Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
44,8441
Dolar
Arrow
39,1920
İngiliz Sterlini
Arrow
53,1489
Altın
Arrow
4260,0000
BIST
Arrow
9.277

Duymadınız galiba; 'Özerklik' istediler...

İkinci açılımı başlatan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, PKK’nın silah bırakması için tek vaadi İmralı’daki teröristbaşının “umut hakkı”ndan yararlandırmasıydı. Gel gör ki, İmralı-PKK-DEM zafer kazanmış kumandan misali dayatma üstüne dayatmada bulunuyor.

Birinci açılım sürecinde muhalif olan Bahçeli şunları söylemişti:

“Türkiye’nin yıkılması, Türk milletinin bölünmesi amacıyla kavramsallaştırılan yıkım yolunun kısa vadeli birinci aşamasında, PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısı hazırlanacak, bu konuda köprü görevi görecek idari ve yasal düzenlemeler hayata geçirilecektir. Türk kavramının engellenmesine yönelik girişimler için idari adımlar ve İmralı canisinin hapishane koşullarının iyileştirilmesi bu ilk aşamada gündeme gelecektir. Orta vadeli ikinci aşamada, kanun değişikliği gerektiren konularda düzenlemeler yapılacak ve TBMM ihanete ortak edilmeye çalışılacaktır. Üçüncü ve son aşamada ise anayasa değişikliklerinin gündeme taşınacağı ve eğer mümkün olursa üniter yapısının bozularak bölünmesi temin edilmiş olacaktır... Türk milli kimliğinin değiştirilmesi, ikinci bir dilin seçmeli dersten ileriye taşınarak eğitim dili haline gelmesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabul edilmesi eşliğinde yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasıyla federasyona zemin hazırlanması taksit taksit karşılanacaktır.”

Bugün eksiği yok, fazlasıyla aynen bunlar yaşanıyor.

Ama eski Bahçeli’nin dediği gibi, “İmralı canisinin ayrı devlet talebinin olmadığı, demokratik özerklikten vazgeçtiği yalanları sürdürülen psikolojik operasyon kapsamında kamuoyuna servis edildiği”, “barış sözleri mermi, demokratikleşme sözleri kimyasal silah, özgürlük sloganları öldürücü ve salgın virüs gibi kullanıldığı” için “terörsüz Türkiye” sloganı dışında hiçbir şey duyulmuyor!..

Ağzını açan, Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili herhangi bir sorun olmadığını vurgularken, bunların altını iyice boşaltacak olan Anayasa’nın başlangıç ilkeleri, ana dil ve Türk Milleti kavramıyla ilgili 42 ve 66’ncı maddeler söz konusu olduğunda susuluyor. Ama iktidar yazarları dökülmeye başladı.

Birisi, Anayasa’nın başlangıç kısmındaki “Atatürk milliyetçiliği” ibaresinin “yanlış ve fazlalık, “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” cümlesinin de “incitici” olduğunu buyurdu...

Bir diğeri, “Anayasa’nın daha ilk cümlelerinden itibaren toplumun çoğunluğunu dışlayıp ötekileştirdiğini”, “milletin bu metni hak etmediğini” savundu...

Geçtik bunları; çok uzun bir aradan sonra ilk kez 27 Mayıs’ta sesi duyulan Bahçeli, MHP’nin internet sitesindeki metinde, “yeni bir milli birlik” ifadesi yazdığı halde “yeni bir milli kimlik” dedi...

Dahası, TBMM’nın “Kürt sorunun” çözüm adresi yapılmasına sadece 3.5 yıl önce, “Millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır... Zulümdür, zillettir, Türkiye husumetidir.” sözleriyle karşı çıkmışken, “terörsüz Türkiye” için TBMM’de komisyon kurulmasını bizzat önerdi...

Daha ne olsun?!

2013'TEN 2025'E

Açılımın birincisinden farklı olduğu ve PKK-DEM’in herhangi bir şart koşmadığı öne sürülürken; 6 gün önce DEM, “Demokratik Yerel Yönetimler Ana Dönem Toplantısı” bildirgesini yayımladı.

Bildirgede; teröristbaşının “demokratik ulus paradigmasının, Türkiye’nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı toplumsal yapısının eşit, özgür ve bir arada yaşamasının teminatı” olduğu belirtilip “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılması” istendi.

Bu şartı, ayniyle vaki teröristbaşı ilk “çözüm süreci”nde gündeme getirdi. AKP, seçim bildirgesine o çekincelerin kaldırılacağı vaadini koydu. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şöyle bir açıklama yaptı:

Şartta bir iki noktada rezervlerimiz vardı. Resmi olarak duruyor, ama uygulamalarımızda bunların bir mahsuru olmadığını ispatlamışız. Bu rezervleri kaldırdığımızda İzmir’dekine de, Diyarbakır’dakine de, Kayseri’dekine de daha çok imkân ve yetki tanıyan bir düzenleme... Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nın birçok şikâyetleri gidereceğine inanıyorum. Ötesi özerkliktir.”

2013’te yine teröristbaşının talimatıyla Diyarbakır’da düzenlenen “kuzey Kürdistan birlik ve çözüm konferansı”nın sonuç bildirgesinde de şu buyruk yer aldı:

“Kürdistan halklarının kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğu, Kürdistan halklarının kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir. Konferansımız, Kürdistan’ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.”

15 yıl sonra yeniden gündeme getirilen bu anlaşmanın tam adı; Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Türkiye’nin buna koyduğu şerh de 1 değil. Tam 7 maddesi ve 10 paragrafına çekince konarak imzalandı.

Sebebi özetle; özellikle mali kaynaklar ve hibeler konusunda yerel yönetimlere geniş “takdir hakkı” tanınması... Yerel yönetimlere birtakım uluslararası kuruluşlara üye olma imkânı verilmesi... “Özerk yönetim ilkelerine riayetin sağlanması amacıyla yargı yoluna başvurma hakkının” olması...

Keza bunun ikinci maddesinde; “Özerk yerel yönetimler ilkesinin ulusal mevzuatla ve uygun olduğu durumlarda anayasa ile tanınması” öngörülüyor.

Herhalde yeni anayasa hesapları arasında bunun da yer alacağını göreceğiz!..

'ANLAYACAĞINIZ ŞEREFSİZLİK DİZ BOYUDUR'

Bahçeli’nin muhalifken bu konuda, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın kabul edilmesi eşliğinde yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasıyla federasyona zemin hazırlanması taksit taksit karşılanacaktır.” dediğini aktardık.

Diğer sözlerini de hatırlatalım. 18 Şubat 2014’te aynen şunları söyledi:

“İhanetin dozu öyle artmış, kontrolü öyle kaçmıştır ki, AKP’nin hazırladığı seçim bildirgesinde yerel yönetimler için özerlik vaadi bile yer bulmuştur. Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincelerini ve koyduğu şerhi AKP hükümetinin tamamen kaldıracağı medyaya yansımıştır. Anlayacağınız şerefsizlik diz boyudur. Rezalette tüm eşikler aşılmıştır. Vatan, bayrak ve millet düşmanları ittifak yapmıştır... Yerelden başlatılacak özerk yönetim kalkışması, hepinizin dikkatini çekerim ki, bize vatan kaybettirecek, bizi milletten edecektir.”

Sadece AKP’ye çatmadı. Tam 2 yıl önce Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan bir gün önce Etimesgut’ta düzenlediği mitingde; “Avrupa Özerklik Şartını savunan ve terör örgütlerinin adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu yarın mutlaka kaybetmelidir.” dedi.

Şimdi ise DEM’in, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılsın” bildirisini ne duyan ne de ona tepki gösteren var!..

BAHÇELİ'NİN CENGİZ ÇANDAR ÖNERİSİ 

Malûm, teröristbaşına İmralı’da beylik kurulması gündemde.

Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda İmralı’ya giden yeğeni DEM Milletvekili Ömer Öcalan, teröristbaşının “çalışma koşullarının sağlanmasından” söz ederken, Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibi tecrübeli, yaşları çok ileri olan gazetecilerle görüşme talebinde bulunduğunu açıkladı.

Cengiz Çandar geçen hafta Sırrı Süreyya Önder’in yerine TBMM Başkanvekili adayı olarak belirlendi ya; bu vesileyle Bahçeli’nin birinci açılım sürecinde bu konulardaki görüşlerini de hatırlamamak olmaz.

Örneğin dönemin Başbakanı Erdoğan’a şu tavsiye ve teklifte bulundu:

“Nereye çalıştığı, kimlerin acenteliğini yaptığı aşağı yukarı malumumuz olan Cengiz Çandar’ın moderatörlüğünde, İmralı adasında terörist başıyla birlikte uygun bulacağınız bir televizyon kanalına birlikte katılınız. Sorundan ne anladığınızı, terörü nasıl tarif ettiğinizi şeffaf ve direkt bir şekilde aziz milletimizle paylaşınız. Sorunun teşhisinde uzlaşırsanız, bu defa da çözümden ne beklediğinizi ve çözümle neyi kast ettiğinizi müştereken açıklayınız. Çözüm olarak planladığınız önce özerklik, sonra federasyon mudur? Yoksa siz bağımsız Kürdistan’a mı çözüm diyorsunuz? Türk milletinin etnik kimliklere taksimi, vatanın ortadan ikiye ayrılması size göre çözümün bir parçası mıdır?”

İmralı canisine “yeni yıl hediyesi ve teselli ikramiyesi olarak” televizyon verildiğinde de şunları söyledi:

“Peşi sıra, facebook, twitter veya skype üzerinden eski cinayet ortaklarıyla haberleşebilmesi için teröristbaşına demirbaştan düşmüş bir bilgisayar tahsis edilmesi ve arkasından da Başbakan’la geceleri sohbete başlaması mucize ve olmayacak bir şey olarak görülmemelidir. Nasıl olsa her şey Başbakan Erdoğan’ın iki dudağının arasındadır.”

Şu 8 ayda ne “mucizeler” yaşandı... Bunlar da olur mu, olur!..

Müyesser YILDIZ

2 Haziran 2025