Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,6592
Dolar
Arrow
38,4267
İngiliz Sterlini
Arrow
51,1731
Altın
Arrow
4100,0000
BIST
Arrow
9.419

Gıdada dayanılmaz pahalılığın kök nedenleri üzerine

Kentlerde yaşamakta olan insanlarımız yeterli gıdaya ulaşamıyor, çünkü gıda fiyatlarında olağanüstü artışlar söz konusu.

Gıda fiyatlarında Nisan 2020’ye göre yıllık olarak yüzde 29,7 oranında artış var.

2025 Nisan ayında, geçen yılın nisan ayına göre; ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 24,1; et-balık fiyatlarında yüzde 16,5; süt, süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 34,4 oranında artış oldu.

Yağ fiyatları yüzde 38,4; meyve fiyatları yüzde 20,4; sebze fiyatları ise yüzde 54,8 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 30,1; diğer gıda fiyatları ise yüzde 15,8 oranında zamlandı.

Neden gıda fiyatlarında artış var? Dilerseniz kimilerimizin yeterince bilmediği kök nedenlerini sıralayalım:

ÇİFTÇİLER YAŞLANIYOR, TARIMDAN KOPUYOR 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne göre:

Tarım sektöründe çalışan nüfusumuz her geçen yıl biraz daha yaşlanıyor.

2024 yılı itibarıyla çiftçilerimizin yaş ortalaması 59’a yükseldi. Yaş ortalaması erkeklerde 58, kadınlarda 61.

18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı ise sadece yüzde 5. Bu durum, gençlerimizin tarımsal üretimden ve kırsal yaşamdan hızla uzaklaştığını gösteriyor.

Kırsal nüfusumuz, ekonomik, sosyal ve eğitim olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle her geçen yıl azalıyor.

Evlenme çağına gelen gençlerimiz, kentlerde asgari ücretle çalışmayı, köyünde çiftçilik yapmaya tercih eder hale geldi.

Son on yıllık süreç içinde iki milyondan fazla insan tarımı bırakarak kente göç etti.

TARIMSAL ÜRETİMDE MALİYET ENFLASYONU VAR 

Tarımsal girdilerin fiyatları giderek artıyor.

Mazot fiyatı son 1 yılda yüzde 105 arttı. Hasat zamanında mazota her gün zam geliyor.

Mart 2023’ten bu yana gübre fiyatı yüzde 20 ile 35 arasında değişen oranlarda yükseldi.

Zirai ilaç yüzde 56,6, elektrik yüzde 2,1 arttı.

Besi yemi fiyatında yüzde 43,7; süt yeminde yüzde 44,8 artış oldu.

Çiftçiye verilen mazot ve gübre desteği yetmediği gibi, tarımsal ilaç ve elektrikteki aşırı artışlardan dolayı maliyetler arttı.

Buna karşılık açıklanan taban fiyatları yeterli olmadı. Üstelik çiftçinin ürettiği ürünlerin de her gün fiyatı düşüyor.

TARIMSAL KİT'LER ÖZELLEŞTİRİLDİ

Çiftçileri belli ölçülerde yerli ve yabancı tekellere karşı korumakla görevli tarımsal KİT’ler özelleştirildi.

Örneğin: SEK, YEMSAN, TÜGSAŞ, İGSAŞ, TEKEL, KHGM ve TZDK özelleştirilerek tasfiye edildi.

TKK özerkleştirildi. DSİ özel bütçeli kuruluş hâline dönüştürüldü. EBK, ESK’ya dönüştürülerek işlevsiz duruma getirildi.

TMO işlevinden uzaklaştırıldı. Ziraat Bankası özelleştirilme sürecine girdi. TİGEM’lerin kimileri elden çıkarıldı.

ÇAYKUR özelleştirme sürecine alındı.

ÇİFTÇİLERİN EKONOMİK ÖRGÜTLENMESİNDE GÜÇSÜZLÜK EGEMEN OLDU 

Örgütlerin teknik ve ekonomik etkinlik alanları çatıştırıldı ve gereksiz sürtüşmeler ortaya çıkarıldı.

Örgütlerin ekonomi politikası oluşturmada etkinlikleri oldukça sınırlı kaldı.

Ekonomik örgütlenmede kooperatiflerin payı oldukça düştü. Güçsüzlük, yetiştiricileri yabancı + yerli tekellerin egemenliğine mahkûm etti.

ÇİFTÇİLER PAZARLAMA KANALLARINDA İŞLEVSİZ BIRAKILDI 

Ekonomik örgütlenmede çiftçiler örgütsüz olunca, pazarlamada çok sayıda aracı piyasaya egemen oldu.

Üretici örgütleri, işledikleri ürünleri aracılarla tüketicilere ulaştırıyor.

Üretici eline geçen ürün fiyatları reel olarak geriledi.

Tüketicinin ödediği bedelin ancak yarısına yakını üreticiye aktarıldı.

TARIMSAL DESTEKLEMELER YETERSİZ OLDU VE HEDEF KİTLEYE ULAŞTIRILAMADI 

Tarım Kanunu’nda taahhüt edilen yüzde 1’lik tarımsal destek gerçekleştirilmedi.

Destekleme fiyatları, üretim maliyetlerinin altında bırakıldı.

Tarımsal desteklemelere milli gelirden ayrılan pay Türkiye’de 2005’te yüzde 0,8 iken, bu oran 2024’te yüzde 0,2’ye (91,5 milyar TL) düştü.

Çoğumuz bilmez; bu oran, liberal ekonominin egemen olduğu Avrupa Birliği’nde yüzde 20, ABD’de yüzde 12, Kanada’da ise yüzde 9’dur.

Üstelik yetersiz desteklemeler, aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine, şirket temelli dev tarımsal işletmelere yönlendirildi.

Ve Sonuç

Artan nüfusa karşılık tarımsal üretimin artmaması,

Yetiştiricilerin üretim ve pazarlamada yabancı + yerli tekellerin egemenliğine mahkûm edilmesi,

Gıdada fiyat istikrarsızlığının oluşması ve çalışanlar ile emeklilerin ücretlerinin enflasyonun çok altında kalması gibi nedenlerle;

GIDADA DAYANILMAZ PAHALILIK ORTAYA ÇIKTI.