Bir haber geçiyor,
Denizli taraflarında bir üniversitede bazı yetkililer avanta karşılığı sınav notu düşük olan yabancı talebeleri tıp fakültesine kaydetmiş.
Habere göre avantayı verip de, fakülteye kaydolamayan, hem de avantasını geri alamayan bir talebe mahkemeye gidince iş karışmış.
Sen aklıma mukayyet ol Yarabbim.
Ne hale gelmiş üniversiteler?
Biz akademisyen olarak yıllarca çalıştığımız eski üniversitemiz dahil, birçok üniversitenin kampüsünden dahi içeri giremezken, kendi anadilinde bile okur yazar olmayan, fotoshoplu sahte diploma ve sınav notlarıyla tıp fakültesine girmiş millet.
Bizim talebelerimiz de tıp fakültesi, dişçilik ve eczacılık gibi fakültelere girmek için, çocukluk hislerini baskılayarak, biyolojik saatlerini sıfırlamış şekilde dershanelerde ve özel ders yollarında tarumar oluyor.
Bu haberi duyunca aklıma hemen 5-6 sene önce yaşadığım bir olay geldi.
Suriye savaşı sonrası ülkemize sığınanlardan ben de nasibimi aldım. Bir Suriyeli öğrenci geldi.
İnşaat Mühendisi olduğunu söylüyor.
Enstitü beyana esas kaydını yapmış.
Pasaportu bile olmayan birinin diploması olması zaten hayatın doğal akışına aykırı.
Sistemde ismi olduğu için ben de pek bir şey demedim.
Zaten diyemezdim de.
En kötü sıfır verip sepetlerdim.
Ama yapmadım.
Türkçe bilmiyor.
Merak ettim.
Google translateyti kullanarak tanımaya çalıştım öğrenciyi.
Ben de 22 yaşında yalın ayak Amerika’ya okumaya gittiğim için biraz da kendi mülteciliğime benzettim.
Her ne kadar öğrenci vizesiyle, legal yollardan gittiysem de bir mülteci havası olmuyor değil.
Fukaralığın gözü çıksın.
O yüzden sıcak davrandım gariban sınır kaçkınına.
3-4 bin dolar vermiş bir şebekeye ve ailesi ile birlikte kaçmış Türkiye’ye.
Bir şekilde Eskişehir’e atmış kendini.
"Ne iş yapıyorsun?" dedim.
İnşaatlarda amelelik yapıyormuş.
Her hafta derse geliyor.
Türkçesi günden güne iyileşiyor.
Bizim nedense öğrenemediğimiz yabancı dili, bunlar anında öğreniyor.
Yeni bir çocuğu da oldu bu arada.
“Bunu Türk yapacağım hocam” diyor.
Klasik muhacir refleskleri, geldiği yere tutunmak için yapılan numara hep aynı.
İşe de yaramıyor değil.
Birleşmiş Milletler'in yasalarında bile var, doğduğun topraklarda hak iddia etme hakkı, kökenin ne olursa olsun.
Sonra da gelsin anası ve babası için vatandaşlık ve temel haklar.
Aramızdaki öğrenci talebe ilişkisi benim merakımla ve biraz da Amerika maceramın etkisi ile yakınlaştı.
“Bi ezan oku” dedim.
Sesi çok iyiydi.
Öyle güzel okuyordu ki, namaz kılasım geldi.
Bir de “Ayetel Kürsi” oku dedim,
Bismillah deyip huşu içinde okuduğunu görünce, hemen mahallenin imamını aradım.
Hocam benim bir talebem var, gelsin senin yanında takılsın, cenaze duası yapsın, ezan okusun dedim.
Sağ olsun, gelsin dedi.
Sonraki hafta derse geldiğinde ameleliği bıraktığını, artık cenazelere ve sonraki seremonilere katıldığını söyledi.
7'si, 40'ı, 52'si, 152'si derken, mevlütlere falan da gidiyormuş.
“Amelelikten günlük 40 lira alıyordum, cenaze işinden günlük 400 lira alıyorum” dedi.
Hem de 2-3 saatte.
Neyse yıllar geçti,
Türkçeyi çok iyi öğrendi.
Yüksek lisansını da ancak 4-5 sene sonra bitirebildi.
Organize sanayide bir vitrifiye şirketinin Arabistan ve körfez bölgesi ihracat direktörü olmuş.
Geçenler de beni aradı.
"Hocam eğitim danışmanlık şirketi kurdum, yanınıza gelmek istiyorum" dedi.
"Hayırdır, benden ne istiyorsun?" dedim.
"Hocam ille de bir çay içelim" dedi.
İyi içelim, dedim.
"Kampüse gelme akşam çarşıda buluşalım" dedim.
Buluştuk.
Bir iki lafladıktan sonra, hocam çok talep var;
"Yabancı ve de özellikle İranlı ve Arap öğrencilerden tıp, diş, eczacılık fakültesi talebi var," dedi.
eee, dedim.
"Hocam bana yardımcı olur musun?" diye sordu.
"Ben ne yapabilirim?
Sınavı yok mu bu işin?" diye sordum.
"Yok hocam, üniversiteler kendi karar veriyor alacakları öğrenciye" dedi.20-30 bin dolar veriyoruz üniversitedeki bazı kişilere" deyince,
"Mümkün değil, Türkiye’de öyle işler olmaz.
Bizim çocuklar ailesi birlikte, neyi var neyi yok tıp fakültesi için harcıyorlar, yine de olmuyor" dedim.
Biraz daha geveleyince anladım ki iyi bir şebeke kurmuş bu göçmenler.
1930’ların Nevyork İtalyan-Sicilya mafyası gibi.
Başka bir frekansta yaşıyorlar.
Ne yalan söyleyeyim, yine de inanmadım.
Hadi işine bak diye sepetledim.
Ama daha önceleri İranlı bir öğrencim de buna benzer şeyler söylediğini hatırlayınca acaba da demedim değil.
Benim imkansız dediğim, sınır kaçkını talebemin ısrar ettiği şebeke olayı meğerse doğruymuş.
En azından TV haberleri öyle diyor.
İçinde köklülerin de olduğu bazı üniversiteler, avanta karşılığı bu işe girmişler.
Ama Rektörlerin haberi hiç olmamış.
Çok Okunanlar
BEDAŞ 21 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
A101 21 Kasım 2024 Perşembe aktüel ürünler kataloğu yayımlandı!
Hasan Arat'tan Fenerbahçe'ye Rafa Silva'lı 'Talisca' yanıtı
21 Kasım 2024 burç yorumları
Fatih Altaylı'dan Acun Ilıcalı ve yasa dışı bahis yorumu
21 Kasım Perşembe maç programı: Bugün maç var mı, hangi maçlar var, saat kaçta?
UEFA Uluslar Ligi'nde Türkiye'nin rakibi kim olacak? Play-off maçı ne zaman?
Ebru Baki Sözcü'den ayrıldı mı?
Onur ve Semih arasında MasterChef'te kavga! Yeni fragmanda olay anları
20 Kasım reyting sonuçları 2024: Annem Ankara, Kuruluş Osman, Leyla