Bolu Kartalkaya

Bir yangın faciası daha yaşadık.

Dayanılacak bir acı değil.

Doğal afet deniyor.

Yangın, deprem ,sel.

Burada bahsedilen, doğal afet denen yangın, yanlış anlaşılıyor.

İhmal üzerine çıkan yangın, doğal afet değil. 

Yıldırım düşmesi sonucu olsa, doğal afet diyebiliriz.

Ancak, ihmal sonucu olmuş bir yangın doğal afet değildir.

Ama bu yazının konusu hangi afet doğal afettir, hangisi değildir, değil.

Dağın başına, iki bin metre yüksekliğe, nasıl olur da devasa bir kütle, otel diye konulur.

Hem de 12 katlı.

Akıl alır gibi değil.

Tüm teknik olanak ve imkanlardan biçare dağ başına ya da uzak bir bölgeye, sanki şehir içindeymiş gibi bir bina nasıl planlanır.

Eminim bu bina planlanırken de karşı çıkan olmuştur.

Demiştir birisi, dağın başına bu kadar katlı otel olmaz diye.

Arsa zaten bedava, uçsuz bucaksız hazine bölgesi.

Gelin şu oteli ikişer ya da üçer katlı yapalım.

Bir aksilik olursa, insanlar hiç olmazsa kendi imkanları ile kurtulur.

Ama muhakkak birisi de çıkıp, sen turizmi baltalamaya çalışıyorsun, sen ülkenin büyümesini, zenginleşmesini istemiyorsun diye lafı gediğine koymuştur.

Yine de şunu söyleyeyim.

Koca koca oteller,Teşvik yemekten şişmiş koca koca sözde iş adamı caniler

Bir köfte ekmeğe, bin lira fiyat biçen oteller.

Bir çorbaya, bir küçük altın değeri biçen Allahsız sözde yatırımcılar

Eğer ki hurda bir su tankerinden bozma itfaiye aracı yapıp kenara koysaydı ya da otel çevresine basınçlı yangın hidrantları yerleştirseydi, kimse ölmezdi.

Piliç dorse işine hiç girmeyeyim ki başıma iş gelmesin.