Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,5658
Dolar
Arrow
33,9499
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6408
Altın
Arrow
2814,0000
BIST
Arrow
9.685

Bir sigortacının hayatı ve eski Türkiye’ye analizi

Yıllar önce bir film izlemiştim. Nivyorkda hayat-sağlık sigortacılığı yapan bir kızın başarı hikayesini ve kariyer basamaklarını anlatıyordu. 

Basamakları nasıl hızlı tırmandığını, nasıl hızlıca sio olduğunu, göz kamaştırıcı hayat tarzını, güzel arabalarını, evlerini, oltala-kullan-sepetle tarzındaki yakışıklı-kaslı oğlanlarını, uzak doğu tatillerini, borsa tiyolarını, bürokrasi ile resimlerini, mücevherlerini, daha neleri nelerini. 

Hikayenin bir de diğer tarafı var tabi. Sigortaladığı insanların sefaleti.

Onlarca sayfayı okumaya üşendiği ve sigortacısına güvendiği için hayal kırıklığı yaşanlar.

Hastalandığı zaman, hastane kapısındaki güvenlikçinin tavrını, nasıl hastaneden sepetlendiğini, en zor zamanlarda kapsanmayan tedavi süreçlerini anlatıyor.

Velevki siz o sayfaları okudunuz, bilinçli bir kullanıcısınız ve tüm sağlık sürecinizi tam kapsamlı olarak sigortalattınız.

Sizin için de pek iyi bir senaryo yok.

Ödemekte direnilen hastane faturaları. 

Yokuşa sürülen işler.

Cevapsız telefonlar. 

Tüm düzenli pirim ödemelerine rağmen, kapı-duvar sigorta şirketinin hediyesi, evinize gelen icra mektubu.

İcra mektubu ile karşılaştığınızda aradığınız sigortacının, 

vurdum duymaz gıcık halleri, 

sizin ne kadar haklı olduğunuzu belirtmesi, 

baştan savma konuşmaları, 

topu şirketin tepelerine atıp, işin içinden sıyrılması,

kendisinin de ne kadar rahatsız olduğu palavraları.

Bu arada da, sağlık işlerinden çok iyi anlayan tanıdığı bir avukatın olduğunu söylemesi.

Tüm bu süreçler çok yakın iki tanıdığımın başına geldi.

Öldüler. 

Hem de özel sağlık sigortaları olduğu için, hastane tarafından bir güzel soyulduktan sonra öldüler.

Özel sağlık sigortası zaten harcamaların bazılarının kapsam dışı olduğunu söyleyip ödeme yapmadı.

“Hasta yatağında sevilir” misali, soygun çift taraflı hale geldi.

Sağlıklıyken güzel hayallerle sigorta şirketi soydu, hastalanınca da iyileşeceksin hayalleri ile hastanedeki şebeke soydu.

Bunların bir gün benim de başıma gelme olasılığını hep düşündüm.

Bugün geldi.

Parmağımdaki çok basit bir siğil için özel sağlık sigortam ile anlaşmalı hastaneye gittim.

Bedavaya muayene oldum.

Basit bir tedavi yazdı doktor.

Buraya kadar gayet güzel.

Sekretere gittiğimde ise, tedavinin ücretli olduğunu söyledi.

Özel sağlık sigortam var deyince, o doktorun “tedavisinin” özel anlaşması yokmuşmuş dedi.

Nasıl dedim.

“Muayene” anlaşması varmışmış ta, “tedavi” anlaşması mı yokmuşmuş diye sordum?

Öyleymiş dedi.

Neyse, tedavinin ücreti çok olmayınca kabul ettim.

Hemen olmaz dedi.

Tedavide kullanılacak makinenin gazı yokmuşmuş.

Ne zaman gelirmişmiş, bu gaz diye sorum.

Bugün yarın gelebilirmiş, dediler.

Yarınsa mesele yok dedim, 

gelirim dedim.

Yok sen gelme, biz seni ararız dediler.

Eyyyy gidi eski Türkiye’ye söven liboşlar.

Eski Türkiye fakirdi, hasarlıydı, 

belki onun da makinesinin gazı her zaman yoktu ama hiç olmazsa halimize üzülür, çözüm yolu arar ve bulurdu.

Filmin ismini unuttum. Ama gerek de yok zaten. 

Bu tarz hikayeleri yaşamayan pek az kaldı.