Dışardaki fetihlere biraz ara verip içimizdeki fetihlere bakalım.
Üç gün önce iktidarın yazarlarından birisi şunları yazdı:
“Rum ve Ermeni diasporasının da tesiriyle Batılılar uzunca bir süre İstanbul’a Constantinople dediler... Ama nasıl olduysa bilemiyoruz, 1953 yılında Kanadalı bir müzik topluluğu olan The Four Lads ‘İstanbul not Constantinople’ yani ‘İstanbul Constantinople değil’ adlı bir şarkı söyledi. Swing tarzı bu şarkı o kadar sevildi ki ta 2006 yılına dek bu şarkıyı söylemeyen kimse kalmadı. Bu arada İstanbul’un 1453 yılından beri Constantinople olmadığı on milyonlarca Batılının kafasına kazındı.”
Önceki gün de iktidar destekçisi Yeni Şafak’taki, “İskeçe’ye okulu kim yapacak?” başlıklı haberde, Batı Trakya’daki soydaşlarımızın yeni okul binası talebinin yılan hikâyesine dönüştüğü anlatıldı. Yunanistan'ın 2011 ile 2021 yılları arasında 126 Türk okulunu kapattığını da belirtelim.
Yine önceki günkü bir başka haberde; ABD Başkanı seçilen Trump’ın ilk döneminde “sırdaşı” olarak nitelenen Amerikalı siyasetçi Steve Bannon’un provokasyonuna dikkat çekildi. Bannon, üzerinde “Özgür Konstantinopolis” yazılı tişörtle poz vermişti.
Birbiriyle ilgisiz gözüken bu yazı ve haberleri aktarmamızın sebebi ne mi? En sonuncusundan, şu Trump’ın sırdaşının yaptığından başlayalım.
Hani bizimkiler Trump’tan pek umutlu ya; kendisinin ilk döneminde, Ayasofya Camii’nin ibadete açılması sürecinde şunlar oldu:
Lozan’a göre; bir Türk kurumu olan ve sadece İstanbul ile Bozcaada-Gökçeada’daki Rum vatandaşlarımızın dini meseleleriyle ilgilenmesi şartıyla Türkiye’de kalmasına izin verilen Fener Rum Patrikhanesi tarafından ABD’ye atanmış olan Türk vatandaşı Başpiskopos Elpidophoros, Başkan Trump’la ve Yardımcısı Mike Pence’le görüşüp “Fener Rum Patrikhanesi ile Rum Ortodoks cemaatinin Ayasofya’ya el konularak, camiye dönüştürülmesine” ilişkin endişelerini anlatıp eyleme geçmelerini istedi. Trump, “Derhal gerekli müdahalelere devam edeceğini” belirtirken Yardımcısı Pence, “Hem yurt içi hem de yurt dışında dini özgürlüklerin korunması ABD’nin dış politikasının önceliğidir. ABD’deki 1,5 milyon Yunan Ortodoks Kilisesi üyesinin yaptığı işlere de değer veriyoruz.” dedi.
Diyeceğimiz; öngörülmezliği ve dengesizlikleri ile meşhur Trump da bir gün, “sırdaşı” gibi, İstanbul’a “Konstantinopolis” derse hiç şaşırmayalım.
PATRİK'İN SON UNVANI
Yüzlerce kez yazdık; Fener Rum Patriği Bartholomeos, Lozan’a aykırı olarak “Ekümenik” unvanını kullanıyor, yani dünyadaki 300 milyon Ortodoksun dini lideri olduğunu iddia ediyor.
Maalesef, ABD başta olmak üzere AB ve dünyanın hemen hemen tüm ülkeleri de onu “Ekümenik” sayıp, “devlet başkanı” olarak ağırlıyor. Dahası; artık Erdoğan’ın Sarayı’na da “Ekümenik” unvanıyla davet ediliyor.
2 yıl önce Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Türkiye’de ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı yoktur. Lozan Antlaşması gereğince, Fener Rum Patriği’nin siyasi ve idari işlerle uğraşmaması, ülkemizdeki Rum-Ortodoks vatandaşlarımıza ruhani hizmet vermesi hüküm altına alınırken, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir din görevlisi olmasının dışında hiçbir statüsü de olamayacaktır.” şeklinde tepki gösterdi...
Patrikhane’nin bağlı olduğu Fatih Kaymakamlığı, “ekümeniklik iddiasının hukuki gerçeklerle bağdaşmadığını” açıkladı...
Ve dahi Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, “Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik olmadığı izahtan varestedir.” dedi...
Ama Patrik Bartholomeos ve dünya bildiğini okuyup “ekümenik” demeye, Ankara da seyretmeye devam ediyor!..
Buyurun, iki sıcak örnek:
Ayın 13’ünde “Dünya Politikası Konferansı” için “ekümenik” unvanıyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne giden Bartholomeos’u Dubai Havaalanı’nda Yunanlı yetkililerin yanı sıra Konsolosumuz Onur Şaylan karşılayıp uğurladı. Büyükelçimiz Tugay Tunçer, Bartholomeos onuruna akşam yemeği verdi.
Artık bunlar vaka-ı adiyeden.
Patrik Bartholomeos 20 Aralık’ta bir de Noel açıklaması yaptı. Açıklamada hangi unvanı kullandı, biliyor musunuz?
“Hellenic Archbishop of Constantinople-New Rome and Ecumenical Patriarch”; yani “Konstantinopol-Yeni Roma Helenik Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” unvanını!..
ERDOĞAN'A KİM ''RİCA'' EDEBİLİR?
Asıl meseleye gelelim.
Üç gün önce Cumhurbaşkanlığı, Erdoğan’ın “Fener Rum Patriği Bartholomeos’u kabul ettiğini” duyurdu. Başka da bir açıklama yapılmadı. Patrikhane ise uzun bir açıklamayla neler görüşüldüğünü anlattı.
Yaklaşık yarım saat süren görüşmede Patrik Bartholomeos, “Antakya Patrikliği ile aralarındaki tarihi bağlardan bahsedip Suriye’deki tüm azınlıkların güvenliğinin sağlanması konusunda destek rica etmiş”... Erdoğan’a “Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılabilmesine yönelik çalışmaların başlatılmasından dolayı teşekkürlerini iletmiş”, “işlemlerin hızlandırılması hususunda da yardım ricasında bulunmuş”... Keza 2025’te 1700’üncü yılı kutlanacak olan Birinci İznik Konsili’ne bizzat Bartholomeos’un daveti üzerine katılacak olan Papa Francesco’nun ziyareti konuşulmuş.
Medyamız da Fener Rum Patrikhanesi’nin yaptığı “I. Bartholomeos Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü” başlıklı bu Türkçe açıklamayı kullandı. Ancak Patrikhane’nin aynı konuda yaptığı Rumca bir açıklama daha vardı.
Bu açıklamanın ise hem başlığında hem içeriğinde, “Ekümenik Patrik” denilirken; Erdoğan’ın Ruhban Okulu konusunda, “tam destek sözü verdiği” vurgulandı.
Şimdi o açıklamaların ayrıntılarını yorumlayalım.
“Rica” ifadesi, eşit statüdeki kişiler tarafından kullanılır. Veya üst kademedeki, alt kademedeki birisine “rica” eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde hangi Türk vatandaşı Erdoğan'a “rica”da bulunabilir?!
Bartholomeos’a ziyaretinde Kadıköy Metropoliti Emmanuel ve Rum cemaatinin önde gelen isimlerinden Laki Vingas refakat ederken, Erdoğan’ın yanında Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç vardı.
Neden Patrikhane Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olduğu halde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya değil de Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç?
Başlı başına şu tablo, Lozan’ın hilafına, aynen emperyalistlerin istediği üzere Fener Rum Patrikhanesi’nin, “ekümenikliğin”, Ruhban Okulu’nun bir “dış politika” konusu olduğunun kabul edildiği anlamına gelmiyor mu?!
BAHÇELİ BU ANLAŞMAYA NE DİYOR?
İktidara geldiklerinden bu yana AKP'nin Yunanistan ve ABD'ye “açma” sözü verdiği Ruhban Okulu meselesine geçelim.
Emperyalistlerin bu okulun hangi şartlarda açılmasını istediğini, Türkiye'nin ise Anayasa ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu deldirmemek için o şartlara karşı çıktığını bilenler biliyor.
Ama Erdoğan “söz” verdi ya, yıllardır bu okulu açmanın yolu aranıyor. Şimdilerde işin öncülüğünü de neredeyse tüm okulları tarikat ve cemaatlere teslim eden Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin yapıyor.
Türkiye'nin bundan pek haberi olmadı; geçtiğimiz 5 Kasım'da Fener Rum Patrikhanesi'nden bir heyet “ilgili makamlarla koordinasyonunun” ardından Bakan Tekin'i ziyaret etti. Ziyaretin sebeb-i hikmetinin, “53 yıldır kapalı olan Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasına gösterdikleri ilgiden dolayı hem Bakan Tekin'e hem de Erdoğan'a teşekkür etmek” olduğu belirtilirken şu dikkat çekici bilgiler verildi:
“Kilise heyeti, Bakan ve ekibi tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. Ekümenik Patrikhane'nin, Ruhban Okulu'nu devletin daha önce planladığı gibi bir ruhban okulu (İmam Hatip Okulu benzeri) olarak değil, iki fakülteli özel bir Vakıf Üniversitesi olarak yeniden açma niyetinde olduğu teyit edildi. Bakan bu öneriye katıldığını ifade etti ve Patrikhane'nin önerilerini, yapılan karşılıklı fikir ve görüş alışverişiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na ileteceği sözünü verdi.”
Söz konusu formülün anlamı herhalde önümüzdeki günlerde netleşecektir. Şimdilik sadece, “Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin de bundan haberi, daha önemlisi onayı var mı?” diye sormakla yetinelim.
Bahçeli'nin görüşü neden mi önemli?
Eğer bu konuda da fikir değiştirmediyse; en başından bugüne kadar hep şunları söyleyegeldiği için:
“AKP hükümetinin Yunanistan’ın ve AB’nin dayatmasını kabul etmesinin hukuki ve siyasi anlamı ve sonuçları şu olacaktır: Bir Türk kurumu olan Patrikhane’nin başındaki Patriğin tüm dünya Ortodokslarının ruhani lideri olarak her türlü idari ve siyasi tasarrufları Türkiye tarafından resmen tanınacak, bu tasarrufların Türk iç hukuku bakımından yansımaları ve doğuracağı hukuki sonuçlar kabul edilecek, Patrikhane tüzel kişilik kazanarak Lozan’da belirlenen çerçeve dışında her türlü faaliyetlerde bulunacak ve böylece Lozan Antlaşması delinerek Patrikhane siyasi bir statüye kavuşacaktır.”
“Ekümenik Patrikhane tanımından rahatsızlık duymamak, Heybeliada Ruhban Okulu’nu açma teşebbüsleri... düşkünlüğün yapı taşlarıdır.”
“Bilinmelidir ki, Fener Rum Patriğinin sözde Ekümenik unvanı devletimizin kurucu anlaşması Lozan’a tamamen aykırıdır... İstanbul’un Vatikan benzeri bir minyatür veya şehir devleti haline getirilerek ele geçirilmesi amacının ısrarla sürdürüldüğünü görmemek için de kör olmak gerektiği kanaatindeyiz. Bunun yanı sıra, Heybeliada Papaz okulunun açılması için AKP ve dostları fırsat kollamaktadır... Bizim; kalbinde kilise, ağzında cami olanlara verilecek vatanımız, feda edilecek insanımız, heba edilecek değerimiz olmayacaktır... Biz Ekümenik’i bilmeyiz, Papaz okulundan anlamayız; son yurdumuzda meydanı boş bulan misyonerlerin, diyalogcuların, görünmez kilise havarilerinin tezgahına katiyen düşmeyiz.”
ÖYLEYSE LOZAN'IN FESHİ YAKINDIR
Suriye'nin “fethi” ile başladık, onunla bitirelim.
Üç gün önce iktidarın bir yazarı şöyle buyurdu:
“İngiltere ve Fransa'nın bir asır önce Sykes- Picot anlaşmasıyla çizdiği keyfi haritalar ve sınırlar miadını doldurdu. Türkiye'nin Anadolu parantezine alındığı Lozan artık paramparça! Yeni bir dünya ve yeni bir Suriye kuruluyor. Kuruluş aşamasındaki bu yeni dünyanın da yeni Suriye'nin de yeni Ortadoğu'nun da kilit ülkesi artık Osmanlı'nın vârisi olan Türkiye. Dünya bize böyle bakıyor. Bize bakan da Türkiye'deki bu imparatorluk asabiyesini görüyor.”
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan ettiklerine göre, zaten delik deşik edilmiş olan Lozan'ın da feshi yakın demektir!..
Müyesser YILDIZ
29 Aralık 2024
Çok Okunanlar
2025 Anlamlı yeni yıl mesajları
Esad ailesinin Şam'daki evi yağmalandı
Gelinim Mutfakta 31 Aralık Salı puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?
Narin'in ölüm saatinde o isim de olay yerindeymiş...
Promosyonlar emekli maaşını geçti: Hangi banka ne kadar promosyon veriyor?
Reyting sonuçları açıklandı! 30 Aralık Pazartesi zirveye hangi yapım yerleşti?
Fenerbahçe taraftarları bu habere çok kızacak... Osayi için olay iddia
2024'te Türkiye'de neler yaşandı? Dilan Polat, Semih Çelik, Narin Güran...
Gassal nerede çekildi?
Yılbaşı gecesi TV'de ne var? Kanal D, TRT 1, ATV, Show TV, Star TV, TV8, NOW TV