İstanbul ve Torino’nun kader kardeşliği

İtalya’da Torino’ya gidene kadar, bu kadim kentin ülkesindeki öneminin ne kadar fazla olduğunu bilmiyordum doğrusu; tıpkı İstanbul gibi Torino da eski bir başkentmiş.

1870 yılında İtalyanlar Başkent olarak Roma’yı seçince, Torino artık başkent olmadığı için eski önemini kaybetmiş ama içinde barındırdığı saraylar, devlet binaları, krallara özgü restoranlar, kafeler, tiyatrolar olduğu gibi kalmış. Buna rağmen kent boşalmış, emlak fiyatları düşmüş.

İşte bu boşluğu da otomobil firmaları doldurmuş, ucuzlayan emlak fiyatlarının farkına varan iş dünyası buraya akın etmiş, Fiat, Lancia ve Alfa Romeo gibi markalar karargahlarını burada kurup, büyümüşler.

İstanbul da yeni Türkiye kurulurken başkent olmadı ama, binalarında bir boşalma ve ucuzlama da olmadı, ayrıca iş dünyasının kalbi olarak kalmayı da başardı.

Torino İtalya’nın kuzeyinde, Alp dağlarının eteklerinde, adı her bulmacada karşımıza çıkan İtalyan Nehri Po’nun yanında yer alıyor. Dağlar yakında olunca da pek çok kayak merkezi de burada.

Geçtiğimiz günlerde, Kayak Yapan Gazeteciler Derneği’nin yıllık buluşması için, biz de Türkiye’den beş gazeteci, Gamze Düşmez, Barçın Yinanç, Aylin Öney Tan, Serkan Ocak ve bendeniz, İtalya’ya gittik, 30’a yakın ülkeden 150 gazeteci ile bir araya geldik hem kayak yaptık hem de seminerlerde medyayı, çevreyi, iklim değişikliğini, siyaseti konuştuk.

YAPAY ZEKA BASININ DÜŞMANI

Gittiğimiz kayak Merkezi Bardonecchia idi, İtalya’nın nispeten daha ucuz bir kış tatil merkezi. 150 gazeteci, buradaki olimpiyat köyünü dolduran 900 kadar lise öğrencisi ile birlikte kaldık, bol bol kayak yaptık. Bu arada slalom yarışlarına da katıldık, ekibimizden Serkan Ocak bir de madalya aldı kayaklı koşu kategorisinde ikinci olarak.

150 gazeteci bir araya gelirse, en çok konuşulan konu dünya politikaları ve teknolojik gelişmeler oluyor tabii ki. ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’ın, kanun tanımazlığının Kanada, Panama, Grönland, Gazze gibi başka ülkelere göz dikmesinin ve basına sansür nitelikle yasaklar getirmesinin, öteki ülkelere kötü örnek olduğu dile getirildi. 

Ancak en ilginç konuşmayı bir İtalyan gazeteci yaptı ve Yapay Zekanın, medya için nasıl öldürücü olabileceğinin bir örneğini anlattı. 

İtalya’da sol eğilimli haftalık bir derginin çalışanları greve gitme kararı aldı ve grevi başlattı, amaçları en azından bir hafta dergiyi çıkarmayıp, patronu istediklerini yaptırmak için ikna etmekti, ancak patron, gazetecilikle ilgisi bile olmayan üç kişi buldu ve yapay zeka yardımıyla tüm dergiyi hazırlatıp, çıkarmayı başardı, dolayısıyla grevden kimsenin haberi olmadı.

Korkunç bir şey değil mi?

PEYNİR, ŞARAP ÇİKOLATA

Neyse biz yine, İtalya’nın güzelliklerine dönelim.

İtalya, Torino ve dağlar demek, Juventus takımıyla futbol, yemek, makarna, pizza, peynir, şarap demek. Torino, aynı zamanda İtalya’nın çikolata başkenti. 

Ve inanır mısınız, İtalya’da et dahil pek çok ürün Türkiye’den kat kat ucuz. Tek bir örnek vermek gerekirse, söyleyelim:

İtalya’da kayak yaparken bir günlük ski pass sadece bile Uludağ’ın yarı fiyatına. Bir kahve ise sadece 50 -60 lira ve bunun da bile bile uygulanan hatalı ekonomik politikaların sonucu olduğunu biliyoruz.

RAMSES’İN HEYKELİ

Torino’nun pek bilmediğim bir önemli yanı daha var ki, bunu da anlatmadan geçmeyelim, dünyanın en ünlü Mısır müzelerinden birine sahip. 40 binden fazla arkeolojik ve tarihi esere sahip müze 1824 yılından beri açık. 

Ama müzenin asıl ağırlığını, İtalyan Arkeolog Ernesto Schiaparelli’nin Mısır’daki 1903 – 1920 yılları arasında kazılarda bulduğu eserler oluşturuyor. Mısır Firavunu Ramses’in de bir heykeli burada ve bize bilgi veren rehbere sorduğum, “Mısırlılar bu eserleri sizden geri istemiyorlar mı?” sorusuna verdiği yanıt şöyle oldu:

“Mısırlılar, eserlerin Torino’da sergilenmesinden memnunlar, kendileri ile işbirliği yapıyoruz, sadece Ramses’in heykelini istiyorlar, çünkü onlarda bile böyle güzeli yok.”

Torino’ya yolunuz düşerse, burada müze çok ve sinemanın çıktığı yer olarak Ulusal Sinema Müzesi de çok ünlü. Bir de tabii otomobil Müzesi varmış. Önce de belirtiğimiz gibi krallara özgü restoranlar, kafeler, tiyatrolar, galeriler sizi bekliyor.