12 Aralık 2015'te Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı'nda, 195 ülke tarafından onaylanan yasayı doğru anlamak ve anlamlandırmak oldukça önemli.
Ayrıca, gelecek kuşaklara karşı temel sorumluluklarımızından biri...
İklim Kanunu, 3 Temmuz 2025 günü TBMM'de de onaylandı ve Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Her zaman olduğu gibi küresel güç odakları, 'acı ilacı şekere damlatarak' dünya ölçeğinde olduğu gibi, ülkemizde de içirmeyi başardı.
Yasanın görünürdeki hedefine bakılırsa oldukça haklı ifadelere sahip. İklim değişikliğinin yaratacağı olası felaketleri önlemeyi amaçlıyor:
1. Karbon salınımını minimize etmek,
2. Isıyı, 2 decenin altında tutmak,
3. Katı yakıtları tamamen bırakmak, onun yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek,
4. Yaşanabilir bir dünyayı yeniden tesis etmek...
Böylesine ulvi bir hedefe neden karşı çıkılsın ki?
Lakin, kazın ayağı hiç de öyle görünmüyor!
Bu yasayla birlikte olabilecekleri de sıralayalım:
1. Bireysel olan her türlü teşebbüs yasaklanarak dünyadaki tarım ve hayvancılık denetim altına alınacak,
2. Yerli ve milli tohum kullanılamayacak, kullanımı 'karbon salımı' olarak kabul edilecek, yasal işleme tabi tutulacak,
3. Ez cümle: Küresel güçler hayatın her alanını denetleme hakkına sahip olacak, toplumun hayatını ele geçirmiş olacak!
Yasa; yaşamayı değil, görevleri olan, ancak hakları olmayan bir dünyanın kapılarını aralamış olacak...
Çok Okunanlar

Ortalığı karıştıran evlilik teklifi

Gel bakalım Yiğit Bulut efendi

“İkinci Habur mu, İkinci Mondros mu?”

Parmağına krem süren vekil gündemde

Gazeteler, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasını nasıl gördü?

İkinci Habur mu ikinci Mondros mu?

CHP'li Yavuzyılmaz'dan LGS sonuçlarıyla ilgili çarpıcı iddia

Özgür Özel’e hakkında başlatılan jet soruşturmaya CHP’li isimlerden sert tepki

Spotify'la yaşanan 'Emine Erdoğan listeleri' krizinde yeni gelişme

'Terörsüz Türkiye masalının gerçek yüzü' toplantısı