Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’taki mezuniyet töreni sona erdikten sonra sayıları 500 ila 700 arasında ifade edilen teğmenin kılıç çatarak Subay Andı’nı okumaları ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesi üzerine TSK’dan ihracı istenen 5 teğmen dört gün sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nda (YDK) sözlü olarak son savunmalarını yapacak.
Bunun öncesinde, aralarında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın da bulunduğu teğmenlerin 12 avukatı Cuma günü YDK’ya yazılı savunmalarını gönderdi.
Avukatlar neler mi anlattı? Dönem birincisi Topçu Teğmen Ebru Eroğlu için hazırlanan 25 sayfalık savunmadan ana başlıklarıyla özetleyelim.
Tüm soruşturma dosyasında “mevzuattan kaldırılan ant” olarak isimlendirilen Subay Andı’nın 29 Ağustos akşamında da okunduğu halde teğmenlere bu hususta bir suçlama yöneltilmediği vurgulandı.
Teğmenlerin tören öncesinde, tören programında değişiklik için resmi müracaatlarının bir suçmuş gibi gösterilmesi konusunda, “Teğmen Ebru Eroğlu’nun dönem birincisi sıfatıyla, Teğmen İzzet Akarsu’nun da Harbiyeli Alay Komutanı sıfatıyla yaptıkları müracaatlar arkadaşlarından kendilerine gelen istekleri resmi yoldan amirlerine iletmekten ibarettir. Kendilerine birden fazla kez istekte bulunulmuş, onlar da birden fazla kez bu istekleri iletmişlerdir. Resmi müracaat yasal bir haktır ve bu hakkın birden fazla kez kullanılmasını sınırlayan bir kural yoktur. Kişilerin yasal haklarını kullanmalarını, üstü örtülü bir biçimde itham konusu yapmak hukuk devletinin özelliklerinden değildir.” denildi.
Teğmenlerin kılıç çattıkları, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri veya Subay Andı’nın içeriği nedeniyle değil verilen emri yerine getirmemekle suçlandıkları, ancak verilen emrin tören süresini kapsadığı hatırlatılarak, komutanlarının da olayı tamamıyla görmelerine ve duymalarına rağmen hiç şaşırmadan izledikleri, “Devletin ve TSK’nın itibarına zarar verecek nitelikte tutum ya da ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillere” şahit olmuş gibi davranmadıkları kaydedildi.
İSİMLER SONRADAN BELİRLENDİĞİ HALDE
Dosyada yer alan 30 Ağustos tarihli olay tespit tutanağının ekinde, anda katılan teğmenlerin isim listesinin bulunduğu, oysa soruşturma dosyasının bütününden bu isimlerin daha sonradan fotoğrafların incelenmesi suretiyle belirlendiğinin anlaşıldığı belirtilirken şuna dikkat çekildi:
“Dolayısıyla bahse konu tutanağın 30 Ağustos tarihinde tutanakta imzası bulunanlar tarafından düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Burada önemli olan tutanağın içeriği değildir. Nitekim tutanağın içeriğiyle, kişilerin beyanları ve dosyadaki görüntüler de çelişkilidir. Önemli olan bu tutanağı, olayı gerçekte görmediğini sonradan ifadesinde belirten kişilerin imzalamasıdır. Zira bu durum tutanağı imzalayanların ifadelerinin güvenilir olup olmadığı hususunda haklı bir şüphe oluşturmaktadır. Nitekim Tabur Komutanının ifadelerinden de olay tespit tutanağının çok sonra tutulup imzalandığı anlaşılmaktadır.”
WHATSAPP MESAJININ İÇERİĞİ
Avukatların savunmasında; 29 Ağustos gecesi saat 00.37’de teğmenlerin WhatsApp grubuna yazdığı mesaj nedeniyle Öğrenci Alay Kıdemlisi Teğmen Talip İzzet Akarsu’nun, Teğmen Ebru Eroğlu’yla birlikte “eylemi” organize etmekle suçlanmasına değinilirken de mesajın içeriği hakkında şöyle denildi:
“Mesajın içeriğinin, ‘Arkadaşlarım sizlerin istekleri üzerine gerekli teklifleri yapmamıza rağmen olmadı. Tekrardan sizlere kendim adına özür dilerim. Tören Yönetmeliği gereği yapamıyoruz. Tören sonrası kutlama yaparken siyasi eylem/söylem veya yanlış anlaşılmaya girmemesine dikkat ediniz. Herkesin yeni rütbesini kutluyorum’ şeklinde olduğu gözetildiğinde; Teğmen Talip İzzet Akarsu’nun kendisine gelen taleplerin sonucuna ilişkin bilgilendirme amacıyla gönderildiği anlaşılmaktadır. Mesajda mevzuattan kaldırılan andın okunması için toplanılmasına ilişkin bir ibare olmaması, hatta teğmenler tarafından yapılacak kutlamaların dahi yanlış anlaşılmaya mahal vermeyecek biçimde yapılmasına ilişkin uyarı içermesi herhangi bir planlamanın söz konusu olmadığını göstermektedir.”
TEĞMENLERİN İFADELERİNE MÜDAHALE
Kapsamlı savunmada ayrıca şu tespitlere yer verildi:
- Dosyanın sureti verilirken soruşturma heyetinin isimleri gizlenmiştir. Heyetin kimlerden oluştuğunu göremediğimiz için de soruşturmanın tarafsız soruşturmacılar eliyle yürütüldüğünü denetleyebilmemiz mümkün olmamıştır.
- Soruşturma evrakı eksik şekilde verilmiş, dosyaların iade edilmesine yol açan disiplin amiri kanaat ve teklifleri formu dosyadan çıkartılmıştır. Disiplin amirlerinin kanaat ve teklifleri üzerinde YDK tarafından hukuka aykırı bir müdahale, en azından aleyhe bir yönlendirme yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir.
- Soruşturma heyetinde müvekkillerin rütbesine göre çok üst rütbede personelin görevlendirilmiş olması (general, albaylar, yarbay) ve bu personelin, tanık ve soruşturulanlara avukatların da olmadığı bir ortamda, “Öyle olmaz, şöyle mi dedin, şöyle yazalım" şeklindeki tavrı nedeniyle ifadelerde müvekkiller aleyhine geçen bölümlere itiraz ediyoruz.
- Müvekkillerin hangi fiiliyle, hangi askeri hizmete engel olduğu ortaya konmamıştır. Hizmete engel davranış teşkil eden eylem, Devletin ve TSK’nın itibarına zarar verecek tutum ve davranışlardan kaynaklı, ağır suç veya disiplinsizlik olmalıdır. İçeriğinde herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını MSB’nin de kabul ettiği Subay Andı’nın tören sona erdikten sonra subaylık hayatlarının ilk gününde topluca okunması nasıl olur da Devletin ve TSK’nin itibarına zarar verebilir?
- Olaya kamuoyunun verdiği tepkiler, toplumun çok büyük kısmını temsil eden siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin, askerliği en iyi bilen emekli subayların ve hukukçuların açıklamaları da dikkate alındığında, teğmenlerin eylemi nedeniyle Devletin ve TSK’nın itibarını zedelenmediği apaçık ortadadır.
- Olayda “ağır suç ve ağır disiplinsizlik“ten söz edilemez. Nitekim teğmenler hakkında herhangi bir soruşturma izni verilmemiş veya Cumhuriyet Savcılığı tarafından re’sen soruşturma başlatılmamıştır. Dolayısıyla suç dahi olmayan bir eylemin ağır suç kabul edilmesi mümkün değildir.
- Eylemin kameralar önünde gerçekleştirilmesi disiplinsizlik olarak belirtilmiştir. Ancak fotoğrafçı ve kameraları sahaya gönderen Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arif Sarı’dır. Teğmenler kesinlikle basını çağırmamış, basına görüntü servis etmemişlerdir.
- Hem disiplin soruşturmasının başlamasından hem de YDK’daki yargılamadan önce Cumhurbaşkanı ve Milli Savunma Bakanı tarafından kullanılan ifadeler, teğmenler hakkındaki eylem iddialarının gerçekleşmiş gibi kabul edildiğini, hatta bunun suç olduğuna karar verildiğini göstermektedir. Bu da mesleki kariyer ve terfileri Cumhurbaşkanı ve Milli Savunma Bakanının kararlarına bağlı olan YDK üyeleri üzerinde baskı kurulup masumiyet karinesinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.
Avukatlar son olarak, andı okuyan diğer yüzlerce teğmen hakkında bu yaptırıma ilişkin süreç işletilmemişken, 5 teğmenin TSK’dan ayrılmasının kararlaştırılmasının ölçülülük ilkesi ve kamu yararı ile bağdaşmayacağını vurgulayıp, “hizmete engel davranışlarda bulunmak suçunun unsurları oluşmadığından, ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar alınmasını istedi.
Müyesser YILDIZ
12 Ocak 2024
Çok Okunanlar
Ayşe Barım kimlerin menajerliğini üstleniyor?
Sanatçıların 'Ayşe Barım'a tepkileri büyüyor!
Güzide Duran'dan flaş açıklama! Okan Buruk'la aşk iddialarına yanıt geldi
Şeriatçı avukat, YouTube videosunda kendini peygamber ilan etti
Usta isim Edip Akbayram'ın sağlık durumu nasıl? Kızından açıklama geldi
11 Ocak Cumartesi reyting sonuçları belli oldu!
Teğmenler hakkındaki tutanak sahte mi?
Ferdi Tayfur'un yeğeninden mirasla ilgili açıklama
Serenay Sarıkaya ve Mert Demir hakkında flaş gelişme!
Kimliğin nerde Dionysos?