Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Cumhurbaşkanlığı avukatı: 'Vatandaşın peşine düştük, saldırıyoruz gibi bir algı yaratmaya gerek yok'

2010 yılında Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına katılan dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, dokunulmazlıklarla ilgili soruyu şöyle cevaplamıştı:

“Yargıya kurum olarak güveniyorum, ama her yargıca güvenmiyorum. Bize yönelik her türlü hakaret mahkemede ‘ağır eleştiri’ olarak değerlendiriliyor. Milletvekillerimizi gladyatör gibi birilerinin önüne atma niyetinde değiliz… Önce yargı tarafsız olacak... Gırtlağına kadar politize olmuş, ideolojiye bulaşmış hakimler var. HSYK’nın yapısını değiştirmeye çalışıyoruz. Kendisine dokunduğun zaman eğer bu anki HSYK’nın başındaki insanlarda yetki olsaydı, başta Başbakan olmak üzere bakanları teker teker içeri atacaklardı.”

15 yıl sonra Saray havalisinden birilerinin, “suyun ısındı” demesinin ardından içeri atılanlar kervanına Fatih Altaylı da dahil oldu. Üstüne 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılıp tutukluluğunun devamına karar verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianameye göre Altaylı’nın “suçu”; “Cumhurbaşkanına fiili saldırıdan bahisle tehdit”!..

Sanırsınız ki, adamlarıyla birlikte hazırladığı planlar ve saldırı aletleriyle suçüstü yakalanmış. Ama yegâne “delil”; Altaylı’nın YouTube kanalında tek başına yaptığı, Osmanlı tarihinde yaşanmış bazı olaylara ilişkin bir değerlendirme.

Nitekim Altaylı da savunmasında, “Yapmış olduğum konuşmanın Cumhurbaşkanı’nda korku yaratması pek mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı’nda 4 bin personel çalışıyor. Ben yayınımdan sonra ‘Sayın Cumhurbaşkanının programında bir değişiklik olmuş mu?’ diye sordum. Ne benim yayınımdan sonra ne de başka bir zamanda Cumhurbaşkanının programında herhangi bir değişim olmadı... Ben örgüt mensubu değilim, karşınızda duran bir vatandaşım. Cumhurbaşkanını tanıdığınız zaman, İsrail’le kavga etmiş, Mossad’dan korkmamış biridir.” dedi.

Altaylı’ya verilen cezadan çok tutukluluğunun devam kararına kimi AKP’liler bile tepki gösterdi.

Ama özellikle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, sanki başka birilerinin veya bir yerlerin de böyle yetkileri varmış gibi, “kararın ilk derece mahkemesince verildiğini ve tutukluluğun devam edip etmeyeceği konusundaki takdirin tamamen mahkemede olduğunu” vurgulaması pek bir anlamlıydı!..

Yazıya Hüseyin Çelik’in 15 yıl önceki sözleriyle başladık, çünkü dün o da Altaylı kararını eleştirip özetle şunları söyledi:

“Altaylı’nın ifadeleri, gerçek anlamda işleyen bir hukuk devletinde ve sağlam temellere oturmuş bir demokraside tepki çekebilir; fakat asla ceza yargılamasına konu edilemez... Konuşan toplumdan değil, otoritenin baskısı altında suskunlaşan ve içten içe gaz biriktiren toplumdan korkmak lâzım. Gazeteciler ve siyasetçiler, zaman zaman sözün şehvetine kapılarak maksadı ve haddi aşan veya dozu kaçan konuşmalar yapabilirler. Bu durumda muhatapları çıkar gerekli cevapları verir; gerekiyorsa maddi ve manevi tazminat davaları açılır. Demokratik işleyişin doğal mekanizması budur. Ağır konuşsalar bile, muhalif gazeteci ve siyasetçilerin hapse konduğu bir ülke, kontrol ve denge mekanizmalarını yitirmiş demektir.”

Bir Başka Cumhurbaşkanına Hakaret Davasında Yaşananlar

Hüseyin Çelik’in o açıklamayı yaptığı saatlerde Ankara 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir başka “Cumhurbaşkanına hakaret” davası vardı.

Sanık da Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’du.

Dava konusuna gelince; bu yılın başında Gazze’deki soykırım tam gaz sürerken, Türkiye’nin İsrail’le ticari ilişkileri de sorgulanmaya başlandığında Sabri Uzun, şöyle bir paylaşım yaptı:

“Baba, İsrail’e akaryakıt ve çelik gönderdi alkışlandı. Oğlan, İsrail’i protesto etti; alkışlandı. Böyle bir millet, değil demokrasi, Padişah yönetimine lâyıktır. Eğitimsiz toplum böyle olur.”

Hemen ertesi gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla resen soruşturma başlatıldı ve Uzun Ankara’daki evinde gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü.

Bir günlük gözaltının ardından Savcılık, söz konusu paylaşımın “Cumhurbaşkanının şeref, onur ve saygınlığını rencide edici nitelikte olduğunu” belirterek, Uzun’un tutuklanmasını talep etti. Uzun, Savcılık ve 8. Sulh Ceza Hakimliği’nde şu savunmaları yaptı:

“[Paylaşımda]Yurt içi ve yurt dışında limanlardan İsrail’e konteynerlerle gönderilen malzemeleri konu etmiştim. Bu yükleri gönderen şirketler şahıs şirketleri, sahiplerinin kim olduğunu bilmiyorum. Cumhurbaşkanı ithalat-ihracatla iştigâl eden ve bu konuda düzenleme yapan birisi değil. Ticaret yapan tüccarları kastettim. Paylaşımda ‘oğlu’ demiyorum, ‘oğlan’ diyorum. Cumhurbaşkanı’nın veya bir başkasının oğlu demiyorum. Toplumun durumunu tespit mahiyetinde bir değerlendirmede bulundum.”

İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, Uzun’un yurtdışı çıkış yasağı adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmasına karar verirken, daha sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameyle, Uzun’un “Türk Milleti’ni alenen aşağılama” ve “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçlarından 1 yıl 8 aydan 6 yıl 8 aya kadar hapisle cezalandırılması, ayrıca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması talep edildi.

Ancak İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi “yetkisizlik” kararıyla dosyayı Ankara’ya gönderdi.

İşte dün Ankara 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bu davanın ilk celsesi görüldü.

Savunmasında, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’ndeki ifadesini tekrarladığını belirten Sabri Uzun, “Değil Cumhurbaşkanı, hiçbir makamı kastetmedim. Böyle bir davanın açılmasına da şaşırdım.” demekle yetindi.

Hakim, paylaşımdaki “oğlan” ifadesinin ne olduğunu sordu.

Uzun, “Ben ‘oğlu’ demiyorum, ‘oğlan’ diyorum. Tüccarlar belli. Dünya genelindeki tüccarları ve bir çelişkiyi ortaya koyuyorum.” karşılığını verdi.

Hakim, “Neyle ilgili çelişki?” sorusunu yöneltince de Uzun şunları söyledi:

“Birisi ticaret yapıyor, alkışlanıyor. Ticaret yapanı eleştiren de alkışlanıyor. Bu çelişkiyi anlatmak istedim. Türkiye genelinde de kimseyi kastetmedim. Tutanağa geçmesin, bir örnekle anlatayım; Galile, ‘Dünya dönüyor’ dediği için Kiliseye karşı gelme suçlamasıyla yargılandı. Halbuki Kiliseyi kastetmemişti. Ben de Türkiye’den kimseyi kastetmedim.”

45 Yıllık Avukatın İsyanı

Avukatı Muzaffer Özbayrak ise Uzun’u savunmaktan öte, yaşananlara şöyle isyan etti:

“45 yıllık avukatım; Türkiye’nin, yargının bu hale düşürülmesine şaşırıyorum. Böyle 1 milyona yakın Cumhurbaşkanına hakaret davası açılmış, inanamıyorum. İsrail’le böyle bir ticaret olmuş mu, Cumhurbaşkanlığı kabul ediyor mu? Kabul ediyorsa, müvekkilim bir durumu dile getirmiş demektir. Etmiyorsa da ortada suç yoktur. Türkiye çok kötü duruma düştü. Kimse konuşmayacak, fikrini söylemeyecek mi? Her şey Cumhurbaşkanına hakaret mi sayılacak?”

Cumhurbaşkanlığı Avukatının Tepkisi

Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı avukatı da Sabri Uzun’dan neden şikâyetçi olduklarını anlatmak yerine şu ilginç açıklamaları yaptı:

“1 milyon dava yok. Böyle bir algı yaratmaya da gerek yok. Araştırırsa, hakaret davalarında beraat oranını da görecektir. Davalar bizim şikâyetimiz üzerine açılmıyor. Savcılıklarca resen yapılan soruşturmaların sonucu tarafımıza bildirildikten sonra haberdar olunuyor. Sözkonusu dosyalar da bu aşamadan sonra katılma kararı verilen dosyalardır. Vatandaşın peşine düştük, saldırıyoruz gibi bir algı yaratmaya gerek yok.”

Yeniden söz alan Av. Muzaffer Özbayrak, iddia olunan suçun Ankara’da işlendiğini ve Uzun’un Ankara’da ikâmet ettiğini hatırlatarak, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı araştırmıyor da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı araştırıyor. Her şey orada toplanıyor. Bunu anlayamıyorum.” dedi.

Beyanların tamamlanmasının ardından Savcı, mütalaasını hazırlamak için süre talebinde bulundu ve duruşma 17 Şubat’a ertelendi.

Cumhurbaşkanlığı Avukatı, “algı” diyor, ama olgular da ortada!.. Ve şayet algılar olguların önüne geçtiyse; sebebi ne, sorumlusu kimdir?!

Müyesser YILDIZ

28 Kasım 2025