Yeni “Dostumuz” İngiltere... Hayırlı Olsun!..

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bakanlığının bütçe görüşmelerinde 40 tane Eurofighter uçağı almayı planladıklarını açıklayıp şunları kaydetti:

“Hem İngiltere hem İspanya 'evet' diyor, şimdi Almanya'yı razı etmek için onlar çalışıyorlar. O sorunu İngiltere ve İspanya 'Biz çözeceğiz' diyorlar.”

Bu açıklamanın mürekkebi kurumadan, İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps Ankara'ya geldi. İki ülke arasında “Savunma İşbirliği Niyet Beyanı” imzalandı. Görüşmeden sonra Bakan Yaşar Güler, “İngiltere'nin Türkiye'nin önemli bir müttefiki ve stratejik ortağı olduğunu” belirtip bir kez daha “işbirliğini Eurofighter Typhoon savaş uçakları gibi yeni konularda da geliştirmek istediklerini”, “[niyet beyanıyla] bu konudaki kararlılığımızı teyit ettiklerini” söyledi.

İngiliz Bakan ise Eurofighter konusuna girmeden, genel geçer ifadelerle, “İlişkilerimiz Birleşik Krallık için çok önemlidir.”, “İşbirliğimiz çok derin.” deyip İsveç'in NATO üyeliğinin önemi üzerinde durdu.

FIRKATEYNLERİ BİZE KAKALAMASIN DA

Ziyaretin ardından Türkiye'nin, İngiltere'den Tip-23 fırkateyni almak için anlaşma imzalandığı öne sürüldü. Uzmanlar, sözkonusu modelin çok sorun çıkardığı, ayrıca bu alımın yerli ve milli savunma sanayisi stratejisi ile bağdaşmayacağı uyarısında bulundu. MSB'den sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu da, “Doğruysa en hafif tabirle bir hakaret, Türk Deniz Kuvvetleri için ise boşa kaynak harcamaktır.” yorumunu yaptı.

“İnşallah kullanmadığımız/kullanamadığımız S-400'lerdeki gibi, fırkateynler için de İngiltere'ye para saçmayız.” demekle yetinip devam edelim.

İlerleyen günlerde bir açıklama da MSB kaynaklarından geldi; meğer İngiltere, Eurofighter satışı konusunda Almanya'nın ikna edilmesine yardım edecekmiş!..

Duy da inanma!..

NİYE VERMİYORLAR?

Peki Almanya'nın bu blokajı uygulamasının sebebi ne? Öncelikle Yunanistan hamiliği sebebiyle Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini engellemek. Yani ABD'nin F-35 ve F-16'ları vermemesinin gerekçesinin aynısı.

Erdoğan'ın, “Artık benim için Miçotakis diye biri yok.” tepkisine yol açan olayı hatırlayın. Mayıs 2022'deki Washington ziyareti öncesinde Miçotakis'in, Türkiye'ye F-16 verilmesini engellemeye çalışacağı duyurulduğunda Erdoğan şöyle konuşmuştu:

“Şu anda dereyi görmeden paçayı sıvamanın bir anlamı yok. Yani Biden ne gibi açıklamalar yapar veya yapacak bunu bilemiyorum. Tabii Miçotakis’in oradaki mesajları, onlar da ayrı bir konu. Dolayısıyla her şeyi bir görüp, özellikle Biden’ın açıklamalarını da gördükten sonra biz de tavrımızı ortaya koyarız.”

Sonuç?

Miçotakis gitti; Biden'a “Mavi Vatan” haritasını gösterip Türkiye'yi şikâyet etti. Kıbrıs'ta bilinen tezlerini tekrarladı. Ege'deki uçuşlara müsamaha göstermeyeceklerini anlattı ve dahi ABD'den 20-25 adet F-35 tipi savaş uçağı satın almak istediklerini söyledi.

Biden'ın tavrı ne oldu? Miçotakis'i Beyaz Saray'da Yunan bayraklı kravatla karşılayıp kendisini “Joe Bidenopoulos” esprisiyle takdim etti.

İşte bu olaydan sonra Erdoğan, Miçotakis'i sildi; ama Yunan cephesinde hiçbir şey değişmediği halde onlarla “yeni sayfa” açtı. Bu kapsamda da yarın Atina'da olacak. Acaba Miçotakis'e, “Bize F-35, F-16 ve Eurofighter satışını neden engelletiyorsun?” diye sorar mı ki?!

Biden'ın kravatından söz etmişken; geçtiğimiz günlerde Dubai'de Erdoğan'ın da katıldığı Dünya İklim Eylemi Zirvesi'nde bize Eurofighter satışında yardım edeceği belirtilen İngiltere'nin Kralı Charles da Yunan bayraklı kravat taktı!..

Eurofigter işine dönersek; yetkililerimizin açıklamalarından anlaşılan, bu uçağı üreten konsorsiyumda yer alan İngiltere, İtalya ve İspanya satışa destek veriyor, sadece Almanya engel çıkarıyor.

Almanya engelinin sebebini belirttik; Kıbrıs ve Doğu Akdeniz. Pekala AB üyesi ülkeler İtalya- İspanya ve dahi İngiltere, bu konularda tekmili birden Yunanistan'ın yanında değil mi? Açıkça iyi polis-kötü polisi oynuyorlar, o kadar!..

FİLİSTİN “KIRMIZI ÇİZGİMİZ” İSE BUNLAR NE?

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz politikasında İngiltere'ye ayrı bir başlık açalım.

Savaş başladığından beri hem iktidar hem de medyası İsrail'in “Arz-ı Mev'ud/Büyük İsrail” projesini hatırladı. Daha iki gün önce Erdoğan, bugün ise ortağı Devlet Bahçeli buna ilişkin değerlendirmeler yaptı. Medya da Türkiye'nin 22 ili ve Kıbrıs'ın bu proje kapsamında olduğunu vurguladı. Keza, Yahudilerin mülk edinme yoluyla KKTC'yi işgâl ettiğine dair onlarca yazı kaleme alındı.

Malûm; İngiltere Kıbrıs'ta, Türkiye ve Yunanistan gibi garantör. Ancak Yunanistan'ın, bu sistemi “çağdışı” olarak niteleyerek kaldırılması isteğine sıcak bakıyor.

İngiltere'nin Rum kesiminde iki de üssü var. Filistin-İsrail savaşı başladığında, Alman Özel Kuvvetlerin Rum kesimine yerleştiği öne sürüldü. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tepki gösterirken garantör Türkiye'den ses çıkmadı. Ardından ABD'nin İncirlik'ten Rum kesimindeki İngiliz üssüne ve oradan da İsrail'e, yine İngiltere'nin de buradaki üslerinden İsrail'e silah taşıdığı iddia edildi.

Milli Savunma Bakanlığı ise bu iddiaların sadece İncirlik kısmını yalanlarken diğer konularda sessiz kaldı.

Nihayetinde birkaç gün önce İngiltere Savunma Bakanlığı, İngiliz uçaklarının İsrail'e istihbarat sağlamak için Gazze hava sahasında uçuş yapacağını duyurdu. Ankara'nın kayıtsız şartsız destek verdiği Hamas da İngiltere'yi kınadı, bunu yapması durumunda “Siyonist işgâlcilerin Filistin halkına karşı işlediği suçlara ve katliamlara ortak olacağı” uyarısında bulundu.

VAHDETTİN “HAİN” DEĞİLSE LORD CURZON DA “DOSTUMUZ” OLUR

Birincisi; Kıbrıs “Milli davamız” ise bir garantör olarak İngiltere'ye, “Sen orada ne işler çeviriyorsun?” diye sorulması gerekmiyor mu?

İkincisi; Filistin “kırmızı çizgimiz” ise -hem ağlarım hem alışveriş yaparım misali- İsrail'in kuruculuğunu yapıp bölgeyi bu hale getiren İngiltere'den Eurofighter için yardım beklemek, üstüne onlardan fırkateyn almayı planlamak neyin nesidir?

Besbelli, İngiltere'nin Türkiye'yi işgâl için Yunanlıları üzerimize saldığı ve Sevr projeleri hazırladığı çoktan unutulmuş.

Yeni “dostumuz” ve “umudumuz” hayırlı olsun da;

Vahdettin'e “hain” diyen sorgulanıp suçlandığına göre, bu gidişle Lord Curzon da bu “dostluğun mimarı” ilân edilir mi ki?!