin soğukkanlı ölçülülüğüyle değil, bir seyyahın kalp ritmiyle sürdüren bu kişi Löschburg’den başkası değildi. 

Seyahat, insanlığın en eski sorusu değil miydi aslında? Gitmek… merak etmek… bilinmeyeni aramak… Alman tarihçi Winfried Löschburg meşhur “Seyahatin Kültür Tarihi” adlı eserinde bu en eski sorunun yanıtını verdi. Seyahat, yalnızca yapılan yolculukların dökümü değil; insan ruhunun yüzyıllar boyunca nasıl göçtüğünün, nasıl değiştiğinin, dünyaya bakışın nasıl dönüştüğünün şiirsel bir haritasıydı.

Evet, seyahat merakla başladı. Bir dönem tacirler dünyada farklı insanların farklı kültürlerin dahası bambaşka bir mirasın olduğunu fark ettiler. Yani temeli ticaret olan seyahatlerle insanlığın dünyayı tanıma süreci ortaya çıktı. İlk büyük keşif yolculukları ise tekerleğin icadıyla başladı. Böylelikle Antik Yunan’ın coğrafya tasvirleri Romalıların organize seyahatlerine karıştı. Mezopotamya’dan Mısır’a ve İndus Vadisi’ne binlerce yıl öncesinin inşa edilmiş ilk ticaret ve ulaşım yolları artık Roma’nın “Via Appia” gibi antik dünyanın en gelişmiş yollarına evriliyordu. Orta Çağ’ın taş döşeli bu dar yollarını ise artık tacirlerin yanında hacılar, hokkabazlar ve şövalyeler dolduruyordu. Seyahat kültürü farklı toplumsal sınıfların yaşamında yer bulur hale gelmişti.  

Rönesansla birlikte ilk keşif yolculukları da artıyordu. Varlıklı Avrupalı ailelerin zengin beyefendi ve hanımefendileri ile çoğunluğunu İngilizlerin oluşturduğu genç aristokratlar "Grand Tour" olarak anılacak estetik ve kültürel amaçlı ilk programlı seyahatleri başlattılar. Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da yaygın olan bir eğitim ve kültür amaçlı uzun yolculuk geleneği olan Grand Tour, klasik kültürü, sanatı ve tarihi yerinde görmek için yapılan aylar hatta yıllar sürebilen bir deneyimdi. Gezginler bilhassa İtalya, Fransa ve Yunanistan gibi coğrafyalara yaptığı seyahatlerle Antik Yunan ve Roma mirasını yerinde öğrenirken, resim, heykel ve mimari bilgisi kazanıyor, bu deneyimler kendilerine sosyal statü ve entelektüel bir prestij de sağlıyordu. Elit gençlerin ise bu dönemde eğitimin son aşaması olarak yaptığı tek şey de kültürel Avrupa yolculuğu idi. 

Grand Tour dönemi sonrası sanayi devrimiyle beraber seyahat başka bir boyuta evriliyordu. Artık buharlı gemiler, trenler icat ediliyor ve Rönesans gezginlerinin romantik ruhu yavaşça kayboluyordu. 19. yüzyılın sonlarına doğru ilk otomobillerin motor sesi yollarda yankılanmaya başladığında ise bambaşka bir seyahat kavramı ortaya çıkacaktı. İnsanlar artık seyahat etmek için değil, bir yerlere ulaşmak için yola çıkıyordu. Aydınlanma Çağı ve Romantizm akımlarının kesiştiği dönemde yaşamış, eserleri ve bilimsel çalışmalarıyla bu döneme damgasını vuran Goethe işte bu anda o efsane sözünü söyleyecek ve gezginleri yeniden o eski keşif ruhuna davet edecekti:

“Gezgin bir yere varmak için değil, keşfetmek için seyahat eder”.  

Günümüzde seyahat kültürü evrimleşmeye devam ediyor. Modern dünyada seyahat dinamikleri değişiyor, hızlanıyor ve turizm dünya çapında büyük bir endüstri olma yolunda gelişmesini sürdürüyor. Artık Madam Carla Serena gibi Rönesans ve 19.yüzyıl gezginlerinin ya da İbni Battuta gibi Orta Çağ seyyahlarının çeyrek asır sürebilecek seyahatlerini uçakla birkaç haftada hatta birkaç günde bile gerçekleştirebilir hale geldik. Peki aynı keşif ruhuna ya da gezgin romantizmine sahip miyiz? Bir yere varmak için mi seyahat edenleriz ya da Goethe’nin söylediği gibi keşfetmek için gidenler mi? 

Modern dünyanın biçimlendirdiği seyahat anlayışından ziyade deneyimsel tur tasarımlarının içeriğini oluşturduğu seyahatlerle bu ruha dönmek mümkün. Tıp kı bir sanatçının eserine olan heyecan ve titizliğinde planlanmış, her seyahati sıradan bir geziden öte yaratıcı bir keşif ve yeni bir eser olarak gören bir anlayışla keşif seyahatlerini yaşayabilmek mümkün.. Görmek değil gerçek bir hikayenin parçası olabilmek mümkün.. Bu yüzden söylemeliyim: Seyahat Sanattır.. 

Artık seyahat sanatını her Pazar 12punto’nun seyahat köşesinde konuşacağız. Şurada yiyelim, burada kalalım, şurayı gezelim burayı görelim değil; yedi kıtanın kapılarını aralayıp yerel yaşamın bir parçası olacağımız, coğrafyayı felsefeyle, seyahati sanatla hemhal edeceğimiz kültürel bir buluşma olacak bu. Şimdilik hoşça kalın..