Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
39,5682
Dolar
Arrow
36,4777
İngiliz Sterlini
Arrow
47,1858
Altın
Arrow
3415,0000
BIST
Arrow
10.507

“Şeytanın Avukatı... Kiralık... Alçak, Aşağılık... Sözde Milletvekili... Potansiyel Terörist... Satılmış PKK’lı”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın 2015’te CHP’ye ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na tepki gösterirken siyaseti şöyle tanımlamıştı:

“Siyaset, dün söylediğini bugün inkâr etmek veya dünkü ilkelerinden bugün vazgeçmek değildir. Böyle bir sonuç çıkarılıyorsa siyaset halkı aldatma sanatı demektir.”

Evet, MHP Lideri bir sürpriz daha yapıp DEM’lilerden sonra CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu da aradı. Tanrıkulu’nun verdiği bilgiye göre; “içinden geçtiğimiz dönemle ilgili olarak herkesin sorumluluğu ve katkısının önemli olduğu konusunda” sohbet etmişler... “Yaşanan süreci” konuşmuşlar... Ayrıca Bahçeli, Tanrıkulu’nun çalışmalarını takip ettiğini, bu çalışmaların değerli olduğunu ifade etmiş.

“Dinime Küfreden Bari Müslüman Olsa”

Bir kez daha şaşırmamak elde değil. Çünkü Sezgin Tanrıkulu MHP’nin geçmişte en ağır ifadelerle eleştirdiği isimlerden birisiydi.

Örneğin 2012 yılında Tanrıkulu, MHP’yi “şehit cenazelerinden nemalanmakla” suçlayınca Genel Başkan Yardımcısı Semin Yalçın, önce Tanrıkulu’nun CHP’ye katılması ve Genel Başkan Yardımcısı olması konusunda; “Bebek katili teröristbaşının avukatlığını yapan ve kan emicileri savunan bir adam, bağırsağında boncuk var zannedilerek kiralama yöntemiyle transfer edilmiştir. Kamuoyu bu olayı şaşkınlıkla seyrederken, şeytanın avukatı sadece milletvekili olmakla kalmamış, genel başkan yardımcısı yapılarak fazlasıyla ödüllendirilmiştir. O artık CHP’deki yeni açılımcı zihniyetin vitrin süsü ve ana muhalefetin bölücüleri kucaklama stratejisinin bir parçası olmuştur.” dedi.

Ardından Tanrıkulu’nun suçlamasına şu karşılığı verdi:

“Baltayı taşa vuranlar liginde ilk defa forma giymiştir. Bunun halk dilindeki değerlendirmesi şudur: Dinime küfreden de bari Müslüman olsaydı! MHP’yi şehit kanından nemalanmakla suçlayacak en son kişi, 30 bin kişinin ölümünden sorumlu bebek katili bölücübaşının avukatıdır. Kiralık milletvekili Tanrıkulu ve onun gibilere hatırlatırız ki MHP milletin sesi, milletin vicdanıdır. Sözlerinin ayarını tutturamayıp, ‘Bunun hesabını soracağız’ deme cüretini göstermek, haddini bilmezliktir. Tanrıkulu, MHP’den hesap sormak şöyle dursun, kendi kirli siyasi geçmişinin hesabını veremeyecek durumdadır... Kiralık vekillerin,  şehitlerin mübarek adını ağızlarına almaya bile hakkı yoktur. Bölücü katiller adına yıllarca söz söyleyen ve onların haklarını savunanların, şimdi başka safta görünmesi, yüzsüzlükten öteye pişkinlik ve utanmazlıktır. Böylesi, ancak şeytanın avukatlarına yakışır.”

Semih Yalçın, 2015’te ise “sözde çözüm sürecinde CHP’nin AKP’den daha radikalist görüşleri benimsediğini, ancak bir türlü bunu hayata geçirme fırsatı bulamadığını” anlatarak CHP’nin AKP ile koalisyon kurması gerektiğini savunurken yine Sezgin Tanrıkulu’dan söz edip şunları söyledi:

“Örneğin CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, geçen yılın Aralık ayında ‘açılım süreci’ için Meclis’e 70 maddelik teklif sunmuştur. Tanrıkulu’nun teklifinde; İmralı canisi, Kandil çetesi ve PKK’nın siyasi kanadının dillendirdiği konular yer almıştır. Teklifte, TBMM çatısı altında ‘Toplumsal Mutabakat ve Ortak Akıl Heyeti Komisyonu’ kurulması da vardır. Siyasette dil yasaklarının kaldırılması, eski yerel ve coğrafi adların yeniden kabulü gibi hususların yer aldığı teklifin gerekçesinde PKK’yla benzer bir dil kullanıldığı dikkati çekmektedir. ‘Eşit yurttaşlık ve demokrasi’  vurgusu yapılan gerekçede, ‘ana dilde eğitim’ de savunulmaktadır. Sezgin Tanrıkulu’nun yani CHP’nin bu teklifi; PKK’nın talepleriyle örtüştüğü gibi, AKP’nin tavizlerini de aşmaktadır... Buradan çıkarılacak sonuç şudur: AKP ile CHP aslında tek yumurta ikizi olmasalar da çift yumurta ikizi gibi birbirine benzemektedir.”

Sezgin Tanrıkulu 2022’de SİHA’ların sivilleri vurduğu iddiasında bulununca da MHP’den tepki gördü. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP kadroları için Türkiye aleyhne yapılan karalama kampanyalarına katılmanın rutin bir hal aldığını belirten MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Sezgin Tanrıkulu savunma sanayimizin gururu SİHA’lar üzerinden devletimizin terörle mücadelesini hedef alarak, SİHA’ların sivilleri vurduğunu söyleyecek kadar alçalmıştır.” dedi.

Bahçeli: “Aidiyeti Kandil Mağaralarıdır”

Bunlar da MHP Lideri Bahçeli'nin 19 Eylül 2023’te Tanrıkulu hakkında kullandığı ifadeler:

“PKK/YPG’nin işbirlikçi kitlesinden olan potansiyel bir terörist, üstelik CHP milletvekili, TSK’ya iftira atmıştır... TSK’ya saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağzı düşman ağzıdır, aidiyeti kandil mağaralarıdır. Vatandaşlarımızı helikopterden atan, köyleri yakan asker Türk askeri değildir. Böyle bir hadise de vuku bulmamıştır. Bu dil terör dili, bölücü örgüt ezberi, husumet ve hıyanet tebliğidir. CHP yönetiminin kendi partisinde bulunan bu satılmış PKK’lıya lâzım gelen cezayı vermekten imtina etmesi, basit ve caydırıcı olmaktan uzak tutumu, adı konulmamış bir ağız ve akıl birliğine delalettir...  Türk milletinin medarı iftiharı TSK’ya bühtanla sataşmak ve saldırmak şerefini kaybetmiş vatansızların, kimliğini iki paralık etmiş bayraksızların harcıdır. Ne vatansızların ne de bayraksızların TBMM’de yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya hazineden maaş verilmesi skandaldır, günahtır, alan için de haramdır. Hukuk ve demokrasinin kuralları eksiksiz işletilerek bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmeli, mahkeme yolu ardına kadar açılmalıdır. Tahammül sınırlarını gerdikçe geren, sabır taşını çatladıkça çatlatan bölücülerden TBMM’yi arındırmak tarihe, millete, şehitlere, gazilere vefa borcudur.”

İşte bu sözlerden sonra, Sezgin Tanrıkulu’nun çalışmalarının “değerli bulunması” noktasına gelindi!..

Teröristbaşının Gözdesiydi

“Siyaset bu!..” deyip MHP-Tanrıkulu yakınlaşmasını yorumlamaya çalışalım.

İmralı’daki teröristbaşı, birinci açılım-saçılım sürecine CHP’nin de mutlaka katılması gerektiğini söylemişti.

Yeni süreçte Tanrıkulu üzerinden CHP’de bir gedik açılmak isteniyor olamaz; çünkü CHP’nin de, “şeffaflık, toplumsal mutabakatın sağlanması, şehit ve gazi ailelerini incitecek yaklaşımlardan kaçınılması, sürecin TBMM önderliğinde yürütülmesi, parlamentodaki siyasi partilerin eşit katılımıyla bir komisyon kurulması” söylemlerinden,gidişata dünden razı olduğu anlaşılıyor.

Birinci açılım-saçılım sürecinden bir başka not:

Teröristbaşının, İmralı heyetiyle yaptığı görüşmelerde CHP’den en sık andığı isimlerden birisi Sezgin Tanrıkulu’ydu.

Örneğin, “Kürt sorununun siyasal çözüm konferansı” olarak nitelendirdiği konferansa CHP’den Sezgin Tanrıkulu’nun davet edilmesini istedi, keza oluşturmayı planladığı “danışman heyetinden” söz ederken de şunları söyledi:

“Barış süreci açıldıktan sonra bir danışman heyet de isteyeceğim. Değişik kesimlerle görüşeceğim. Siz de basına yansımamak kaydıyla bu çerçevede toplantılarınızı yapıp olgunlaştırın. Sezgin’le de görüşülebilir. Hakikat Komisyonu, Akil İnsanlar Komisyonu onların önerisiydi. Ben bu iki komisyonu görüşüyorum. Ona söyleyin. Devleti AKP’ye bırakırsanız dışında kalırsınız. CHP’nin katkısı olabilir, önemli görüyoruz.”

Malûm; şimdi de DEM’lilerin, “Şart yok, gereklilik var” diye sıraladığı talepler arasında; “teröristbaşı için bir sekretarya kurulması, sürecin ilerlemesi ve ilerletilebilmesi için yazacağı, tartışacağı bir ekibin oluşturulması, gazeteciler, akademisyenler ve siyasi çevrelerle görüşmesinin sağlanması” da var.

Bunlar kabul edildiği takdirde CHP’den İmralı’ya gidecek ilk isim herhalde Sezgin Tanrıkulu olur, değil mi?

Ne diyelim; teröristbaşı, muhabbetlerinizi artırsın!..

Müyesser YILDIZ

9 Mart 2025