Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Yandım Ali

Bir iş adamını futbol sahnesinde ilk kez görmüyoruz.

Ama Ali Koç, kendi tarzıyla bir ilkti.

Genç, yakışıklı, karizmatik, eğitimli.

Ülkenin en sevilen işadamınım torunuydu ki genelde pek sevilmezler.

Babasının halkla bağı yoktu. Cömertti ama mesafeliydi.

Dedesi ise cimriydi ya da tutumlu diyelim nazikçe, fakat sempatikti; özellikle de Ankara ağzıyla konuştuğu için halkın gönlünde yer etmişti.

Ali Koç’un babası ise İstanbul ağzıyla konuşuyordu.

Her ne kadar “yalı çocuğu” yakıştırmaları yapılsa da, Ali Koç’un tavırları sokak çocuğu samimiyetindeydi.

Bu yüzden sevildi.

Pozlarını Londra’dan değil, Bahçeli’nin ofisinden vermesi taraftara ve halka yakınlaşmasını sağladı ki ileri gidilince ters tepti.

Ama asıl mesele burada bitmedi.

“Patron oğlu” algısını iyi yönetemedi.

Etrafındakilere Arçelik’teki bir çalışan gibi davrandı.

Ve en kritik hatayı yaptı: Futbolun doğasını anlamış insanları değil, şirketlerinde görev yapan, üç dil bilen, Avrupa görmüş  papyonlu profesyonelleri dinledi.

Onlar belki iş dünyasında başarılıydı ama futboldan anlamıyorlardı.

Ali Koç, futbolu yönetmeyi de bir şirket yönetmek gibi sandı.

Oysa futbol başka bir dünyaydı.

Kibrini de yönetemedi.

Türk ordusunu çökerten ama Fenerbahçe duvarına toslayan FETÖ’ye karşı dimdik duran Aziz Başkan’a bile ileri geri konuştu.

Yoğurtçu skandalını saymıyorum bile…

Kısacası, Ali Koç’un başarısızlığının en büyük sebebi; futboldan anlayanların yerine, “kariyerli ve alafranga” profesyonelleri dinlemesi oldu.

Dil bilmek, Avrupa görmek, iyi eğitim almak… Futbolda tek başına hiçbir şey ifade etmiyordu.

Cumhuriyetin takımı, yüz yıllık Fenerbahçe’nin kodlarını tam çözemedi, taraftarını hafife aldı.

Kim büyük kimden daha  gördü.