Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Miami zor günler geçiriyor

Miami’ye 1990 yılından beri gelip giderim. Tam 35 yıl olmuş.

Miami’nin bu haline ilk defa tanık oluyorum.

Miami’ye biletimi 11 Haziran’da yani gidişimden 4 ay önce almıştım. 

O tarihlerde Türk Hava Yolları (THY) ile gidiş dönüş uçak biletinin fiyatı 25 bin TL’ydi. 500 Euro. 

Bu fiyat o dönemde neredeyse İstanbul Bodrum Business gidiş dönüş fiyatına denk geliyordu.

Tarihler yaklaştıkça THY’deki fiyatlar Miami ekonomi sınıfı için 60 bin TL’yi buldu. Business sınıfı için de 500 bin TL’ydi. 

Buradan THY’ye seslenmek istiyorum. Business sınıfında gidiş dönüş 500 bin TL verdiğiniz bir bilet fiyatına 12 saatlik bir yolculukta eski uçakları veremezsiniz. 

Uçuşumuz tek koltuk boş kalmayacak şekilde doluydu. Business sınıfında da tek boş koltuk yoktu. 

12 saatlik uçuşun ardından Miami’ye indik. 

Uçaktan inmemizle pasaport kontrolünden geçip kendimi dışarıda bulmam 10 dakika sürdü. 

Böyle hızlı bir şekilde ilk defa geçiyordum. 

Miami havalimanı Florida için ilk sinyallerini vermeye başlamıştı.

Otelimi de 4 ay öncesinden almıştım. Geceliği 170 dolar. 7 bin TL.

Otelime gitmek için önceden sarı taksileri tercih ederdim. Artık havalimanı çıkışında onların yerini UBER’ler almış. 

Miami havalimanından Miami Beach’teki otelime taksi ücreti 30 dolar. 1.260 TL.

Miami’de havalimanı bomboş, yollar bomboştu.

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra otelimin bulunduğu Miami Beach’deydim. 

Biliyorsunuz dünyanın her yerinde oteldeki odanızı saat 15.00 de verirler. Bize odamızı sabah saat 10.00 da verdiler. 

Miami’nin ne kadar boş olduğunu buradan da anlamalıydık. 

Miami ile İstanbul arasındaki saat farkı 7 saat. İstanbul 7 saat ileride. 

Eşyalarımı odaya bırakıp kahvaltı yapmak için dışarı çıktım. 

Miami’de hava günlük güneşlik, 30 derece. 

Miami’nin meşhur cafesi News’e gittim. 

Burada normal zamanlarda oturmak için sıra beklersin. News Cafe neredeyse bomboştu. 

Amerika’nın yeni fiyatlarına da ilk News Cafe’de tanıştım. 

Türkiye’nin yeme içme konusunda pahalı olduğunu yazan ben Miami’deki fiyatları görünce şok oldum. 

Miami’de yeme içme fiyatları Türkiye’nin neredeyse 2 katı, Avrupa’nın da 3 katıydı. 

1 şişe suya 9 dolar yazmışlardı. 380 TL. İnanamadım. 

Yumurtalı bir kahvaltı tabağı 20 dolardı. 850 TL. 

Önceden Amerika’da bahşiş ücretini kendin belirlerdin. 

Şimdi burada da değişmiş. Aynı Türkiye’de olduğu gibi bahşiş ücretini hesaba ekliyorlar. 

Ben burada yüzde 20 bahşiş ücreti olur mu derken Amerika’da yüzde 20 bahşiş ücretini hesaba çoktan eklemeye başlamışlar bile. 

Bu da yetmezmiş gibi hesaba yüzde 7 ülke vergisi, yüzde 2’de şehir vergisi eklemişler. 

Hesabınız da birden bire yüzde 29 artmış oluyor.

Amerika’nın hesapta bir tek almadığı ücret kuver. Yakında onu da bizden görüp almaya başlarlarsa şaşırmayalım. 

Avrupa’da 7 Euro’ya içtiğimiz 1 kadeh şarap Amerika’da 20 dolar. Vergileriyle neredeyse Avrupa’nın bile 3 katı. 

Akşam yemeği için deniz ürünlerini tercih edeyim dedim. 

Orada da yemek fiyatları oldukça yüksekti. 

Deniz ürünlerinden yapılan bir tabak makarna 40 dolardı. Balık fiyatlarını söylemiyorum bile. Balıklar 60 dolar, salatalar da 20 dolardı.

Miami Beach’ten yürüyerek meşhur caddesi olan Lincoln Road’a geçtim. 

Yol boyunca gözlerime inanamadım. 

Kapanan oteller, 3-5 kişiye hizmet veren restoranlar. 

Hatta yolumun üzerinde daha önce bir çok kez ziyaret ettiğim küçük alış veriş merkezlerinin kapısına kilit vurulmuştu. 

Miami benim için ölü bir şehirden farksızdı. 

Lincoln Road’un da eski halinden eser yoktu. Orada da her yer boştu. 

Bir sonraki günümü de Miami’nin sanat ve tasarımcıların yer aldığı Miami Design District’de geçirdim. 

Orada da durum aynıydı. 

Sanki herkes Miami’ye gelmemek için yemin etmiş gibiydi. 

Akşam yemeğimi de Miami’nin en güzel yeri olan ve benim de çok sevdiğim Bal Harbour Shops da yemek istedim. 

İlk önce bütün lüks markaları içinde barındıran yerde keyifli bir şekilde mağazaları gezdim. 

Bal Harbour Shops, Miami’nin zenginlerinin uğradığı tek yerdir. 

Restoranları da çok kalitelidir. 

Carpaccio buranın en yi restoranlarından biridir. 

Rezervasyon yaptırmak istedik, gerek yok dediler.

Bu restoranda kapıya gelip yer bulmak imkansızdır. 

Her zaman doludur. Nerdeyse gelir gelmez en güzel masada yemeğimi yedim. 

Bir kere daha buradan da anladım ki Miami o eski popülaritesini çoktan yitirmişti. 

Carpaccio’da bahşiş, vergi her şey dahil 172 dolar hesap ödedim. 7.500 TL. 

Tamam siz de diyeceksiniz ki hep lüks restoranlar da yemek yemişsiniz. Tabi ki bu fiyatlar olacak. 

Merak etmeyin sizin için Starbucks’da da kahve içtim, Five Guys’da da hamburger menü yedim. 

Starbucks’da küçük boy filtre kahvenin fiyatı 6 dolar. 250 TL. İstanbul’da 110 TL. 

Five Guys da bir hamburger menü 22 dolar. 1.000 TL. İstanbul’da Nusr’et de hamburger menüyü 1.000 TL’ye yiyebiliyorsunuz. Yanında da İmam Çağdaş’ın havuç dilim baklavası da dahil. 

Unutmadan söyleyeyim Mc Donalds’da da fiyatlar bu civardaydı. 

Miami’de fiyatı değişmeyen hatta gittiğiniz zamana göre değişen taksi fiyatlarıydı. 

Amerika’da benzinin fiyatı 2 katına çıktığı halde taksi fiyatları neredeyse aynı kalmıştı. 35 yıldan beri değişmeyen tek şey taksi fiyatlarıydı.

Miami’de en çok dikkatimi çekenlerin başında da inşaat sektörü vardı. Her taraf neredeyse rezidans inşaatlarıyla doluydu. 

İlk aklıma gelen soru bunları kimler alıyordu. 

Çünkü 7 seneden beri dolar bazında hiç bir rezidansın fiyatı artmamıştı. 1+1 rezidans fiyatı 500 bin dolar civarındaydı. Net olarak yaklaşık 2.000 dolar kira getiriyordu. 

Böyle bir yatırım yapmak mantıklı mı? Hesabınızı yapıp siz karar verin. 

Amerika, Türkiye gibi yeniliklere ayak uydurmaya çalışan bir ülke değildir.

1990’larda nasılsa 2025’de de öyle. 

Sadece Miami Beach’de bir kaç otel gördüm tadilata girmişti. Geri her şey aynı haliyle hizmet vermeye devam ediyordu. 

İstanbul’da 133 AVM varken Miami’de sadece 2 AVM yer almaktadır. Birisi lüks markaların bulunduğu Aventura Mall, diğeri de outlet ürünlerin satıldığı Dolphin Mall. 

Miami’de dikkatimi çeken ki buna New York, Los Angeles ve San Francisco’da da tanık olmuştum.

Mağazalar artık yüksek maliyetlerden dolayı dükkanlarını kapatıp internetten satış yapıyorlar. Bizler de şehir içinde bir çok mağazayı kapalı olarak görüyoruz. 

Herkes evinde oturduğu yerden elindeki telefonundan alışverişini yapıyor. Aldığı ürünler sabah evinin veya işyerinin kapısında.

Miami’de artık orta sınıfa yer yok. 

Florida’yı artık dünya zenginleri tercih ediyor. 

226.8 milyar dolar servetiyle dünyanın en zengin işadamı Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Miami’de yaşıyor.

2 yıldan beri Türkiye’de pahalılıktan yakınıyorduk. Artık dünyada yaşanan ekonomik kriz şimdi onlarda da etkisini göstermeye başladı.

Sadece bu krizi biz erken yaşamaya başladık. 

Şimdi Amerika yaşıyor, Avrupa’nın da kapısında.