Türk dizileri, dünya genelinde isminden söz ettiriyor.
Özellikle Osmanlı bakiyesi topraklarda ilgiyle izleniyor.
Komşu ülkelerin gençleri, neredeyse hatasız Türkçe konuşuyor.
Amerikalıların özellikle Soğuk Savaş döneminde sinema sanatını emperyal bir enstrüman olarak kullanması gibi, Türkler de bu aracı kullanmaya başladı. Türkçenin yayılmasıyla birlikte kültürel etkinin kapsamı da genişledi. Tabii ki bunu sürekli hale getirmek esas hedef; fakat hiç kolay değil.
Amerikan ve İngiliz yapımlarında gördüğümüz gibi, güncel olayların senaryoya ve ekrana aktarılması, sürekliliğin en önemli basamağı. Hintlilerin ilgi çeken aksanlarını ya da bizdeki Kapıcı Seyit benzeri Pakistanlı uyanıkları ekrana taşıyan ingiliz sinemacılar, etki alanlarını logaritmik olarak genişletiyor. Amerikalılar da benzer yöntemlere ezelden başvuruyor.
1970’lerde Türk sineması da buna benzer atraksiyonlar yapmıştı. “Arap Bacı”, kıvırcık saçlı uşak, koca popolu aşçı yamağı bunlardan bazılarıydı. Esmeray ise efsane bir müzisyen.
Son 15 yılda ülkemize gelen göçlerin de artık sinemaya uyarlanma zamanı geldi.
Nitekim, benden iyi Türkçe konuşan milyonlarca sığınmacı çocuğu büyüdü; hem sosyal hem de ticari hayata dahil oldu.
Pek de dönecek gibi görünmüyorlar; tabii enflasyon canavarına yem olmazsalar.
Hem dizilerde hem de sinema yapımlarında kültürel etkimizi artırmak istiyorsak, son 15 yılın dramatik ve trajik hikâyelerini de işlemek, senaryolara güç katacaktır.
Böylece, göçlerin yarattığı hem ekonomik hem de sosyal ağırlık ile yorgun düşen Türkiye, bir nebze olsun nefes alır.
Çok Okunanlar
Üsteğmen Ali Kablan silah kazasında hayatını kaybetti
Hande Erçel ile Hakan Sabancı ayrılığının perde arkası
İstanbul'un ilçe sayısı artıyor: Mahalle isimleri bile belli oldu
‘Makul'ünü kaybeden ülke!..
AKP'nin kalesinden Erdoğan'a kötü haber!
MasterChef Türkiye 2025'in şampiyonu belli oldu!
5 partinin seçmeni de en düşük emekli maaşı için aynı rakamı verdi
Latife Hanım’ın evrak-ı metrukesi
Bayılan kız metrobüsün önüne düştü
Asgari ücret için konuşulması gerekenler