Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Su-Mühendis-İktidar-Demirel

Yıllar önce, doktoramı bitirmiş yardımcı doçent olmuşum. Allah o dönemki yöneticilerden razı olsun, doktoramı bitirir bitirmez verdiler kadromu.

Şimdiki gibi adını sanını duymadığım cemaatlerden icazet almaya gerek yoktu. 

Henüz Pensilvanyalıların yeni yeni palazlandığı, ancak senatoda olmadığı dönemlerdi.

Belirlenen akademik şartları ve kuralları yerine getirdiysen, kadroyu rahatça alabildiğin dönemlerdi.

Liyakat ve ehliyet dönemi yani.

Neyse, Anadolu Üniversitesi gibi dünyanın en prestijli, en cömert, en üst düzey entelektüel akademik ortamlarından birine sahip üniversitede çalışmanın verdiği şevkle havamız o biçim.

Derken doktoramız dolayısıyla tecil ettirdiğimiz askerlik borcumuz ile ilgili yazılar ardı ardına gelmeye başladı.

Bir an önce askere gel diye.

Biz de, celp dönemlerinde doktor arkadaşlarımızdan aldığımız raporlar ile askerliğimizi tecil ederken, Genel Kurmaydan acil damgalı bir yazı düştü önüme.

“Ya askere gel ya da kamuda iş akdine son verilecek”

Hemen askerlik şubesine koştum.

Şube başkanı da hemşerim çıkınca bir muhabbet bir muhabbet.

Yurtdışında yaşarken özlediğim en birincil özelliklerimizden olan “hemşeri yarenliği” işe yarayacak hissi hemen oluştu.

Birlikte hemen asker hastanesinin yolunu tuttuk.

Artık doktor arkadaşlarımızın acilden verdiği 5-10 günlük “yüksek ateş-ishal-halsizlik-ayak burkulması raporu” iş görmüyordu.

Numaram anlaşılmıştı.

Asker Hastanesinden alınacaktı yeni rapor.

Yani nizami bir rapor almalıydım da, hasta falan değildim.

Asker Hastanesi başhekimi çatık kaşlı, sert bakışlı albayı da görünce, artık geri dönüş yok, buradan doğru nizamiyeye, belki de tecil cezalısı olarak hudut karakoluna giderim dedim içimden.

Evi arayayım da bir çanta hazırlasınlar diye düşünürken, sert bakışlı o albay birden pamuk dedeye döndü. 

İmana geldi herhalde dedim.

Öyle değilmiş.

Akademisyen olduğumu anlayınca, akademik çalışmalarım olabilir düşüncesiyle yardımcı olmak istemiş bana.

Yardımcı da oldu.

Ne de olsa eski harbiye mezunu gerçek bir askermiş.

Soruların sızdırıldığı dönemlerden çok önce mezun olmuş GATA’dan.

Bir “yüksek ateş-ishal-baş dönmesi-halsizlik” raporu daha alarak bir sonraki celbe kadar akademik çalışmalarımı tamamlamak için vakit kazandım.

Ben de bir sevinç bir sevinç.

“Ne Baba Adam” çıktı dedim albay içimden 

Halden anlamıştı.

Şimdi parayı bastıranların veya bedavadan vatandaşlık alan göçmenlerin yapmadığı askerliği, ben 12 ay teğmen olarak bilfiil yaptım.

İyi ki de yapmışım.

Hem Teğmen Prof. Dr. Barış Doster ile silah arkadaşı olma şerefine, hem de suyun ne kadar önemli bir madde olduğunun farkına vardım.

Ağustos ayında, güneşin bağrında yaptığımız saatlerce süren eğitimin ardından, içtiğim suyun tadını hala bulamadım.

Su deyip geçmeyin.

Suyun ve Hidrolik Mühendisliğinin tarihsel süreçteki rolünü iyi bilmek gerekir.

Hidrolik Mühendisliği, kadim imparatorlukların ortaya çıkmasında çok önemli rol oynadığı gibi, batmasında da oynamıştır.

Alacahöyük, Gölpınar Hitit Barajı,

İran’da yer altına inşa edilen Kehriz Su Kanalı Sistemi, 

Antik Mısırdaki sulama kanalları,

Osmanlı’daki su sarnıçları, Belgrad Ormanlarının içlerine yapılan su bentleri, Konya ovasındaki sulama kanalları, 

1930’larda Amerika’daki inşa edilen Hoover Barajı, 1970’lerde Barajlar Kralı Süleyman Demirel döneminde inşa edilen 50 den fazla baraj, sulama yapısı ve Fırat üzerine inşa edilen Atatürk ve Keban Barajı, 

Son yıllarda Çoruh üzerine inşa edilen Deriner gibi devasa barajlar.

Tüm bunlar toplumlar helak olmasın, medeni bir şekilde yaşasın diye MÜHENDİSLER tarafından suyu kontrol etmek amacıyla SU YAPILARI olarak inşa edildi.

10 bin yıl önceki Neolitik (Tarih Öncesi) Devriminin de, 18.ve 19. Yüzyıldaki sanayi devrimlerinin de ana maddesi SU.

İnsanlığın yerleşik hayata geçmesinin ana etkenlerinden en önemlisi SU.

Tarım ve beslenme için lazım olan SU.

Isıtılması ile üretilen buhar gücü ile gemileri hareket ettiren SU.

Barajın gerisinde biriken ve serbest düşme ile türbin çarklarıyla elektrik enerjisi üretilmesini sağlayan SU.

Kişisel temizlik ve bakımımızı sağlayan, İstanbul’un Aksaray ilçesinde bulunan Unkapanı köprüsünün ilerisinde yıllar önce inşa edilmiş Roma Su Kanalı (Roman Aqua Deck) kilometrelerce uzaktaki dağların arasına yapılan barajdan gelen SU. 

Girdiği kabın şeklini alarak ortama ayak uyduran, negatif enerjileri sönümleyen SU.

Deniz yolunu binlerce kilometre kısaltan, Panama kanal projesi ile grostonluk gemileri havuz metoduyla yüzdürerek yükselten SU.

Suyu insanlık yararına kullanan ve katma değer yaratan da MÜHENDİS.

Yağmurlarda suyu biriktiren barajı yapan MÜHENDİS.

Biriken suyu, kurak günlerde hem tarımsal hem de yaşamsal alanda kullanan MÜHENDİS.

Evlerimizde, yağıştan bağımsız 365 gün su ve elektrik sağlayan sistemi kuran MÜHENDİS.

Barajda biriktirdiği sudan elektrik enerjisi üreten MÜHENDİS.

Baraj rezervuarında biriktirdiği suda balık yetiştirip, insanlığı besleyen MÜHENDİS.

Aşırı yağışlarda seli önleyen bentleri yapan MÜHENDİS.

Baraj rezervuarından biriktirdiği su ile iklimi yumuşatan MÜHENDİS.   

İktidar-Su-Mühendis algoritmasını optimize ederek gelişen toplumlar ve nal toplayan toplumlar. 

Su rezervlerine ve suyun gücüne sahip olan, suyun potansiyel enerjisini, mekanik enerjiye, oradan da elektrik enerjisine dönüştüren ve girdiği kabın şeklini alan,  iktidarını da güçlendirmiş olur.

İnşaat Mühendisi Demirel’in SU ile hikayesine baktığımızda, vadilerin arasında boşa akan coşkun nehirlerin önüne yaptığı barajlarla, fırtınalı dönemlerde 6 kere gidip 7 kere gelmesiyle ve gemiyi hasarlı da olsa, limana güvenle bağlamasıyla sürekli iktidarda kalmasını ve de finali Cumhurbaşkanı olarak tamamlamasını kolaylıkla anlarız.