Banayasa

1 Eylül 2016 ‘da çıkarılan 674 sayılı KHK ile Belediye Kanunu değiştirildi. OHAL kapsamında çıkarılan yeni düzenleme belediye başkanının terör soruşturması geçirmesi halinde İçişleri Bakanlığı’na kayyım atama hakkı verdi. Bu şüphesiz güdümlü bir yasaydı. Aynı KHK ile belediyenin bütçe ve muhasebe işleri defterdarlığa yani merkezi yönetime geçiyor, belediye meclisinin görev ve yetkileri de encümenin memur üyeleri tarafından üstleniliyordu. 

FETÖ/PDY devletin tüm kılcal damarlarına kadar girdi ve devlet mekanizmasını çürüttü. Kozmik Oda’daki bilgi ve hazırlıkların dışarıya servis edilmesi Türkiye’nin 100 yıllık birikimini düşmanlarına teslim etti. Nesiller liyakatsiz yetiştirildi. Toplum ruhunu kaybetti. 2017 Anayasa Referandumu sonrası ülke tek kişilik hükümet yani cumhurbaşkanı tarafından yönetilmeye başladı. Cumhuriyet dinamiğine tamamen ters bu yönetim anlayışı sistemi fiilen kilitledi. Suriye’nin karıştırılması sonucu milyonlarca insan ülkemize göç etti. Demografimiz zaten yeterince bozulmuşken Haziran 2021’deki NATO zirvesinde ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan baş başa görüştü.  Merve Kavakçı ve Ali Ahmad Abushanab'ın kızı Fatima Gülham Abushanab’ın tercümanlığında, yanlarında başka hiçbir kamu görevlisi olmadan gerçekleştirdikleri görüşmeden sonra Afganlar da ülkemize akın etmeye başladı. 

Hangi sürecin nereye nasıl işleyeceği Türkiye’de hiç belli olmuyor. Gündemimiz Avrupalıya göre 20 kat kalabalık. Dolayısıyla hafızamız güçsüz. Sürecin “Abdullah Öcalan çıksın Meclis kürsüsünden haykırsın.” ile ansızın başladığı çoktan unutuldu. Geldiğimiz noktada 57 kentten fazla nüfusa sahip CHP belediyesine el konuldu. Devamında 3 DEM belediyesine de kayyım atanması, gece baskınları, deliller ve servis şekli bu yeni sürecin Kürt Ergenekonu olduğunu gösteriyor. İktidar hem kent uzlaşısı kazanımlarına el koyuyor hem de CHP-DEM flamalarını yan yana getiriyor. Zamanın halk ve muhalefet aleyhine işlediği açık olduğuna göre erken seçimden başka kurtuluş görünmüyor. Prof. Dr. Ahmet Özer’e yapılanlar Ergenekon, Balyoz ve birçok siyasi davadaki örnekleri gibi utanç verici. Siyasi dava ve tutuklamalar iktidar ve devlet aklının ilk terk etmesi gereken pratikleri. Bunlar demokrasimizi Afrika seviyesine indiriyor. Böyle olayların yaşandığı bir ülkenin gelişmesi ve zenginleşmesi mümkün değil.

Esenyurt kayyımının ilk işi sosyal medya hesaplarının kontrolünü almak oldu. AKP bir meşruiyet partisi. Önceleri toplumu %50 olduklarına inandırmışlardı. Şimdi de hayali bir devlet aklına dayandıklarına inandırıyorlar. Halbuki gerçek anlamda hiçbir zaman çoğunluk teşkil etmediler ve 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde azınlığa düştükleri açıkça ortaya çıktı. Her seçimden takriben bir sene önce toplumun kucağına bir kriz attılar. Kontrollerinde olan yandaş medya sayesinde halkı istedikleri gibi yoğurup varmak istedikleri noktaya hazırladılar. OECD verilerine göre Türkiye’de okuduğunu anlama oranı %39. Yani insanları birkaç haftalığına ikna edip seçim kazanmak zor değil. Ayrıca ne kadar yabancının Türk vatandaşı yapıldığı ve oy kullandığını kimse bilmiyor. Yandaş medyada röportaj yapmak için mikrofon uzatılan Türk vatandaşlarının Arapça cevap vermesi sık rastlanır bir durum oldu.

CHP’nin 2 Kasım İstanbul buluşması ve Özgür Özel’in grup toplantısındaki konuşmaları umut verici ancak bu haksızlığa korunaklı salonlarda direnmek sonuç vermez. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçime girebilmesi ve milletvekillerinin Mayıs 2025’i beklemeden emeklilik hakkı verilmesini ben şahsen kabul ediyorum. Madem günün sonunda dedikleri olacak, dediklerini yaptırmamak ile direnerek vakit kaybetmeye gerek yok. Ayrıca vatandaşın siyasete ve ülke yönetimine görüş ve düşünceleriyle yön vermesinin çok kolay bir yolu var. Hem de dünyada hiçbir ülkede olmayan bir yöntem: E-Devlet. Sitede erken seçim talep butonu veya erken seçim yoklaması güvenle yapılabilir. Bir online referandumdan bahsetmiyorum. Tüm vatandaşların doğal üyesi olduğu sitede bir temayül yoklaması yapmak/yaptırmak zor olmamalı. Toplumdaki erken seçim ihtiyacını büyüterek ülkeyi erken seçime götürmek her yiğidin harcı değil. Bu görevlere böyle zor günler için talip olan bizim yiğitler için tarihe geçme fırsatı ayaklarına geldi.