Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.550

Mavi Lozan

Biri Avrupa diğeri Asya kıtasında bulunan Trakya ve Anadolu isimli iki yarımadadan oluşan, görece büyük bir iç denize sahip kocaman bir ülkeyiz. Nüfusumuz 90 milyona yaklaşmakta. Hatta ülke nüfusunun üçte biri Marmara isimli bu iç denizin sahillerinde yaşıyor. Coğrafi olarak bu şekilde tanımladığımız, üç dış ve bir iç denizde toplam 8592 km kıyı şeridine sahip (kuş uçuşu neredeyse İstanbul-Tokyo arası kadar) ülkemizde ise coğrafyamıza aykırı şekilde genele yerleşik bir denizcilik kültürü yok. Öyle ki ülkemizin denizdeki toprağını, literatürdeki adıyla Mavi Vatan’ı iç siyasete meze yapabiliyoruz. Oysa uluslararası sözleşme ve doktrinlere dayanan ve ülkemize ait deniz alanlarını ifade eden Mavi Vatan, ülkemiz ana karasının yaklaşık olarak çeyreği kadar, yani hem çok geniş hem de ekonomik, stratejik ve jeopolitik önemi yüksek bir deniz alanından bahsediyoruz. 

Konuyu hukuki olarak özetlemek gerekirse; Lozan Anlaşması’yla Adalar Denizi, yani yaygın kullanımıyla Ege Denizi’nde kara suları üç mil olarak belirlenmiş ve Lozan iki ülkenin konu hakkında imzaladığı tek sözleşme. Lozan’a göre Adalar Denizi’nin %72’si açık deniz alanı olarak kalması gerekirken Yunanistan’ın 1936’da tek taraflı olarak bunu altı mile çıkarması sonrasında Türkiye de 1964 çıkardığı kanun ile altı mile çıkardı ve bu haliyle günümüzde Adalar Denizi’nde açık deniz alanı %48’e düştü. Eğer Yunan tezleri kabul edilir ve karasuları 12 mil olarak kabul edilirse açık deniz alanı %9’a düşüyor ve Adalar Denizi bir Yunan iç denizine dönüşüyor. 

Peki nedir bu tezler? Yunanistan kendi deniz alanının Filipinler, Japonya, Endonezya gibi takımada devletlerine uygulandığı şekliyle; en dıştaki (merkeze en uzaktaki) adaları birleştiren hattın deniz alanı sınırı olarak kabul görmesini istiyor. Yunan tezi üzerine Sevilla Üniversitesi tarafından hazırlanan meşhur haritaya göre Yunanistan’a ait Meis Adası yüzünden Türkiye Antalya Körfezi’ne hapsediliyor. Ege, Yunan denizine dönüşüyor ve Türkiye ile KKTC Akdeniz’den tamamen dışlanıyor. Avrupa Birliği Sevilla Haritasını resmen tanımasa da tüm resmi iş ve işlemlerde ve kendisine bağlı kurumlarda bu harita kullanılıyor. Tüm bunlara karşın Uluslararası Adalet Divanı önüne gelen deniz yetki alanı uyuşmazlıklarında ise (Romanya/Ukrayna, Nikaragua/Kolombiya başvuruları) adaların yalnızca kendi karasuları ile sınırlı olarak yetki sahasına sahip olduğu ve deniz yetki alanında anakaranın öncelikli olduğu yönünde. Hatta Yunan Tezi o kadar tutarsız ki; Manş Denizinde Fransa kıyılarında bulunan İngiliz adalarına uygulansa (Yunan tezindeki Kaş açıklarında bulunan Meis Adası gibi) Manş Denizi İngiliz iç denizine dönüşüyor, Fransa’nın münhasır ekonomik bölge alanı kalmıyor.

Bu bağlamda Mavi Vatan olarak tanımlanan doktrinin uluslararası hukuka, emsal doktrinlere ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu tartışmaya kapalı bir durum. Keza Mavi Vatan haritası temelli olarak Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nın Birleşmiş Milletler tarafından 2020 yılında tescillenmesi ile Mavi Vatan uluslararası bir meşruiyet kazandı. Buna karşın aşağıda görseli bulunan Sevilla Haritası’nda ise bizim haricimizde herkesin hakkından fazlasına talip olduğu açık. Özetle günümüzün Mavi Sevr’ini Sevilla Haritası, Mavi Lozan’ını ise Mavi Vatan Doktrini olarak görebiliriz. Keza konunun iki devlet arasında Lozan ile 100 yıl önce çözülmesine rağmen Yunanistan’ın mütemadi taleplerine bakacak olursak ya Mavi Vatan kabul edilecek ya da Ege tümüyle bir Yunan iç denizine dönüşecek. 

Günümüzde petrolün %30’undan, doğalgazın yarısından fazlası denizlerden elde ediliyor. Doğu Akdeniz’de de önemli miktarda doğalgaz ve başkaca yer altı kaynağının bulunduğu bilinen bir gerçek. Mavi Vatan dahilinde bulunabilecek doğalgaz vb. enerji kaynakları bir kenara münhasır ekonomik bölge ilan etmediğimiz için Ege ve Akdeniz’de Yunan, İtalyan, Mısırlı ve diğer komşu ülke balıkçılarıyla paylaştığımız balıkların bile toplam yıllık değeri milyarlarca euro mertebesinde. Dolayısıyla Mavi Vatan; altında ezildiğimiz vergi yükünden kurtulmanın, eğitim, sağlık ve sair her türlü kamu hizmetini nitelik ve nicelik olarak arttırmanın ve daha kaliteli bir yaşama sahip olmanın yollarından biri. Kamu ve özel sektörün mevcut borç yükü düşünüldüğünde devlete yeni gelir kaynağı sağlamadan elini vatandaşının cebinden çekmesini beklemek akılcı değil. Fakat ne yazık ki sondaj ve sismik gemi filomuz 22.12.2020’den bu yana Mavi Sevr’in yani Sevilla Haritası sınırlarının dışına küçük bir istisna dışında çıkamadı ve egemenlik hakkına sahip olduğumuz deniz alanları sahipsiz bırakıldı. Kuşkusuz bu kararın verilmesinde ve son dört yıldır yaşadığımız suskunlukta ülkemizin içine düştüğü ekonomik darboğazın payı çok büyük. Vatan pahasına siyaset yapanları tarih bir gün yargılar mı bilinmez ama vatan pahasına yapılan siyasetin külfetine katlanmak da Mavi Sevr’e karşı iktisadi haklarımızı savunmak da bizim payımıza düşüyor.