Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,3065
Dolar
Arrow
35,7351
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4964
Altın
Arrow
3175,0000
BIST
Arrow
10.121

Pervin Buldan bunları size de anlattı mı?

Birinci açılım-saçılım sürecinde; İmralı’da müzakere masaları kuruldu. HDP milletvekilleri İmralı-Ankara-Kandil-Avrupa arasında kuryelik yaptı. MHP Lideri Devlet Bahçeli başta olmak üzere, “Terörle müzakere edilmez, mücadele edilir.” diyenler, “Anaların ağlamasını isteyenler, terörden ve kandan beslenenler” olarak suçlandı.

İkinci açılım sürecinde de değişen pek bir şey yok. En önemli fark, işi bu defa Bahçeli üstlendi, ama “Terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz, yalnızca ve yalnızca mücadele edilir.” görüşünü muhafaza ediyor!..

İktidar ve ortaklarının şimdiki sloganı, “terörsüz Türkiye”. Kim istemez ki?! Önemli olan, bunun Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve milli yapısı üzerinde pazarlıkla mı yoksa mücadeleyle mi sağlanacağı. İşte bunları sorup teröristbaşının muhatap alınmasına karşı çıkanları bu defa da, “provokasyon yapmakla” suçluyorlar.

KİM BU PENCWENİ?

Süreç malûm.

Bahçeli, İmralı’daki teröristbaşına Meclis’e gelip örgütüne silah bırakma çağrısında bulunması, karşılığında “umut hakkından” yararlandırılarak hapisten çıkması teklifinde bulundu.

Baktı olmuyor, DEM heyetinin İmralı’ya gitmesini önerdi. DEM’in mevcut eş başkanları değil, İmralı’nın müdavimleri Pervin Puldan ve Sırrı Süreyya Önder gönderildi. Teröristbaşı, “Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılıkta olduğunu” bildirdi.

Buldan ve Önder, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Meclis’teki partilere gidip İmralı görüşmeleri hakkında bilgi verdi. Bu arada HDP’nin cezaevindeki eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret edip sürece destek aldılar.

MHP Lideri Bahçeli partisinin 14 Ocak’taki son Meclis grup toplantısında, DEM heyetinin ikinci İmralı görüşmesine ilişkin “kesin ve tavizsiz beklentisini” şöyle duyurdu:

“Görüşmenin hitamında PKK’nın örgütsel varlığının bittiği, terörle bir sonuç alınamadığı, bu kanlı sayfanın birçok bedel ödenerek kapandığı hiçbir şart ileri sürmeksizin açıklanmalıdır.”

Ama yine olmadı. Heyet, “sayın Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamlandıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır.” cevabıyla döndü.

Geçtiğimiz günlerdeki bir yazımızda; “DEM heyeti teröristbaşıyla görüştükten sonra kapı kapı dolaşıyor... Görünen o ki, ikinci İmralı ziyaretinden sonra muhtemelen sıra Avrupa’daki PKK’lılara, hatta Kandil’dekilere gelecek.” tahmininde bulunmuştuk.

Önceki gün öğrendik ki; Pervin Buldan Cuma akşamı Barzanistan bölgesinde PKK’ya yakınlığıyla bilinen siyasetçi Muhammed Emin Pencweni ile görüşüp, hem teröristbaşının sağlık durumu hakkında bilgi verip özel selamlarını iletmiş hem de heyetin yakında “Kürdistan bölgesini ziyaret edip buradaki siyasi parti liderlerinden sonra kendisiyle görüşeceğini”, ayrıca teröristbaşının yakında “Kandil’e bir mektup gönderip bilgilendirme yapacağını, kendilerinin de gelen cevabı Öcalan’a aktaracaklarını” söylemiş.

Dahası var. Bunları da Pencweni’nin yaptığı açıklamalardan anlıyoruz.

- Herkes, Kürt meselesinin Türkiye Parlamentosu'nda çözülmesi gerektiği konusunda hemfikirmiş. Teröristbaşı da bu çözüm için geceli gündüzlü çalışıyormuş, ama süreç kolay değilmiş...

- Kürt meselesi ve PKK ile Türkiye arasındaki sorunların parlamento zemininde çözümü; Kürtlerin varlığına ve haklarına dair anayasal ve yasal teminatlar verilmesini içermeliymiş...

- PKK, silah bırakma konusunda uluslararası garantiler talep edip büyük devletlerin sürece dahil olmasını istiyormuş...

Kim bu Pencweni? Benzerliklere dikkat çektik ya; Pencweni’nin adı birinci süreçte de epey gündeme gelmişti. Örneğin teröristbaşı o zamanki heyetle görüşmelerinde bu zat hakkında şunları söylemişti:

“Emre Bey [eski MİT Müsteşarı Emre Taner] döneminde bir çözüm olanağı vardı. 5 yıl içinde gerçekleşecekti. Pencweni üzerinden haber göndermeler falan oldu. Bu arada görürseniz selam söyleyin Pencweni’ye... Silahsız dönüş için yasa gerekir. Bu pakette olabilir mi diye heyette biraz tartıştık. Geçmişte görüştüklerimiz yasa çıkaracağız demişlerdi. Pencweni de girişimde bulunduğunda demişlerdi. Ona da selam söyleyin... Pencweni’ye selam soyleyin, seçimlerde adaylığı desteklenebilir. Bizde aday olmaz mı?... Pencweni’ye her gittiğinizde uğrayın, değerli bir kişidir. Irak temsilcim yapacaktım ama sağlığı elvermez.”

Bu bölümü, İmralı heyetini alay-ı vâlâyla karşılayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başta olmak üzere tüm partilere şu soruyla bitirelim:

Pervin Buldan Pencweni’ye bu anlattıklarını sizlerle de paylaştı mı?!

BAK ŞU ENGELE 

Terör örgütü elebaşı birinci süreçte; “1925 sonrası Misak-ı Milli’nin parçalanmasının aslında Kürt parçalanması olduğunu”, “‘Ortadoğu Konfederasyonu’ derken bunun yeniden canlandırılmasından söz ettiğini” belirtip şu çerçeveyi çizmişti:

“Biliyorsunuz, AB bir Kömür-Çelik Birliği olarak başladı, sonra bu günlere kadar geldi. Bizim coğrafyamız için de su böyledir. Dicle-Fırat suları tıpkı Kömür-Çelik Birliği’nin yol açtığı bütünleşmenin argümanıdır aslında. Biz kimseyle düşman olmak istemeyiz. Bu birlik Türkiye, Irak, Suriye ve Lübnan’ı kapsar.”

Bugün Ankara’daki havaya bakalım. Erdoğan ve Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” ve “Türk-Kürt kardeşliği” dedikleri yeni sürecin gerekçesini şu ifadelerle açıklıyorlar:

“Gün, tüm coğrafyamızda barışı, istikrarı, güvenliği egemen kılma günüdür... Türkiye’nin kilitleri sökülmüş, huzurun şahlanışı tarih sahnesine çıkmıştır... Terörü bitirip, bölgesel istikrarla yeniden tarihi yazmak için ayaktayız.”

Pervin Buldan’ın Pencweni’yi “çözüm” konusunda bilgilendirdiğinin ortaya çıktığı gün AKP, anayasa çalıştaylarının üçüncüsünü düzenlemişti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı çalıştaylarla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Herhangi bir ön koşul ileri sürmeden bütün siyasi partilere, kurucusu millet olan, sivil ve kuşatıcı bir anayasa yapma çağrımızı tekrar ediyor, bu hedefe varmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Küresel ve bölgesel değişimlerin hızlandığı; tehditlerin, fırsatların ve risklerin her alanda kendini gösterdiği bir dönemde Türkiye'mizi ve milletimizi tarihin öznesi yapacak atılımlar için yeni bir toplum sözleşmesi yapmaya kararlıyız.”

Hey Allah; demek “Türkiye’mizi ve milletimizi tarihin öznesi yapmanın” önündeki yegâne engel Anayasa’ymış!..

O halde soralım:

Anayasa’nın nereleri değiştirilecek de ülkemiz ve milletimiz “tarihin öznesi” haline getirilecek?!

Müyesser YILDIZ

27 Ocak 2025