Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Ben demiştim

Ben demiştim.

Haklı çıktım.

Demeyi hiç bir zaman gurur meselesi yapmak istemedim.

Peşinen söyleyeyim.

Garsonların yani emekçilerin aldığı bahşişi her zaman savundum.

Bahşiş kültürümüzde var.

İlk bahşişle tanışmam çocukluğumda sinemalara “girişte yer gösterene bahşiş ihtiyaridir” tabelasıyla başladı.

İhtiyari’nin sözlük anlamı isteğe bağlı’dır.

Bahşiş neymiş isteğe bağlıymış.

Ne zaman mekan sahipleri bahşisi gelir kapısı yaptılar, işte itirazım buna.

İlk önce bahşişti. Sonra hizmet bedeli oldu.

İşin rengi değişti.

Yemeğimizi yedikten sonra gönlümüzden kopan ile başladığımız bahşisin önce adı değişti.

Hesap pusulasının altına hizmet bedeli diye eklendi.

Hesabın altına neden eklendi?

Gelen hesaplar büyüdü. Kimsenin cebinde o kadar nakit taşımadığı için de ya az bahşiş verdi ya da masadan bahşiş vermeden kalktı.

Mekan sahipleri de baktılar ki bahşiş gelirleri azaldı.

Çareyi hizmet bedelinde buldular.

Hesaplar da kredi kartıyla ödendiği için alınan bahşişin de kdv’siydi gelir vergisiydi derken yarısı da devlete gitti. Alınan hizmet bedelinin ancak yarısı garsonun eline geçiyordu.

Gerçekten verdiğiniz bahşişin garsonun eline net geçmesini istiyorsanız yanınızda nakit para ile restorana gidin.

Bahşişinizi kredi kartıyla değil nakit ödeyin.

Yüzde 5 ile başlayan hizmet bedeli sonrasında yüzde 10, yüzde 15 en sonunda da yüzde 20’lere kadar çıktı.

Zaten dünyanın en yüksek yemeğini yediğimiz, içkisini içtiğimiz ülkemizde ödediğimiz hesabın üzerine yüzde 20 hizmet bedeli almak haksızlıktır.

Yemek söylüyorsunuz ayrı ödüyoruz, garnitürüne ayrı ödüyoruz, kuverine ayrı ödüyoruz, hizmet bedelini ayrı ödüyoruz.

Bu konuyu en çok yazan yazarım.

Sonunda devlet bu işe dur dedi ve hizmet bedelini kaldırmak için düğmeye bastı.

Bu işin sorumlusu mekan sahipleri.

Ben de bu bahşişin de hizmet bedelinin de artık bir düzene sokulmasının gerektiğini düşünüyorum.

Vereceğim bahşişin miktarı benim tercihim olmalı.

Niye restoranda çalışan garsonun maaşını ben ödeyeyim.

Adam para kazanacak yemekten, içkiden. Ben de garson parası ödeyeceğim.

Yok öyle.

Hizmetten memnunumdur bahşişimi zaten veririm, hizmetinden memnun olmadığımda da bahşiş verip vermemek benim tercihim olmalı.

Yemek getir. Yanındaki garnitüre para al, kuvere para al, hizmet bedeli al, bahşiş al. Yemek yedik diye gel bir de…

Mekan sahibi garsonuna doğru dürüst maaş verecek, garsonun maaşını benden çıkarmayacak.

Garsonun aldığı bahşiş de onun maaşı değil ek geliri olacak.

Mekan sahipleri garsonu gariban yaptılar, bahşişe muhtaç ettiler.

Dünyada da bu işin cılkı çıktı.

Geçen Amerika’yı yazdım. Amerika’da daha önce bahşişte yüzde 5 ile yüzde 20 arasında tercih yapıyorduk. Şimdi Amerika’da da hesabın içinde yüzde 20 hizmet bedeli, yüzde 7 ülke vergisi, yüzde 2’de şehir vergisi alıyorlar. Hesabın üstüne yüzde 29 almak nedir.

Sonuç. Orada da restoranlar boş.

Yeme-içme konusunda Avrupa’daki fiyatlar daha makul. Bahşiş sistemi de orada daha kabul edilebilir düzeyde.

Bizde ise, Avrupa’dan hem yemeği hem de içkiyi pahalı sat. Sonra hizmet bedeli de al, bahşiş de al. Yemeği masama nenem mi getirecek. Tabi ki garson. Bunun için para istemek ne.

Ben hiç bir sektörde kimsenin maaşını ödemek zorunda değilim.

Önceden insanlar gerçekten gönlünden koptuğu için verirdi.

Şimdi cebimizden zorla alıyorlar.