Sezonun son yarışı her zaman bir hesaplaşmadır; sadece pist üstünde değil, takımların kendi içlerinde de. Yas Marina’nın loş ışıkları altında 2025 sezonu kapanırken, padokta dolaşan en büyük soru yine aynıydı: “Bu pist gerçekten yarışmayı mı, yoksa görselliği mi ödüllendiriyor?”
Bu yılın cevabı belki de ikisinden birazıydı. Ancak net olan bir şey vardı: Sezonun bütün hikâyelerini içinde barındıran, pilotların karakterini ortaya seren ve takımların gelişim yönünü açık eden bir final izledik.
Işıklar söndüğü anda yaşanan ilk 300 metre, pilotların nasıl bir ruh hâliyle piste geldiğini özetliyordu. Verstappen yine satranç ustası gibi; boşlukları önceden gördü, risk almadan maksimum verim çıkardı. Aşırı agresif bir kalkış savunması ve meyvesini verdi.
Leclerc, karakteristik olarak agresif frenajlarıyla ilk viraja damgasını vurdu. Arka tarafı hafif kaydırıp kontrollü bir blokajla aracı döndürmesi, Ferrari’nin hâlâ onun stiline tam uyum sağlayamadığının en net göstergesiydi.
Hamilton ise startta şaşırtıcı derecede kararlıydı. Ferrari’nin nazlı burnuna rağmen, “frenle viraja taşıma” tekniğini ısrarla uyguladı ve ilk turun karmaşasında adeta tecrübesiyle boşluk yarattı. Ancak araç, bu çabayı karşılamakta yine gecikti. Ferrari mühendisleri kendini sorgulamalı böyle bir pilota sahipsin ama geri bildirimleri araca yansıtamıyorsun.
Abu Dhabi’nin üçüncü sektörü yine yarışın kaderini belirledi. 2025 lastikleri hâlâ pilotların tam anlamıyla çözmediği bir denklem. İç omuzdaki aşınmanın yarış temposunu nasıl bozduğunu özellikle Mercedes’te açıkça gördük. Hamilton’ın orta stintlardaki onboard görüntülerinde ufak karşı ataklar, fren–gaz geçişlerindeki kararsızlık ve aracın arka tarafının her viraj girişinde istemsiz salınımları dikkat çekti.
Ferrari cephesinde Leclerc’in temposu güçlüydü ancak araç, pilotunun istediği çizgiye girmekte hâlâ tereddütlü. Bu sezon boyunca tekrarlanan bir tema: Leclerc hızlı,
Ferrari ise arkasından yetişmeye çalışan bir makine gibi. McLaren ise orta bölümde resmen ders verdi. Ne lastikleri fazla zorladılar ne de stratejik olarak güvenli bölgeden ayrıldılar. Yarış temposu bir ritim tutturduğunda, pilotun sadece uygulayıcı değil, müzisyen gibi davranması gerekir; Norris tam olarak bunu yaptı.
Modern Formula 1’de strateji artık pit duvarıyla sınırlı değil. ERS yönetimi, lastik sıcaklıkları, hava akışı manipülasyonu ve tur zamanlamaları tek bir bütünün parçası. Abu Dhabi’de bu durum daha da keskinleşti. Hamilton ikinci stintte Verstappen’i kovalamaya çalışırken ERS kullanımını bir cerrah titizliğiyle yönetti. Ancak Red Bull’un genel paket üstünlüğü, bu farkı kapatmak için yeterli alan bırakmadı.
Ferrari’nin stratejisi kağıt üzerinde mantıklıydı fakat aracın dans eden arka tarafı, Leclerc’in atak yapmasını engelledi. McLaren ise stratejiyi, “risk almadan maksimum verim” prensibinde tuttu ve sezon boyunca olduğu gibi yine doğru yaptı.
Perez’in istikrarı burada ayrıca not edilmeli. Yarış boyunca çizgiden çıkmadı, lastik yönetiminde hatasız bir tablo çizdi ve takımına kritik puanlar getirdi.
Yarışın son 15 turu hem pilotluğun hem mühendisliğin sınandığı gerçek bir güç testiydi. Verstappen bu bölümde temposunu neredeyse otomatik pilot gibi koruyarak farkı açtı. Hamilton’ın attığı temiz tur zamanları, araç limitinin çok üzerinde bir çaba içeriyordu; pilot hâlâ şampiyonluk seviyesinde ama araç ona aynı cevabı veremiyor.
Leclerc üçüncülüğü garantilediği an itibarıyla risk almayı bırakmış gibi görünse de, her tur zamanında aracın limitlerini zorladığı açıktı. Ferrari’nin kısa vadede çözmesi gereken konu tam da bu: Hızlı bir pilotun hızını taşıyabilecek bir arka taraf.
Orta grubun mücadelesi ise sezonun ne kadar sıkışık geçtiğinin bir özeti gibiydi. McLaren, Aston Martin ve Mercedes arasında yaşanan tur zamanı savaşları, artık “orta sıra” diye bir kavramın kalmadığını gösteriyor.
Verstappen podyumda kupayı kaldırırken herkesin aklında şu vardı: Bazı pilotlar dönem kapatmaz… sadece yarıştıkları her turla o dönemi yeniden inşa ederler.
Hamilton’ın yüzündeki kararlı ifade, yarış galibiyetinden çok daha fazlasını anlatıyordu: “Ben hâlâ buradayım ve doğru araçla tablo tamamen değişir.”
Leclerc ise hızını gösterebildiği bir sezonda, aracın tutarsızlığından ötürü yine hak ettiği galibiyet sayısının gerisinde kaldı. Ferrari’nin çözmesi gereken denklem, tam olarak buradan başlıyor.
Bu yarış, bir sezon finalinden çok daha fazlasıydı. Takımların güçlü ve zayıf yanlarını, pilotların gelişim eğrisini ve yeni dönemin teknik gerekliliklerini açıkça ortaya koydu.
2026 düzenlemeleri öncesinde her takım, bu yarıştan çıkaracağı derslerle yeni bir sayfa açacak. Bazıları için umut, bazıları için uyarı niteliğinde bir yarıştı.
Abu Dhabi yine fotojenik bir final sundu ama bu kez görsellik kadar teknik ve psikolojik savaş da ön plandaydı. 2025 sezonu böylece noktalanırken, asıl hikâye 2026’da yeniden yazılacak. Umarım ki FIA artık güvenlik ve çevrecilik adına yaptığı saçma regülasyonlardan kurtularak yarış ruhunu kurtaracak. 1990 araçlarına bile karbonmonoksit salınımı sıfıra yakın yakıtlarla çalışabilecek teknoloji entegre edildi Sebastian Vettel bunu kanıtladı bizlere, yağmurlu yarışlar ve bol geçişleri umarım görürüz artık.
Çok Okunanlar
Özgür Özel'in masasındaki ankette beklenmeyen sonuç
Memleketin kaderi kimin elinde?
Kulüp başkanları beraberlik için anlaşmış!
Danla Bilic’in 5. ameliyatından çıkan madde şoke etti
Özgür Özel, İBB soruşturması üzerinden AKP’lilere Akın Gürlek uyarısı yaptı
Hablemitoğlu suikastı davası: Yeni savcıdan yeni mütalaa mı?!
İsmiyle müsemma bir Türk aydını, Mümtaz Soysal
Devrim Partisi kuruldu: Kurucularının büyük çoğunluğu gençler…
Hablemitoğlu davasında şok iddia: Savcı FETÖ’nün Kayseri imamı
Mert Hakan Yandaş’ın hesap trafiğinde dikkat çeken detaylar