Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Millete böyle 'Hizmetkâr' oldu

Vefatından 51 gün önce sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı merhum Jandarma Kurmay Albay Güven Şağban:

“Bir kere daha söyleyeyim: 1. Atatürk ve Cumhuriyete her yerde sahip çıkılmalıdır. 2. Kışlaya, camiye, okula ve spora siyaset ve tarikatlar girmemelidir. 3. İdarecilerin seçilmesinde liyakate önem verilmelidir. 4. FETÖ’ye bulaşmış olanların bir göreve getirilmesi yanlıştır.”

Merhum Güven Şağban akciğer yetmezliğinden 19 Şubat’ta aramızdan ayrıldığında henüz 55 yaşındaydı.

20 Şubat’ta Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii’nden askeri törenle uğurlandı. Ama ömrünü verdiği, 15 Temmuz’da da kurtarmaya çalışırken rehin düşüp gazi olduğu Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’ndan bir başkan dışında onu uğurlamaya gelen olmadı.

Güven Şağban’ı ve ölmeden önce;"Bu satırları yazarken müzmin hastalığım akciğer yetmezliği nedeniyle hastanedeyim. Durumumun oldukça kritik olduğunun bilincindeyim. Bu süreci atlatabilir miyim, bilmiyorum. Atlatamazsam, tüm dostlara selam olsun! Bu kitabı da onlara emanet ediyorum. Yaşadıklarımın bir çığlığı olarak kabul edilsin! Son sözüm, vatan sağ olsun! Türk milleti sonsuza kadar var olsun!" sözleriyle bizlere bıraktığı, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin 15 Temmuz’da okurla buluşturduğu “Yaşadıklarımın Çığlığı” isimli kitabını anlatmak için bugünü, yani yeni Jandarma kararnamesini bekledim.

Aslında 15 Temmuz’daki mücadelesini, sonrasında diğer 15 Temmuz kahramanlarıyla birlikte tasfiye edilmesini, devlet övünç madalyasından mahrum bırakılmasını ve koruma kararının kaldırılmasını, bunların yaşandığı dönemde yazmıştım.

Beklenmeyen ölümünün ardından da değerli gazeteci arkadaşlarım Barış Terkoğlu ve Aytunç Erkin, hem Güven Şağban’ın kim olduğunu hatırlattı hem de onun Jandarma’nın gidişatına dair “Yaşadıklarımın Çığlığı” kitabındaki rehber niteliğindeki kimi notlarına işaret etti.

Olağanüstü bir gelişme olmadığı takdirde peş peşe birkaç yazıda anlatacağım Jandarma dosyasında, yeri geldikçe o notlara da dikkat çekeceğimi belirttikten sonra yeni Jandarma kararnamesinin Cuma günü Resmi Gazete’de yayımlanması öncesinde yaşananlarla başlayalım.

Arif Çetin’in Gidişi

Perşembe gündüz saatlerinde Gazeteci İsmail Saymaz, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın olduğu öne sürülen ve yaş haddi dolan Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in İçişleri Bakanlığı tarafından emekli edilmek istendiğini, ancak Çetin’in bu karara direndiğini iddia etti.

Bu iddiaya birkaç saat sonra Arif Çetin değil, ama en yakınındaki bir isim Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Seyhan Avşar aracılığıyla cevap verdi. Bu yakın isim, yazılanlar nedeniyle oldukça öfkeli, üzgün ve rahatsız olduğunu belirttiği Çetin Paşa’nın ağzından şunları söyledi:

“Kendisi, ‘Ben bu devlete 48 senemi verdim. Bizler yeniçeri değiliz. Askeri bürokraside görev yapıyoruz. ‘Öl’ derlerse ölürüz. Ne isterlerse onu yaparız. Hayatım boyunca kanunların dışına çıkmadık. Bize ne emrediliyorsa, onu yaparız. Sayın Cumhurbaşkanımız ne derse o olur. Yaşım 65. Emekliliğim geldi. Devam etmem için Meclis’ten yasa çıkması gerekiyor. Emekli olmamda da bir sakınca yok. Herkes bir gün emekli olacak. İnsanların kişilik haklarına dokunulmasına üzülüyorum.’ diyor. Bu süreç paşamızı çok yıprattı.”

Aynı gün akşam saatlerinde Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Mezuniyet Töreni vardı. Erdoğan’ın katıldığı ve konuştuğu törende Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin de bir konuşma yaptı.

Ve Çetin’in şu ifadeleri gündem oldu:

“Sayın Cumhurbaşkanım, zatı devletlerinizin buyurdukları gibi, biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik. Sayın Cumhurbaşkanım Sayın Başkomutanım, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın görevini başarılı bir şekilde icra etmesi için personel araç gereç malzeme teçhizat ve her türlü kaynağın sağlanmasında bizden desteğinizi esirgemediğiniz için zatı devletlerinize şükranlarımı sunuyorum… Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başkomutanım bu genç kardeşlerimizin genç personelimizin önemli gününde akademimizi zatı alinizle şereflendirdiğiniz için şahsım ve tüm teşkilatım adına şükranlarımızı sunuyorum.”

Bu törenden sadece 6 saat sonra da Erdoğan, Arif Çetin’i yaş haddinden emekli etti.

Emniyet Genel Müdürü “Başkomutanım” Diyor mu?

Çetin’in bu sözlerinin Jandarma teşkilâtı ve siyasi kulislerde nasıl yorumlandığını anlatmadan önce “Başkomutanlık” hitabı ve “hizmetkâr olmaya geldik” ifadesini irdeleyelim.

Erdoğan’ın, “Gereğini yapıyor” diyerek Abdülkadir Selvi’ye örnek gösterdiği Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan dün, “Tabii ki, ‘Başkomutanım’ diyecek.” başlığı altında şunları yazdı:

“Bunu yadırgayanlar var. Onlara şunları anımsatmayı bir görev bilirim: Cumhurbaşkanı, başkomutandır. Bugün Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğu için başkomutandır. Yarın başka bir isim, Cumhurbaşkanı olduğu için başkomutan olacaktır. Bir generalin, Cumhurbaşkanı’na ‘Sayın Başkomutanım’ demesinde yadırganacak hiçbir şey yoktur. Bir generalin, Cumhurbaşkanı’na ‘Sayın Başkomutanım’ dememesi hali ise hem anormaldir hem de tehlikelidir. Jandarma Genel Komutanı’nın ‘Sayın Başkomutanım’ dedikten bir gün sonra emekli edilmesini dillerine dolayanlara ise şunları sormak istiyorum: Bir generalin ‘Sayın Başkomutanım’ demesi, lütuf nedeni mi olacaktı? ‘Sonuçta söylemesi gereken şeyi söylemiş’ deyip geçilmeyecek mi? Bazı kafalar, sivil/asker ilişkilerinde hala 90’lar kafasında.”

Biz de Ahmet Hakan’a Anayasa’yı hatırlatalım. “Milli Savunma” ile ilgili “Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı” başlıklı 117’nci madde gayet açık. “Başkomutanlık” tümüyle TSK ve Genelkurmay Başkanlığı ile ilgili.

Galiba Ahmet Hakan’ın yeni rejimde Jandarma Genel Komutanlığı’nın konumunun değiştirildiğinden haberi yok. Malûm, TSK’nın dışına çıkarılıp tümüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Halen askeri rütbeler kullanılsa da artık bir iç güvenlik birimi ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir farkı yok. Arif Çetin eski TSK mensubiyeti ve general rütbesinden dolayı “Başkomutanım” hitabını kullanmış olsa da hukuki durum bu. Daha da açarsak; örneğin Emniyet Genel Müdürü, Erdoğan’a, “Başkomutanım” diyor mu veya diyebilir mi?

Milletle Albümü

Arif Çetin’in Erdoğan’ın, “Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik.” sözünü referans göstermesine gelirsek;

Emekli edildiği gün 12punto, Çetin Paşa’nın kimler kimlerle fotoğraf verdiğini albüm olarak yayımladı.

Biz de 7 yıl boyunca başında olduğu jandarmanın, milletle nasıl karşı karşıya getirildiğini hatırlatalım.

2021’de Cengiz İnşaat’ın Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’nde yapmak istediği taşocağına karşı çıkan köylü kadınlar jandarma tarafından süpürülmedi mi?..

Geçen yıl Urfa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Özak Tekstil işçilerinin eylemini jandarma engellemedi mi?..

Akbelen ormanında ağaçların kesilmesine karşı çıkan köylülere müdahaleyi unutmak mümkün mü?..

Ya geçtiğimiz Nisan’da kötü çalışma koşulları nedeniyle grevde olan Lezita işçilerinin başına gelenler?..

Yaşar Güler Gibi

Arif Çetin’in emekliye sevk edilmeden 6 saat önce yaptığı o konuşmanın yansımalarına gelince;

“Emekli edileceğinden mutlaka haberi olmuştur. Son dakikada, ismini kararnameden çıkarttırma çabası.” yorumu yapılırken, 2022’de kanun değişikliği ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in yaş haddinin uzatılması örneği verilip, “Pekâlâ onun için de kanun değiştirilebilirdi.” deniyor.

Keza, “Emekli edileceksem de bundan sonra vereceğiniz başka görevlere hazırım.” mesajı verdiği öne sürülüyor.

Malûm; Erdoğan, yaş haddini uzatarak Yaşar Güler’in 1 yıl daha Genelkurmay Başkanlığı’nda kalmasını sağlamış, geçen yıl da kendisini Milli Savunma Bakanı yapmıştı.

Bu yorumlardan çıkan sonuç; Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin desteğiyle bunca yıldır görevde kalan Arif Çetin Paşa da ileride İçişleri veya önemli bir başka bakanlığa getirilse galiba sürpriz olmayacak!..