Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
45,7218
Dolar
Arrow
39,3529
İngiliz Sterlini
Arrow
53,6682
Altın
Arrow
4285,0000
BIST
Arrow
9.311

Yeni teşvik sistemi kimin için? Türkiye Yüzyılı, Sermaye Yüzyılı mı olacak?

29/5/2025 tarih ve 2025/9903 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe giren  Yeni Teşvik Sistemi (Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar), "Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi" gibi iddialı bir başlıkla duyuruldu. Bu yeni sistemin amacı, Türkiye ekonomisinde köklü bir değişim yaratmak, üretim ve istihdamı artırmak, dışa bağımlılığı azaltmak ve dijital ile yeşil dönüşümü hızlandırmaktır. Ancak, bu hedeflere ulaşmak adına atılan adımlar bazı eleştirilerle karşılaşıyor…

Yeni sistem, 31 Aralık 2030’a kadar yapılan teşvik başvurularını kapsıyor. Temelde iki ana kategoriye ayrılıyor: Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi ve Sektörel ve Bölgesel Teşvik Uygulamaları. Ancak uygulamada, büyük eşitsizlikler ve erişim zorlukları dikkat çekiyor. Özellikle KOBİ’ler ve küçük girişimciler, sistemde kendilerine yer bulamıyor. Asgari sabit yatırım tutarlarının belirlenmiş olması, küçük ve orta ölçekli işletmelere “bu masada yeriniz yok” mesajı veriyor…

Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi: Büyük Yatırımlar İçin

Sistemde üç ana program bulunuyor:

Teknoloji Hamlesi Programı: Ar-Ge, ileri üretim teknolojileri ve yüksek katma değerli ürün yatırımlarına yöneliyor. Ancak, küçük işletmeler için belirlenen asgari yatırım tutarları çok yüksek. Bu tür yatırımlar, sadece büyük ölçekli firmaların erişebileceği seviyelerde.

Yerel Kalkınma Hamlesi Programı: Her ilin kendi potansiyeline uygun dört yatırım konusu belirleniyor. Bu yatırımlar öncelikli kabul ediliyor, ancak küçük yerel girişimcilerin bu teşviklerden yararlanması oldukça zor.

Stratejik Hamle Programı: Enerji arz güvenliği, savunma sanayi, dijital ve yeşil dönüşüm gibi sektörlerde yalnızca büyük ölçekli yatırımlar destekleniyor. Bu tür yatırımlar için 50 milyon TL (yeşil/dijital dönüşüm), 100 milyon TL (yüksek teknoloji) ve 200 milyon TL (genel stratejik yatırımlar) gibi yüksek asgari yatırım tutarları belirlenmiş.

Sektörel Teşvik Sistemi: Büyüklük Önemli

İki alt sistemden oluşuyor

Öncelikli Yatırımlar Teşvik Sistemi: Dijital ve yeşil dönüşüm programları, savunma sanayi, enerji üretimi ve Ar-Ge yatırımları gibi stratejik alanlar destekleniyor. Ancak, İstanbul dışındaki orta-yüksek teknoloji yatırımları için 1 milyar TL sınırı var.

Hedef Yatırımlar Teşvik Sistemi: Kararın EK-3 listesinde yer alan yatırım konuları, belirtilen şartları sağlamaları halinde desteklenir. Sadece belirli sektörlerde ve belirli coğrafyalarda yapılan yatırımlar için özel koşullar sağlanıyor. 1. ve 2. bölgeler: 12 milyon TL, 3-6. bölgeler: 6 milyon TL asgari yatırım tutarı belirlenmiştir.

Bölgesel Teşvikler: Adaletsiz Dağılım 

Türkiye, bölgesel kalkınma farklarını gidermek için illeri sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre altı bölgeye ayırmış. Ancak, bu bölgesel teşviklerin adaletsiz bir şekilde uygulandığı ve büyük sermayenin avantajlı bir konumda olduğu söylenebilir. En gelişmiş iller 1. Bölgede (8 il: Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Muğla) yer alırken, Mersin ile birlikte 13 ilimiz 2. Bölgede, Adana ile birlikte 17 ilimiz 3. Bölgede, Sivas ile birlikte 11 ilimiz 4. Bölgede, Hatay ile birlikte 15 ilimiz 5. Bölgede ve Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Van ile birlikte 17 ilimiz ise en az gelişmiş olan 6. Bölgede yer almıştır.

Destek Unsurları

Yeni teşvik sistemi kapsamında sağlanan bazı destek unsurları şunlar:

Katma Değer Vergisi İstisnası: Yurt içi ve yurt dışı makine/teçhizat alımlarında uygulanır.

Gümrük Vergisi Muafiyeti: İthal makinelerde vergi sıfırlanır.

Vergi İndirimi: Kurumlar vergisi %60’a kadar indirilebilir.

Sigorta Primi İşveren ve İşçi Hissesi Desteği: 6. bölgede işçi primi de karşılanır.

Faiz veya Kâr Payı Desteği: 4., 5. ve 6. bölgelerde kullanılan kredilere faiz desteği verilir.

Makine Desteği: 2 milyon TL’yi aşan makineler için %25 devlet katkısı sağlanır.

Yatırım Yeri Tahsisi: Bakanlık tarafından OSB veya sanayi bölgelerinde arsa tahsisi yapılabilir.

KOBİ’ler ve Yerel Girişimciler: Teşviklerden Yararlanamıyor

Yeni sistem, özellikle küçük işletmeler ve girişimciler için büyük bir engel oluşturuyor. Asgari yatırım tutarları, KOBİ’lerin bu teşviklerden faydalanmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor. Türkiye’deki işletmelerin %99'u KOBİ statüsünde olmasına rağmen, teşviklerin büyük çoğunluğu büyük yatırımcılara yöneliyor. Bu durum, teşviklerin kapsayıcılığını büyük ölçüde sınırlıyor.

Alt Bölge Desteği  

Organize sanayi bölgesinde veya endüstri bölgesinde yapılan yatırımlar ve Kararın Ek-5’inde belirtilen ilçelerde gerçekleştirilen yatırımlar, sigorta primi işveren hissesi desteği açısından bulundukları bölgenin bir alt bölgesinde sağlanan, her iki durumu da sağlayan yatırımlar ise bulundukları bölgenin iki alt bölgesinde sağlanan şart ve sürede bu destekten yararlanabilecektir.

Sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm: İyi Niyet, Zayıf İçerik

Teşvik sistemi içinde “Yeşil Dönüşüm Programı” ve “Dijital Dönüşüm Programı” gibi başlıklar bulunsa da, desteklerin yönü fosil enerji yatırımlarına, maden çıkarımına ve nükleer enerji projelerine daha çok kaymış durumda:

Nükleer santral, LNG yatırımları ve gaz depolama tesisleri öncelikli yatırım olarak destekleniyor.

• Buna karşın topluluk temelli enerji kooperatifleri, yenilenebilir mikro projeler, ekolojik üretim sistemleri tamamen sistem dışında bırakılmış durumda.

Güneş veya rüzgâr enerjisi yatırımları sadece öz tüketim kapsamında ve çok sınırlı şekilde destekleniyor.

Bu yaklaşım, çevreci değil, yeşil makyajlı sanayi lobiciliği anlamına geliyor.

Eğitim, Tarım, Sosyal Hizmetler: Göstermelik Başlıklar

Eğitim ve sosyal hizmet alanında teşvik edilen yatırımlar listesinde yer alsa da; kreş, bakım merkezi veya eğitim yatırımlarının desteklenmesi ancak sermaye düzeyi yüksek özel sektör projeleriyle mümkün. Yani kamusal ihtiyaçlar değil, yine kârlı modeller ön plana çıkıyor.

Tarım sektörü neredeyse hiç yok. Topraksız sera yatırımları dışında tarım, gıda güvenliği, yerel tohumculuk gibi temel konular teşvik listesinde yok hükmünde. Bu durum, tarım ve yerel kalkınmanın göz ardı edildiği bir model ortaya koyuyor.

Bursa ve Adana: Şehirlerdeki Eşitsizlikler

Bursa ve Adana gibi gelişmiş şehirlerde bile, küçük işletmelerin büyük sermayeye yönelik teşviklerden yararlanması oldukça zor. Bursa, sanayi ve otomotiv sektörlerinde dijitalleşmeye yönelik teşvikler sunsa da, küçük işletmelerin bu teşviklere erişimi çok sınırlı. Aynı şekilde, Adana’da da büyük tarımsal yatırımlar destekleniyor, ancak küçük çiftçiler ve yerel girişimciler dışlanıyor.

Bursa: Dijitalleşmenin Başkenti mi, Büyük Sermayenin Kalesi mi?

Bursa, sanayi, ticaret ve yaşam kalitesi açısından Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden biridir. Ancak ilçeler arasında gelişmişlik farkları bulunmaktadır. Bursa ili Yatırım Teşvik Uygulamalarında 1. Bölgede yer alırken, 17 ilçesinden 4’ü (Orhaneli, Büyükorhan, Harmancık ve Keles) sosyo ekonomik gelişmişlik bakımından en az gelişmiş ilçeler kategorisinde ve alt bölge desteğinden yararlanacak ilçeler listesinde yer almıştır. Bu ilçeler, "Yatırım Teşvik Uygulamaları" listesinde 1. bölgede bulunan Bursa merkez ve nispeten daha üst seviyelerde bulunan diğer 13 ilçeye kıyasla daha elverişli teşviklere erişebilmektedir.

Yıllardır Türkiye'nin sanayi motoru olan Bursa, otomotiv ve tekstil sektörlerinde yüksek teknolojiye geçiş adına teşvik alıyor gibi görünse de, aslında sistem küçük ve orta ölçekli üreticileri dışarıda bırakıyor.

Teknoloji Hamlesi kapsamında robotik ve yazılım tabanlı üretim hatları destekleniyor. Ancak yatırımın kabul edilebilir olması için asgari sermaye düzeyi çoğu zaman 100 milyon TL’yi buluyor. Bu, Bursa’daki küçük yan sanayi işletmelerinin bu desteklerden fiilen yararlanamaması anlamına geliyor.

Yeşil dönüşüm adı altında karbon salınımını azaltan tekstil yatırımları destekleniyor. Ancak uygulamada bu destekler sadece geri dönüşüm teknolojisine büyük bütçelerle yatırım yapabilen firmalara yöneliyor. Küçük boyahaneler, atölyeler, tekstil kooperatifleri sistemin tamamen dışında.

• OSB’deki yatırımlara, 1. bölge olan Bursa’ya 2. bölge destek oranı uygulanıyor. Bu “ayrıcalıklı statü”, zaten güçlü olan firmalara ek teşvik kaynağı yaratıyor, ama kentteki istihdam adaletine ya da sosyal kalkınmaya katkı sağlamıyor.

• Stratejik yatırımlar için %60’a kadar vergi indirimi sağlanabiliyor. Ancak bu destek de yine yalnızca belirli büyüklükteki sermaye gruplarına hitap ediyor. Bursa'da binlerce küçük üretici, sistemin bu “stratejik masasında” yer bulamıyor.

Bursa'daki dijitalleşme ve yeşil dönüşüm, sadece sermaye yapısı güçlü olanların girebildiği bir kulübe dönüşüyor. Kentin üretim mozaiği, bu tek taraflı destek sistemiyle daraltılıyor.

Adana: Yeşil Dönüşüm mü, Göstermelik Yön Değişikliği mi?

Adana’da kent içinde gelişmişlik seviyesi bakımından büyük farklılıklar gözlemlenmektedir. Adana ili Yatırım Teşvik Uygulamalarında 3. Bölgede yer alırken, 15 ilçesinden 9’u (Pozantı, Yumurtalık, İmamoğlu, Karataş, Karaisalı, Tufanbeyli, Aladağ, Feke ve Saimbeyli) sosyo ekonomik gelişmişlik bakımından en az gelişmiş ilçeler kategorisinde ve alt bölge desteğinden yararlanacak ilçeler listesinde yer almıştır. Bu ilçeler, "Yatırım Teşvik Uygulamaları" listesinde 3. bölgede bulunan Adana merkez ve nispeten daha üst seviyelerde bulunan diğer 6 ilçeye kıyasla daha elverişli teşviklere erişebilmektedir.

Adana’nın güçlü sanayi tabanı ve tarımsal üretim gücü, teşvik sisteminde “yeşil sanayiye geçiş” başlığı altında değerlendiriliyor. Ancak gerçekte bu dönüşüm, kârlı ve gösterişli projelere vitrin yapılması dışında pek az şeyi değiştiriyor.

Organize Sanayi Bölgeleri’ndeki yatırımlar, 3. bölge olan Adana’ya 4. bölge teşvik oranlarıyla uygulanıyor. Ancak bu imkân, yalnızca OSB içinde yatırım yapan büyük ölçekli firmalara açık. Adana'nın kırsalındaki yerel girişimciler ve küçük üreticiler bu destekten mahrum.

Tarım ve su yönetimi yatırımları, öncelikli kategoride gibi görünse de, sistem kooperatif bazlı veya topluluk temelli sulama projelerini değil, büyük ölçekli tarımsal altyapı yatırımlarını teşvik ediyor. Bu da Adana'daki binlerce küçük çiftçinin gözden çıkarıldığını gösteriyor.

• Güneş enerjisi gibi yatırımlar destekleniyor deniliyor; ancak gerçekte teşvik sisteminde enerji yatırımlarının yalnızca öz tüketim odaklı ve büyük bütçeli olması bekleniyor. Kırsalda güneş enerjisiyle üretim yapmak isteyen küçük yatırımcı sistem dışında.

• SGK işveren primi desteği %50 oranında sağlanabiliyor. Ancak bu destekler, istihdam güvencesi sağlamadan sunuluyor; teşvik bitince işçi çıkarımı riski yüksek.

Adana'nın yeşil sanayiye geçişi söylemde var, uygulamada ise kapsayıcı değil. Gerçek bir dönüşüm yerine, kârlı sektörlere teşvik akışı süregeliyor.

Denetim ve Şeffaflık: Sorunlu Alanlar

Sistemin değerlendirme mekanizmaları büyük ölçüde kapalı. Teşvik başvurularını değerlendiren komitelerin yapısı, karar kriterleri kamuoyuna açık değil. Yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları gibi aktörler karar süreçlerine dâhil edilmiyor. Bu durum teşvik sisteminin demokratik meşruiyetini zayıflatıyor.

Sonuç: Türkiye Yüzyılı, Halkın Yüzyılı Olmalı

Yeni Teşvik Sistemi, Türkiye’nin ekonomik büyüme hedeflerini gerçekleştirme iddiasıyla ortaya çıkmış olsa da, uygulamada büyük sermayeyi önceleyen, küçük işletmeleri dışlayan ve çevresel ile toplumsal adaleti göz ardı ettiğine yönelik eleştiriler de öne çıkmakta. Kâğıt üzerinde etkileyici olan bu teşvikler, gerçekte yalnızca belirli sektörler ve büyük ölçekli yatırımcılar için fırsatlar yaratırken, yerel girişimciler, KOBİ’ler ve küçük üreticiler için erişilemez hale gelmektedir. 

Bursa ve Adana gibi gelişmiş şehirlerde dahi küçük işletmeler, teknoloji ve yeşil dönüşüm gibi alanlarda yalnızca büyük sermaye gruplarına ayrılan teşviklerle sınırlıdır. Bu da, şehirlerdeki üretim çeşitliliğini daraltarak, ekonomik adaletsizliği derinleştirmektedir.

Yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi önemli başlıklar, büyük yatırımlara yönelik olarak şekillendirilmiş; küçük ölçekli üreticiler ve girişimciler bu süreçlerden dışlanmış durumda. Tarım, eğitim, sosyal hizmetler gibi kamu yararına yönelik alanlar ise desteklerden çok sınırlı bir şekilde faydalanabiliyor. Özetle, teşvik sistemi, büyük sermayenin çıkarlarına hitap eden ve sadece büyük firmaların lehine bir yapıya bürünmüş durumda.

Sonuç olarak, Türkiye Yüzyılı hedefi ancak halkı, yerel aktörleri ve küçük işletmeleri içine alan, adil ve sürdürülebilir bir kalkınma modeline dayalı bir teşvik sistemiyle mümkün olabilir. Bunun için şu adımların atılması gerekmektedir:

• Asgari yatırım tutarları düşürülmeli, KOBİ’ler ve yerel girişimciler için erişilebilir teşvikler oluşturulmalıdır.

• Kadın girişimciliği ve kooperatifler gibi yerel kalkınma odaklı projelere özel destekler verilmelidir.

• Yenilenebilir enerji ve çevre dostu yatırımlar daha fazla teşvik edilmelidir.

• Çevresel ve sosyal etkiler, bağımsız denetim kurumları tarafından izlenmeli, denetim süreçleri şeffaf hale getirilmelidir.

• Bölge bazlı katılımcı komitelerle karar alma süreçleri demokratikleştirilmeli, yerel paydaşların söz sahibi olması sağlanmalıdır…

Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için, teşviklerin sadece büyük sermayenin değil, toplumun tüm kesimlerinin faydalandığı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sistem adaletli ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak yerine, büyük sermayenin egemen olduğu, halktan kopuk bir "Türkiye Yüzyılı" dönemiyle sonuçlanabilecektir.