Bu ilginç ama bilindik teori, 1976 yılında Robinson tarafından ortaya atılmış, daha sonra diğer kuramcılar tarafından birçok yeni boyut eklenmiştir.
Teori, medyanın haberleri nasıl sunduğu ya da kamuoyuna nasıl aktardığının toplum üzerinde genel bir olumsuz etkiye sahip olduğunu savunur.
Bu olumsuzluk özellikle siyasal alan üzerinde yoğunlaşır. Bunun semptomları, halkın kamu kurumlarına duyduğu güvenin azalması, siyasi alaycılığın (politicalcynicism) artması gibi gelişmelerde görülür.
Hepimizin farkında olduğu gibi günümüz rekabet ortamında haber kanalları, genellikle izleyiciyi çekmek için skandal, çatışma ve drama gibi sansasyonel haberlere odaklanıyor.
Öte yandan, biz farkında olmayız ama bu durum, mevcut olayların adil bir şekilde ele alınmasını engeller. Çünkü daha taze ve daha büyük bir hikâye arayışı baskın hale gelir. Özellikle Twitter/X gibi sosyal mecralar aracılığıyla dünya genelindeki olaylar anlık olarak haberleştirildiği için, haberlerin ayrıntılı açıklamalarına yer verilmeden yalnızca hızlı bilgi akışı sağlanır. Bu durumu, enformasyon fazlalığı (information redundancy) diye tanımlarız. Hızlı akış, kamuoyunda kafa karışıklığına sebep olur ve siyasetin yanı sıra siyasetçiler üzerinde belirgin bir olumsuz etki yaratır.
O zaman da daha geniş bir haber kapsamı elde etmek adına, yani yoğun haber akışı içinde kendi payını daha da arttırmak isteyen siyasetçiler rakiplerine saldırır ve olumsuz davranışlarda bulunur. Bu süreçte yaptıkları olumlu işler göz ardı edilir ve anlatılmaz. Böylelikle, toplumda sürekli bir güvensizlik ve alaycı bir atmosfer oluşur. Aslında bu bir kısır döngüdür.
Bu olumsuz algı, siyasi alanın genel atmosferini bozar. Örneğin, seçim öncesi dönemde, siyasi haberlerin insanlarda daha fazla stres yarattığı bilimsel araştırmalarda gözlemlenmiştir. Bu durum halkın bu tür haberlerden kaçınmasına ve hatta gazete satın almayı ya da televizyon izlemeyi bırakmasına yol açar. İzleyenler de dizi ve filmlere, eğlence programlarına, belgesel ve “realityshow”lara yönelir. Politik tartışma programlarında kavga ve hakaret olursa izlenme oranları artar.
Böyle olunca da, habercilik ve televizyonculuk idealize edilmiş amacından uzaklaşır. Televizyon, siyasetçilerin halka karşı hesap verebilirliğini azaltarak, demokrasi temelleri üzerinde kötü bir etki yaratır. Bu durum, hükümetin istikrarını ve dolayısıyla halkın yaşamını kaçınılmaz bir şekilde etkiler. Günümüzde bu etkileri sosyal medya üzerinde de gözlemleyebiliyoruz.
Teorinin vurgu yaptığı bu konular günümüz medya ekosistemi için önemli ipuçları barındırır. Medyada artan rekabet ve sansasyon ihtiyacı nedeniyle siyasetçilere duyulan güvenin sürekli olarak azaldığını, olumsuz bir atmosferin oluştuğunu ve bunun demokratik işleyişi olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür.
Örneğin, medyada ama özellikle sosyal medyada siyasetçileri ifşa etmek amacıyla skandal ve yolsuzluk haberlerine geniş yer verilmektedir.
Bu durum, insanların doğru partiye oy vermek yerine seçimlerden tamamen uzak durmayı tercih etmesine neden olmakta ve halkın siyasete bilinçli katılımı azalmaktadır. Günümüzde medya, toplumda yabancılaşma, yayılma (diffusion) ötekileştirme, itibarsızlaştırma ve siyasi alaycılık gibi olumsuz etkiler yaratmakta ve toplum bütün bunlara karşı savunmasız kalmaktadır.
Çok Okunanlar
Beşar Esad'ın nasıl kaçtığı ortaya çıktı
Gelinim Mutfakta 11 Aralık puan durumu: Bugün hangi gelin birinci oldu?
BEDAŞ 11 Aralık'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Bir köfte markası daha ifşa edildi
Günlük burç yorumu: 11 Aralık Çarşamba günü hangi burçlar için güzel geçecek?
'Batı Kürdistan' kimin olacak? - I
Fenerbahçe - Athletic Bilbao maçı ne zaman, saat kaçta? Muhtemel 11'ler
Meslek meslek 2025 maaş artışı: Öğretmen, doktor ve polis ne kadar alacak?
Japon deprem uzmanı Türkiye’deki 4 tehlikeli bölgeyi açıkladı!
Meteoroloji uyardı: Gece yarısından itibaren etkili olacak!