İmralı’daki teröristbaşının 27 Şubat’taki açıklamasından bu yana bölücü terör örgütü PKK’nın sözde kongresini toplayıp, kendini feshederek silah bıraktığını açıklaması bekleniyor. AKP ve MHP de neredeyse her gün, ruh çağırır gibi, bunu hatırlatıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 20 Mart’ta; “Mesela Muş’un Malazgirt ilçesinde DEM Partili belediye başkanının destek, katkı ve yardımıyla PKK’nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koymasını” ve “bu işi bitirmesini” isteyip bunun için 4 Mayıs tarihini belirlemişti.
27 Şubat’ın üzerinden 71, 20 Mart’ın üzerinden 50, 4 Mayıs’ın üzerinden ise 5 gün geçti; ama PKK bir türlü beklenen ve istenen adımı atmadı.
Son olarak Erdoğan’ın, AKP MYK’da ve milletvekilleri ile bazı bakanlarla yaptığı toplantıda şunları söylediği bildirildi:
“Bütün engelleri aştık. Bugün yarın PKK silahları bırakacak, örgütü feshedecek. Ondan sonra da yeni bir süreç, hepimiz için yeni bir dönem başlayacak. Siyasete büyük iş düşecek... Cumhur İttifakı olarak, birlik beraberlik içerisinde memleketimizin sorunlarını çözmeye gayret edeceğiz. Ne şehit yakınlarını ne de gazileri rencide edecek hiçbir davranış içinde olmayız. 2 hafta içinde süreç netleşecek.”
Allah Allah, “şart şurt, pazarlık” yok denirken; “aşılan bütün engeller” ne ola ki?!
Teröristbaşının Son Mesajı
Evet, teröristbaşı 27 Şubat’ta o açıklamayı yaptı; ama ısraren görmezden, duymazdan gelinen bir de şartı vardı ve teröristbaşı, bu şartını 3 Mayıs’ta vefat eden Sırrı Süreyya Önder üzerinden bir kez daha iletti.
İktidar ve medyası, yine anlamazdan gelse de tane tane anlatalım.
Hastane, Önder’in saat 16.10’da hayatını kaybettiğini açıkladı.
DEM, aynı gün saat 20.44’te teröristbaşının, Önder için gönderdiği taziye mesajını paylaştı.
4 saat gibi kısa bir sürede İmralı’dan o mesaj acaba nasıl, hangi kanalla DEM’e ulaştı? Demek ki, teröristbaşıyla anlık iletişim kuruluyor!..
Peki ertesi gün Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen cenaze töreninde de “Pe ke ke lideri” denilerek okunan o mesaj neydi? Teröristbaşı, Önder hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade ederken şunu vurguladı:
“27 Şubat’ta, son görüşmemizde yapacağımız çağrıya eklediğimiz son cümleyi elleriyle not almıştı ve bizzat okumak istemişti.”
Söz ettiği bu olay için 27 Şubat’a dönelim. Çağrının Türkçesini Pervin Buldan, Kürtçesini Ahmet Türk okuduktan sonra Önder, teröristbaşının bir notunu paylaşmak istediğini belirterek şunları söyledi:
“Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir notunu da bizlere iletti.”
İşte teröristbaşının sözde çağrısının bam teli, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshinin tüm şartlarını kapsayan, kamuflajlı bu cümleydi.
Geçen süreçte ise tarafların tavrı şu oldu; Cumhur İttifakı, “Önce silah bırakma ve fesih, sonra demokratikleşme” derken, PKK-DEM, teröristbaşının “özgürleştirilip”, sözde kongreye başkanlık yapması başta olmak üzere yasal ve anayasal tüm isteklerinin karşılanmasından sonra Ankara’nın beklentisinin karşılanacağı mesajlarını verdi.
İşte teröristbaşı da Sırrı Süreyya Önder’in vefatı münasebetiyle bunu bir kez daha hatırlatmış oldu.
Erdoğan’ın, “Bütün engelleri aştık” ifadesi doğru ise bu pazarlıkta epey mesafe alınmış demektir.
Bahçeli Dolmabahçe Mutabakatı İçin “Sevr” Demişti
Teröristbaşı o çağrıyı yaptığında; bunun için 28 Şubat tarihinin belirlendiği, ancak iktidarın isteği üzerine 27 Şubat’a alındığı konuşulmuştu.
Buradaki ince ayarın sebebi, 10 yıl önce 28 Şubat’ta açıklanan; Erdoğan’ın evvela, “Ne istendi de hükümet vermedi 12 yıldır” diyerek onayladığı, ancak daha sonra “buzdolabına kaldırdığı” Dolmabahçe mutabakatının akıllara düşmemesiydi.
Hemen burada son açılımı başlatan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Dolmabahçe mutabakatına gösterdiği tepkileri hatırlatalım. Dedi ki;
- “Dolmabahçe Sarayı yüz yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmamıştır... PKK’nın mesajları, bölücülüğün yol haritası gururla duyurulmuştur... AKP’ye oy veren kardeşlerim; bir umuttur diyerek desteklediğiniz parti PKK’ya beyaz bayrak çekti, görmeyecek misiniz?.. Türkiye’yi teröristlere tapulamak üzeredir... Dolmabahçe’de Türkiye’nin başı öne eğilmiş, Türk milleti inkâr edilmiş, yok sayılmıştır. Bölücü terör fermanını yayımlamıştır... Öcalan canisi sözde mesajında, 30 yıllık çatışma sürecinin kalıcı barışa götürülmesinden ve demokratik çözüme ulaştırılmasından bahsetmektedir... Bu daveti, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanı olarak formüle etmiştir... Demek ki, PKK’nın siyasete taşınmasına, genel affa, caninin serbest kalmasına AKP evet demiştir... PKK’dan kongre toplayıp karar almasını ummak, buna da payanda olmak saflık değilse ihanet ve suç ortaklığıdır. PKK, Türkiye’den toprak almadan silah bırakmayacaktır. PKK, hain amaçlarına tam ulaşmadan silahları gömmeyecek, namluyu indirmeyecektir. Aksini iddia eden varsa ya şerefi yoktur ya da aklını ve mantığını haczettirmiş bir sefildir... BOP’un hesap ve hedefleri sonuca ulaşmadan PKK silah bırakmayacaktır.”
- “Sevr Antlaşması’na da barış diyorlardı ve Türk milletine nasıl bir cehennemi yaşatacağı da herkesin malumuydu... Türkiye’nin ölüm ve imha belgesi olan 433 maddelik Sevr Antlaşmasıyla, 28 Şubat 2015’teki ihanet metni arasında esasta hiçbir fark yoktur... PKK’nın olağanüstü kongreyle silah bırakmasını istemek; siyasallaşma ve meşrulaşma çabalarına sinsi bir ilavedir. AKP buna göz yummuş veya açıktan destek olmuştur. Kongreler demokratik zeminlerdir... Bir terör örgütünden ve katiller oluşumundan kongre toplamasını istemek, buna da çanak tutmak ancak ve ancak münafık ve mel’un zihniyetlerin işidir... İllegal ve yasa dışı terör örgütünün, hiçbir şey olmamış ve yaşanmamış gibi birdenbire siyasal mücadele safhasına geçme teşebbüs ve zorlaması Türkiye’nin yenildiği anlamına gelecektir.”
3 Gündür Yalanlanmayan İddia
Dolmabahçe’ye işaret etmemizin sebebi mi?
Teröristbaşının 27 Şubat çağrısının hemen ardından, ilk açılım sürecinin aktörlerinden İdris Balüken, “Öcalan’ın çağrısı bir yönüyle Dolmabahçe mutabakatının güncellenmesidir.” yorumunu yaptı.
Üç gün önceydi; Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ali Muhyiddin el Karadaği de Barzanistan medyasına verdiği röportajda, uzun uzun geçmişten bu yana Türkiye ile PKK arasında nasıl arabuluculuk yaptığını anlattıktan sonra yeni açılım konusunda özetle şu iddialarda bulundu:
- “Biz bu konuda çok iyimseriz, neden? Çünkü daha önce Sayın Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi bu fikri ilk başta sundu. Yaklaşık 10-15 yıl önce, bir mutabakat vardı, 8-9 maddelik bir mutabakat. Şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bu fikri destekliyor. Bu ne anlama geliyor? Kürtçe biz buna ‘olgunlaştı’ diyoruz... İslâmcıların Kürt meselesine yaklaşımı milliyetçilerden çok çok daha iyidir ve onlarla anlaşmak çok daha kolaydır. Ancak şimdi Allah'a şükür Türk milliyetçileri de özellikle MHP’deki Devlet Bahçeli çok iyi bir adım atmıştır... Kürt halkı şu anda Türkiye’de çok iyi bir konumda; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt, Dışişleri Bakanı Kürt, diğer birkaç bakan Kürt. Şu durumda Kürt ve Türk arasında takriben çok bir fark yok. Ancak bu hak ve özgürlüklerin anayasada yer edinmesi gerekir, sonra üzerinde çalışılması gerekir, bu çok çok önemli bir şey. Bu Türkiye'nin tüm bileşenleri için, Türk, Kürt, Arap ve bunlar için stratejik bir şey.”
- “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birçok kez bir araya geldik... Ben sürecin tekrar başlaması gerektiğini söyledim... İlk sürecin bozulduğu o dönemden önce de sonra da bizim Cemil Bayık aracılığıyla temaslarımız olmuştu... Her iki tarafa da tavsiyelerimizi ilettik. Daha önce (Dolmabahçe mutabakatı) bir anlaşma yapılmıştı. Onlar da bu anlaşmaya hazır olduklarını ifade ettiler... Cemil Bayık’ın gönderdiği kişilerden bu konuda onaylarını aldık. Daha sonra, sürecin siyasi boyutunu ele almak için Almanya’ya gidip Ahmet Türk’le görüştük... Hepsi, o önceki mutabakata dönülmesi konusunda hemfikirdi.”
- “Biz de bu gelişmeleri Sayın Erdoğan’a ilettik ve ‘Böyle bir durum var, bu konu üzerinde çalışabilirsiniz.’ dedik... Bu süreç tamamen mesajların iletilmesi, karşılıklı cevapların verilmesi gibi aşamaları içeriyor. Bildiğim kadarıyla şu anda yürütülen çabalar da bu sürecin bir devamı niteliğinde.”
Sırrı Süreyya Önder’in AKM’deki cenaze töreninde teröristbaşı dışında “Irak Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı” denilerek Mesut Barzani’nin mesajının okunduğunu hatırlatıp, Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Karadaği’nin, bu röportajının yayımlandığı gün Barzani ile de “Suriye ve Rojava’daki Kürtlerin geleceği ile Türkiye’deki barış sürecini” görüştüğünü kaydedelim.
Yetkililer hemen her gün “terörsüz Türkiye” nutukları atıyor; ama üç gün geçtiği halde Karadaği’nin, özellikle “Dolmabahçe sürecinin devamı” iddiasını yalanlayan çıkmadı.
Doğruysa, Bahçeli bu işe ne der?.. Erdoğan’ın, “Bütün engelleri aştık”tan kastı Bahçeli olmasın?!
Müyesser YILDIZ
9 Mayıs 2025
Çok Okunanlar

Yapay zeka ile İmamoğlu akımı: Sosyal medya ayakta

Yeni Açılım 'Dolmabahçe-2' mi?!

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

Ekonomik kriz derinleşirken: Rakamların dili ve halkın gerçeği

PKK kararını verdi, AKP kurmayları duyurdu! 'Ne yapacağımızı biliyoruz'

Fatih Erbakan'dan 'yeni ittifak' sinyali! Partinin ismini de verdi

Özgür Özel, Yılmaz Özdil'e 'geri vitesi yedirirler adama' dedi

Kurucu iktidar, kurucu meclis ve Cumhuriyet

FETÖ’nün finans kaynağı Maydonoz Döner'e operasyon

Sırrı Süreyya Önder'e suikast girişimi! Yeni ayrıntılar ortaya çıktı