Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Tanrım Beni BAŞKAN Yarat

Bugün teknik olmasa da içinde bio-teknik barındıran bir yazı hazırladım.

Bu arada yazının başlığının Yavuz Saltık abimizin kitabından aşırma olduğunu hemen not edelim.

Ben henüz üyesi değilim ama “Trabzon Fikir Klubü” gibi dünyada pek eşi benzeri olmayan bir oluşumun fitilini ateşleyen bir abimiz. 

İkimizde eğitimimizin önemli bir bölümünü Anadolu Üniversitesinde tamamlamışız. 

O yüzden belki affeder, yazdığı kitabın başlığını aşırdığım için.

Belediye seçimleri için son düzlüğe girilmek üzere.

Sayılarını bilmediğim kadar başkan adayı var.

Seçimlerle ilgim sadece ”KENTSEL DÖNÜŞÜM” denilen aslında “KENTSEL İFLASTAN” başka bir şey olmayan konuda başkan adaylarını elimden geldiğince uyarmak.

Bu konuda birkaç yazı yazdım ama Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu Hoca’dan başkası pek dikkate almamış görünüyor.

Mikdat Hoca da, çürük olduğu söylenen bir milyon konutun yıkılıp yeniden inşa edilmesinin saçma ve imkansız olduğunu söylemiş. 

Tamirinin yapılıp, molozların arasında ölmeyecek hale getirilmesinin “mühendislik ve ekonomi” açısından mantıklı olacağını belirtmiş.

Benim gibi sıradan birini dikkate almayacakları aşikar da, belki şöhret sahibi Mikdat Hoca’yı dikkate alırlar.

Neyse gelelim esas konumuza.

Başkanlık için yarış kızışıyor.

Alıcısı en çok olan kentsel dönüşüm üzerine mantıksız algoritmalar kuruluyor.

Diğer vaatlere hiç girmiyorum, çoğunun gerçekleşmesi zor.

İnsan hareketliliğin gelecek on yılda 3-4 kat azalacağı, araçların küçüleceği, hayatın da başka bir forma evirileceği bir dönemde, geri dönüş maliyeti 50 yıl alacak olan metro projelerini ve geleneksel rant projelerini desteklemiyorum.

Ama başkan adayları bunu dediğinde, anasından doğduğuna pişman edecekleri için, “metro da metro”, “asfalt ta asfalt” diyorlar.

Dolayısıyla söylenenlere, reklamlara, vaatlere bakmayın.

Adayların otobiyografisini okuyun,

Topolojisine ve yüz hatlarına bakın,

En iyi dans edeni not edin,

En iyi dans eden, en zeki olandır,

Böylelikle, 

Kimin size, kimin başkasına, hizmet edeceğini kolaylıkla anlarsınız.

Kimin şehrinize, kimin de yandaşlara kaynak aktaracağını anlarsınız.

Kısa bir örnek ile yazıyı sonlandırayım.

Balık haline vardığınızda, benzer olan çupraların fiyatları arasındaki anormal farkı görünce merak edip sorarsanız,

Ucuzunun ” havuzda yetiştirme” “çiftlik üretimi” olduğunu görürsünüz.

Tadı istenildiği gibi de olmayınca, doğalına göre fiyatı epeyce ucuz oluyor.

Denizde yani doğal ortamında “vuruşarak” büyüyen çupra, yaşamını devam ettirmek için hem kendinden büyük avcı balıklardan kaçar, hem de beslenmek için av peşinde koşar ve avı için savaşır.

Epey de sopa yer.

Ölüm riski de barındırır bu yaşam savaşı.

Bu ortamda yetişen çupranın omurgası, dişleri ve çenesi daha güçlü olur, 

Yüzgeç ve kuyrukları daha kıvrak olur.

İskelet yapısı dinamik bir hal alır

Su içinde aldığı yola ve hıza da hayran bırakır.

Kıvrak olur.

Bu çaba, çupranın protein yapısını da etkiler ve daha lezzetli ve besleyici olur.

“Çiftlik Çuprasında” bu özelliklerin hiçbiri bulunmaz.

“İç güveyisinden” beter bir haldedir.

Yatağın ve yemeğin hazır olduğu, sınav sorularının yatsıdan sonra servis edildiği, izdivacın katalogdan yapıldığı, memurluğun ve üst düzey bürokratlığın garanti olduğu ortamlarda büyüyenler için yukardaki melekelerin gelişmesi mümkün değildir.

“Homosapiens” kendi başına başardığı, “Barınma, Beslenme, Üreme ve Korunma” kabiliyeti ve “Bilge İnsan” olma özelliği, başkaları tarafından emeksiz ama karşılıksız olmamakla birlikte sağlanır.

“Çalıştık, Ürettik, Kazandık, Bugün de Doyduk Yarına Allah Kerim” demeyip, tükenmeyen “Çorba Kazanının” başında bekleyenler;

Yani, “Ekmek elden su gölden” yetişenlerin, toplumun geleceği açısından pek bir fayda sağlamayacağı aşikardır.

Başkanın “Doğalını mı yoksa Çiftliğini imi?

Oyunuzu ona göre kullanın.