Bölücü terör örgütü PKK, 30 tane silah yaktı. Karşılığında TBMM’de yeni “çözüm süreci” için komisyon kurulması tavizi verildi.
Hani eski Bahçeli’nin, “TBMM ihanete ortak edilmeye çalışılacaktır... Sözde Kürt sorununun çözüm adresi olarak siyaset ve TBMM’nin gösterilmesi, millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır... Bebek katillerini meşru görmek, bunlarla görüşme, konuşma, anlaşma şartlarını tesis etmeyi hedeflemek zulümdür, zillettir, Türkiye husumetidir... Bölücü terörün taleplerini tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaygınlaştırmaya çalışmak, PKK’nın bunların tümünün sözcüsü ve temsilcisi olduğu anlamına gelecektir.” dediği mekanizma!..
Hiçbir hukuki dayanağı olmadan kurulan bu komisyonuna AKP, “terörsüz Türkiye”, MHP önce “kardeşlik ve dayanışma”, sonra da “milli birlik ve dayanışma” adını koydu.
CHP’nin uygun gördüğü ismi ise henüz bilmiyoruz.
İlk trajik olay şu ki; DEM’liler, “terörsüz Türkiye”ye “şiddetle” itiraz etti. “Geçmişin kavramları ve sürekli kriminal bir aklın eseri olan yaklaşım” imiş. Bunun yerine, teröristbaşının sloganından hareketle “barış ve demokratik toplum” adını önerdi.
Türkçesi; adamlar 40 yıldır işlenen cinayetleri “terör” saymıyor... Ya ne? “özgürlük mücadelesi”!..
Besbelli komisyon eliyle teröristbaşı, PKK ve DEM’in talepleri gündeme taşınacak. Öyleyse, “PKK’yla kardeşlik ve dayanışma” dense daha uygun olmaz mı?
İkinci trajik olay; AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, komisyonun çalışmalarının basına kapalı olacağını açıkladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Güler’e “Hadsizlik etmiş. Bu komisyonun nasıl çalışacağına bu komisyonun üyeleri yapacağı ilk toplantıda karar verecek.” diyedursun; DEM Grup Başkanvekili ve komisyon üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit, komisyon çalışmalarının basına tamamen kapalı olmayacağını, “böyle bir mutabakat olduğunu” söyledi.
AKP-DEM’in nasıl da kapalı devre çalıştığı en baştan ortada.
Oysa komisyonun kurulması için canhıraş bir gayret gösteren TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “komisyonun şeffaflık içinde çalışacağını” iddia etmişti!..
KOMİSYON BAŞKA NE PİŞİRECEK?
Meclis Başkanı ve medyaya göre, “Komisyon, “PKK’nın silah bırakması sürecine ilişkin yasa” hazırlayacakmış... Bu kapsamda “örgüt üyeliği suçlaması düşürülüp soruşturma ve kovuşturmalar kaldırılacak”, “teröristbaşına umut hakkı ve ev hapsi” ele alınacakmış... Ayrıca “silah bırakan ve Türkiye’ye dönen PKK’lıların eğitimi, iş hayatı ve askerlikleri başta olmak üzere toplumsal entegrasyonu” için öneri paketi hazırlanacakmış.
Bu kadarcık mı?!
DEM ve CHP’nin “illa da Kürt sorunu” söylemleri bir yana Erdoğan, “İşte ilk adım olarak TBMM’de bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız... Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz... Şunu herkes bilsin ki, artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.” dememiş miydi?
KURTULMUŞ- ÖCALAN KESİŞMELERİ
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a dönelim. Birkaç gün önce Cenevre-Türkiye yolunda şu veciz açıklamaları yaptı:
“Yüz yıllık Cumhuriyet'in 50 yılı terörle geçti. Şimdi tarihi bir fırsat ortaya çıktı... Esas mesele, tam manasıyla bir güven ortamı oluşturabilmek. Bunun için de altın oran; ‘Kürt’ün onuru, Türk’ün gururu’. Kürt yurttaşlarımızın, herkesin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu güveniyle, böyle bir hissiyat içerisinde süreci sahiplenmelerini; Türk yurttaşlarımızın da ‘Bölünmüyoruz, parçalanmıyoruz, tam aksine, bu konuda bir tehdit teşkil eden örgüt tasfiye ediliyor.’ hissiyatı içinde süreci sahiplenmelerini arzu ediyoruz.”
Sürecin “bir devlet ve millet politikası” olduğunu ve “Anayasa çalışmasıyla terörsüz Türkiye çalışmalarının hiçbir irtibatı bulunmadığını” savunan Kurtulmuş, şunları da kaydetti:
“Ama anayasanın konuşulması siyasi iklim meselesi. Benim şahsi kanaatim, Türkiye’nin 12 Eylül anayasasından artık kurtulması gerektiğidir. Evet, maddeleri değişmiş olabilir, ama burada saklı olan darbeci ruh, anayasanın metinleri içerisinde toplanmıştır. Ama nasıl bir anayasa olacak? Sivil, özgürlükçü, kapsayıcı, kuşatıcı, demokratik bir anayasa olacak. Çağın problemlerine, milletin ihtiyaçlarına cevap verecek bir anayasa olacak. İnşallah Türkiye bunu yapar diye düşünüyorum.”
Numan Kurtulmuş 2023’te TBMM Başkanı olduğunda “yeni anayasa” çağrısıyla işbaşı yapınca yazmıştık, yeniden hatırlatalım.
İmralı’daki terörirstbaşı Ocak 2013’te HDP heyetine o vakitler AKP’nin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Kurtulmuş hakkında şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Aslında Anayasa konusunda kurucu bir meclis olmak durumundaydı. Mevcut çalışma sonuç alıcı olmadı. Daha sonra Numan Kurtulmuş ve Osman Can cephesinden Anayasa Kurucu Konvansiyonu şeklinde ele alınabilir... Kürt realitesi parlamento tarafından kabul edilmeden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda 1921 Anayasasını ve yirmi maddelik Kürt reformu tasarısını esas alabilirsiniz.”
Kurtulmuş’un bu değerlendirmeye cevabı, “İmralı’da ne konuşuluyor, ne ediliyor bunların hiçbirisini bilmiyoruz. Sadece ilgili olan devlet görevlilerinin, kamu görevlilerinin yürütmüş olduğu süreç hakkında bu tür spekülasyonların yapılması fevkalade yanlıştır.” olmuş, ardından ise şöyle konuşmuştu:
“İnşallah Türkiye 2009’da yakalamış olduğu şansı bir kere daha yakalar. Türkiye her türlü provokasyona rağmen 30 küsur senedir devam eden bu terör belasını sonlandırmış olur... Siyasetin vazifesi bu esenlik yurdu haline getirme çabasına her türlü katkıyı sağlamaktır.”
O yazımızda, “Acaba teröristbaşı, Kurtulmuş’ta nasıl bir ışık görmüştü ki, ‘Kurucu Meclis’ anlamına gelen ‘Anayasa Kurucu Konvansiyonu’nda rol almasını ve de ‘Anayasanın Kürt sorunuyla ilgili bölümlerini’ onun yazmasını istemişti? Teröristbaşının dikkatini bunlar mı çekti?” diye sorduktan sonra şunları kaydetmiştik:
- Kurtulmuş’un 2010’da Saadet Partisi’nden ayrılıp kurduğu Halkın Sesi Partisi (HAS Parti)’nin programında, hem yeni anayasa hem “eşit yurttaşlık” vurgulandı...
- 2011’deki “Yeni Siyaset İçin Yeni Anayasa” teklifinde; Memur-Sen’in hazırladığı teklifte yer alan, “Başlangıç bölümü zorunlu değil... Mevcut vatandaşlık tanımı çatı kimlik oluşturmanın çok gerisinde; ‘Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık bağı bulunan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır’ denmeli... Eşit yurttaşlık için ana dilde eğitim anayasal bir hak olarak tasarlanmalı.” gibi öneriler konusunda “ortak görüşlere” sahip olunduğu belirtildi...
- Kurtulmuş, “Kürt açılımı” konusunda, “Tıkanma noktasına gelineceğini en başından söyledim. Çünkü Hükümet’in bir pusulası yoktu... Başbakan olsam, önce devlet adına faili meçhuller için özür dilerdim. Şehit ailelerinden de dilerdim.” dedi... Seçim mitinglerinde Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” sözlerini, “9 yılda hangi adımlar atılmış da Türkiye’de Kürt sorunu kalmamış?” diye eleştirip, “Bu memlekette hiç kimsenin ikinci sınıf vatandaş olmadığı; kimsenin dilinden, dininden, yaşayışından, inançlarından dolayı aşağılanmadığı, Türkün Kürde, Kürdün Araba üstün ya da aşağı olmadığı, Türkiye’de inancını yaşamak isteyenlerin istediği gibi dilediği gibi bir Türkiye kuracaklarını” anlattı...
- AKP’ye geçtikten sonra “çözüm sürecini” savunurken, “Türkiye’ye dikte edilmiş bir süreç değildir... Türkiye’nin milli bir projesidir... Dolayısıyla bu milli bir süreçtir. Bir bölünme süreci değil, Türkiye’nin bütünleşme sürecidir.” dedi ve Dolmabahçe mutabakatını, “Bu 10 madde, zaten yıllardır Türkiye’nin tartıştığı maddeler. Türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili maddeler.” sözleriyle destekledi...
2011’e dair en can alıcı kısım ise şuydu:
“İlköğretim okullarında okutulan andımız başta olmak üzere etnik ayrımcılık oluşturan tüm söylem ve ifadeler kaldırılacak” vaadinin yer aldığı seçim beyannamesini açıklarken aynen şunları söyledi:
“Türk’ün gururunu, Kürtlerin de onurunu zedelemeyecek makul bir program uygulayacağız. Ana dili ana sütü kadar helaldir. Bunun için Anayasal güvence sağlayacağız.”
TERÖRİTBAŞI DA BÖYLE BUYURDU
Şu “onur” meselesiyle ilgili olarak bir de teröristbaşına kulak verelim. 2013-2014’teki açılım-saçılım sürecinde Meclis’te komisyonlar kurulmasını isterken sık sık şu ifadeleri kullanmıştı:
- “Hakiki barışa Türk-Kürt barışı ile gideceğiz. Bu iki toplumun ilişkilerini dinamitlemişler, zehirlemişler. Bunu nasıl aşabiliriz, bunun üzerinde çalışacağız. Bir halkın ulusal onuru ile oynanacak, halk buna tepkisiz kalacak! Öfkeliyim... Biz Kürtleri demokratik bir ünite haline getirmek istiyoruz. Türkiye Anayasasında ve yasalarda bu olmadan barış olmaz.”
- “Bugün artık onurlu bir barışın imkânı her zamankinden daha fazla artmıştır. Ben bu süreç için bugüne kadar üstüme düşeni fazlasıyla yaptım, yapıyorum.”
- “Eğer sağ kalabilirsem kırk yıllık bir savaşın onurlu bir barışı nasıl olacak? Bunları tartışın işte. Ardından bunların demokratik sözleşmeye dair paketi olacak. Tartışma olanakları artmıştır. Bunu stratejik tarafı da benim. Bu yıl olmazsa gelecek yıl anayasaya da yansıyacak. Kaçış yok.”
- “Tabii sayın (Cemil) Çiçek Meclis Başkanı’dır. Bu konularda elinden geleni yapmalı. Nasıl olacaksa işte, kendisinin de bunları Meclise sunması gerekir. Mesela 1921’de Koçgiri’de benzer bir şey var. Parlamento bunları çağırıyor, bir karar alıyor, isyanı bitirin diyor. Gerçi onların süreci biraz farklı devam ediyor, ama bizimki de biraz böyledir. Bir isyanı bitireceğiz. Parlamento karar almadan nasıl olacak? Bizimki de kırk-elli yıllık bir meseledir.”
Ez cümle; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un 14 yıl sonra yine, “Kürt’ün onuru, Türk’ün gururu” deyip, “altın oran” formülünü bulması ne yenidir ne de tesadüf!..
Sormak lâzım; bu ülkede Kürt kökenli vatandaşlarımızın “onur” sorunu mu var? Ancak ve ancak “terörist, bebek katili, bölücü” dendiği için İmralı’dakinin ve adamlarının böyle bir sorunu olabilir!..
Bölücü terör örgütü ve başının Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi konumuna yükseltilmesi, devletin bunları muhatap alması, şehitlerimizin kemiklerinin sızlatılması da 85 milyon insanımızın gururunun çiğnenmesinden başka bir şey değildir!..
Müyesser YILDIZ
3 Ağustos 2025
Çok Okunanlar

Erdoğan'ı tek bir isim geride bırakıyor!

Altın Oran: 'Kürt’ün onuru Türk’ün gururu'!..

Şahane aşk şarkıları: Mustafa Kemal’e aşık kadınlar

Terör örgütü PKK elebaşı Öcalan'ın 28 sayfalık 'İmralı' notları

Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi 'kapatmama' kararı (2008)

Teröristbaşı Öcalan'dan açılım komisyonuna 'uyarı'

Uraloğlu'ndan sonra Şamil Tayyar da erken seçim için tarih verdi!

Sinem Topaloğlu'nun katilinin ilk ifadesi ortaya çıktı

Boşanma aşamasındaki eşini hayattan koparmıştı

Şamil Tayyar'dan gündeme oturacak iddia