Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,1377
Dolar
Arrow
34,1718
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4305
Altın
Arrow
2937,0000
BIST
Arrow
9.002

Osmanlıyı Kim Yıktı?

Yıllardır Devlet-i Aliyye-Osmanlı’yı kim yıktı diye konuşuruz.

Neden yıkıldı Osmanlı Hanedanlığı?

Suçlu kim?

Aklı başında tarihçiler Osmanlının neden yıkıldığını, nedenleri ile birlikte yıllardır anlatıyor.

Anlayana tabi.

Anlamamakta direnen bazı kısa bacaklılar, kendilerince saçma sapan sebepler üretiyor.  

Yok yahudiler yıktı, yok ingilizler.

İşlerine gelse inkalar yıktı da derler.

Aslında onlar da biliyor, Osmanlının neden yıkıldığını da açık açık söylemek işlerine gelmiyor.

Ben mühendis olduğum için bu işlerden pek anlamam.

Ama okuduğum hikayelerden

Bilimden uzaklaştığı, 

Liyakati esas almadığı, 

Eğitim sistemini güncellemediği, 

Adalet sisteminde menfaatin öne çıktığı,

Değişen Dünya politiğini özümseyemediği gibi sebepler akla yatıyor.

Birinci ve ikinci sanayi devrimini fark etmesine rağmen, sofi bir yapılanmaya girdiğinden, değişen endüstri dinamiklerine entegre olmakta bocaladı.

1750’den sonra elinden geleni yaptıysa da saray entrikaları, çok eşli sistemin getirdiği çok çocuklu köksüz aile yapısı, yıkılışın diğer nedenleri olarak görülebilir.

Tüm bunlar profesyonel tarihçiler tarafından yazılıp çiziliyor.

Bunlarla yetinmek istemeyip de daha derinlere inmek isteyenler için ise, şu kitabı önerebilirim.

Şimdiki Ürdün Kralı Abdullah’ın dedesi Kral Abdullah’ın kitabı.

“Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik”

 Bu kitabı okumamın nedeni, yıllardır Arap akademisyenlerle birlikte yürüttüğüm projeler, yaptığım akademik işler ve derin ahbaplıklar.

Yıllar önce ilk uluslararası destekli projemizi kabul ettirip çil çil yuroları hesaplara aktardığımızda, İngiliz Üniversitelerinde çalışan Arap kökekenli akademisyenlerle çalışmaya başladık.

Yoğun bir tarihsel birliktelik olunca, samimiyet akademik çalışma boyutunu çok aştı haliyle.

Dostluklar daha da sıkı hale geldi.

Geldikçe hikayeler, anılar, akşam sofralarının mezesi oldu.

Pek azı alkol alır, ama masada oturmaktan imtina etmez, aksine bizden daha istekli olurlardı. 

Bizdeki sofiler, içki masasında oturmayı bile haram sayarlar.

Sonradan bir dinin mensubu ve o dinin dilini de bilmeyince her şeyden korkar olmuş müslüman Türkler.

Dilini bilmediğinden, dinin özü yerine hurafelerini kendine rehber edinmiş, kültürel uygulamaları din sanmış.

Neyse esas konudan ayrılmayayım.

Bu masalarda gecenin ilerleyen saatlerinde muhabbet çok koyulaşırdı.

Alkol alan Arap hocaların dilleri çözülür, kafalar ısınınca, daha bir derinlere inilirdi.

Dolayısıyla ben de Arap gözüyle tarihsel olaylara ve Osmanlı’nın yıkılışına bakmak istedim.

Bu kitabı buldum.

Kitapta yazanlar ile kafası kıyak Arap hocaların anlattıkları çok benzerdi.

Sözde gerçek islamı, Arapça bile bilmeyem Türklerden öğrenmek zorunda kalmak çok zorlarına gidiyormuş. Arapça bilmeyen Türkler, Kuran’ ı ve dini vecibeleri öğretmeye kalkmış Araplara.

Yani Arap olan öz dedesinin indirdiği dini, daha önce yazılı bir din geleneği olmayan Türklerden öğrenmek sinir bozucu olmuş.

Bir de halifeliği kaptırıp üstüne sopa yeyince, isyan etmekten başka çare kalmamış.

Ciddi bir öfke ve kin birikmiş Arap ahalisinde. 400 yıl çölde yaşamak, limanlara ulaşamamak dengelerini bozmuş.

Ta ki petrol işin içine girip İngilizler tarafından dikkate alınıncaya kadar.

Almanların da Osmanlıyla birlikte tehlikeyi görüp, bertaraf etmek için yaptığı Hicaz Demiryolu çare olmamış.

Son iki yüzyıllık duraklama ve ardından gelen çürüme ile Arap isyanları bölgeden çekilmemize neden olmuş.

Şimdilerde kaynayan Arap coğrafyasında olanlara bakarken, tarihsel gerçekleri çarpıtmadan değerlendirmek ve kuzen-kardeş-Yakup-İskah-İbrahim kavgasına karışmamak başımızın belaya girmesini engeller.

Arapların, Osmanlı himayesinde çöllerde yaşadığı son 400 yılın öfkesini geçmiş sananlar çok yanlış yapar.

Karşılarında eski Araplar da yoktur artık.

Batı üniversitelerinde eğitim almış, evrime direnmeyi bırakmış ve Atatürk’ü örnek almış yeni bir millet var.

Hayatında masalarda kafasını ısıtmamış, efkarlanıp Arap bölgelerine yakılmış türkleri bir kere bile olsun mırıldamamış ve gözünden yaş gelmemişlere duyurulur.