Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,4887
Dolar
Arrow
35,3387
İngiliz Sterlini
Arrow
43,7281
Altın
Arrow
3025,0000
BIST
Arrow
9.890

'Bölünerek Büyüme Politikası' işte tam da budur!..

İktidar yazarlarından birisi, Suriye’de Türkiye için öncelikli ve önemli iki konunun, “YPG/PYD terör yapılanmasının tasfiyesi” ile “yeni yönetime şans tanınması” olduğunu belirttikten sonra terör yapılanmasının ortadan kalkması için şu önerilerde bulundu:

“Silahlı unsurların silah bırakması. Suça bulaşmamış olanlarının Suriye'de asayiş sistemine eklemlenmesi. Suçla bağlantılı olanların pişmanlık indiriminden yararlanması. Cezasını çekenlerin günlük hayata uyumunun teşvik edilmesi. Hatta Türkiye'de de PKK terör örgütünün lağvedilmesiyle bağlantılı adımların atılması bu bağlamda düşünülebilir.”

Sadece bu yazar değil, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de, “Öncelikli konumuz PKK/YPG terör örgütünün tasfiyesidir diyerek şunları kaydetti:

“Bunu ABD’li dostlarımıza da açık ve net şekilde ifade ettik. Onların da pozisyonlarını tekrar değerlendirmelerini bekliyoruz. Yeni dönemde Suriye’de PKK/YPG terör örgütü er ya da geç tasfiye edilecek. Bunu hem Suriye’deki yeni yönetim hem de biz istiyoruz. Suriye dışından gelen örgüt mensupları Suriye’yi terk edecek. Suriyeli olanlar silahlarını bırakacak. Bizim ne Irak’ta ne de Suriye’de yaşayan Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz yok. Bizim problemimiz sadece ve sadece teröristlerle”

SEVR/BOP'U ÖNLEME ÖNCELİĞİMİZ YOK MU?

Terör örgütünün tasfiye edilmesinin yanı sıra bir başka öncelikli konumuz yok mu?

Irak gibi Suriye’nin de bölünmesinin, yani Sevr/BOP’un hayata geçirilmesinin önlenmesi gibi.

Bu konularda, Türkiye’nin gidişatında başat rolde gözüken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın görüşlerine de bakalım.

İsrail Suriye’nin ordusunu çökertmemiş gibi, “YPG/PKK’nın kontrolü altındaki bölgeleri yeniden alması gerekir. Şam’da artık yeni bir yönetim var. YPG/PKK sorunu, öncelikle onların sorunu” sözleriyle, terör örgütünün tasfiyesi işini şimdilik Suriye’nin yeni yönetimine havale etti.

Suriye’deki Kürtleri, terör örgütü PKK’dan ayırmak istediklerini belirtirken de “Kürtlerin meşru temsilcileri” gibi bir ifade kullanıp bunların, Suriye Kürtlerinin haklarını Şam’da savunmasını desteklediklerini açıkladı.

Asıl önemlisi; “Suriye'nin kuzeyinde özerk bir bölge veya entitenin Türkiye açısından bir tehdit oluşturup oluşturmayacağı” yönündeki soruya verdiği cevaptı.

Şunları söyledi:

“Sanırım Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz, çünkü bu, Suriyelilerin karar vereceği bir mesele.”

Suriye’nin geleceğine, kimlerin karar vereceği bugünden belli: parayı verenle, yeni anayasayı yazacakların dediği olacak!..

ABD ve Batılı devletlerin himayesinde olan YPG/PKK’nın ne istediği de malûm; federal yapı peşindeler.

PKK SURİYE'DEN ÇIKINCA NEREYE GİDECEKMİŞ?

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın YPG/PKK’nın tasfiye yöntemine ilişkin beklentilerinden hareketle; PKK’nın Kandil’deki teröristbaşlarından Duran Kalkan’ın açıklamasına da bakalım. Şöyle buyurdu:

“Öyle doğrudan bir bağlantımız yoktur. Yani diyelim ki, danışman olarak var. Bazı işler yapan tek tek bireyler olarak yani Suriyeli olmayan Kürtler varsa ve bunlar PKK ile ilişkili oluyorlarsa eğer Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, onların artık kendi alanlarından çıkması için karar alırlarsa, onlar çıkarlar. Hele hele PKK'lılar için hiçbir sorun yok. Silahlarını alır, kuzey Kürdistan'a geçerler. Zaten daha önce de Kuzey Kürdistan'dan silahlarını aldılar. Rojava Kürdistan'a, DAİŞ'e karşı savaşmak, direnmek için geçmişlerdi. Bunu herkesten çok da Tayyip Erdoğan biliyor. Dolayısıyla sorun yok.”

“Kuzey Kürdistan” dediği Türkiye!..

Teröristbaşı Kalkan, Suriye için de şu yönetim modelini önerdi: “Çok farklı etnik, dini ve mezhebi yapı var. Bu çevreleri ancak konfederal sistem birleştirebilir... Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetim deneyimi, bütün Suriye için model oluşturacak bir durum.”

Açılım-saçılım sürecinin “akil insanlarından” Ali Bayramoğlu, Bahçeli’nin açılımından sonra; “Rojava’da Kürtlere farklı bir isim ve statü ile bir alan tanınarak Türkiye’nin bunu kabul etmesi, buna karşılık Kürt hareketinin hem Türkiye içinde hem de dışında silah bırakması gibi bir senaryo gündeme gelebilir.” demişti ya; süreç bu minvalde yürüyor gibi...

YPG’nin adı değişir, bilinen PKK’lılar oradan ayrılır, bunlara otonomi, federasyon her neyse o verilir; yani Suriye için de maksat hasıl olur!..

Peki ebediyen silah bırakırlar mı? “Büyük Kürdistan”ın diğer parçalarının halline kadar ne mümkün!..

MANİDAR ZAMANLAMA: BARZANİ ANKARA'DA

Barzanistan cephesini anlatalım.

Suriye’deki gelişmelerden sonra PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından Murat Karayılan, “Rojava’daki Kürtlerin boşluğa düşmemesi için Kürtler arası güçlü bir birlik oluşturması gerektiğini” belirterek, KDP başta olmak üzere “dört parça Kürdistan’daki” tüm partilerin başkan ve eş başkanlarına “bir platformda birleşme” çağrısında bulundu.

Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani de Şam ile güçlü bir müzakere pozisyonu oluşturulması için “Rojava’daki Kürt tarafların bir araya gelmesini” istedi.

Barzani’nin güdümündeki Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) Sözcüsü Feysel Yusuf, “Kürtlerin ortak tavra sahip olmasını savunuyoruz. Başkan Mesud Barzani’nin gözetiminde 2012’de Erbil’de varılan mutabakata sahip çıkıyoruz.” dedi.

“Kürt-Kürt diyaloğu” başladı.

ENKS, PYD’ye birtakım şartlar koştu. Mazlum Kobani’nin Türkiye’ye, “Biz PKK’lı değiliz”, “Türkiye’ye karşı değiliz” şeklinde güvence vermesi gerektiğini bildirdi.

Bu arada Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkan Yardımcısı ve ENKS Temsilcisi Abdulhakim Beşar, Mesud Barzani’yle görüştükten bir gün sonra, “Federasyon istiyoruz. Suriye’nin geleceği federalizmdir.” açıklaması yaparken Barzani’nin de, “Siz Suriyeli Kürtler bir araya gelin ve Kürt halkının hakları için ne gerekiyorsa ve benden ne yardım istenirse, elimden ne gelirse, yapabilirsem hazırım.” dediğini kaydetti. Beşar, “Uluslararası garantiler aldınız mı?” sorusuna ise şu dikkat çekici cevabı verdi:

“Uluslararası ülkeler, ‘Siz Suriye halkı olarak neye karar verirseniz biz sizinleyiz.’ diyorlar. Uluslararası güçler nezdinde 4 konu çok önemli: demokratik bir Suriye, Kürt halkının hakları, diğer milletlerin korunması ve kadın haklarının korunması. Bunlar özellikle Amerika ve Avrupa Birliği nezdinde vazgeçilmez temellerdir.”

Başını ABD’yle birlikte Fransa’nın çektiği güçlerin yıllardır yaptığı çalışmaları uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Son girişimleri de malum.

Fransa’dan bir heyet Kamışlı’ya gidip ENKS heyetiyle bir araya geldi... Şam’ın yeni yönetimiyle buluşan Fransa ve Almanya Dışişleri Bakanları, “Kuzey Suriye’deki çatışmaların sona ermesi” ve “IŞİD’e karşı birlikte savaştıkları Suriye Demokratik Güçleri’ndeki Kürt ortaklarının güvenlik çıkarlarını koruyan bir çözüm bulunması” gerektiğini söyledi... Fransa Dışişleri Bakanı Jean Noel Barrot, Suriye’deki teröristbaşı Mazlum Kobani ile “Kürtlerin geleceği ve Suriye’nin yeniden yapılandırılması konularında” detaylı bir telefon görüşmesi yapıp, “Fransa’nın müttefiki olan Kürtlerle bir siyasi çözüme varılmalı.” dedi... Son olarak da Kamışlı’da ENKS yetkilileriyle toplantı yapan “Rojava işlerinden sorumlu” ABD Temsilcisi Scott Bowles’ın, “Kürt tarafının birleşerek Suriye’nin geçici hükümetiyle tek ses olarak müzakere etmesi gerektiğini” vurguladığı bildirildi.

Ve dün de Barzanistan’ın Başbakanı Mesrur Barzani Ankara’ya geldiğini, Dışişleri Bakanı Fidan’ın yanı sıra Erdoğan’la görüştüğünü gördük.

Epey manidar bir zamanlama, değil mi?!

SÖZ BAHÇELİ'DE

Barzani-Suriye-Ankara ilişkisinde sözü Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye bırakalım.

Bahçeli; Suriye’de iç savaşın başlayıp Barzani’nin buraya el attığı 2012’de özetle şunları söyledi:

- “Peşmerge reisi Barzani ikisinin de [Erdoğan ve BDP] dostu ve kardeşidir... Peşmerge reisi Barzani’nin, Suriyeli Kürtleri bir araya getirerek toplantı tertip etmesi ve birleşin çağrısında bulunması yanı başımızdaki zaman ayarlı bombanın her an patlayacağını işaret etmektedir.”

- “Suriye’deki vuruşmaya ve iç kavgaya açık tarafgirlik, milli menfaatlerimizi yerle bir etmiş ve bir asırlık Sevr rüyasının uyanmasına zemin hazırlamıştır... Gelişmeler, işin aslında Kürdistan’ın Kürdistan’ın kontrollü inşası konusunda AKP’nin ikna edildiğini göstermektedir.”

- “BOP’un sığ sularında karaya oturan AKP gemisi hızla su almakta, panik ve can havliyle Barzani’den can simidi dilemektedir... Barzani’nin, AKP dış politikasının öznesi ve değişmez faktörü olarak varlığını göstermesi, neresinden bakarsak bakalım çaresizliğin ve acziyetin ilanıyla eşdeğer bir manaya gelmektedir... Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerin peşmerge yönetimiyle konuşulması bu konudaki birinci muhatabın kim olduğunu yeniden teyit etmiştir. Barzani’nin, peşmerge kamplarında militanları eğitip Suriye’ye yönlendirdiği şüphesiz ve herkesin bildiği gerçekler arasındadır. Suriye’deki Kürt grupları Erbil’e toplayıp kısa ve uzun vadeli planlamalara ev sahipliği yapan aynı kişidir. Hatırlanacak olursa, 12 Temmuz tarihinde Barzani öncülüğünde bir araya gelen Suriyeli Kürtler, birlikte hareket etme kararı almış ve bu toplantıda, terör örgütü PKK'nın Suriye yapılanması PYD'nin de yapılan anlaşma gereği Kürtlerden oluşturulan heyete dahil edilmesi kararlaştırılmıştır.”

- “Suriye’nin kuzeyindeki hayalperestler, medya kanalıyla Türkiye’ye konfederasyon teklifinde dahi bulunmaktadır. Bölünerek büyüme politikası işte tam da budur. Önce özerklik, peşi sıra federasyon, takip eden zaman içinde konfederasyon ve en nihayetinde çok uzak olmayan bir zaman aralığında da Kürdistan’ın kurdelesi BOP müdavimleri tarafından kuvvetle muhtemel kesilecektir. BOP’un final sahnesinde Kürdistan ve Barzani’nin, koltuk derdinde olan seyircileri selamlamak için reverans yapacağı şimdiden belirginlik kazanmıştır.”

- “Bu, batının siyaset laboratuarlarında tezgâhlanmış ve sinsice projelendirilmiş yüzyıllık bir tuzaktır. Türk milleti bu doğrultuda kapana kıstırılmak üzeredir.”

Hızlanan gelişmeler karşısında yıllardır sorduğumuz soruyu tekrarlayalım:

Tamam “Teröristan”a hayır da; “İkinci Barzanistan, Kobanistan veya Müslümistan”a ne diyorsunuz?!

Müyesser YILDIZ

8 Ocak 2025