Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2267
Dolar
Arrow
34,3348
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5978
Altın
Arrow
2833,0000
BIST
Arrow
9.420

‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesi: ‘Osman Kavala gibi davalarla daha fazla karşılaşabiliriz’

TBMM Genel Kurulu’nda, kamuoyunda “9. Yargı Paketi” olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi. İçerisinde “Etki Ajanlığı” düzenlemesinin de yer aldığı yargı paketinin detaylarını Ceza Hukukçusu Dr. Öğr. Üyesi Erdi Yetkin 12 Punto’ya anlattı.

‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesi: ‘Osman Kavala gibi davalarla daha fazla karşılaşabiliriz’

Kamuoyunda"9. Yargı Paketi" olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Yargı Paketi’nin 22. maddesinde “Diğer faaliyetler” başlığı altında gündeme gelen ‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesinin yaratacağı riskleri, Ceza Hukukçusu Dr. Öğr. Üyesi Erdi Yetkin, 12 Punto’ya tek tek anlattı.

“RUSYA’YA VERİLMİŞ İHLAL KARARLARI MEVCUT”

‘Etki Ajanlığı’ düzenlemesinin dünyada hayata geçirildiği ülkelerde uygulanış şekillerini anlatan Yetkin, sözlerine şöyle başladı:

“Rusya'daki düzenlemeden sonra bu konu dünya gündemine gelmişti. Ardından son dönemde de  Gürcistan'da kabul edilmesi önemli ve Gürcistan'daki protestolar ile tartışmalı meseleydi ama sadece doğu bloğu ülkelerinde ya da tarihsel olarak doğu bloğu ülkelerinde değil de anglosakson ülkelerinde yani örneğin İngiltere'de, ABD’de ve Avustralya’da da çeşitli düzenlemelerin varlığını görüyoruz. Bunları da ikiye ayırmak gerekiyor biri suç düzenlemeleri diğeri de idari yükümlülükler. Mesela gazetecilerin, gazetelerin ya da basın örgütlerinin yabancı fon alıp almadığını kayda bağlayan, buna ilişkin rapor yükümlülüğü yükleyen ya da çeşitli faaliyetlerin yabancı etki altında gerçekleştirildiği durumlarda bir faaliyet varsa kaydolma, yabancı etki altında olduklarını beyan ederek faaliyet yürütme ve raporlama yükümlülüklerini görüyoruz. Özellikle Rusya bu şekilde STK'lar ve basın üzerinde yabancı etki adı altındaki düzenlemelerle baskı kurmakla suçlanıyor ki AİHM tarafından da verilmiş Rusya'ya karşı ihlal kararları mevcut.”

“FON ALMA YASAKLANABİLİR”

Konunun iki boyutunun olduğunu ifade eden Yetkin, “Ceza hükümleri ve idari hukuku hükümleri olmak üzere iki boyut var. Biz şu anda ceza hukuku boyutunda çalışıyoruz. Fakat bildiğim kadarıyla MHP'li bir milletvekilinin sunmuş olduğu yabancı fonlardan para alan basın örgütlerinin de benzer bir şekilde Rusya'daki gibi kaydolma ya da bu durumu açıklama gibi bir yasa teklifi verdiği konuşuluyordu yakın dönemde. Yani etki ajanlarına ilişkin düzenlemeye geçerse suçlu tipi olarak yakın zamanda da aslında Rusya'dakine ya da benzer ülkelerdeki, Gürcistan'daki gibi özellikle basın örgütlerine ya da STK'lara yönelik bu tarz bir yabancı etki altında olduğunu beyan etmeye, rapor sunmaya ya da fon almanın yasaklanmasına dair bir düzenlemenin de gelebileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

“SORUŞTURMA AÇILMASI İÇİN İZİN ŞARTI YOK”

Düzenlemenin endişe kaynağı oluşturan noktalarına değinen Yetkin, “Tabii ki kanunların herhangi birinde ya da başlığında yabancı ajan ya da etki ajanı gibi ifadeler geçmiyor. Örneğin Türkiye’de bir gazeteciyi düşünelim. Kendisi hakkında böylesi bir soruşturma yürütülürse, mahkum olmasından bahsetmiyorum sadece hakkında soruşturma dahi yürütülse, muhtemelen ki bu etiketlenme nedeniyle, yani yabancı ajan etki ajanı şeklindeki etiketlenmesi nedeniyle mesleğini yürütmesi ya da kurumsal tartışmalara katılması çok zor olcaktır.  Böylesi politika niteliği ağır basan suçlarda bu etki çok daha yoğundur. Dolayısıyla bir kişi yabancı etki ajanı olarak etiketlenme tehlikesi yaşayacaktır. Dikkat edelim soruşturma açılması için herhangi bi izin şartı yoktur. Dolayısıyla bu konuda da bir güvencinin ihtiva etmediğini, kanunu görüyoruz” diyerek oluşabilecek olası tehlikeleri anlattı.

BU DÜZENLEMEYE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

“Buradaki düzenlemeye dair aslında ne amaçlandığı çok fazla bilinmiyor” diyen Yetkin, düzenlemenin yargı paketine girme amacına dair, “Milli istihbarat teşkilatının böyle bir talepte bulunduğu söyleniyor fakat niçin böyle bi talepte bulunduğu bilinmiyor. Hangi boşluklar vardı uygulamada hangi durumlarda kimler böyle bir norma uymadığı için cezasız kaldı da istihbarat faaliyetleri bakımından sıkıntı ortaya çıktı. Dolayısıyla buradaki amaç belirleme konusunda ciddi sorun var. Zaten bu durum tartışmalara da yansıyor. Ne iktidarın tam olarak bu norma neden ihtiyaç duyduğunu söylediğini görüyoruz ne de muhalefetin somut tehlikelere karşı çıktığını görüyoruz. Benim düşüncem şu özellikle güvenlik bürokrasisinin Türkiye'yede böyle bir norm gelsin talebi olduğunu düşünüyorum. İktidar partisi de muhtemelen bunu bu şekilde kendi politik düşünceleri bakımdan faydalı olabileceğini istedikleri için böyle bir düzenlemenin yapıldığı kanısındayım” dedi.

“MAHKEMELER KEYFİ DEĞERLENDİRMELER YAPAR”

Hukuki olarak düzenlemenin eksiklikleri ve sorunları olduğunu dile getiren Yetkin, “Normun sorunlarına baktığımız zaman, ilk başta normun belirsizliği geliyor. Normda belirtilen iç dış siyasi yarar, devlet güvenliği, yabancı bir devlet ve organizasyonun stratejik çıkarları, devletin savaş etkinliği gibi kavramlar belirsiz. Hatta öyle ki iç ve dış siyasi yararları ilişkin gerekçesindeki açıklamalar TCK'nın bir başka casusluk suçu olan 326. Maddesinin gerekçesindeki açıklamalarla dahi uyumsuz. Şimdi bu kadar belirsiz kavramlar kullanılırsa mahkemeler hukuki değil politik, hukuken belirgin olmayan, keyfi değerlendirmeler yapmak mecburiyetinde kalırlar. Alınan norm tamamen iyi niyetle uygulansa dahi uygulama farklılıkları kesinlikle meydana gelecektir” diyerek uyarılarda bulundu.

“HÜRRİYETLER BAKIMINDAN GÜVENCE İÇERMEMEKTE”

Bir başka soruna değinen Yetkin, “Örgüt adına suç işleme suçumuz var. Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, TCK 220. maddesinin 6. fıkrasında yer alıyor. Bu fıkra çerçevesinde çok ciddi tartışmalar var. Özellikle AİHM tarafından verilmiş ihlal kararları, dahası Anayasa Mahkemesi tarafından kanunilik gerektiğine, gereğin yerine getirmediğine dair kararlar var. Ardından Anayasa Mahkemesi tarafından bu normun iptal edildiğini görüyoruz. Sonrasında gidip yasama organımız nerdeyse aynı anda düzenlemeyi bir kez daha düzenledi. Bu norm çerçevesinde hangi durumda örgüt adına suç işlenmiş olacak ya da teminat ve hürriyetler bakımından sorunlara karşı güvence içermemektedir” açıklamasında bulundu.

“KAVALA GİBİ DAVALARLA DAHA FAZLA KARŞILAŞABİLİRİZ”

Düzenlemede pek çok kavramın somutlaştırılmadığını açıklayan Yetkin, “Madem bu bir casusluk düzenlemesi, suç işleme suçu olarak düzenlense bile sınırlandırılması gerekirdi. Yabancı güçle ilişkilenmeye dair bir somutluk aranması lazım. Norma baktığımız zaman sadece talimatla somutluğun sağlandığı görüyoruz. Bunun dışında görevlendirme, anlaşma, menfaat temin etme, iş birliği yapma, aktif olarak yabancı gücün sürece katılması gibi herhangi bir koşulun bulunmadığını görüyoruz. Özellikle İngiliz düzenlemesinin gerekçesinde bu somutluğa dikkat çekilmiştir. Yine Avusturya'da vatanı ihanet olarak adlandırılan suç tipinin hazırlığına dair suçta yabancılarla iş birliği halinde vatana ihanet hazırlığı yapmaktan bahsedilir. Ancak Türkiye'deki düzenleme taslağında böyle bir somutluk yok. Bu durumun tehlikesi şurda, örneğin ifade özgürlüğüne ilişkin bir suç işlediyseniz ayrıca bu suçtan da cezalandırılmamızın önü açılabilir. Bir kişi hem işlediği suçtan hem de bu etki ajanlığından hüküm giyebilecek. Bu konuda bir sınırlama yok. Örneğin Osman Kavala davası herkesin malumudur. Osman Kavala gibi birçok davayla artık daha fazla karşılaşabiliriz” diyerek sözlerini noktaladı. 


Haber Kaynağı : Beste Çelik

İlgili Haberler

etki ajanlığı 9. Yargı Paketi dokuzuncu yargı paketi yargı paketi Osman Kavala suç örgütü terör örgütü suç örgütleri