100 yıl oldu.
Büyük Önder Kemal Paşanın izinde hayatına devam etmekte Modern Türkiye.
Bu süre zarfında en vurucusu 15 Temmuz olmak üzere, çeşitli gerici ataklarla karşılaştı.
Yıkılmadı.
Hasar aldı.
Kentsel dönüşüm ile tamir edilecek ve güçlendirilecek.
Planlara göre, onlarca öncü depremin zayıflatmasının ardından, 15 Temmuz ana depremi ile yıkılacaktı.
Elbette artçıları da sürecekti ama 15 Temmuz ana depremi Modern Türkiye’yi ortadan kaldıracak, Türk Milletini de belki 100 belki de 1000 yıl süre ile mağara dönemine sokacaktı.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a takıldılar.
Neden takıldılar?
Bu sorunun cevabı, Ahmet Haşim’in 120 yıl önce yazdıklarında gizli olabilir.
Büyük şairimiz Ahmet Haşim’in kaleminden
Anadolu’yu ve Anadolu insanını anlatan aşağıdaki satırları dikkatle okuyalım ve bugünün karşılaştırmasını yeniden yapalım:
“Ankara’da Alman imparatorunun, Anadolu hastalıklarını incelemek üzere gönderdiği bir tıp heyetinin bazı yüksek rütbeli üyeleri ile görüştüm.
Bu komutanlar anlamışlar ki, Anadolu Türklerinin karınları kurtlarla yüklü ve kanları bu kurtların salgıladığı parazitlerle dolu bulunuyor.
Cinsi yakın bir yok olma ile tehditeden bu halin sebebi nedir bilir misin?
Beslenme eksikliği.
Her ne kadar garip görünse de Anadolu Türkleri henüz ekmek yapımından bile habersizdir.
Yedikleri mayasız bir yufkadır ki ne olduğunu yiyenlerin midesine bir sormalı.
İstisnasız nakil vasıtaları olan kağnı, hiç şüphe yok ki taş devri icatlarındandır.
Kağnı bir araba değil fakat hayvana yapışıp onun kanını ve canını emen bir canavardır.
Evlerine gelince, onlar da öyle. Duvarlar yontulmamış alelade taşların, çalı çırpının, leylek yuvasında olduğu gibi gelişigüzel dizilmesinden hasıl olmuştur.
Anadolu külliyen temizlikten mahrumdur. Sakallı Celal’in dediği gibi en nefis icatları olan yoğurt bile pislik mahsulünden başka bir şey değildir. Anadolu hemen baştan başa frengilidir. Anadoluluların güzelliği de bozulmuştur.
Bir köy, bir kasaba veya bir şehrin kalabalığına bakılsa, topluca o kadar topal ve topalların o kadar muhtelif çeşidi görülür ki insan kendini eşyanın şeklini bozan dışbükey bir camla etrafa bakıyorum sanır”.
Buna benzer hikâye ve tasvirleri, dönemin yazar ve aydınları tarafından kaleme alınmış birçok kitapta okumak mümkündür.
Bu hikâyelerin acıklı acıklı tasvir ettiği perişan durumdaki insanımız, yüz yıl sonra dünyanın dört bir tarafında, -50 dereceden +50 dereceye değişen iklim coğrafyalarında, çok farklı kültür iklimlerinde projeler üstlenmiş ve mühendislik literatürüne dünyanın bu alanda ikinci büyük ülkesi olarak adını yazdırmıştır.
Bu metni daha önce belgeselini hazırladığım Nafia adlı projenin kitabından aldım.
Kemalist felsefenin Türk halkını nereden nereye taşıdığının en güncel kanıtı olarak insanlar izlesin istedim.
Bu çalışmanın ardından, daha iyisi gelene kadar Kemalist Türkiye, La Turquie Kemaliste, devam edecek, ömrü uzun olacaktır.
Türk Milleti yaşadıkça, çağdaşlığın temelini atan Kemalizm de yaşayacaktır.
Çok Okunanlar

Gelinim Mutfakta 12 Haziran Perşembe puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

Zeyrek ailesine anlamlı destek

AKP'nin kalesinde alarm: CHP farkı kapattı

Reyting sonuçları 11 Haziran 2025: Çarşamba günü en çok izlenen yapım ne oldu?

İran-İsrail gerilimi tırmanıyor: Hava sahaları kapatıldı, alarm verildi

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

Wilson Prensipleri ve ‘kuzu postundaki kurt’

'Kurucu Önder' neyi kuruyor?!

BİM 12 Haziran 2025 Aktüel kataloğu yayımlandı! hangi ürünler geliyor?

Kuraklık kapıda değil, evin içinde!