Darbe teşebbüsü sırasında Erdoğan’ın başyaveri olup, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve hemen her duruşmada Saray’a birtakım mesajlar gönderen eski kurmay albay Ali Yazıcı şimdi de 15 Temmuz’da oğluyla birlikte şehit edilen Erol Olçok’un nasıl öldürüleceğinin ABD’de bir yemekte konuşulduğunu öne sürdü.
Yargıtay’ın Genelkurmay Çatı Davası’nı karara bağlarken, 15 Temmuz darbe teşebbüsünü gerçekleştirdiği öne sürülen sözde Yurtta Sulh Konseyi’nin 38 üyesinden 14’ünün konsey üyesi olmadığı sonucuna varması, sözkonusu isimler hakkında 15 Temmuz şehit ve yaralılarıyla ilgili açılan diğer davaları da etkiledi.
Yargıtay’ın bu tespitinin ardından 3 bin vatandaşımızın yaralanması suçlamasıyla görülen davanın 23 Aralık’taki beşinci celsesinde sanıklardan Ali Yazıcı, Ayhan Çarık, Doğan Öztürk, Ertuğrul Terzi, İlhan Talu, Murat Aygün, Osman Ünlü, Ramazan Gözel, Osman Kardal, Ahmet Bican Kırker, Halil Gül, Mehmet Şahin, Özcan Karacan ve Ünsal Coşkun’un dosyalarının ayrılması kararlaştırıldı. Ayrılma kararından sonra da ilk duruşma bugün Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda yapıldı.
Duruşmanın başlangıcında Savcı, davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini ve esas hakkında mütalaayı hazırlamak üzere süre verilmesini istedi.
Savcının mütalaası üzerine beyanları alınan sanıklardan 15 Temmuz’da 28. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda tabur komutanı olan eski yarbay Ertuğrul Terzi, Yurtta Sulh Konseyi üyeliği hakkında tek bir delil bulunmadığını, 38 kişilik konseyin tümüyle kanaat ve faraziyelerle oluşturulduğunu iddia ederek, “Genellemeler yapılarak tüm yurttaki ölüm ve yaralamalardan sorumlu tutulduk. Sözde üyeler ile yaralamalar arasında illiyet bağı kurulmadan, toptancı bir yöntemle sözde konseye yıkılmak istendi.” dedi.
MUSTAFA ÖNSEL VE ZEKİ ÜÇOK'U ŞUÇLADILAR
Darbe teşebbüsü sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan Daire Başkanı olan ve duruşmaya Diyarbakır Cezaevi’nden SEGBİS bağlantısıyla katılan eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker uydur kaydır, düzmece belgelerle Diyarbakır’a nakledildiğini, birçok sıkıntı yaşadığını, bir kez daha aynı boğuşmalara maruz kalmamak ve ailesinden vazgeçip Ankara’ya gelmemek için SEGBİS’le bağlanmak mecburiyetinde kaldığını anlattıktan sonra şunları söyledi:
“Davaları böldünüz, parçaladınız. Olayın bütünlüğünü, bağlamını bozdunuz. Şimdi parça parça Türk Milleti’ne yedirmeye çalışıyorsunuz. Tamam beni 251 şehit, 3 bin yaralıdan sorumlu tutun. Ben de ülkeye hukuk döndüğünde sorumlulardan hesap sorayım. Konsey yok. Zaten iddianamede de yazıyor. Davam Etimesgut’ta görüldü, hükmümü Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Herkesi Mustafa Önsel’in laflarıyla bir çuvala doldurdunuz. Bu komployu meşrulaştırmak için kırpıp kırpıp yargılıyorsunuz. Savcı adeta Victoria's Secret seyretti, sonra geldi yine ‘konsey’ dedi. Bu davaların hepsinin birleştirilmesi lazım. Olay inceleme yeri AKP Genel Merkezi’nin önü olan ölümü getirdiler Etimesgut’a yapıştırdılar. Yargıtay da bu iftirayı onayladı. Beni hepsinden sorumlu tutun; bunu daha önce yaptınız, yine yapın.”
Sanıklardan Polatlı 58. Topçu Tugayı eski komutanı Murat Aygün de Genelkurmay’da Ahmet Bican Kırker’le 3 yıl çalıştığını belirterek, “Dedesi ve babası asker. Dedesinin Mustafa Kemal Atatürk’le Çanakkale’de fotoğrafı var. Onun söylediklerine ben de katılıyorum, başka da söyleyeceğim bir şey yok.” dedi.
15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Özel Kalem Müdürü olan eski kurmay albay Ramazan Gözel ise şöyle konuştu:
“Olmayan konseyden çıkarıldık, ama 60’tan fazla tazminat, haciz davası açıldı. Bu davanın sonucu beklenmeden de hüküm verildi. Ben de beraat etmek istemiyorum. Yaralıların dosyaları burada tek tek görülsün. Davaya katılmak isteyenlerin tamamı da katılsın.”
Dönemin Genelkurmay Harekat Merkezi sorumlusu eski kurmay albay Osman Kardal da şunları kaydetti:
“Bizi yaralamalar dosyasından tefrik ettiniz. O zaman niye yargılıyorsunuz? Beni konsey üyesi olarak gösterdiklerinde ortada iddianame yoktu. Gazetelerde yayımlandı. Eşim o hafta işinden oldu, bir daha da dönemedi. Beni beraat ettirseniz ne olur? İcra davaları yüzünden arabasına el konan bir tek benim. Bundan gurur duyuyorum. Niye 6 yıl tehlikeli tutuklu olarak yattım? Yurtta Sulh Konseyi’nden dolayı. Neyi yargılıyorsunuz? Her şey yalan. Delillere dokunmadığınız için verdiğiniz karar butlandır.”
ERDOĞAN VE ÖZGÜR ÖZEL'E MESAJLAR
15 Temmuz’da Erdoğan’ın başyaveri olan eski kurmay Albay Ali Yazıcı ise şu iddialarda bulundu:
“Cezaevinde 6 ay dayak yedim. Cumhurbaşkanının en büyük koruması ve destekçisi benim. Onu en iyi tanıyan 100 kişiden biriyim. Ben Trabzonluyum, ne teröristi? Yaralı biri varsa, benim ailemdir. Asla devlet sırlarını anlatmam. Ben başyaverim, kurmay albayım. Ahmet zeki Üçok diye bir Trabzonlu, adam ecnebi, gayrimüslim. Haftalarca ‘soruları aldı, girdi’ diye beni anlattı. Yaşar Güler’in dünürü beni özel seçip genel sekreter yaptı. Beni Reis seçti. Nasıl soruları alıp da girmişim? Hulusi Akar benimle her hafta görüşüyordu. O, aleyhimde bir şey söylemediği için ben de onun aleyhinde bir şey söylemeyeceğim. Ana muhalefetin başındaki adam, ‘Ailelerle, çocuklarla uğraşıyorlar.’ diyor. 2020 Mart’ında beni hedef gösterdi, o gece bana işkence yaptılar. Ekrem İmamoğlu’na 8 sayfa mektup yazdım, ‘Seni içeri sokan, belgeleri veren Özgür Özel’dir.’ dedim. Beni 3 bin yaralıdan yargılıyorsunuz. Bakat Köyünü, Güney Osetya’yı anlatmayayım. Akşam siz de hapse gidersiniz.”
Bu ifade üzerine araya giren Mahkeme Başkanı, “Niye gidiyormuşum?” diye sordu.
Yazıcı, “Anlatırsam akşam sizi de hapse alırlar, o yüzden anlatmayayım.” karşılığını verdikten sonra şöyle devam etti:
“Bir gün bir başdanışmanı, ‘Biz bunu indireceğiz.’ dedi. ‘Hayırdır?’ diye sordum. Onun yerine şu anda muhalefetin başında olan zatı getireceklerini, ama öncesinde FETÖ’yü bitireceklerini söyledi. Ben, ‘FETÖ 2 yılda biter.’ deyince de, ‘Yo, sen anlamazsın komutan; 10 yılda bitireceğiz, sonra onu indireceğiz.’ dedi. Merkel’i mi anlatayım? Benim Almancam var. Yanındaki kişiye anlattıklarını, Reis’e söylediklerini anlatmayayım. Aileme işkence yapmaktan vazgeçin ya. İki kere Cumhurbaşkanı ile bir yere gittim. Birini anlatsam patlar. Ben de patlarım, o ayrı. Reis’in özelini de tüzelini de ailesini de biliyorum. Benimle uğraşmayın. Cezamı iptal edin demiyorum. İnsanca yaşamak istiyorum. Adını Reis’in koyduğu kızımın mağdur edilmemesini istiyorum. Amerika’da bir yemekte Türkiye’nin nasıl parselleneceğinin, Erol Olçok’un nasıl öldürüleceğinin konuşulduğunu da anlatmayacağım. Reis şunu söyler: ‘Bu ülkede halk oy verir, ama iktidarı onlar belirlemez. Ülkeyi yönetmek için muhalefeti elde tutmak lâzım.’
Sanıklardan eski yarbay Mehmet Şahin’in, “Bizi adam gibi yargılayın.” şeklindeki sözlerine Mahkeme Başkanı, “Bunu söyleyemezsin. Daha düzgün ifadeler kullanın.” diye tepki gösterirken, eski yarbay Özcan Karacan, “Yurtta Sulh Konseyi’nden beraat ettik. 100 haciz dosyasından da beraat edebilir miyim? Hayır, çünkü kabul etmiyorlar. Zararlarımı kim karşılayacak, hangisini tazmin edeceksiniz? Yurtta Sulh Konseyi yokmuş. Peki ne varmış?” dedi.
Eski Tuğgeneral Ünsal Coşkun da, 10 yıl önce Yurtta Sulh Konseyi üyeliğiyle suçlandıklarını ve üzerlerinde tepinildiğini, ama şimdi konsey üyeliğinden beraat ettiklerinin söylenmediğini kaydetti.
Sanıklar ve avukatlarının beyanlarının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı, esas hakkında mütalaasını hazırlamak için Savcı’ya süre verilmesinin kararlaştırıldığını, mütalaaya karşı savunmaları almak üzere de duruşmanın 3 Kasım’a bırakıldığını açıkladı.
Müyesser YILDIZ
16 Haziran 2025
Çok Okunanlar

Erdoğan Marmaris’te kabineyi şekillendirdi

'ABD’de Erol Olçok’un nasıl öldürüleceği konuşuldu'

İran'ın balistik füzelerle vurduğu İsrail'den ilk görüntüler

BOP'a tamam mı devam mı?!

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

Gelinim Mutfakta 16 Haziran Pazartesi puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

Yerlikaya-Soylu çatışması yasa teklifine yansıdı: Birbirlerine tahammülleri yok

Resmî Gazete / 11-15 Haziran 2025

İsrail-İran savaşında yeni cephe

Kabine toplantısında Temmuz zammı gündemi...