Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,4780
Dolar
Arrow
35,6644
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5940
Altın
Arrow
3179,0000
BIST
Arrow
10.002

İmralı heyetinin “Şehitleri”!..

İktidar ve ortakları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Umudumuz İmralı” sürecinin sonucunu heyecanla beklerken, “Şeytan ayrıntıda gizli” misali öyle ifadeler kullanılıyor ki, şaşırmamak ve sorgulamamak mümkün değil.

Bahçeli ne idüğü belirsiz süreci başlatırken, “Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın.” gibi bir sınır çizdiği halde, belirlenen heyet 11 Ocak’ta Edirne Cezaevi’ndeki Selahattin Demirtaş’ı, 12 Ocak’ta da Kandıra Cezaevi’ndeki Figün Yüksekdağ’ı ziyaret etti.

Ziyaretin ardından Sırrı Süreyya Önder, “Barışın kaybedeni olmaz.” dedi... Ahmet Türk, “çabalarının barış için olduğunu” belirtti... Pervin Buldan ise, “Bu sürecin barış sürecine evrileceğinden hiçbir kuşkuları olmadığını” söyledi.

Gören duyan; ülkede Türk-Kürt savaşı var da bu cengâverler onu sona erdirmeye çalışıyor zanneder!..

Selahattin Demirtaş’ın mesajına bakalım.

“İmralı tecrit adası... demokratik çözüm ve barış için büyük çaba sarf eden sayın Abdullah Öcalan... Bu süreç, ‘Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik’ sürecidir... Şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını istiyoruz... Siyasetçiler olarak bizim misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmektir” gibi ifadeler kullandı.

Bir vakitler, “Sırtımızı YPG'ye ve PYD’ye yaslıyoruz” diyen, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da, “Şimdi biz ona 4 tane duvar verdik. İstediği duvara sırtını dayasın.” karşılığını verdiği Figen Yüksekdağ ise İmralı heyetinin ziyaretinden sonra şunları buyurdu:

“Onurlu barış ve demokratik çözüm hareketi... Halklarımız... Türkiye halkları... sayın Öcalan...”

Evet, bunlar söylendi; ama kimse de çıkıp, “Siz ne anlatıyorsunuz; teröristbaşı ne zaman sayın mertebesine yükseldi? Terörün adı ne zaman şiddet oldu? Taraflar ve ‘Türkiye halkları’ kim?” diye sormadı, soramadı.

Aksine MHP Lideri Bahçeli; Selahattin Demirtaş ile görüşmeyi, “uyumlu ve onurlu gelişme” saydı... DEM heyetinin yaptığı temas ve ziyaretleri “müspet” bulup, “Usul ve üslup olgunluğunun örneklerine şahit olmak memnuniyet vericidir.” yorumunu yaptı. Aynen Sırrı Süreyya Önder gibi, “Barışın kaybedeni, savaşın kazananı olmaz.” dedi... Öte yandan da şunları kaydetti:

Terörsüz Türkiye’nin doğuşundan rahatsız ve memnuniyetsiz olan bazı döneklerin iki devletin, iki bayrağın, iki dilin isteneceğini hezeyan komasına gire gire duyurmaları sadece ve sadece hamaset tiyatrosudur... Hiç kimse meraklanmasın... MHP ve Cumhur İttifakı varken biri ikiye çıkaracak, Türkiye Cumhuriyeti’ni 1923 kuruluş felsefesinden ayıracak, üniter milli devleti ortadan kaldıracak hiçbir hain ve hasmane kalkışmaya müsaade edilmez, edilemez, edilmeyecektir... Türklük varlığımızın şeref nişanesidir. Türk milleti iftiharla bağlandığımız beşeri itibar ve irademizdir.”

ŞEHİTLER SÖZÜ 

Asıl konumuza; sürece ilişkin şehitlerimiz ve gazilerimiz için verilen sözlere gelelim.

Bir MHP’li yönetici; teröristbaşının Meclis’e davetine tepki gösteren şehit ailelerini tehdit etse de Bahçeli, “Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak hiçbir yanlışın içinde olmayacağız. Gazilerimizi sukutu hayale uğratacak bir çarpıklığa onay vermeyeceğiz.” dedi...

Erdoğan, atılan her adımda şehitlerin aziz hatıralarını, şehit yakınları ve gazilerin hassasiyetlerini gözettiklerini vurgulayıp, “kahraman şehitlerimizin her türlü hesabın üzerinde” olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, “Şehit aileleri ve gazilerin ‘evet’ demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceklerini” bildirdi.

PKK'NIN 38 YILLIK KARARI

PKK ve uzantılarının anlayışlarını da hatırlatalım.

Bölücü terör örgütü, 1986’daki üçüncü kongresinde ölü militanlarını sözde şehit kabul etme kararı aldı.

Bundan sonra da siyasi uzantıları, teröristler için düzenlenen tüm cenaze ve taziye organizasyonlarında başrolde oldu... Terörist cenazeleri sözde şehitliklerde toplandı... Parti toplantılarında ölen teröristler için saygı duruşunda bulunuldu.

Şimdi Bahçeli’nin, İmralı ile muhatap kıldığı DEM de aynı yolda ilerledi. Örneğin Aralık 2023’te Diyarbakır’da düzenlenen DEM Gençlik Meclisi kongresinde, teröristler için “şehit” denilip, saygı duruşunda bulunuldu. Bunun üzerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “suç ve suçluyu övme’, ‘terör örgütü propagandası yapma” suçlarına yönelik olarak soruşturma başlatılıp gözaltı talimatları verildiğini açıkladı.

Tüm bunlardan sonra İmralı heyetinin turlarına dönelim.

12 Ocak’taki Figen Yüksekdağ ziyaretinden sonra Sırrı Süreyya Önder, aynen şunları söyledi:

“Bu çatışmalı süreçte hayatını kaybeden, sağlığını kaybeden bütün şehitler ve gaziler bütün ülkemizin onurudur. Hepimizin onlara ağır bir sorumluluğu ve borcu vardır ve onlara vereceğimiz en büyük armağan, bu çatışmalı süreci sonlandırmak, bunu bir barışla taçlandırmak olacaktır. Ondan sonra hayatta olan herkese destek, hayatını kaybedenin geride bıraktığı yakınlarına bir yoldaş olmak hepimizin toplum olarak boynunun borcudur... Hepsinin acısını yüreğimizde hissediyoruz ve rahmetle anıyoruz.”

Önder’in “bütün şehitler ve gaziler” derken, bu kapsama teröristleri de dahil ettiği ayan beyan ortadaydı.

Ama ne yazık ki, şehitlerimiz ve gazilerimiz için o sözleri verenlerden bu haince eşitlemeye itiraz eden çıkmadı. Resmen duymazdan, görmezden gelindi!..

OPERASYONLAR NEREYE VARIR?

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Ümit Özdağ, bu yeni açılıma karşı çıktığı için tutuklandığını söylüyor.

Yine açılıma karşı çıkan İYİ Parti’nin Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Üzerimize operasyonlar yapılabilir.” diyor.

Tam bu ortamda Erdoğan, farklı siyasi partilerin sürece ilişkin ortak hissiyatı paylaştığını görmekten memnuniyet duyduğunu açıklıyor.

Demek ki o “ortak hissiyatı” paylaşmayanlardan memnun değil!..

Malûm, Türkiye’de adaletin kitabı adeta yeniden yazılıyor.

Son örnek; dizi sektöründe tekelleşme ve “reklâm aşk” organize etmekle suçlanan Menajer Ayşe Barım’la ilgili dosya birdenbire Gezi soruşturmasına dönüştürüldü. Barım gözaltına alınırken, Gezi eylemlerine katılan sanatçılar ifadeye çağırıldı.

Bu çok garip gelişme üzerine aklıma nedense İmralı’daki teröristbaşının birinci açılım sürecindeki “olmazsa olmaz” isteklerinden birisi geldi.

Teröristbaşı, Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulması şartını koşarken, “Cenazelerimizin akıbeti bile belli değil. Yeraltındaki binlerce insanımızı kimler öldürdü?... Devlet adına işlenmiş binlerce suç vardır... Bu komisyonla tüm bunlar açığa  çıkarılmalı... Dört bin köy yakıldı. Biz işte bunun için Hakikat Komisyonu istiyoruz. Bu gladio yapılarıyla yüzleşmek çok önemlidir. Kardeşi kardeşe kırdırtan anlayışı açığa çıkaracağız. Heyetle yaptığım görüşmelerin temeli de gladionun bu niteliğini ortaya çıkarmaktır.” demişti.

Hedef; terörle mücadele edenlerden hesap sorulmasıydı. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında kısmen de soruldu.

Ayşe Barım vak’asında gördüğümüz üzere; ister misiniz, açılıma karşı çıkanları sindirme operasyonları da o hesabı tamamlamaya dönüştürülsün!..

Müyesser YILDIZ

26 Ocak 2025