Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2267
Dolar
Arrow
34,3348
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5978
Altın
Arrow
2833,0000
BIST
Arrow
9.462

MSB Emekli Amirallerin peşini bırakmıyor!..

Dün Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, mezuniyet töreninden sonra kılıç çatarak Subay Andı’nı okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” diyen teğmenlerle ilgili “hukuki” açıklamalarını değerlendirdik.

Bugün de MSB’nin, 3.5 yıl önce Ukrayna görünümlü ABD-Rusya savaşının ardından Montrö’ye sahip çıkılması ve TSK’da yeni tarikatlara izin verilmemesi çağrısında bulunan 103 emekli amiralin cezalandırılmasına yönelik azim ve kararlılığını (!) ele alalım.

RUSYA'NIN SON MONTRÖ UYARISI 

Ama bundan evvel Montrö ile ilgili son gelişmeleri aktaralım.

ABD-NATO’nun, Rusya’nın kuşatılması için Montrö’nün devreden çıkarılması emellerini uzun uzadıya anlatmamıza gerek yok.

Ki, bizzat Erdoğan’ın da 2016’da dönemin NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e, “Karadeniz’de görünmüyorsunuz. Karadeniz’de görünmeyişiniz, Karadeniz’i adeta Rusya’nın bir gölü haline dönüştürüyor.” demişliği vardır.

Her NATO Zirvesi’nde mutlaka Karadeniz’e ilişkin planlara yer verildiği, son olarak Temmuz’da Washington’da düzenlenen zirvede de önemli kararlar alındığı, ardından Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin, NATO güçlerinin Karadeniz’deki varlığını tanımlayan deniz güvenliği stratejisini onayladığı biliniyor.

İşte bu gelişmeler üzerine bir açıklama yapan Rusya Devlet Başkan Yardımcısı ve Güvenlik Konseyi Üyesi Nikolay Patruşev zirve kararlarını ve Zelenski’nin adımını şöyle değerlendirdi:

“Bu zirve, Karadeniz'de seyrüsefer özgürlüğünü korumaya yönelik bir rota ilan eden ateşli Rusya karşıtı ittifakın, aslında askeri varlığını artırma ve bölgede çatışmayı yoğunlaştırma yönündeki hırslı planlarını ortaya koydu. Zelenski’nin yakın zamanda imzaladığı... stratejide belirtilen görevler arasında; silahlı kuvvetlerin tüm kollarıyla bir donanma inşa etmek, NATO üyesi ülkelerle koalisyon oluşturmak, tatbikatlar, manevralar yapmak, Karadeniz'de NATO kuvvetlerinin daimi varlığını sağlamak, Azak-Karadeniz havzasında diğer ülkelerle ortak veya koordineli güvenlik misyonları ile birlikte deniz devriyeleri düzenlemek yer alıyor.”

Geçtiğimiz günlerde bir kez daha konuşan Nikolay Patruşev, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni ihlal ederek” sularda daimi donanma bulundurmasına müsamaha gösterilmeyeceğini vurguladı.

Patruşev’in bu vurgusundan kısa bir süre önce ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan dikkat çekici bir açıklama geldi. Kazan’daki BRICS Liderler Zirvesi'nde Erdoğan’ın Putin’e, “Karadeniz’de seyrüsefer ile ilgili teklifte bulunduğunu” bildiren Lavrov, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de benzer fikirleri söylüyor. Şu anda yetkili makamlar tarafından inceleniyor. Ancak şu ana kadar Rusya'nın çıkarlarını dikkate alma isteğini gösteren yeni bir şey bulmadık.” dedi.

Rusya cenahındaki bu havadan, Karadeniz’de yeni bir şeyler olduğu anlaşılıyor.

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANIMIZIN ABD SEFERİ 

Ankara’ya gelelim. Geçen yıldı; Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’ndan şunları duyduk:

“NATO Karadeniz'de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO'yu veya Amerika'yı Karadeniz'de istemediğimizi beyan ediyoruz... Amacımız, Montrö'ye uyulsun. Karadeniz'de biz bütün güvenliği sağlarız Türkiye olarak. Karadeniz'i bir Orta Doğu'ya çevirmesinler. Dolayısıyla Karadeniz'e herhangi bir ülkenin veya NATO'nun girmesini istemiyoruz.”

Oramiral Tatlıoğlu, 4 Kasım’da beraberindeki bir heyetle ABD’deydi. Törenle karşılandı, Donanma Bakanı Carlos Del Toro ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Lisa Franchetti ile görüşüp çeşitli ziyaretlerde bulundu.

ABD Deniz Kuvvetleri’nden yapılan açıklamada; Pentagon’da gerçekleşen görüşmede ikili ilişkilerin masaya yatırıldığı ve 2024’te yayınlanan “Amerikan’ın Savaşan Donanması için Seyrüsefer Planı’nın Tatlıoğlu ile paylaşıldığı” ayrıca “Özellikle mayın temizleme çabaları olmak üzere Karadeniz’deki güvenlik zorluklarının tartışıldığı” anlatıldı.

Tatlıoğlu’nun mevkidaşı Amiral Franchetti de yaptığı paylaşımda; “iki ülke donanmalarının birlikte çalışabilirliğinin geliştirilmesi konusunda anlamlı görüşmeler yapmaktan heyecan duyduğunu” ifade ederken, Karadeniz ve Baltık’ta yürütülen tatbikatların altını çizdi.

SARAY TAMAM DA YARGITAY NE YAPACAK?

Karadeniz’deki bu hava ile 103 emekli amiralin Montrö açıklaması arasında ne ilgi mi var?

Bilindiği gibi; emekli amirallerin açıklaması “muhtıra” olarak yorumlandı ve haklarında 12 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Ancak Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi 20 Aralık 2022’de hepsi hakkında beraat kararı verdi.

Cumhurbaşkanlığı avukatı tüm sanıkların, Cumhuriyet Savcısı ise 12 ismin cezalandırılması gerektiğini bildirerek karara itiraz etti. Daha önce davaya katılım talebi reddedilen Milli Savunma Bakanlığı da davaya katılma talebinin kabulü için istinafa gitti.

Ankara İstinaf 22. Ceza Dairesi, geçtiğimiz 21 Ekim’de bu taleplerin tümünü reddederek emekli amirallerin beraat kararlarını onadı.

Tahmin edileceği üzere Cumhurbaşkanlığı ve Savcı bu karara da Yargıtay nezdinde itiraz etti.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü tarafından yapılan itirazda; “Asıl maksat hükümet politikalarını engellemektir... Halen bazı askerlerde var olan eski alışkanlıkla, hükümete adeta parmak sallarcasına... Darbe zihniyetinde olan kitleleri cesaretlendirmişlerdir.” şeklindeki ifadelerle 103 emekli amiralin suç işlediği iddiası tekrarlandı.

İstinaf Savcısı da; “amiral bildirisinin hükümete karşı geçmiş dönemlerdeki gibi ‘muhtıra’ metni tarzında olduğunu ve muvazzaf TSK mensuplarını hükümete karşı illegal bir şekilde harekete geçirme amacıyla yayınlandığını” savunarak 12 ismin cezalandırılmasını istedi.

Gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse savcı, aralarında Yargıtay’ın 28 Şubat ve Balyoz kumpaslarıyla ilgili bozma kararlarının yer aldığı çeşitli kararları da emsal gösterdi.

Hatırlar mısınız; iktidarın gazetesi Sabah, Yargıtay’ın Balyoz’la ilgili bozma kararını, daha amirallerin yargılaması başlamadan “Amiraller bildirisi için emsal karar” manşetiyle duyurmuştu!..

Ez cümle; emekli amirallerin akıbeti için top artık Yargıtay’da. “Acaba Yargıtay’dan ne karar çıkar?” diye soracak olanlara hatırlatmamız gereken önemli bir ayrıntı var.

Emekli amirallerin çağrısının üzerinden 24 saat bile geçmeden Yargıtay Başkanlığı şu açıklamayı yaptı:

“Anayasal ve yasal bir yetkiye dayanmayan ve milletin iradesini hedef alan hiçbir güç ve oluşum kabul edilemez. Geçmişte yaşanılanlar göstermiştir ki; darbe, muhtıra ve vesayet hevesi olanlar, milletimizin engin feraseti ve eşsiz kahramanlığı ile bertaraf edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine, anayasal ve demokratik düzen ile bireysel hak ve özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı; yargı yetkisini Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız şekilde kullanan yargı kurumları, yasalar çerçevesinde gereğini takdir ve ifa edecektir.”

Yargıtay Başkanı değişse de ihsas-ı rey niteliğindeki bu açıklamanın halen Yargıtay’ın internet sitesinde durduğunu kaydetmekle yetinelim.

KARADENİZ DE ISINIRKEN DÜŞMANI SEVİNDİRMEK 

Bu süreçte Milli Savunma Bakanı da değişti. Emekli amirallerin Montrö’ye sahip çıktığı süreçte Bakan Hulusi Akar’dı.

Bu bildirinin “düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramadığını” belirten Akar, Akar silah arkadaşlarına; “TSK, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz... Bunun bedeli neyse, ödeyecekler.” sözleriyle tepki gösterdi.

Akar döneminde şunlar da oldu:

Açıklamada ismi olan komutanlara TSK tesislerine giriş yasağı kondu... Üç eski Deniz Kuvvetleri Komutanı lojmanlarından çıkarıldı, korumaları alındı... MSB de emekli amiraller hakkında suç duyurusunda bulunup davada taraf olmak istedi. Mahkeme reddettiği halde bu talebinde ısrar etti.

Şimdiki Bakan Yaşar Güler döneminde ise İstinaf, MSB’nin katılım talebini reddedip emekli amiraller hakkında verilen beraat kararlarını onadı.

Bu kararlar üzerine MSB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün ne yaptığını da aktaralım. 4 Kasım’da İstinaf 23. Ceza Dairesi’ne yapılan başvuruda; MSB’nin, “mağdur ve suçtan zarar gören” olduğu bildirilip Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstinaf 22. Ceza Dairesi’nin davaya katılma taleplerine ilişkin verdiği ret kararının kaldırılması istendi.

Hasıl-ı kelam; etrafımızdaki ateş çemberi iyice daralmışken, Montrö’ye sahip çıkan amirallerin cezalandırılmasındaki bu ısrar, düşmanı sevindirmekten başka ne işe yarar ki?!..

Müyesser YILDIZ

15 Kasım 2024