Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,4602
Dolar
Arrow
35,5653
İngiliz Sterlini
Arrow
43,2191
Altın
Arrow
3081,0000
BIST
Arrow
10.017

Harbiyelilere Mezuniyet Töreninde Türkiye Yüzyılı Marşı okutturuldu... İşte o görüntüler!..

5 teğmen ve 3 komutanın başına ne geldi?

Harp Okulları mezuniyet törenlerinde tam 25 yıl önce mevzuata konmuş olan Subay Andı okunuyordu. 2023’te buna ilişkin yönerge değiştirilip Subay Andı çıkarıldı. Bunun yerine daha asker ocağına adım atarken edilen askerlik yemininin ikinci kez edilmesine karar verildi.

Ancak Kara Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu ve arkadaşları, bu yılki mezuniyet töreninde de Subay Andı’nı okumak istedi. Bunun için komutanlarına yaptıkları başvuru, “Yönergede yok. Okunmayacak” diyerek geri çevrildiler. Onlar da emirlere uyup Subay Andı’nı okumadı.

Ne zaman ki resmi tören bitti, Erdoğan tören alanından ayrıldı; kimi teğmenler aileleriyle kucaklaşırken, kimileri de bir araya gelip geleneksel kılıç çatma ritüeliyle birlikte Subay Andı’nı okuyup, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” dedi.

İşte kıyamet (!) de bundan sonra koptu. Erdoğan, “O kılıçları kime çekiyorsunuz?” diye sordu... MSB yetkilileri, “Subay Andı’nın içeriğinde, kılıç çatmada, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ denmesinde sorun yok. Sorun amirlerinin emrini dinlemeyip, disiplinsizlik yapmaları” gibi bir gerekçeyle Ebru Eroğlu ve 4 teğmenin TSK’dan ihracı için harekete geçti.

Öte yandan teğmenlerin üç komutanı da, “resmi tören sonrası için bu konuda herhangi bir emir vermedikleri” suçlamasıyla TSK’dan atılmak üzere MSB Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi.

Bilindiği gibi; Perşembe günü teğmenler ve avukatları Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nda son savunmalarını yaptı.

Kurul toplantısının bitiminin ardından yazdığımız haberde, savunmalar sırasında Av. Mustafa Güler’in şu iddiayı dillendirdiğini aktardık:

“Teğmenler, resmi tören bittikten sonra yönergede yer almayan bir andı okudukları için yargılanıyor. Ancak resmi törende, yönergede yer almayan Türkiye Yüzyılı marşı okutturuluyor. Yönergeye aykırılık varsa, Milli Savunma Üniversitesi önce kendisini yargılasın.”

Sonradan öğrendik; Av. Güler, tam olarak şunları söylemiş:

“Biliyor musunuz ki, törende yönergeye aykırı tek faaliyet, yönergede olmamasına rağmen Türkiye Yüzyılı marşının okutulmuş olmasıdır. Yönergeye aykırı eylem aranıyorsa, bunu bizzat Milli Savunma Üniversitesi yönetimi yapmıştır. Sadece siyaseten hoşa gider diye yönergede olmayan marşı okutmuştur.”

Nedense bu iddia dikkat çekmedi, “Doğru mu, yanlış mı?” diye soran da olmadı.

AK PARTİ LOGOLU GÖRÜNTÜ

5 aydır Subay Andı’nı, teğmenleri konuşuyoruz da bugüne kadar aynı törende Türkiye Yüzyılı marşının okunduğunu ne duymuş ne de görmüştük. Haliyle peşine düştük.

Üstünde AK Parti logosu bulunan, sonunda “T.C. Cumhurbaşkanlığı” yazan 1 saat 20 dakikalık Kara Harp Okulu mezuniyet töreni videosunu bulduk.

 

Ve teğmenlerin, Harbiye Marşı’ndan sonra sunucunun “Yüzüncü Yıl Marşı” anonsuyla birlikte (55.36’ncı dakika) bu marşı okumaya başladıklarını gördük.

Bu neden mi önemli?

Yukarıda teğmenler ve komutanların TSK’dan ihraç edilmek istenmesinin gerekçesinin, “mevzuatta yer almayan bir andı resmi törenden sonra da olsa okumaları ve bunun engellenmemesi” olduğunu anlattık.

En son 29 Mart 2023’te güncellenerek içinden Subay Andı’nın çıkarıldığı Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Tören Yönetmeliği’nde Türkiye Yüzyılı marşı da yok. Çünkü bu marş Cumhurbaşkanlığı tarafından 30 Ağustos 2023’te tanıtıldı.

Buyurun, bal gibi mevzuata aykırılık. Hem de mezuniyet töreninin resmi bölümünde, Erdoğan’ın huzurunda!..

Acaba yetkililerimiz, buna ne buyurur?!

''BİR TANE HERİFİN YAZDIĞINA'' İNANMAK

Teğmenler olayında konuşmamız gereken başka şeyler de var.

Örneğin; Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçen haftaki AKP Meclis Grup Toplantısı’nda, “Atatürkçü teğmenler hakkında sahte tutanak tutulduğu” iddiasına ilişkin bir soruya şu karşılığı verdi:

“Kardeşim bir disiplin kuruluna çıkıyorlar. Oradaki insanlar her şeyi inceliyor. Her yazılana-çizilene inanıyor musunuz? Bizim söylediklerimize inanmıyorsun, orada bir tane herifin yazdığına inanıyorsun. O zaman ona soracaksınız doğru mu, değil mi diye. Biz söyleyeceklerimizin hepsini söyledik.”

Bakan Güler, “bir tane herif” ifadesini kullanıyor; ama teğmenlerin tam 12 avukatı, 30 Ağustos tarihli olay tespit tutanağının, bizzat bu tutanağı imzalayanların ifadeleriyle sonradan düzenlendiğinin anlaşıldığını ortaya koymakla kalmadı, “dosyadan belge çıkarıldığını, teğmenlerin sicil amirlerine baskı yapılarak kanaatlerinin değiştirildiğini” tespit ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Bir başka örnek; yine teğmenlerin avukatları, teğmenlerin o görüntülerinin Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Erhan Afyoncu’nun talimatıyla çekildiğini söyledi. MSÜ’nün buna ilişkin açıklamasında da, “kendilerini Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilen teğmenlerin avukatı olarak beyan eden kişiler ve bazı gazeteciler” ifadesi kullanılırken, “bu iddia ve ithamların amacının MSÜ’yü yıpratmak, devam eden soruşturmayı yönlendirmek ve mecrasından saptırmak olduğu” öne sürüldü.

İyi de İdari Tahkikat Raporu’na göre bu iddiayı dillendiren bizatihi Kara Harp Okulu Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arif Sarı’ydı. Doç. Dr. Sarı ifadesinde, “Grubun sesleri yükselince, Sayın Cumhurbaşkanımızı uğurlamak için dışarıya çıkmış bulunan rektörümüz Prof. Dr. Erhan Afyoncu beni telefonla arayarak, ‘Tribünde misin?’ dedi. Ben ‘Evet’ dedikten sonra, ‘Sahada neler oluyor, takip et.’ dedi. Ben de tribünde bekleyen fotoğrafçıyı sahaya göndererek olayları kayıt altına almasını söyledim.” dedi.

YA TEĞMEN İZZET AKARSU'YA SORULANLAR

Yine Perşembe günkü YDK toplantısından sonra, ihracı istenen teğmenlerden alay kıdemlisi Talip İzzet Akarsu’nun savunmasında; Ebru Teğmenin ifadelerinin çarpıtılarak gösterildiğini, bir sorgusunun 8 saat sürdüğünü, “off-the-record” denilerek kendisine, “Deizme inanıyor musun?.. Bayan Harbiyeliler ibadet edebiliyorlar mı?.. Nasıl ibadet ediyorlar?” gibi sorular yöneltildiğini anlattığını vurguladık.

Bir kez daha soralım: yetkililerimiz bu sorgu ve sorulara ne buyurur?

Bu vesileyle Teğmen Talip İzzet Akarsu’nun savunmasından başka bölümler de aktaralım. Dedi ki;

Bunların hiçbiri bende motivasyon düşüklüğüne neden olmadı. Bunu bizden önce türlü cefalar çekerek, vatana sevgilerinin karşılığında hapis cezaları alan, hayatlarından olan komutanlarımızın zamanında gösterdiği dik duruştan alıyorum. Harp Okulu’nda manga, takım, bölük, tabur ve alay kıdemliliği yapmış devremdeki tek kişiyim. MSB’nin onayıyla Gürcistan’da Uluslararası Askeri Öğrenciler haftasına gittim ve orada yapılan atış ve spor müsabakalarında gösterdiğim başarıdan dolayı Gürcistan Akademisi tarafından takdir edildim. Son sözlerim şunlardır. Ulu Önder Atatürk’ün izinde ve onun ‘Bir ordunun kıymeti zabit ve kumandan heyetinin kıymeti ile ölçülür’ sözünden feyz alarak vatana ve millete lâyık bir subay olmaya çalıştım. Ben her şeyden evvel bir Türk evladıyım. Şerefimle doğdum, şerefimle yaşayacak ve şerefimle öleceğim.”

ALİ RIZA PAŞA MI ZÜLÜFLÜ İSMAİL PAŞA MI OLACAKSINIZ?

Teğmenler gibi avukatları da savunmalarında tarihe önemli notlar düştü. Onlardan birisi olan Av. Mustafa Güler teğmenlerin neden hedef alındığını şöyle açıkladı:

“Harp Okulu sadece modern orduyu kuran değil, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni; laik, ulus devleti kuran kadroları yetiştiren okuldur. Bugünkü Kara Harp Okulu da bize Cumhuriyeti kuran nesilden emanettir. Cumhuriyetle sorunu olan kesimlerin bu okulla da sorunu olduğu herkesçe bilinen bir vakıadır. Biz bu filmi bir kez değil, çok kez gördük. Yakın tarihimizde Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk gibi davalarla Türk subayına yapılmaya çalışılanı bugün de her fırsatta yapmaya çalışıyorlar. Bugün teğmenlerin ordudan atılması için siyasi ve askeri makamları baskı altına almaya çalışanlar, geçmişte milli orduya kumpas kuranlarla aynı zihniyete olan kişilerdir. O gün Türk Ordusu’nun anti-emperyalist, Atatürkçü darasını kesmek için TSK’ya terör örgütü muamelesi yapma cüretini gösteren alçaklar ve onları destekleyen etki ajanları, bugün de teğmenlerin ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözüne öfkelerini, ‘Ortada ağır bir disiplinsizlik var. Teğmenlerin tamamı atılmalıdır’ diyerek kusmaktadırlar. Cumhuriyetle sorunu olanlar, teğmenlerin ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ sözünü gür sesle haykırmış olmalarını hazmedememektedir. Biz sonunda değil, en baştan beri milli orduya kumpas kurulduğunu söyledik. Şimdi de diyoruz ki, milli orduya kumpas kuruluyor. O zaman kurulan kumpasın sebebi, emperyalist devletlerin bölgemizdeki siyasetine zemin hazırlamak içindi. Çözüm süreci denen süreç gündemdeydi. Bugün de benzer şeyler oluyor.”

Av. Güler YDK heyetine, “Tarihe ya Mustafa Kemal ve arkadaşlarını askerlikten tard edilmekten kurtaran Kayserili Ali Rıza Paşa olarak veya onları ordudan atıp zindanlarda cezaya mahkûm etmek isteyen Zülüflü İsmail Paşa olarak yazılacaksınız.” diye de seslendi.

TSK NEREDEN NEREYE?

Av. Erhan Tokatlı ise YDK Başkanı’na hitaben önce şunu söyledi:

“Sayın Başkan siz de 1984 mezunusunuz, bizlerden daha iyi bilirsiniz. 84’lü teğmenler Tuzla’da bir restoranda darp edilince olayı Nöbetçi Amiri’ne bildirdiler. O amir, teğmenlerin bölük komutanı rahmetli Yüzbaşı Muzaffer Tekin [Ergenekon kumpasında 5 yıl hapis yattı. Cezaevinde pankreas kanserine yakalandı. Tahliye olduktan kısa bir süre sonra da hayatını kaybetti] olay yerine gidip teğmenlere sahip çıktı. Nereden nereye gelmişiz? Eskiden nasılmış, şimdi nasıl?”

Ardından da şunları kaydetti:

“Aslında yargılama konusu veya sizin karar vereceğiniz konu, sadece bu 5 teğmenle ilgili değil; çok daha büyük, çok daha önemli. Mustafa Kemal’in kurduğu devletin, ebedi başkomutanı olduğu ordunun subayları ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dediği için YDK’ya ihraç talebiyle sevk ediliyorsa bunun anlamı, TSK’dan Mustafa Kemal’i çıkarmaktır. Amaç budur. O yüzden vereceğiniz karar, bu uğurdaki planların önünde set, barikat, baraj gibidir. Verilecek ihraç kararı ise bu sel sularının önündeki belki de son engeli kaldırmış olacaktır. Böylesi bir kararın geri dönüşü ve telafisi de yoktur. Unutmayalım ki, ‘kendi askerini sevmeyen milletler, bir gün başka devletlerin ordusunu beslemek zorunda kalırlar’. Biz bu dosyada tarihe şerh düşüyoruz, hepimiz tarih önünde hesap vereceğiz.”

Müyesser YILDIZ

20 Ocak 2025