Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

'Mehmetçik Gazze’ye' diye heyecanlandılar ama…

İktidar medyası, heyecanlanınca gerçeklikten kopuyor. Ateşkes sağlandığının duyulmasıyla birlikte Türk askerinin Gazze’ye gideceği haberlerine başlamaları da böyle bir vakaydı.

10 Ekim akşamı, ATV Haber’in, uzmanların görüşlerinin de aktarıldığı “Mehmetçiğe Gazze yolu gözüktü” haberinde “Türk askeri de kurulması planlanan görev gücünde yer alacak” denildi. Star TV de aynı akşam “Türk askeri de ateşkesi denetlemek için bölgeye gidiyor” haberi verdi. Sanırsınız askerin Gazze’ye gideceği kesinleşmişti…

Ertesi gün, 11 Ekim’de de Türkiye gazetesi, “Türkiye, Görev Gücü ile Osmanlı sonrası ilk defa Filistin topraklarına dönecek”, Yeni Şafak, “Görev gücünde Türkiye de yer alacak”, Türkgün, “Türkiye de ‘Görev Gücü’nde” haberlerini sürdürdü. Sabah’ta ise Okan Müderrisoğlu, “İstikrar Gücü’nde muhtemelen Mehmetçik sahada görünmeyecek. Ama uzun dönemde TSK gerek koordinatör subayları gerekse özel birlikleri ile görev üstlenebilecek” değerlendirmesini dile getirdi.

12 Ekim’de ise Akşam gazetesi, “Gazze için tezkere yolda”, Yeni Şafak, “Türkiye, Gazze Görev Gücü’nde etkin rol alacak” haberi yayımladı. Yeni Şafak yazarı Yusuf Dinç, “Türk askerinin Gazze ekopolitiği” başlıklı yazısında “Yeni dünya Türk askerinin Gazze’ye ilk adımıyla başlayacak” görüşünü ortaya attı.

İNŞALLAH'LI NİYET BEYANI 

Fakat bu yayımların dayandığı tek somut veri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rize’de “… görev gücünde Türkiye olarak ‘İnşallah’ biz de yer alacağız” diyerek; “inşallah”lı “niyet beyanı”nda bulunması ve Milli Savunma Bakanlığı’nın “TSK, her türlü göreve hazırdır” açıklamasıydı.

Oysa ABD Başkanı Donald Trump, Şarm El Şeyh’teki törene giderken uçakta gazetecilere, “Gazze’de uluslararası güce ihtiyaç olmayacağını düşünüyorum” diyerek olumsuz bir sinyal verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Mısır’dan dönerken “Görev gücünün yapısına dair değerlendirmeler devam ediyor” diyerek belirsizliği kabullendi.

Türk askerinin Gazze’ye gidişinin önündeki engellerin büyüklüğünü gösteren açıklamalar, haberler bunlarla da kalmadı. Reuters ve Politico, istikrar gücüne katkıda bulunması için Endonezya, BAE, Mısır, Katar ve Azerbaycan ile görüşmelerin sürdüğünü, ama bunlar arasında Türkiye’nin olmadığını haber verdi. Belli ki, iktidarın Türk askerinin Gazze’ye gitmesi niyeti aynen gazetecilere de yansımış, iktidar medyası erken heyecanlanmıştı.

İSRAİL, TÜRK ASKERİ İSTEMİYOR 

Tersini gösteren ipuçları ortaya çıkmasına rağmen askerin Gazze’ye gideceği haberleri bir süre daha devam etti. Sabah’ta Okan Müderrisoğlu ve Türkiye’de Emrah Özcan, 15 Ekim’de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisinin MKYK toplantısında “Macron, ‘Görev gücüne asker verir misiniz?’ diye sordu ben de ‘Niye vermeyelim’ dedim” dediğini aktardı. MSB de “Hazırız” açıklamasını 16 Ekim’de yineledi.

Halbuki İsrail, bırakın Türk askerinin Gazze’ye ayak basmasını, Jerusalem Post’a göre, İHH ekibinin Türk bayraklı konvoyla dolaşmasından bile rahatsız oldu. İsrail medyasında “Hamas’ın silahsızlanmayı reddetmesi nedeniyle Trump’ın Gazze planının çöküşün eşiğinde olduğu” haberleri çıktı. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz da “ABD gözetiminde kurulacak uluslararası mekanizma”ya, Hamas tünellerini imha işlevi yükledi.

Sonra Türk askerinin Gazze’ye gidişi aleyhine İsrail medyasındaki haberler giderek arttı. Hatta Israel Hayom gazetesi, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Türk askerinin Gazze’de bulunmasını ‘kırmızı çizgi’ olarak gördüğünü” yazdı. Nitekim Netanyahu, 20 Ekim’de Meclis’in açılışında yaptığı konuşmada, “Ortadoğu’da İsrail’e yönelik yeni tehditlerin ortaya çıktığını” söyledi. Açıkça söylemedi ama “Yeni tehdit” olarak niteledikleri içinde Türkiye de vardı.

İSRAİL'İN TÜRK ASKERİNE VETOSU 

Bu arada Tel Aviv’e giden ABD Başkan Yardımcısı Vance, ziyaretine, ateşkes sürecini yürütmek üzere İsrail’in güneybatısında kurulan Sivil-Asker Koordinasyon Merkezi’ni (CMCC) açarak başlamıştı. Orada 200 Amerikan askerinin yanı sıra, İngiltere, Ürdün, Kanada, Almanya ve Danimarka’dan subaylar görev yapıyordu.

Vance, burada İsrailli bir gazetecinin “Türk askeri varlığı konusunda İsrail açısından oldukça endişe verici bir durum var. Türkiye’nin Hamas’ı desteklediği biliniyor. Peki onlar ne rol üstlenecek? Burada ya da Gazze’de asker bulunduracaklar mı?” sorusuyla karşılaştı. Gazetecinin sorusu gibi Vance’in yanıtı da konuya İsrail penceresinden yaklaşıyordu:

“Yabancı askerlerin topraklarında bulunması konusunda İsrail’e dayatmada bulunmayacağız ama Türkler için yapıcı bir rol olduğunu düşünüyoruz. Ve açıkçası, zaten böyle bir rol üstlendiler. Bunun için müteşekkiriz.”

Vance, Türkiye’yi onore ediyordu ama Türk askerinin İsrail’e rağmen Gazze’ye gidemeyeceğini de kabul ediyordu. Bu gelişmelerin ardından Türkiye’de, 22 Ekim’de, A Haber, Hürriyet, Sabah, Bengü Türk, Haber 7 ve Yeni Akit gibi iktidar medyası mecralarında “Netanyahu’nun Türkiye korkusu” haberleri çıktı. Abdülkadir Selvi de “Netanyahu’nun Türkiye’yi devre dışı bırakma planı” diye yazdı.

Şaşkınlığını çabuk atan iktidar medyası, bu kez 23 Ekim’de, Türk askeri konusunda İsrail ile ABD arasında “görüş ayrılığı” olduğu haber ve yorumlarına çevirdi istikameti. Akşam, “Soykırımcının Mehmetçik endişesi”, Milliyet, “Türkiye endişesi ABD’yle arasını açtı”, Sabah “İsrail’deki Türkiye paniği her gün büyüyor” ve Yeni Şafak, “Washington Türkiye’yi Gazze’de istiyor” başlıklarıyla yorumladı gelişmeyi.

Ancak ABD ile İsrail arasında görüş ayrılığı olduğu haberleri Mısır ve Arap medyasında da yayılınca İsrail Başbakanlık Ofisi, Times of Israel’e bir açıklama yaparak bu iddiaları yalanlama gereği duydu. Açıklamada, Gazze’ye Türk askerinin gönderilmeyeceği belirtilerek, “Herhangi bir anlaşmazlık yok. Türkiye’nin katılımı olmayacak” denilerek kesin bir dille reddediliyordu Türk askerinin Gazze’deki uluslararası güce katılımı…

Tüm bunlar olup biterken, MSB’den dün “görüşmelerin sürdüğü” açıklaması geldi sadece…

GAZETECİ NİYETLER İLE OLGULARI KARIŞTIRMAZ 

Sanırım bu gelişmeler, 10 Ekim’den beri “Mehmetçik Gazze yolunda” haberleri yayımlayan iktidar medyasının çok erken heyecanlandığını göstermesi bakımından yeterli veriyi içeriyor.

Maalesef iktidar medyasının Türk askerinin Gazze’de görev yapmasının öyle pek de kolay olmadığını, hatta mucizelere bağlı olduğunu idrak edebilmesi için illa sahadaki gerçeklerin kendini dayatması gerekti.

Oysa İsrail’in, Gazze’de Türk askerini istemeyeceğini bilmek ya da anlaşmayı ve ateşkesi yazıldığı gibi uygulamayacağını tahmin etmek için falcı olmaya gerek yoktu. Sadece İsrail’i ve Gazze’deki gelişmeleri objektif gözle izleyen bir gazeteci olmak yeterliydi. Somut bilgiler olmadan, kesin ifadeler içeren haberler yazmak yerine tarafların net açıklamaları beklenmeliydi.

Gazetecilik, her zaman söylenenlere temkinli yaklaşmayı, niyetler ile olguları, propaganda ile gerçeği karıştırmamayı gerektirir. Heyecan da iyidir ama şüphecilikten arınırsa yanlışa sürükler.