Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
44,9981
Dolar
Arrow
39,1708
İngiliz Sterlini
Arrow
53,0945
Altın
Arrow
4224,0000
BIST
Arrow
9.539

Yunanistan’ın harita pervasızlığı

28 Mayıs’ta İstanbul’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın ev sahipliğinde 18’inci Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı düzenlendi.

Konferansa Yunanistan Genelkurmay Başkanı Dimitrios Houpis de katıldı, ama bir gün öncesinden İstanbul’a geldi.

O bir günde ise kendi ifadeleriyle; “Konstantinopol”deki Yunanistan Başkonsolosluğu’nu ziyaret etti...

Fener Rum Patrikhanesi’ne gitti ve “Ekümenik” Patrik Bartholomeos tarafından kabul edildi...

Bu kabulde Bartholomeos’a, 1585’te çizilmiş olan İstanbul ve Trakya’yı Türkiye sınırları dışında gösteren bir Helen haritası sundu...

Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları toplantısına katıldıktan sonra da Yunanistan’a dönüp Savunma Bakanı Nikos Dendias’la birlikte “Konstantinopol’ün düşüşü” münasebetiyle düzenlenen anma törenlerinde hazır bulundu.

Ankara, ortaya çıkardığımız bu rezalet karşısında tam dokuz gün suskun kaldı.

Dokuzuncu gün ise gazetecilerin sorusu üzerine Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, “Konstantinopol, Ekümenik” ifadelerine hiç değinmeden sadece harita konusunda şöyle bir açıklama yaptı:

“Geçmişin mesaj vermek için araçsallaştırılması, nostaljik bir avuntudan ibarettir. İki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı yaklaşımları sekteye uğratmaya, Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapmaya çalışanları nostaljik avuntulardan vazgeçerek gerçekleri görmeye, anlamaya ve kabul etmeye davet ediyoruz.”

O HARİTAYI NİYE Mİ VERMİŞLER?

Olaydaki son gelişmeyi aktaralım.

Yunanistan Savunma Bakanlığı kaynakları dokuz değil, sadece bir gün sonra MSB kaynaklarının o açıklamasına arsızlık ötesi cevaplar verdi.

Hediye tamamen sembolikmiş... Türkiye’nin tepkileri “absürtmüş”...

Uluslararası hukuka göre, var olmayan bir “Mavi Vatan” haritası talep etmeyi sürdüren bir ülke için Genelkurmay Başkanı Houpis’in hediye ettiği 16. Yüzyıldan kalma bir haritadan rahatsızlık duyması en azından şaşırtıcıymış...

Daha önemli kısımlara gelelim.

O harita, Flaman haritacı ve coğrafyacı Abraham Ortelius'un eseri olan, 1585 tarihli “Thraciae Veteris Typus” haritasıymış ve bu harita “Çanakkale Boğazı, Propontis (Marmara Denizi), Bosphorus (Boğaziçi), Konstantinopolis, Karadeniz ve İmbros (Gökçeada), Tenedos (Bozcaada), Limni, Semadirek ve Taşoz adaları da dahil olmak üzere Trakya'nın daha geniş coğrafi alanını” tasvir ediyormuş...

Ve harita, “Patrik Hazretlerine” sembolik bir hediye olarak seçilmiş, çünkü Bartholomeos’un ana vatanı İmbros’u (Gökçeada) gösteriyormuş...

Yunan tarafı da haritanın 1585 yılına ait olduğunu doğruladı ya, sadece şunu vurgulayalım:

Daha Yunanistan bağımsızlığını ilân etmemiş, yani Osmanlı toprağı... Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin üzerinden de 32 yıl geçmiş... Ama adamlar 1585’te bu haritayla Megali İdea’larını ortaya koymuş ve maalesef büyük ölçüde hedeflerine varmış.

Şimdi bundan MSB kaynaklarımızın söylediği gibi, “nostaljik avuntu” sonucu mu çıkar, yoksa varılamayan hedeflerin işaret edilmesi mi?!

Patrik Bartholomeos’un ana vatanı Gökçeada gösterildiği için o harita hediye edilmiş.

Pekala, Yunanistan’a gidecek olan bir askerimiz de seçilmiş müftülerimizden birisine Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleme haritasını hediye etsin... Tepki gelirse de mesela, “Atatürk’ümüzün doğum yeri Selanik yer aldığı için” gibi bir açıklama yapılsın.

Bakalım, Yunanistan Savunma Bakanlığı kaynakları da bunu “nostaljik avuntu” diye geçiştirir mi, görelim!..

GÖKÇEADA- BOZCAADA'YA DİKKAT

Bu vesileyle hem emperyalistlerin 1. Dünya Savaşı öncesinde hem de sonrasında Yunanistan ve sırtını dayadığı Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi’nin Gökçeada-Bozcaada üzerindeki emellerine dikkat çekelim.

Emperyalistler Ege’deki tüm adaların Yunanistan’a verilmesini kararlaştırdı, ancak savaşlar ve pazarlıklar sebebiyle Bozcaada-Gökçeada’da bu gerçekleştirilemedi. Sözkonusu iki ada Osmanlı İmparatorluğu’na bırakıldığı halde yine de işgâl edildi ve anlaşmalara rağmen işgâl sona erdirilmedi. 1. Dünya Savaşı sırasında da İngilizler tarafından deniz üssü olarak kullanıldı. Müttefik Ordular Başkomutanı Sir Hamilton Çanakkale çıkarmalarını buradaki karargâhından idare etti.

Günümüze gelelim. Avrupa Konseyi ve AB, ilk kez 2004 Türkiye İlerleme Raporu’nda Gökçeada-Bozcaada konusunu “Hristiyan azınlıklar” başlığı altında gündeme getirip, şunları istedi:

1960’larda Kıbrıs’ta meydana gelen olaylar sebebiyle, kendi istekleriyle Adaları terk edip, Yunanistan’a veya diğer Avrupa ülkelerine yerleşen Rumlar dönsün... Kendilerine ait olduğunu söyledikleri topraklar verilsin... Kiliseleri, okulları açılsın... Adalar, ‘iki kültürlü’ hale getirilsin, bir tür ‘özerklik’ verilsin”; bir başka ifadeyle, Türkiye ve Yunanistan tarafından ortaklaşa yönetilsin."

Bu arada Avrupa Parlamentosu konuya el atıp, Türk Hükümeti’nin Gökçeada Rumlarının mülklerine el konulmasına ilişkin kararının iptali için AB Komisyonu’na başvurdu. Beraberinde Almanya’daki Gökçeada Rumları Derneği, dönemin AB Komiseri Verheugen’e mektup yazıp, “okulların yeniden açılmasını, Rum Ortodoks dinini yasaklama statüsünün kaldırılmasını, mülklerin sahiplerine geri verilip, uyrukları ne olursa olsun miras haklarının tanınmasını” talep etti.

Tam bu gelişmelerin ardından da dönemin Başbakanı Erdoğan adalara gidip, “Dertleri neyse, çözmek zorundayım.” dedi.

Erdoğan’ın o ziyaretinden sadece dört gün sonra ise Suriye’den ayrılan teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı Yunanistan’a götüren Yunanistan’ın eski Dışişleri Bakanı Pangalos ve 21 milletvekili Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne bir önerge vererek Bozcaada-Gökçeada için “özerklik” talebinde bulundu.

Yıl 2008; Yunanistan Başbakanı Karamanlis Ankara’ya geldi. Dönemin Başbakanı Erdoğan da durup dururken, “Türkiye dışında yaşayan 30 bin Rum’un Türkiye’ye dönebileceklerini” söyledi. Dışişleri Bakanlığı da TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na gönderdiği “Kasım 2008- Azınlıklar” başlıklı raporda, “Yunanistan’a yerleşen 60 bin Türk vatandaşı Rum’un, Türkiye’ye dönmesine engel bir durum olmadığını” bildirdi.

Aynı yıl 28 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesindeki İnsan Hakları Komitesi’nden bir heyet Türkiye’ye gelip sorunu yerinde inceledi. Heyetin Raportörü Andreas Gross, Erdoğan’dan, “adalardaki restorasyonun hızlandırılacağı sözünü” aldı. Büyük yardımlarını gördüğü TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’a da özellikle “teşekkür” etti.

Gross’un hazırladığı o rapor Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde kabul edildiğinde ise Dışişleri Bakanlığı şöyle tepki gösterdi:

“Rapor, ülkemiz hakkında bir dizi önyargıya dayandırılmış olup, Lozan Barış Andlaşması’yla Türkiye ile Yunanistan arasında tesis edilmiş olan ‘mütekabiliyet’ ilkesini göz ardı etmektedir. Rapordaki önyargılı ifade ve ciddi yanlışlıkların düzeltilmesi, Raportör ile yapılan görüşmelerde ayrıntılı olarak dikkatine getirilmiştir. Ancak, bu girişimlerimize rağmen, raporda gerekli düzeltmeler yapılmamıştır. Ayrıca, son yıllarda ülkemizde yaşayan gayrimüslim azınlıkların durumlarının iyileştirilmesi amacıyla sağlanan mevzuat değişikliklerini de yansıtmayan raporun, AKPM tarafından kabul edilmiş olması üzüntüyle karşılanmıştır.”

Gross’un hazırladığı, “Gökçeada ve Bozcaada: Türkiye ve Yunanistan Arasında İşbirliğine Model Olarak İki Türk Adasında İki Kültürlülüğün Korunması” başlıklı o raporda ne mi vardı?

Yukarıda aktardığımız, AB İlerleme Raporu’nda yer alan talepler sıralanmıştı.

Yunanistan Genelkurmay Başkanı Houpis’in haritayı hiç de Bartholomeos’un doğum yeri nedeniyle hediye etmediği ve dahi hiç de “nostaljik” olmadığı anlaşılmıştır herhalde!..

Müyesser YILDIZ

11 Haziran 2025