Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
44,1411
Dolar
Arrow
39,0975
İngiliz Sterlini
Arrow
52,6768
Altın
Arrow
4134,0000
BIST
Arrow
9.192

Yaşasın Tunceli’de 'PKK Bayrağı' açılmamış!..

MİT’in 2018 ve 2019’da düzenlediği operasyonlarda öldürülen, öldükleri ancak PKK’nın Mayıs başında yaptığı sözde kongrede açıklanan Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun için düzenlenecek anma töreni öncesinde yaptıkları çağrıda, “Dervişhane yaşamlarıyla hakikat ve özgürlük mücadelesinde bizlere çerağ olan Dersim’in yiğit evlatlarını yarın Seyit Rıza Meydanı'nda anıyoruz” ifadelerini kullandılar...

Tunceli sokaklarında “şehit namırın” sloganları atarak yürüdüler...

Bu iki teröristin “halklar için ömürlerini verdiklerini” belirtip 1 dakikalık saygı duruşunda bulundular...

“Serok Öcalan” sloganları arasında; İmralı’daki teröristbaşının şu mesajını okudular:

“Büyük bir üzüntüyle Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un şahadetini duymuş ve öğrenmiş bulunmaktayım. Daha sonra yoldaşların anısına kapsamlı değerlendirmeler yapmak kaydıyla, şimdilik büyük bir saygıyla anma dileklerimi belirtiyorum. Ulusal varlık ve demokratik komünalite mücadelemizdeki yerleri daimidir. Yeni dönemin paradigmasında ve kurumsallaşmasında da temel esinleyici değerler olarak rollerini sonsuza kadar oynayacaklardır. Daimi yol göstericiler olarak mücadelemizde yaşayacak ve yaşatılacaklardır. Bu vesileyle, tarihi 12. Kongre’de alınan kararları ve önümüzdeki döneme ilişkin mesajları saygıyla selamlıyorum.”

Yapılan konuşmalarda şunları söylediler:

“Nemrutlardan Yezidlerden hesap sormak için yola çıkan Rıza Altun... Bu toprakların iki yiğit evlâdı... Kürdistan’ın özgürlük ateşinde bir meşaleye dönüşen Dersim’in abisi... Direnişin kurucu bilgesi sayın Öcalan’ın yol arkadaşı... Bugünlere kolay gelmedik. Yiğitçe, fedakârca, cesurca kan dökerek, mücadele ederek kazanıldı... Seyit Rıza gibi darağacına dimdik yürüyenler... Kürdistan halklarının başı sağolsun... Bugünlere kahraman şehitlerimiz sayesinde geldik.”

Aslında bu anma yüzünden Tunceli Valiliği’ni bırakan Bülent Tekbıyıkoğlu’nun başka bir özelliğini yazacaktım.

Ama, ismi lâzım değil, her dönemin pek meşhur bir görevlisinin “Tunceli’de hiçbir şey olmadı” tadındaki yazısına denk gelince evvela o güne dair bulabildiğim tüm görüntüleri izledim. Ortaya yukarıdaki tablo çıktı.

Bunlar mı, “hiçbir şey olmaması”?!

Malum şahsın asıl derdinin bir şeyler yaşanıp yaşanmadığı değil, Tunceli Valisi Tekbıyıkoğlu’nun tepkisini değersizleştirmek olduğu anlaşılsa da bu hükme nasıl varmış, anlatalım.

PKK’nın ayrılmaz parçası gibi hareket eden İnsan Hakları Derneği’nin Tunceli Şube Başkanı ile konuşmuş. O da, Valiliğin Seyit Rıza Meydanının kapatmasının ardından DEM’li milletvekillerinin güvenlik güçleriyle görüşmesinin ardından topluluğun yürüyüşe geçtiğini, il dışından da gelenlerle olaysız bir şekilde toplanıp dağıldıklarını, törende sadece lokma dökülüp konuşmalar yapıldığını ve kesinlikle “PKK bayrağı” ya da Öcalan posteri açılmadığını anlatıp, “DEM Parti o konularda çok hassas davranıyor, kesinlikle yoktu.” demiş.

Tamam. PKK paçavrası ve teröristbaşı posteri açılmadıysa mesele yok, dağılabiliriz.

Zaten adamlar teröristbaşını “başmüzakereci” ilân etmiş, bunun lafı mı olur?!

Ya o sloganlar, konuşmalarda geçen ifadeler, teröristbaşının, “ulusal varlık ve demokratik komünalite mücadelesi” sözleri falan?.. “Terörsüz Türkiye” hatırına görmezden, duymazdan gelelim canım!..

Gelelim malum şahsın asıl derdine. Yaptığı yorumlar şöyle:

“Bir vali dünya görüşü ne olursa olsun devletini temsilen oradadır. Bireysel inisiyatif almak, hele böyle kırılgan süreçlerde bunu yapmak devlet adabı ile bağdaşmaz... Batı’dan bakınca bunlar çok acayip görünüyor ancak meseleyi kökten çözmek için farklı gerçekleri zor da olsa kabul edip bu tip süreçlerin doğası üzerine düşünmeliyiz. O nedenle Tunceli Valisi’nin bireysel çıkışı kahramanca görünse de şunu sormalıyız: bu çıkış bu kadar yaklaştığımız barışa mı hizmet eder yoksa ‘Terörsüz Türkiye’ projesinin altını boşaltmak isteyenlere mi? Bence ikincisi. Aklıma bu olaydan sonra hem Devlet Bahçeli’nin hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın defalarca yaptığı, 'Provokasyonlara karşı dikkatli olmalıyız.' uyarıları geldi. Vali Bey’in çıkışının yarattığı etkiyi fırsat bilip bunu kullanmak isteyen çevreler olabilir. Hatta silahlarını bırakmakta ayak sürüyen, Kandil’deki bazı PKK’lılar bile bu havayı kullanmak isteyebilir. Barış sükunet ve sabırla beklenmesi gereken ve soğuk yenen bir yemektir. Heyecan ve günlük kahramanlıklar aldatıcı olabilir.”

Vali Tekbıyıkoğlu’nu, “Terörsüz Türkiye projesinin altını boşaltmak istemekle” hatta “provokasyon” yapmakla suçlamasına neredeyse ramak kalmış da yapamamış gibi!..

Yahu şu olanlar yürürlükteki yasalarımıza göre suç değil mi?

Süreç uğruna -aynen geçmişte olduğu gibi- bunların, devletin ve milletin ayaklar altına alınmasına göz yumulması mı isteniyor?

Vallahi, daha önce o “barış” yemeğini yiyenlerin ülkenin başına ne işler açtığı ortada. Milletin karnı tok. Tekrar yemek isteyenlere de afiyet olsun!..

VALİ'NİN ADI NEREDEN GELİYOR?

Duruşuyla umutları yeniden yeşertip milletin gönlünde taht kuran Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu hakkında öğrendiğimiz yeni bir bilgiye gelelim.

Babası merhum Cemalettin Tekbıyıkoğlu’nun gazi bir polis olduğu biliniyor.

Öncesi var.

Baba Tekbıyıkoğlu 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ihtiyat asker olarak görevlendirilmiş.

Kıbrıs Barış Harekâtı’mızdan o kadar etkilenmiş ki, çocuklarına Bülent ve Savaş adını vermiş.

Tahmin edeceğiniz üzere Bülent’i, dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’ten, Savaş’ı da harekâttan esinlenerek koymuş.

Böylesine milli bir duyarlılıktan gelen Vali Tekbıyıkoğlu’nun Tunceli’deki tavrı, “heyecan ve günlük kahramanlık” sayılacak, öyle mi?

Haydi oradan!..