Zülfü Livaneli’nin bir demecine rastladım.
Anlaşılan hükümetin ömrümü tamamladığına iman etmiş ki sert girmiş topa.
Aslında işin özü, geçenlerde yazdığım, 1800’lerde meydana gelen sanayi devrimi sonrası İngiltere’nin başına gelenin, Türkiye’nin de başına gelmiş olması ama Türkiye’nin bu problemi çözememesi.
Hatta sarmal haline gelen bu sorunun, 15 Temmuz’da Modern Türkiye’yi tehdit edecek boyuta gelmesi ki Sayın Erdoğan’a bir teşekkürü borç bilmeli sekülerler, her şeye rağmen.
Zülfü Livaneli’nin beyanatlarını okurken, lütfen aşağıya bakınız, Salkım Hanım’ın Tanelerindeki, köyden İstanbul’a gelip, milletin hem malına hem de karısına çöken, Cemşit’i hatırladım.
Ne diyor Sayın Livaneli,
“..Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir.
Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halktır. Daha doğrusu halkın bir bölümüdür.
Bu halk yığının Anadolu müslümanlığıyla, gelenekle, ahlakla, haram helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur.
Köyden kente göçle başlayan, ne köylü ne kentli olabilen, bütün değer ölçülerinden kopmuş, vahşi birer yaratık haline gelmiş, talandan yalandan pay kapmaya çalışan ve literatürde lumpen proletarya olarak tanımlanmış olan kitledir bu.
Bu kesim kendini önce arabesk müzikle gösterdi. Güzelim türküleri, geleneksel şarkıları, Anadolu’nun büyük şiir geleneğini….
Dolayısıyla bu kesim muhafazakar değil, Türkiye’ye çarpık ve ahlak ölçülerinden yoksun bir ‘’modernleşme’’ sunan yeni bir oluşumdur.
Lafı uzatmadan söyleyeyim. Bu kesimin hayatta en çok nefret ettiği model uygarlaşma, kültür, temizlik ve zarafet simgesi Mustafa Kemal Atatürk, kanıyla canıyla savunduğu lideri ise şimdiki cumhurbaşkanıdır.
Sayıları çok kalabalık olan bu kesim, ne olursa olsun, hangi skandal patlarsa patlasın sonuna kadar liderini destekleyecek ve Cumhuriyet’e karşı çıkacaktır.
Erdoğan siyasi ömrünü tamamlasa da ona benzeyen başka bir lider bulmakta gecikmeyecektir. Çünkü Türkiye’nin çürüyen kesimi, bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lumpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyor.
Gafil aydınlardan (!) destek alan lümpen kültür, örgütlü cehaletle beslenerek kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor. Bu manzaraya, lumpenlerin ele geçirdiği muazzam para ve iktidar gücünü de eklerseniz geleceğin hiçbirimiz için kolay olmadığı çok açık.
Erdoğan bu kitlenin lideridir ve onun yokluğunda yeni bir lider bulacaklarına hiçbir kuşku yok.
Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler birleşene ve kendi aralarındaki çelişkileri gidererek, evrensel değerleri savunan bir Türkiye kültürü yaratana kadar acılar devam edecek.
Çok Okunanlar

15 Temmuz’un kritik ismi Zekai Paşa’nın dönüşü

Erdoğan eşyalarını topluyordu! O isim engel oldu

Kurultay davasını nereden takip ettiği belli oldu!

Memur ve emekliyi üzecek karar!

Erdoğan seçimle risk almaz: Hedef parlementer sistem

Fatih Altaylı cezaevinde iktidarın oy oranını açıkladı

Ünal Aysal’dan Boğaz’daki yalı ihalesine tepki

İş insanı İlhan Arık yaşadıklarını 1 yıl önce anlatmış

Cemşit

TGRT ve Kemal Kılıçdaroğlu